Hiç düşündünüz mü neden ayak kokusu bize itici veya utanç verici gelir de limon kolonyasının kokusu bizi ferahlatır ya da parfüm gibi uçucu bir maddeye tonlarca para harcarız...

(Yazar : Feyza Hepözden)


Kokuların tıpkı bir zamanlar hayalinde olduğu gibi herşeye gücü yeten tanrısı olmak istiyordu ama şimdi gerçek dünyada olmalıydı bu artık gerçek insanlar üstünde kurmalıydı egemenliğini. Bunun elinde olduğunu biliyordu.Çünkü insanlar büyük olana korkuya güzel olana karşı gözlerini yumabiliyorezgilere ya da gönül çelici sözlere kulaklarını tıkayabiliyorlardı. Ama kokudan kaçamıyorlardı. Çünkü koku soluğun bir kardeşiydi. Onunla birlikte insanların içine giriyordu yaşamak istiyorlarsa karşı duramıyorlardı. Hem de tam orta yerlerine giriyordu koku doğrudan kalplerine ve orada akla karayı ayırır gibi ayırıyordu ilgiyle aşağılamayı iğrentiyle zevki aşkla nefreti. Kokulara egemen olan insan kalbine egemen olurdu.

Hiç düşündünüz mü neden ayak kokusu bize itici veya utanç verici gelir de limon kolonyasının kokusu bizi ferahlatır ya da parfüm gibi uçucu bir maddeye tonlarca para harcariz...

Geçenlerde kokuyla ilgili bir deney izliyordum. Beş kadına beş beyaz tişört verip bu tişörtlerle hiçbir koku sürünmeden iki gece yatıp uyumaları söylendi. Kadınların kokuları tişörtlere sinince kavonozlara konuldu. Denek olan erkeğe bu beş tişört koklatılıp hangi kökünün kendisine en çekici hangisinin en az çekici geldiği soruldu. Adam sıralamayı yaptı. Ortaya söyle bir sonuç çıktı: Adamın en beğendiği kokulu kadının DNA yapısı ile kendi DNA yapısı arasında en az benzerlik olduğu görüldü. En az çekici bulduğu kadının DNA yapısı ise kendininkine en çok en benzeyen idi. Bu da şu demek oluyordu DNA yapısı birbirine benzeyen insanların özürlü çocukları olma olasılığı daha güçlü idi. Bu deney pek çok kereler değişik insanlar üzerinde uygulanmış ve hepsinde aynı sonuçlar alınmıştı! Kısacası İlkel beynimiz doğal seleksiyonu biliyor ve bizi eş seçimimizde önemli bir biçimde etkiliyor.

Aynı şekilde birbirleriyle çok samimi olan ya da aynı ortamda yaşayan kadınların adet dönemlerinin bir süre sonra aynı zamana rastgeldiğini ya duymuş ya da yaşamışsınızdır. Bunun nedenin de beynin koku merkeziyle ilgisi olduğu artık bilinmektedir!

İnsanoğlu hayvanlara göre daha az gelişmiş bir koku merkezine sahiptir. Bununla birlikte bir zamanlar bizler de kokuyu yaşamımızı devam ettirebilmek için güçlü bir duyu olarak kullanmıştık. Bu nedenle koku biz farkında olmadan duygusal halimizi seçimlerimizi kalp atışlarımızı vs hala etkilemektedir.

Psiko-aromaterapi!nin ilk tohumları 1920lerin başında iki italyan doktor (Gattı and Çayola) tarafından ortaya atılmıştır. Bu doktorlar kökünün merkezi sınır sistemi üzerinde refleks etkisi yarattığını; kan başıcında kan dolaşımında ya da nefes alma sıklığında bazı değişikliklere yol açtığı kanıtlamıştır. Psiko-aromaterapi araştırmaları daha sonraları da devam etmiş ve ileriye götürülmüştür.

Koku molekülleri beynin lımbık sistem denilen kısmında etkili olur. Beynin bu kısmı duygusal beyin ilkel beyin olarak adlandırılmaktadır. Aromaterapi yağlarının herbirinin beynin bu kısmının belli bölgelerini harekete geçirdiği düşünülmektedir. Bazı bölgeler vücutta veya duygularımızda uyarıcı etki yapılmasına yol açarken bazı bölgeler yatıştırıcı etkiye neden olacak nerokimyasal maddeler salgılar. Burada çok kısaca ve yüzeysel olarak limbik sistemin bazı bölgelerinden ve aromatik yağların etkilerini örnekleyebiliriz;

Amygdala ve hippocumpus: Bu bölgeler hafıza ve duygusal reaksiyon üzerinde rol oynarlar. Nane limon karabiber biberiye gibi yağlar bu bölgede etkili olup hafızayı çalıştırmakta konsantrasyonu artırmakta kafadaki bulanıklığı gidermekte yardımcı olmaktadırlar.

Hipotalamus: Bu bölgeye beynin beyni demek pek de yanlış olmaz herhalde. Vücudun bozulan biyolojik ritimlerini düzeltmek için mesajlar yollayan merkezidir. Depresyon adet bozuklukları menopozda yaşanan dengesizlikler duygusal dengesizlikler gibi durumlarda bergamot günnuk sardunya (pelarganium graveolens) yağları hipotalamus üzerinde etkili olurlar.

Talamus: Buradan enkephalin adlı nerokimyasal bir madde salgılanır. Depresyon duygusal sallantılar güven kaybı gibi durumlarda adacayı greyfrutyasemin gül gibi yağlar kullanılabilir.

Hipofiz bezleri: Bu bölgeden salgılanan hormonlardan biri endorfindir. Endorfin ağrı kesici mutluluk verici ve seks isteğini arttırıcı etkilerde bulunmaktadır. Hipofiz bezleri tiroid böbrek üstü bezleri gibi diğer endokrin bezlerini de yönetmektedir. Ylang ylang Patçuli yasemin gibi
yağlar bu kısmı uyarır.

Raphe nüçleus: Serotonin salgısının yatıştırıcı bir etkisi vardır. Papatya mercankosk lavanta portakal çiçeği yağları bu kısımda etkili olabilir.

Loçuş Ceruleus: Buradan noradrenalın salgılanır. Uyanıklık çevreye karşı verilen tepkilerin kontrol edilmesinin yanısıra dikkat öğrenme bellekduygudurum üzerine de etkilidir. Ayrıca motivasyon ve dürtülerle de ilişkili olduğu düşünülmektedir. Biberiye reyhan kakule gibi yağlar bu bölgeyi harekete geçirmekte kullanılabilir.

Kısacası aromaterapik yağlar bizlerin duygusal ve fiziksel olarak dengeli ve mutlu olabilmemize yardımcı olabilecek özellikleri taşımaktadırlar...