Birçok kez çevremizde bazı insanların bizi etkilediğini ve kötü bir enerji yaydığını düşünürüz. Kendimizi gün boyunca halsiz ve yorgun hissederiz. Halk arasında nazar olarak bilinen kötü enerji
çoğu kişinin etkilendiği ve oldukça kendisini mutsuz hissettiği bir kavramdır. Kendisine nazar değdiğine inan kişi mavi boncuk ve nazara etkili geldiğine inanılan bir çeşit bitkileri yanında taşır evinde kullanır. Birçoğumuz taşıdığımız mavi boncuk sayesinde rahatlar ve kötü gözlerden korunduğumuza inanırız. Peki
insanı oldukça rahatsız eden nazar değmesi ya da göze gelme gibi bir kavram gerçekten var mı? Reem Nöroloji Merkezi kurucusu Dr. Mehmet Yavuz nazar kavramının insan üzerindeki etkilerini anlatıyor.
Nazar nedir?
“Hayranlık ve aşırı beğenme esnasında biraz da kıskançlığın etkisi ile gözlerden yayılan ışınların meydana getirdiği ve genelde bakılan nesnelerin bozulması
kırılması ya da eğer insansa sağlının bozulması şeklinde tezahür eden olaylar
halk arasında nazarla açıklanmaktadır. Nazar etkisinin ve gözden yayılan ışınların doz ve oranının insanların kızgın
sinirli
heyecanlı ve kıskançlık anlarında daha da arttığı ve tahrip gücünün yükseldiğini tahmin etmekteyiz . Bu güç
renkli gözlü insanlarda diğer göz renklerine sahip insanlara nazaran daha artmakta ve tehlikeli olmaktadır.”
Biyoenerji ile nazar arasında bir bağ var mıdır?
“Biyoenerji ile çeşitli hastalıkların tedavi edildiğini ya da edilmeye çalışıldığını hepimiz bilmekteyiz. Biyoenerji gerçeğini artık yavaş yavaş modern tıpta kabul etmeye başlamıştır. Şurası bir gerçek ki vücuttan henüz ne olduğunu anlayamadığımız bir enerji yayılmaktadır. O halde neden gözden de
elektromanyetik
ultraviyole
kızılötesi ya da morötesi gibi ışınlar yayılmasın. Bu olgudan hareketle bugün nazarı reddeden bilim adamlarının daha ihtiyatlı ve toleranslı davranmaları gerektiği inancındayım.”
Halk arasında nazara oldukça inanılıyor sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
“Bazı insanların çok beğendikleri insanlara veya eşyalara bakışlarıyla ve sözleriyle zarar verdikleri tarih boyunca görülmüş bir gerçektir. Siz de kendi hayatınızda
aniden bardağınızın kırıldığına
vazonuzun veya aynanızın çatladığına
yeni aldığınız ve üzerine titrediğiniz bir eşyanın birden bozulduğuna şahit olmuşsunuzdur. Kendinizi çok sıhhatli ve zinde hissettiğiniz bir anınızda birdenbire halsizleşip
sebepsiz bir yere hastalandığınız olmuştur. Tüm bu olayların sebebini tıbbi olarak açıklayamadığımız nazar etkisinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Her şeye rağmen
gerek kültürel olarak gerekse dini bir inanç olarak dünyanın hemen hemen her yerinde milyonlarca insan nazarı tanımakta ve ona inanmaktadır. Nazarın mahiyetinin bilinmemesi
onu inkâr etmeyi gerektirmez. Nitekim mahiyeti henüz anlaşılmamış nice olaylar vardır. Nazardan korunmak için kullanılan mavi boncuk gibi şeylerin de paratoner vazifesi yaparak
gözlerden yayılan zarar verici ışınları emerek zarar vermelerini önlediklerini düşünmekteyiz.”
Modern tıpta nazar nasıl değerlendiriliyor? Dünyada nasıl karşılanıyor?
“Her şeye rağmen modern tıp ve bilim adamları nazarı kabul etmekten henüz uzaktırlar. Ama bildiğimiz bir şey var ki; Taoizm'e sırtını dayamış Geleneksel Çin Tıbbı Teorisi vücutta içerisinde Chi denen hayatî gücün dolaştığı
her biri belli iç organlara tekabül eden enerji etik kanalların varlığı fikrinden hareketle son derecede karmaşık ve kendi içerisinde tutarlı bir “tıp metodolojisi ve epistemolojisi” kurmuştur ve buna dayanarak uygulanan akupunktur ve benzeri tedavilerin belli durumlarda işe yaradığı Batıda da kabul görmeye başlamıştır. Modern tıp
uzun süre alternatif tıbbın akupunktur söylemine karşı çıkmış ve kabul etmek istememiştir. Bu yüzden metodolojik olarak nazar ve nazar etkisinin
belki de ilerde kabul görmesi mümkün olabilecektir. Nitekim alternatif Çin tıbbı teorisine göre vücutta içerisinde Chi denen hayatî gücünün dolaştığı her biri belli iç organlara tekabül eden enerjetik kanallarla ulaşarak bu gücün bünyeyi sağlam ve dinç tuttuğu iddia edilmektedir. Ancak Chi adı verilen hayat gücü
hiç bir zaman somut olarak ortaya konamamıştır. Nazar kavramı da tam olarak ortaya konmasa da benim inancıma göre modern tıbbın ileride kabul edeceği bir kavramdır.”
Paylaş