İSTANBUL VE ANKARA ARASINDA YAKINLAŞMA ÇABALARI
Birinci İnönü Savaşı'nın kazanılması T.B.M.Meclisi gerçeğini İngilizlere kabul ettirmişti. Üstelik İngilizler işgal altında bulundurdukları Musul-Kerkük yöresinde de yerli halkın direnişiyle karşılaşmışlardı. Bunun üzerinde Türklerle uzlaşmaya varılmasının gerekli olduğunu gören İtilaf Devletleri "Şark Meselesi"nin çözümünü görüşmek üzere 21 Şubat 1921'de Londra'da kendi delegeleriyle Osmanlı ve Yunan hükümetleri delegelerinden meydana gelen bir konferansın toplanmasına karar verdiler. 26 Ocakta Sadrazam Tevfik Paşa'ya durumu bildirdiler. Tevfik Paşa 27 Ocakta bu gelişmeleri Mustafa Kemal Paşa'ya bildirdi. Bu davetin en ilginç tarafı konferansta Osmanlı Hükümeti'ni temsil edecek heyete Anadolu temsilcilerinin de katılması şartının açıkça belirtilmesiydi. Fakat Mustafa Kemal Paşa İstanbul'da Tevfik Paşa'ya gönderdiği telgrafta Türkiye'nin kaderini elinde bulunduran meşru ve müstakil yegane kuvvetin T.B.M.M. olduğunu İstanbul'da herhangi bir heyetin hiçbir bakımdan meşru ve hukukî durumu olamayacağını millet ve memleket adına meşru ve muhatap hükümetin Ankara'da olduğunun kabul ve ilan edilmesini istedi.28 Ayrıca 28 Ocakta gönderdiği bir başka telgrafta da Padişahın T.B.M.Meclisi'ni tanıdığım bir "Hatt-ı Hümayunla" ilan etmesini istemiş ve bu takdirde ise İstanbul'da artık bir hükümetin mevcut olamayacağını belirtmiştir.29 T.B.M.Melisi'nin konferansa dolaylı yoldan çağrılmasını tabiî karşılayan Tevfik Paşa İtilaf Devletleri'nin Anadolu delegelerinin de konferansta bulunmasını şart koşmalarını memnuniyet verici bir gelişme olarak kabul etmiştir. Tevfik Paşa'ya göre Ankara ile İstanbul'un birleştikleri ilan edildikten sonra söz konusu durum bir şekil meselesinden ibarettir.30 Tevfik Paşa Hükümeti'nin İstanbul ve Anadolu'nun birleşmesi için çalıştıklarını kabul eden Mustafa Kemal Paşa Tevfik Paşa'nın Anadolu'yu İstanbul Hükümeti'ne bağlama gayretleri içinde olduğunu Anadolu'nun mücadelesini inkâr etmemekle beraber meydana gelen gelişmeleri İstanbul'un kendisine pay çıkarması olarak değerlendirmiştir.31 Bu sırada Ankara'da bulunan Ahmet İzzet Paşa'nın 30 Ocak 1921 tarihinde İstanbul'a gönderdiği ve Ankara'yı destekler izlenimini veren telgrafı da iki tarafın uzlaşmasına yetmemiştir.32 Ankara Hükümeti üyelerinden bazıları İzzet Paşa'yı ziyaret ederek heyeti Anadolu'da kalmaya teşvik etmişlerdi. Hatta bir aralık bu paşalara boş olan Trabzon milletvekillikleri bile teklif edilmiş ancak onlar bunu kabulden çekinerek reddetmişlerdi.33
Yazışmalar bir sonuç vermemekle beraber İstanbul ve Ankara arasında bir yakınlaşmanın ortaya çıktığı inkar edilemez bir gerçektir. Nitekim Yunanlılar'ın 21 Şubat 1921'de 70-80 bin kişilik bir kuvvetle saldırıya geçeceğinin haber alındığını Mustafa Kemal Paşa'ya bildiren Tevfik Paşa kendisi ve arkadaşları hakkında daha önce alınmış olan idam kararlarını kaldırdığı gibi milliyetçiler için kullanılması yasak olan bey ve paşa gibi unvanların yeniden kullanılmasını serbest bıraktı.34 Bundan başka 18 Nisan 1920 tarihli Kuva-yı İnzibatiye kararnamesinin "Askerî tekaüd ve istifa kanununun ahkâm-ı umumîyesine aykırı ve hazinenin tahammülü fevkinde bazı müsaedatı ihtiva ettiği" gerekçesiyle bu kararnamenin iptalinin gerekli olduğuna dair Harbiye Nezareti'nin 20 Mart 1921 tarihli tezkeresi üzerine35 31 Mart 1921 tarihinde toplanan Vükela Meclisi almış olduğu kararla bunu uygun görerek söz konusu kararnamenin ilgasına karar vermiştir.36 Bunun yanı sıra Ankara Hükümeti'nin Anadolu'daki merkezler üzerindeki müdahalelerine göz yumulduğu ancak temkinli hareket edildiği anlaşılmaktadır. Nitekim Nazilli'deki Düyûn-ı Umumiye müfettişliğinden atfen İzmir'deki Düyûn-ı Umumiye müfettişliğinden bildirildiğine göre Ankara Hükümeti memur maaşlarının Düyûn-u Umumiye'ye ait hububat aşarından aynen ödenmesi için Aydın Mutasarrıflığı'na emir vermiştir. İstanbul Hükümeti her ne kadar bu durumu onaylamamışsa da gönderilen talimatla "Şayet cebren hububat alınacak olursa Düyûn-ı Umumiye idarelerince mazbata tanzim edilmesini ve alınan (Emval-i aşariyeye) mukabil makbuz alınması gerektiği hususu hatırlatılarak daha sonra merkezî idare ve mülhikata gönderilecek olan söz konusu tebligatın talimata uygun bulunduğu belirtilmiştir.37
Diğer taraftan Ankara Hükümeti Hariciye Vekili Bekir Sami Bey başkanlığındaki bir heyeti 6 Şubat 1921 tarihinde Londra'ya gitmek üzere yola çıkardı. Bu zata Meclisin de onayı ile Yunus Nadi ve eski mutasarrıflarından Sırrı Bey'ler yardımcı olarak katıldı. İzzet Paşa Heyeti ile Ankara'ya gelmiş olan Hariciye Nezareti Hukuk müşaviri Münir Bey'in müşavir sıfatıyla heyete katılmasının arzu edilmesi üzerine bunu memnuniyetle karşılayan Ahmed İzzet Paşa kendisine Ankara delegelerine refakat ettiğini bildiren bir de varaka verdi.38 Ankara Heyeti Roma'ya vardığı sırada İtilaf Devletleri temsilcileri T.B.M.Meclisi Hükümeti'ni resmen Londra Konferansı'na davet ettiler. 24 Şubat'ta hasta olduğu için toplantıya katılamayan Tevfik Paşa'nın yerine konuşan Reşid Paşa'nın Ankara ile fikir birliğine varılmış olduğunu söylemesi İstanbul ile Ankara'nın Türkiye'nin mukadderatı üzerinde anlaştıklarının açık bir ifadesi olmuştur. Mustafa Kemal Paşa da Bekir Sami Bey'e çektiği telgrafta aynı hususa işaret ederek İstanbul ile anlaşmayı men edecek bütün engel ve güçlüklerin bertaraf edilmesini tavsiye etmiş ve vatanın "Halası ve selameti" önünde bütün anlaşmazlıkların ortadan kalkması gerektiğini bildirmiştir.39 Bu sırada Sadrazam Tevfık Paşa'dan heyetin dönüşünü emreden bir şifre telgraf geldi.
Ancak yanlarında hükümetin bir kontrol memuru bulunduğundan istedikleri gibi yazmaktan men edildikleri için buna cevap veremediler. Bir süre sonra Harbiye Nazın Ziya Paşa yüzbaşı Neşet Bey'i Ankara'ya göndermişse de İzzet Paşa heyeti yine kontrol altında cevap vermekten kaçındılar.40 Bu sırada Londra Konferansı'nda söz alan T.B.M.M. üyeleri Sevr Antlaşması'nı tanımadıklarını dolayısıyla Misâk-ı Millî esasları üzerinde görüşebileceklerini bildirdiler. Fakat İtilaf Devletleri Türk gerçeğini görmek istemeseler de T.B.M.Meclisi'nin varlığını kabul etmek zorunda kaldılar. Böylece 12 Mart 1921'de sona eren Londra Konferansı'ndan bir sonuç çıkmadı. Zaten Yunanlılar 25 Mart 1921'den itibaren Batı Anadolu'da yeniden taarruza geçtiler. Ancak Yunan ordusu 1 Nisan 1921'de bir kez daha "İnönü"de yenilgiye uğradı. Ankara'da ve tüm yurtta sevinç sonsuzdu. Ahmed İzzet Paşa bile tüm sıkıntılarını unutmuş bir halde karargaha giderek bu umumî sevince katılmış ve hepsi eski öğrencileri olan bu genç insanları kutlamıştı.41 Millî Mücadele'yi başından beri destekleyen İstanbul halkı II. İnönü zaferi ile birlikte coşmuş ve mitingler düzenleyerek zaferden duyduğu büyük sevincini dile getirmiştir. Anadolu'daki gazilere ulaştırılmak üzere açılan yardım kampanyalarına Padişah başta olmak üzere hemen bütün hanedan mensupları katılmıştı. Ayrıca İstanbul'un büyük camilerinde şehit düşen askerlerimizin ruhları için mevlidler okutulmuştur.42
İnönü Zaferi Çerkes Ethem ve diğer çetelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne karşı başlattıkları hareketin susturulması Bolşeviklerin uzaklaştırılmasından sonra durumunu daha da sağlamlaştıran Ankara Hükümeti artık İstanbul'la irtibatı kesmek hususunda eskisi kadar aşırılık göstermiyordu. Nitekim 1 Nisan 1921'de İnönü'de ikinci bir zafer kazanılması ve Yunan kuvvetlerinin Karadeniz sahillerindeki mevkilerinden çekilmeleri üzerine İngiliz işgal kuvvetleri kumandanlığının aracılığı ile Şile üzerinden yeni bir hat temin edilmişti. Böylece 16 Nisan 1921 tarihinde İstanbul ile Ankara arasındaki resmî telgraf haberleşmesi yeniden başlamış oldu.