(Atatürk’ün bir yurt gezisi sonrası öğrenim hayatı ile ilgili Çankaya Köşkü’nde anlatmış olduğu anı)
Biz Harbiye’de öğrenci iken okulun sobaları yanmazdı. Bütün kış titreşir dururduk. Nihayet bir gün arkadaşlar beni müdüre çıkarmak için seçtiler. Müdür Zülüflü İsmail Paşa adında bir saray adamı idi. Müsaade aldık huzura çıktık. Önce Padişaha sonra müdüre dualarımızı arz ettik. Nihayet maksada geldik işi anlatmak istedik. Ama müdür daha ilk cümlelerde kükredi: “Ne soğuğu be nankörler! Padişah nimeti gözünüze dizinize dursun. Görmüyor musunuz? Sobalar nasıl gürül gürül yanıyor. Defolun buradan!”
Gerçekten müdürün sobası gürül gürül yanıyordu. Müdür buram buram terliyordu. Sıcaktan göğsünü bağrını açmıştı ve zannediyordu ki bütün okulun sobaları da böyle yanar.