Gökyüzünün maviliklerinde (seni)
Uçurtmaları birlikte uçurduğuz günleri
Unutmak istemedim
Kanatçıklarında sevgimiz
And içilmiş sözlerinde
Ayrılık istemedim
‘Sevda gidene mi kalana mı en çok yakışır?’ diye sorardın
Her zamanki cevaplar suskundu
Konuşan gözyaşların damlacıklarıydı
Ne kadarda masumdu
Ben istemedim böyle olmasını
Yaşanması gerekenleri elimle yok etmek
Şimdilerde kader diyip teselliler veriyorum
Gecenin sessizliğinde dumanımla boğulup
Usulca seni anıyorum
Mum ışığında hayalini düşlüyorum
‘-Hayal kurma! Pembe dünyada değilsin’ demiştin.
Sen gittin ben pembe dünyaya daldım
Ben istemedim böyle olmasını
Çok uğraştı-m
Hatırlar mısın bir geceki deliliğimizi
Sabahın 3’ünde el ele kahkaha atarak sokaklarda yürüdüğümüzü
Saclarım gözlerimi kapadığında
Sımsıcak ellerinle yanağıma değdirerek dokunuşunu
Usulca öpüşlerini
Ben böyle olmasını istemedim
Bir kelimeyle bitmesine yetişemedim
Yüreğimin seni çok sevebileceğini tahmin edemedim
-Hepte ummadıklarını yaşar insan!
Sen derdin ya acımasızca gülüyorsun
Ağlayamadıklarıma-ydı
Anlamadın demeyeli ne kadarda seneler geçmiş
Şimdi gecenin derinliğinde
Bir şarapla anılıyorsun
Sevdiğimi anıyorum duvarlar sevdiğimi
Diye haykırıyorum anlıyor musun?
Bir zaman uğruna her şeyimi feda ettiğimi
Onla her şeye varken yok olduğum günlerin acısına içiyorum
Yok öle acı çekmeden gitmek ya da kalmak
Ölümün acısıda sessiz olurmuş
Ağlayanı da ağlatanıda gizli ağlarmış
Hep anlılar gözlerde gelip geçermiş
Her nesne sana benzetilmeye çalışmak istenilirmiş
Ama hiçbir kavram senin varlığınla örtüşmeyecek kadar eksik..
Şimdilerde boş bırakılan noktalarda
Sadece
Bir o kadarda sen olmak.
Sen ve Ben olmayalı ne kadar da zaman geçmiş..
İstanbul
Paylaş