Doğunun Azrail’i
Genel kanı Haşhaşiler’in davaları ve istekleri doğrultusunda ilk düşmanları herkes tarafından Haçlılar olarak bilinir. Ama tarih kaynaklarında bunun doğru olmadığı ve hatta Haçlıların daha az kurban verdikleri doğrulanmıştır. Örgütün davalarına karşı gelen düşmanlar İslam âleminin karşısında duran düşmanlar değil bilhassa İslam âleminin içinde yer bulan kişiler ve onların fikirleri olmuştur.

Nitekim Nizari İsmaililiği ilk dönemlerinde İran Devleti’nin Kuzey bölgesinde Selçuklulara karşı mücadele vermişlerdir. Bu mücadele daha sonra güçlenerek Sünni İslam yandaşı egemenliğini ortadan kaldırmak amacıyla Selçuklulara Abbasilere Eyyübilere Memlüklere Atabeylerine ve son olarak Haçlılara karşı savaşmış ve birçok savaşı da kazanmıştır.

Bir kartal misali
Assassin’s Creed “ Suikastçı’nin İnancı/İmanı ” anlamına gelmektedir. Bu inanç ve bağlılık o kadar büyüktür ki birliğin içinde bu uğurda canlarını bile vermeye hazır olan fedaileri görmek hiç zor olmaz. Esasında onlara Sabbah’ın suikastçılarından çok Sabbah’ın fedaileri demek daha doğru olur.

Fedai (Fedaayiin) kelimesi Arapçadan gelir. “Bir amaç uğruna canını bile vermeye hazır olan” anlamındadır. İşledikleri tüm cinayetleri dinsel bir görev olarak gören Haşhaşinler (Fedailer-Suikastçılar) isimlerini Arapça’dan almıştır. Daha sonra İngilizce “Assassin” yani “ Suikastçı ” olarak günümüze kadar gelmiştir.

Sabbah’ın amacını birazcık eşeleyecek olursak geçmişten günümüze kadar birçok tarihçinin ve tarih kaynaklarının genel anlamda dile getirdiği ve özetlediği olay şudur; Nizari İsmailileri’ne düşmanlık besleyen onları yok etmeye çalışan Halifeler krallar hükümdarlar prensler valiler generaller din adamları siyasetçiler… Kısaca aklınıza gelebilecek üst mertebe insanların hepsi tam anlamıyla hedef alınmış kişilerdir.




Fedailer siyasi cinayetlere başlayarak İsmaililer’in düşmanlarını yok edip isimlerini tüm dünyaya duyurmaya başlamışlardı. Sabbah’ın fedailerinden istekleri öncelik olarak şunlardı; “ Cinayetlerinizi işlerken bunu izler bırakarak yapmalısınız herkes bizim kim olduğumuzu ve gücümüzü mutlaka görmeli. Bunun için eylemlerinizi kalabalık ortamda yapmalısınız. Bu sayede efsanevi bir korku salıp adımızdan söz ettireceksiniz."

Fedailerin seçtikleri cinayet silahı öncelik olarak hançerdi. Öldürecekleri kişinin yanına sessizce yaklaşıp hançeriyle ölümcül vuruşlar yaptıktan sonra kendi davaları ve Hasan Sabbah için sloganlar atmaya başlıyordu. Fedailer hiçbir zaman cinayetin ardından kaçmaya veya saklanmaya çalışmıyordu. Aksine üstlendiği bu suikastlardan sağ kurtulmak onlar için utanç verici bir durum sayılırdı. Ölmeyi göze alan bu suikastçılar Sabbah’a olan bağlılıklarını yerine getiriyor ve yine Sabbah’ın onlara vaat ettiği “Sahte Cennete” gitmeyi hak ediyorlardı.

Sabbah’ın fedaileri hedeflerine sadece öldürerek yaklaşmıyor bazen de hedefteki kişiyi korkutmak suretiyle istediklerini yaptırabiliyordu. Örneğin yüksek bir makamda olan birisi sabah kalktığında yastığının üzerinde bir Haşhaşi hançeri görebiliyor ve hançerin yanındaki notta ise Haşhaşileri öfkelendiren hareketlerine devam ettiği takdirde kurtuluşunun olmadığını ifade eden uyarıyı okuyordu. Bu uyarıyı alan kişi asla güvende olmadığını anlıyordu.

Assassin’s Creed’de her ne kadar favori silahımız Hidden Blade olsa da oyun içerisinde kılıç hançer fırlatma bıçağı ve hatta ilerleyen oyunlarda arbalet sis bombası ve el bombası kullanıyorduk. O zamanlar Hidden Blade şeklinde bir silah olması muhtemel olsa da kesin bir bilgi yok. Özellikle oyunla gerçek arasındaki en büyük farkı da göz önüne alırsak belki de Hidden Blade gibi bir silaha çok ta ihtiyaç duymadılar. Peki neydi bu fark? Yukarıda yazdığımız gibi Haşhaşi suikastçıları her ne kadar cinayetlerini sessizce yapsalar da ardından etrafa mesaj vermek amacıyla nidalar atmak ve olay yerinden kaçmamak oyunda uygulanabilecek bir yöntem değildi. Belki nida olayını Ezio’nun ilk suikastı olan Uberto Alberti cinayetinde yapmış olabiliriz ancak genel olarak oyun boyunca olay yerinden mümkün olduğunca çok sessizce bu mümkün değilse de bir an önce kaçamaya çalıştık. Elbette bu tarz ufak farklılıklar olayın işlevselliğine göre ortaya çıkacaktır. Ancak burada esas olan şudur ki suikastçılar her zaman için bir mesaj vermeyi de amaçlamışlardır.

İşte bu derece işlevsel ölüm silahları uzun periyodlar boyunca dünyaya korku salmışlar ve bir leke misali tüm dünyaya yayılmışlardır.

Peki bu Suikastçılar-fedailer Sabbah tarafından nasıl yaratılıyorlardı?

Yalandan doğan cennet
Hasan Sabbah kendi inancını yaymaya çalışırken şeriata uygun davrandığını öne sürmekteydi. Sabbah Alamut kalesinde kendi yöntemini nasıl kurabilmiş ve fedailerini kendisine nasıl da ölümüne bağlayabilmişti? Fedailer onun her dediğini hemen uygulamakta ve asla tartışmamaktaydı. Bunu sağlayan en önemli neden “imam”ın Nizari İsmailileri’nin nezdinde sahip olduğu anlamdı. Masumiyetine bir kez inanılmış olan ve imam olarak kabul edilen bir lideri tüm fedailer kayıtsız şartsız kabul ederdi ve peşinden gitmek bu itikattan kaynaklanırdı.

İsmaili inancına sahip olan bölge halkı Hasan Sabbah’ın dediğini hemen kabul etme konusunda zihnen zaten hazır durumdaydı. Yine bu inanç tek başına bir intihar eylemcisi olmak için yeterli değildi. Başka özel nedenlerde mutlaka olmalıydı. Bu nedenleri sağlamak konusunda Hasan Sabbah yine büyük dehasını göstermişti.

alıntıdır