Bir çöl ufuğunda çizgi olsam güneşe yol dilenirdim

Bir mazeret türet ruh halim burda hayli bilendim

Hala akmı açık alnın? yalan sende kirlendin

Yağmur nisan kavuştu ve ben buna çok direndim

Kimin sahibi kimdir be? kim kime razı oldu?

Kiminin mahsulü ölüm bu hususta gözüm doldu

Uzun söyler yolunuda dolunda gider yolcu

Yıkılsaydı ağlardın bu kalpteki gecekondu

Divanenin kaleminde mürekkeple dövüştüm

Oysa et parçasıydım kan kemikten henüz dün

Bir lodos kırıntısıyım bırakıldım yüz üstü

Son can havli direttikçe fırtınaya dönüştüm

Aklı fikri ak bir suret düşünmen icab eder

En güzellikle çirkinlikle seni kim icad eder?

Bütün fırtınan koparda kalmaz dostun eser yel

Ey bu gönlün sahibi kapım açık derhal gel

Akciğerden sineme yol akdeniz bu yangın sönmez

Bu mümkünlük... bu hayalmi? herkes derken giden gelmez!

Yelkovanlar kuruldukça eğer başım göğe ermez

Gönül dağım hep bir çöl be ekip biçsen fidan vermez...



NAKARAT

Takvimlerden bir haber bekler kalp ağrısı muazzam...

Bir güneş söndürüyor karanlığında yakar makamı bu hüzzam

Ozaman bende gönül eyleyeyim! (Neyleyim?)

Ya gömeyim bir gemi daha akdenizin göğsüne dilersen ?



Fısıldıyor rüzgar kulaklarındaki açıklığa

Bıçak dayanmadan içimdeki kaçık nolur uyan!

Sen içini döküyorsun gözlerinden akan suya

Yüzme bilmesemde garip atlıyorum bu akıntıya

Cürümü yangın yapana dek bir fırtınam var endişeli

Neden bu yüz asıktır bu kalabalıklar hep neşeli?

Neden yolcular vardır hep? Yol bilinir yol gidenin

Rüzgar zorluyor yüzüne kapattıkça penceremi

Bu sadakat acıkmak kadar doğuştan olmalıydı

Belki ben döküldüğümde yapraklarımı bulmalıydın

Sormalıydın bir bilene bir mucize olmalıydı

İzmaritler söndürüldü bu kül tablosu dolmalıydı

Acımı bir yere düşürdüm bir canımı aldı zamanım

Bu anlattığım yarısıdır ki çok derindir tamamı

Dilimin ucudur sivri mızrak çok mühimdir her anı

Ve şimdi söyleyemediklerim parçalıyor damağımı...