Özlemin hasretin acısı bu kadar derin miydi acaba herkeste yoksa bana mı böyle geliyordu dedi sokak çocuğu Tamer.

Bugün tam bir yıldır sokaklarda yaşıyordu annesi babasının zulmüne dayanmayarak evden kaçmış babası da kendisini dayak sopa ile evden kovmuştu. Büyünce ben böyle bir baba olmayacağım dedi.

Bakışları yorulana kadar annesini hayal etti. Gözlerinde iki damla yaş aktı kir pas içindeki elinin tersi ile gözyaşlarını sildi.

Elini gökyüzüne uzattı eli ile gökyüzüne kocaman bir kalp çizdi içine annesini ve kendisini yerleştirdi. Başını önüne eğdi mahzun ve yorgun adımlarla karanlık sokağın izbe bir köşesine çekildi betonun üzerine oturdu.

Annesizliğin sokak çocuğu olmanın acısı bedenini yüreğini sızlatıyordu. Her şeyi unutmak ve annesi ile dopdolu rüyalara dalmak istiyordu ama uyuyamıyordu.

Taş betonlar vücuduna batıyor rahatsızlık veriyordu.
Anne hasreti ile tüm sokakları dolaşmış annesini bir türlü bulamamıştı. Şimdi anne sevgisi ve sıcaklığı ile kanepeye uzanmak uyumak var dedi içinden ama o tamere şimdilik çok uzaktı.


Tüm bedeninde yara varmış gibi anne hasreti yüreğini parça parça sızlatıyordu. Unutulmuşluğun acısı ile uyuyamadı kalktı boş sokakları dolaşmaya başladı.

Kıyıda köşede kalmış mutlu günlerin hayali ile hayata tutunuyordu. Bazen gülüyor bazen ağlıyordu gizli gizli içinden.

Kalabalık şehirde kalabalıklar arasında bir tane insan çıkarak evladım sen bu halde neden sokaklarda geziyorsun diye soran olmadı ya en çokta ona içerleniyordu.

Herkes karanlık perdelerin arkasına saklanmış sanki onu yok sayarcasına görmeleri var ya işte bu anda haykırmak ben buradayım diye haykırmak istiyordu.