Hepimizin mutlaka ismini duyduğu Dostoyevski'nin bu kadar başarılı romanına rağmen sanıldığının aksine oldukça karmaşık bir hayatı vardı. İnsanın iç dünyasını cesurca yüze vuran başarılı yazarın acılarla dolu hayatına yakından bakalım.

İlk kitabından önce

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski 11 Kasım 1821' Rusya İmparatorluğunun Moskova kentinde dünyaya geldi. Hasta bir anne ve sarhoş dengesiz bir babayla zor bir çocukluk geçiren Dostoyevski genç yaşta annenini ölümünü kaldıramadı ve evden ayrılma kararı aldı. Petersburg'da Mühendislik okuluna yazıldı ve bir süre burada hayatta kalmaya çalışırken babasının ölüm haberini aldı. Dostoyevski öksüz bir şekilde okulunu büyük başarıyla tamamladı. Ardından kendisini İstihkam Müdürlüğü bekliyordu. Yapamadı ve 1 senelik çalışmanın ardından istifasını verdi. Ardından orduya girdi ve bir süre sonra ayrıldı.

İlklerin Kitabı 'İnsancıklar'



Dostoyevski ilk kitabı olan İnsancıklar'ı 1846'da yayımladı. Bu kitap hem kendisi hem ülkesi hemde dünya adına ilk olma özelliği taşıyor. Rusya'nın ilk toplumsal romanı olarak tarihe geçen kitap kısa sürede birçok insan tarafından okundu. Bu kadar çok ilgiyi beklemeyen Dostoyevski başlarda şaşırmış olsa da bu başarıdan o kadar da memnun kalmadı. Bir başka ilk ise insanın kendisine acıma duygusu ve aslında diğerlerinden hiçbir farkının olmamasını cesurca yüze vuran ilk eseridir. Bu sayede Fyodor tarih boyunca kendisinden daha iyilerinin yazamayacağı yeni bir akım başlatmıştı. Ancak bundan kendisinin haberi yoktu.

İnsancıklar'ın hikayesi şöyledir aslında; Dostoyevski kitabı bitirdikten sonra arkadaşı Grigoriç'e okutur. Arkadaşı okudukları karşısında ağzı açık şekilde sabahı beklemeden o dönemin ünlü şairlerinden Nikolay Nekrasov'a ulaştırır. Nekrasov'da etkilenir ve beklemeden dönemin ünlü eleştirmeni olan Belinski'ye okutur. Belinski Dostoyevski'nin büyük bir yazar olacağını anlayan ilk kişi olma şerefine erişir ve İnsancıklar için şu eleştiriyi yapar;

"İki gündür kendimi bu kitaptan uzaklaştıramıyorum. Yeni bir yazar yeni bir yeteneğin kalemi bu; onu tanımıyorum kimdir neye benzer bilmiyorum ama bu roman Rusya'da hayatın sınırlarını öyle kahramanlara veriyor ki bize bundan önce hiçbir yazar bu kadarını düşlerinde bile göremezdi... Rusya yeni bir Gogol kazandı."

Dostoyevski alışılmışın aksine zor bir şeyi başarır ve yazarın hayali olan ilk eserinden başyapıt olma başarısını gösterir. Dünya'nın artık yeni bir yazarı vardır. Ancak işler hiç umulduğu gibi gitmedi. Bu övgülerin ardından İkiz adlı kısa romanı yazdı. Sonrasında Ev sahibesi Beyaz Geceler ve Yufka Yürek gibi kitaplarını yayımlasa da istediği başarıyı yakalayamadı. 1848'li yıllarda politikaya atıldı ve 1849 yılında yayımladığı Netoçka Nezvanova adlı kitabı yüzünden politik bahanelerle hapishaneye atıldı.

Hapis yılları ve zor zamanlar



Dostoyevski devlet düzenini yıkmaya çalışma suçundan ölüm cezasına çaprtırıldı. Hücresinde gün sayan genç yazar 10 ay boyunca arkadaşlarıyla süründü. Ardından tam kurşuna dizilecekken o dönemde gelişen bazı olaylar sayesinde paçayı yırttı ve ölüm cezası 4 sene Sibirya'da hüküm altında çalışma cezasına çevrildi. Kendisiyle birlikte sekiz arkadaşı Omsk Cezaevinde çalışmaya başladı. Zor şartlar altında kürek sallayan Dostoyevski bunlara rağmen istikrarlı bir şekilde çalışarak Er rütbesi alarak hizmete verildi. Bu hizmette bir zamanlar devlet düzeni yıkmaktan öldürülecek olan yazarımız subaylığa kadar yükselme başarısında bulundu.

İlk evlilik ve sıçrama hareketleri
1957'de subay olarak görev yapan Dostoyevski Maria Dmitrievna İsayeva ile evlendi. 1859'da Amcamın Rüyası ve Stepençikovo Köyü adlı romanlarını yazdı. Ayrıca kardeşiyle küçük bir dergi bile kurmayı başardı. Ordu görevinin de sonlanmasıyla özgür kaldı. Karısıyla hemen Petersburg'a yerleşti. Dostoyevski durmadı ve 1861'de Ezilenler 62'de ise Ölü Evinden Notlar adlı kitaplarını yayımladı. Ölü Evinden Notlar hikayesinde “Ben kürek hükmü giyenlerin öğrencisiyim.” diyerek geçmiş acılarına vurgu yapar. Kardeşiyle birlikte ikinci dergisini çıkardı ve hayal ettiği Avrupa gezisine çıkma kararı aldı. Tarih 1962'yi gösteriyordu.

Sara Hastalığı alkol bağımlılığı ve efsaneleşecek eserleri



Alkol bağımlılığı artan Dostoyevski Avrupa gezilerinde sara nöbetleri geçirerek hastalığının bir anda esiri oldu. Bu olayların ışığında maddi darlığa düşen yazarımız çareyi yine kitap yayımlatmakta buldu. Bu süreçte Yeraltından Notlar'ı 1864 yılında yayımladı. İnsanın zavallı karakterini açığa çıkaran ve bir böcekten bile farkı olmadığını vurgulayan Dostoyevski'nin kitabı İnsancıklar'ın ardından çok konuşulan kitabı olmuştu. Ancak talihsizlik silsilesi o zaman başlamıştı. Eşini ve kardeşini kaybeden Dostoyesvki ister istemez yalnız kaldı ve Alacakaranlıkların tehditleriyle dergisini kapatarak Avrupa'ya kaçtı. Kumar ve alkol tutkusundan bir türlü vazgeçemiyordu. Kaybettiği paralar ve yılların haddi hesabı yoktu. Avrupa'da 1966 yılında Suç ve Ceza adlı romanını yayımlattı. Bu kitabından aldığı avansla tekrar ülkesine döndü. Suç ve Ceza herkesi büyülemişti. Ve kitap kısa sürede dünya çapında okunur hale geldi. 1867'de ise asistanı Anna Snitkina ile evlendi.

Alçaltıcı Fakirlik Dönemi ve Diğer Kitapları

Fyodor Dostoyevski Ve Acılarla Dolu Yaşamı
Dostoyevski genç karısıyla çok mutlu zamanlar geçirerek adeta gerçek aşkı tattı. İlk evlilik yıllarında yurtdışına kaçtı ve ardından geri dönerek alçaltıcı fakirliğin tüm zorluklarını yaşadı. Genç karısı tüm bu olanlara katlandı. Dostoyesvki bir yanda sara nöbeti geçiriyor diğer yandan fakirliğin altında eziliyordu. Küçük yaşta bir hastalığa yakalanan kızını kaybettikten sonra iyice dağılmış görünse de karısı onu yalnız bırakmadı. Güçlü duran Dostoyevski 1869 yılında Budala'yı yazarak ayağa kalkmasını bildi. Ardından kitap yazmaya büyük bir hızla devam etti. Edebi Koca Ecinnilerve Delikanlı'yı yazdı. Son kitabı Karamazov Kardeşler'i 3 yılda bitirebildi.



Ölümü ve İzleri
Fyodor Dostoyevski son kitabı Karamazov Kardeşleri 1880 yılında tamamlayarak Edebiyat tarihindeki görevini tamamladı. Bu süre zarfında herkes tarafından bilinen yazarımız yaşayan bir efsane olmuştu. Bu kısa süre zarfında kendisini övenler ve etkilenenler bir hayli fazlaydı. 28 Ocak 1881'de sara nöbetlerine artık diş geçiremeyen Dostoyevski karaciğer kanaması yüzünden yatağa düştü ve son nefesini verdi. 31 Ocak'da yapılan cenaze töreninde tabutunun arkasından tam 30 bin kişi yürüyerek onu onurlandırdı.

Ölümünden sonra birçok fikir onun öncüsü haline geldiği gerçekçilik akımından ve yazdığı kitaplardan etkilendi. 20. yüzyılda birçok kişi onun düşüncelerini temel aldı. 60'lı yıllardaki Beat kuşağı bile temelde onun bazı fikirlerine yer verdi. Dostoyevski batılı ülkelerin edebiyat yaşamında büyük bir rol oynamış özellikle varoluşçuluğun da temel kaynaklarından sayılmıştı.

Not: Yeraltından Notlar adlı kitabında ilk eseri İnsancıklar'ı okuyan Nekrasov'un Sulupsepken Üzerine şiirine yer vermiştir.