Sesi duruşu fikirleriyle zamansız ve mekansız bir kadın Leman Sam. Birbirinden güzel şarkılarını farklı kuşaklara ulaştıran Sam hayal kırıklıklarını ve özlemlerini SÖZCÜ Pazar’a anlattı.



Ailesinden kadının toplumdaki yerinden sanattan ülke gündeminden konuştuğumuz ünlü sanatçı Leman Sam açık sözlülüğüyle hayatının kapılarını SÖZCÜ Pazar'a araladı.


– Toplumun gönlünü kazanan isimlerden oldunuz sanat yaşamınız boyunca. Bu ustalık size neler kattı?
Öyle demeyin ne olur çok mahcup oluyorum. Ben sadece iyi bir çırak olduğumu düşünüyorum. Eski eşyalarımı karıştırırken mektuplar ödüller buldum… Çok şey kazanmışım. Özgürlük ve barış sözleri biriktirmişim ve en güzeli tüm birikimimi birçok kuşağa ulaştırmışım. Hâlâ gençlerin dillerinde o şarkıları duymak o kadar güzel ki…


– Toplumsal olaylara duyarlı duruşunuz hırpaladı mı sizi hiç?
Çok… Olaylara kayıtsız kalan kendini düşünen insanlar mı olmalıydık? Ama o zaman da ben ben olmazdım ki… Toplum okumuyor. Asıl korkunç olan okuduğunu anlamıyor. Vermek istediğim mesajı ısrarla anlamak istemeyen bir kitle olduğuna inanıyorum. Bu cahillik ve akılsızlık başlarda beni çok yaralıyordu fakat artık umursamıyorum onları.



Uçağa pijamayla binmeyi seviyorum

– Ünlü olmak özgürlüğü kısıtlıyor mu?
İnsanlar kendileri gibi olan insanları seviyorlar. Ün insanın özgürlüğünü kısıtlar. Ben onların arasında olmayı seviyorum. Pijamayla uçağa binmeyi tüpçüyle sohbet etmeyi seviyorum. Herkesle konuşmayı seviyorum.

Meğer ‘Tuuba' Leman Sam'mış

– ‘Vizontele Tuuba' filmindeki Tuuba karakterinin sizin hikayenizi anlattığı doğru mu?
Biraz kurguyla beraber her iki filmde de anlatılan benim hikayemdi kısmen. Hakkari'de yaşadığım iki buçuk yılı kapsıyor.

– Kızlarınızla ilişkiniz nasıl?
Şevval'le birbirimizi iyi anlarız. Özellikle böyle zamanlarda birbirimize iyi geliyoruz. Her şeyden önce çok iyi iki dostuz. Tipimiz pek benzemese de karakterlerimiz neredeyse aynıdır. Büyük kızım Şehnaz Şevval'e göre biraz daha serttir daha ağırdır. Ondan çok şey öğrenmişizdir ve o hepimizin ablasıdır. İyi bir araştırmacı ve çok birikimli biridir. Evlatlar güzeldir…



Bir mucize olup o dönem biraz daha uzasaydı; ne kadın bu kadar ötelenecek ne ülke bu kadar geriye gidecekti… Atatürk'ten sonra tanıdığımız en güzel insan da Bülent Ecevit oldu sanırım. Gazeteci şair romantik naif bir insandı.


Kadın sorunu dünya sorunudur


– Kadının sanattaki varlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kadının Doğu kültürlerinde de Batı'da da yeri yok. Dolayısıyla sanatta hiç yeri yok. Kadın yüzyıllardır bir çember içine alınıyor. Bir kalıba sıkıştırılan kadın çeşitli baskılarla üreticiliğini de kaybediyor gücünü de. Bütün dünya kadınlarından söz ediyorum.


ESKİDEN DAHA ÖZGÜRDÜK
Ben hayatı John Lennon'un ‘Imagine'ındaki gibi yaşamayı hayal etmiş biri olarak sorunları ülke sınırlarıyla ele almıyorum. Toplumu ilgilendiren her sorun dünya sorunudur. Ülkemizdeki kadın sorunu ise başlı başına rezalettir. Keşke Mustafa Kemal Atatürk döneminde yaşayabilseydim. Kadının kendini özgür hissettiği o zamanlarda yaşamayı gerçekten çok isterdim.



Sözcü/Pazar