Âşık yine yârinden ayrıdır mutluluklardan da uzaktır. Gülmez gönlü yüzü hüzünlüdür. Yüreği yerinden sökülmüş gibi hiçbir şeyi hissetmez. Yüreğine ayrılığın paslı hançeri saplanmıştır çıkmamak üzere. Satır satır kahırlar özlemler gönlünde volkan volkan kaynar iken buzullarda kalmış gibi titriyordu.

Yâri gönlüne sığdıran âşık koskocaman dünyaya sığamaz çünkü yâri yoktur yanında kendi elleri ile mezara gömmüştür. Bir an mutlu yaşadığı o günler gelir gözü önüne hırsla silmek ister o günlerin aldatıcı güzelliğini.

Vakti gelen ömrü nihayet ile dolan bu dünyada çekip gitmektedir lakin âmâ sen gel de bunu aşığa anlat anlamaz gönlü mengenede sıkışmış gibi özlem ve hasret ile feryat eder.

Yüreği tutuşmuş alev alev yanar söndürecek nehir bulamaz.

Sanki nedense neden niçin sevenlerin sonu mutluluğu çabuk biter diye düşünür. Gözlerinde kan kırmızısı gözyaşları damlar toprağa yârin mezarı başında. Artık vuslat kaldı mahşere sevgilim bana yar oldun şimdide toprağa yar oluyorsun sevgilim diye sessizce mezara mezarda yatan sevgilisine fısıldar.

Acaba günahım çok sevmek mi diye düşünür iken birden sirkelerin hisler yumağı ile titrer –Rabbim senden geldik sana döneceğiz. Af et bu kulunu bir an gaflete düştüm diye- ellerini gökyüzüne doğru Rahmana açar.

Gönül sazının teli kırıktır lakin biz yine gönül sazımızı elimize alalım bakalım ne söyleyecek.


Yârim sen gittin yüreğimi de aldın gittin
Bekle yârim bende geleceğim yakında
Sensiz sığamadım dünyaya
Sen sığdın bir metrelik mezara
Ben sevmeye kıyamazken
Kendi ellerimle koydum seni mezara

Hayalin ile yaşarım nurlu bakışlarınla dünyada
Rüyalarıma girmezsen ben yanarım
Rüyalarıma girer isen ben gülerim
Üzülme sevgilim bir gün bende gelirim

Vuslatın yolu uzak değil yakın
Gönlüm sevgi ile sana koşuyor bakın
Sevdamız sen gittin hala yaşıyor vuslata yakın
Sensiz dünyanın hiç kahrı çekilmiyor
Bekle sevgili bende geleceğim yakında