“İnsan insanlarla sadece kirlenir.”
Konrad beş yıl boyunca kendini ve tekerlekli sandalyeye mahkûm eşini hapsettiği metruk kireç ocağında tuhaf işitme deneyleri yürütürken İşitme başlıklı sanatsal-bilimsel-yazınsal başyapıtını yazmaya hazırlanır. Sonunda kaç kurşunla olduğu bilinmemekle birlikte karısını öldürür. Gün geçtikçe karanlığa gömülen bir ses labirentini andıran dış dünyadan yalıtılmış kireç ocağının öyküsü bu “bilinmez son”la başlar...

Thomas Bernhard en vurucu romanı Kireç Ocağı’nda gözde temalarından biri olan kusursuz başyapıt tasarısıyla yaşama eylemi arasındaki çatlağı gösteren zihinsel çalışmanın kâğıda dökülmesindeki imkânsızlığı saplantı öfke delilik eşiklerinde gidip gelen insanın karanlık sakatlanmış tekinsiz karakterini açığa çıkaracak “vuruş”larla araştırmaya girişiyor. Belki de yazar en can alıcı işitme deneyini okurla yaparken en dehşet verici cümle yine okurun kulağında çınlıyor: İnsan insanlarla sadece kirlenir.

“Dünyamızı bilim dünyamızı birdenbire kaplayan netlik bizi dehşete düşürüyor bu netliğin içinde donuyoruz ama onu biz istedik biz çağırdık dolayısıyla şu anda hüküm süren soğuktan şikâyet etmeye hakkımız yok. Netlik arttıkça soğukluk da artar.” - Thomas Bernhard
(ilk romanı Don ile aldığı Bremen Edebiyat Ödülü konuşmasından)

“Soğukluk olmadan netlik olur mu? Thomas Bernhard’ın Kireç Ocağı bu soruyu cevaplamıyor. Ancak bu soru Kireç Ocağı olmadan cevaplanamaz.”
- Ernst-Wilhelm Händler Frankfurter Allgemeine Zeitung

“Bernhard’ın düzyazısı hipnotize edici durdurulamaz düşüncenin kendisi kadar hızlı. Bütün büyük yazarlar gibi her an her şeyi söyleyebileceği düşüncesi uyandırıyor.” - The Washington Post Book World

"Bernhard'ın kahramanları ne kadar kaçmaya çalışırlarsa çalışsınlar dış dünyaya fazlaca açıktırlar; zihinlerinin içine çekileceklerine dış dünyanın anarşisini kucaklarlar (…) hastalığa yenilgiye haksızlığa teslim olmazlar sonuna kadar çılgın bir öfke ve hırsla mücadele ederler. Sonunda yenilmişlerse eğer bizim okuduğumuz onların yenilgisi ve teslimiyeti değil hırslı kavgaları ve mücadeleleridir." - Orhan Pamuk