Öyle bakıyorsun uzaktan her şeyin senin dışında ve sana ait olmadığı bir dünyaya biraz imrenerek ve biraz istekli bakıyorsun. Bakışlarındaki keyfi arzuyu görüyorum ama burası senin düşündüğün gibi bir yer değil!



Hiç kimseye ait olmayı becerememiş ruhumu eğitmeye çabalıyorum. Yıllar var başka gözlerde kurtuluş aramıyorum.

İnsanın hükmü kendine kaderi de kendince… Senin gördüğünü sandıkların sadece bu hayatın gölgeleri ve çoğu gölge gibi kusurlarımı saklıyor.

Şimdi gözlerimde aradığın o ışık seni bana yaklaştırıyor. Denizin altını merak eden dalgıçlar gibi bir hazine arıyorsun ancak uzun süre içinde kalmaya nefesin yetmez sen de biliyorsun.

Bu kalbin yükü ağır bedeli ağır ödenmesi zor ve daha zoru bu kalpte para hiç geçmiyor. Kaç paraya satmıştı birisi düşlerimi şimdi hatırlamıyorum. Kaç paraya veya kaç kuruşluk bir keyfe tüketilmişti bir masa başında sadakat rakı eşliğinde bilmiyorum.

Bildiğim tek şey artık bu ömrü yalnız geçirmeyi öğrendim şimdi çift nasıl yaşanır onu hatırlamaya çalışıyorum.

Başka yolları var hayatın daha kolay daha ucuz ve daha pespaye ama gönlümün kalitesi üstümdeki elbiseden değerli onu ucuz hesaplara satamıyorum.

Şimdi sen beni ilgi çekici buluyorsun biliyorum ama değilim! Şimdi geldiğim yere ulaşan çok tozlu kirli ağır ve acı bir yolu yürüyerek geldim.

Senin bildiklerini unuttum senin öğrendiklerini yazdım ve ne acı ki; bunları kadın başıma yaptım. O yüzden alem dönse kendi kendine bıraksa ayı güneşi çıksa ekseninden şaşırmıyorum.

Ne zaman hayret etmekten vazgeçersen o zaman bu hayat bitmelidir aslında. Belki benim de vaktim gelmiştir ama bu yaşam maçında uzatmaları oynuyorum…

Candan Ünal