Âşık yine dertli idi feryadını dağlar taşlar duymuş sevdiğine giden yolda önüne engeller koyan kızın babası duymamış aşklarına engel olmuştu.

Çobandı ekmeğini kazanır helal yer harama göz dikmezdi. Ama kızın babası bu çalışmasını hor görerek kızını aşığımıza layık görmedi. Kızda seviyordu aşığını. Aşığın kanayan yarasına sevdiğinden başka merhem yoktu.

Uzakta gözlerini çevirir sevdiğinin yolunu gözlerdi. Sevdiği kız fırsatını bulurda sevinç neşe ile koşarak gelir az hasret giderdik den sonra gizlice eve girer babasına yakalanmamak için kırk dereden su getirirdi.

Karar verdiler kaçacaklardı. Ama nereye nasıl? Düşünmediler karar verdiler. Yoksa her gün dert üstüne dert ekleniyor hasret büyüdükçe dünyaya sığmaz oluyorlardı.

Kaçtılar bir gece gizlice yıldızlar şahitti kaçışlarına yollarını dağlara sürdüler karanlık yoldaşları oldu.


Bir kaç saatlik yoldan sonra yükseklerde bir mağaraya sığındılar. Birbirlerine sımsıkı sevgi ile bağlandılar. Çok mutlu idiler. Sevdayı aşkı anlamayanlardan uzak birleştiler bir bedende.

Kem söz söyleyen basası artık umurlarında değildi. Sabah olmadan ilerdeki nehirde yıkandılar.

Yine yola düştüler artık tüm dünya onlarındı küçük bir kasabaya vardılar kendi hallerinde bir iş buldu aşığımız mutlu yaşamaya başladılar.
Alalım gönül sazımızı elimize bakalım gönül sazımız ne diyor.

Gönül feryadı duyulmaz sandım yanıldım
Perişan halime derman bulunmaz sandım yanıldım
Yar aşkı hayatı gözlerinde buldum inandım
Yar sensiz perişan halimden kurtuldum

Yüreğim aşk ile seni sever
Sende seversin bilirim aşk ile benden beter
Yüreğimin karları gülüşün ile erir
Yar sensiz perişan halimden kurtuldum
Mehmet Al**