Özellikle büyük şehirlerde evlilik yaşı sürekli ötelenip 30’ları aşarken doğa gebelik yaşını ötelemiyor.

Önceliği eğitime kariyere ve iş planlarına verenlerin imdadına yardımcı üreme teknikleri yetişse de uzmanlar bebek sahibi olmayı çok fazla ertelememeyi öneriyor.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Filiz Çataklı 20’li yaşların gebe kalınması için ideal yaşlar olduğunu hatırlatarak bu yaşlarda aylık yüzde 25 olan gebe kalma şansının yaş ilerledikçe düştüğüne dikkat çekti.

Üreme check-up’ınızı atlamayın


Kadın için normal üreme sürecinin ilk adetini gördükten sonra yavaş yavaş başladığını kaydeden Opr. Dr. Çataklı şunları söyledi: “Türkiye’de ilk adet yaşı 12 – 13 civarındadır. 20’li yaşların başı gebe kalınması için ideal yaşlar. Bu çağda aylık gebe kalma oranı yüzde 25 civarında. O nedenle üremenin 20 – 35 yaş arasında olmasını tavsiye ediyoruz. 35’ten sonra kadının doğurganlığında bir azalmanın ortaya çıktığını görüyoruz. 40 yaş sonrasında bu azalma hızlanıyor. Kişiden kişiye değişmekle birlikte aşağı yukarı 44 yaşından sonra doğurganlık oranı yüzde 1’ler civarındadır.

Kısacası kadının bir üreme çağı var ama maalesef bu o kadar da uzun değil. Bu sebeplerden dolayı çiftlere önerim şu olabilir; eğlenmeyi para biriktirmeyi statü sahibi olmayı öteleyebilirsiniz. Ancak çocuk doğurmak ertelenmeyecek kadar önemli bir karar. Bu konuda üreme sağlığıyla ilgili testlerinizi yaptırın.”

Geç gebelik için şans nasıl artırılabilir


'Üremeyi koruyarak nasıl yaşlanabiliriz ileri yaşlarda nasıl çocuk sahibi olabiliriz?' soruları son yıllarda daha sık sorulmaya başlandı. Bunun şu anda tek yolunun yumurta ve spermi dondurmak olduğunu belirten Opr. Dr. Çataklı sözlerini şöyle sürdürdü: “Pek çok ülkede isteğe bağlı olarak yumurta dondurma işlemine izin veriliyor. Türkiye’de ise kanser hastalarına üreme organlarıyla ilgili ameliyat geçirmek zorunda olan erkeklere ve kadınlara üreme hücrelerini dondurma izni kanunlarla veriliyor. Halen kanunen izin verilmeyen ancak sonrasında çok ciddi bir sosyal problem haline gelebilen geç yaş evliliklerinde üremenin korunması isteği de ciddi şekilde tartışılır hale geldi.

İnanıyorum ki çok uzak olmayan bir dönemde Türkiye’de yönetmelik değişecek ve merkezlerimiz de bu hizmeti vermeye başlayacak. Çünkü anne ve baba adayları hayatlarını planlarken belki de çok erken dönemde çocuk sahibi olmak istemeyecekler. Yaşla birlikte gebelik yüzdelerinin düşmesi de yumurtanın yaşlanmasına bağlı olduğu için yumurtalarını dondurmayı talep edebilecekler. Bu aynı zamanda şu anlama geliyor; ‘Bir noktada biyolojik saatimi durdurayım ne zaman istersem o zaman çocuk sahibi olayım.’ Çünkü eğer yumurta korunabiliyorsa rahim yaşlanmadığı için kadınlar 50 yaşında da çocuk doğurabilecek noktaya gelebilir. Buradaki önemli tek nokta yumurtanın yaşlanmasının durdurulması; bunu sağlamanın tek yolu da yumurtanın dondurulması.”

Üreme check–up’ının yerleşmesi lazım


Özellikle endüstrileşmiş ülkelerde çocuğun planlanarak yapıldığını belirten Opr. Dr. Çataklı sözlerini şöyle sürdürdü: “Üremede check–up kavramının artık gelişmesi ve yerleşmesi gerekiyor. Evlendik olursa olur olmazsa olmaz diye bir şey yok. Dolayısıyla bunun zamanlamasını planlıyorsanız başınıza gelecek kötü sürprizleri de engellemeniz lazım.”

Hangi testler yapılmalı


Opr. Dr. Çataklı kadında yumurtalık deposunu gösteren erkekte ise spermin durumunu belirleyen çok basit testler olduğunu belirtti. Son dönemde teknolojinin gelişmesiyle de gerçek bilgiye en doğru haliyle ulaşabildiklerini açıklayan Opr. Dr. Çataklı ‘Anti müllerian’ (AMH) adlı hormonun yumurtalığın içindeki yumurta kapasitesini ortaya koyduğunu ifade etti. Opr. Dr. Çataklı kadının menopoza girme yaşını da yaklaşık olarak söyleyen bu testin en önemli özelliklerinden birinin de adet döngüsünün herhangi bir zamanında yapılabiliyor olması olduğunu aktardı.

Opr. Dr. Çataklı erkeklerde de sperm testinin kadınlardaki AMH testi gibi erkeğin üreme kapasitesiyle ilgili bilgi verdiğini açıkladı.