Foruminci.net

Teşekkür Teşekkür:  0
Beğeni Beğeni:  0
Beğenmedim Beğenmedim:  0
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: Beyanname türleri

  1. #1
    BaŞKa ZaMaN.... YaGMuR_YüReKLiM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.09.2009
    Bulunduğu yer
    Hayat 0'ın 6'da
    Mesajlar
    4.368
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    4

    Sosyal Aglarim

    Add YaGMuR_YüReKLiM on Facebook
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    210

    Standart Beyanname türleri

    BEYANNAME TÜRLERİ


    Gelir vergisi beyanları; yıllık muhtasar ve münferit beyanname ile yapılır.

    • Yıllık beyanname çeşitli kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde edilen kazanç ve iratların bir araya getirilip toplanmasına ve bu suretle hesaplanan gelirin vergi dairesine bildirilmesine aittir.
    • Muhtasar beyanname işverenler veya vergi kesintisi yapan diğer kimseler tarafından kesilen vergilerin matrahları ile birlikte toplu olarak vergi dairesine bildirilmesine aittir.
    • Münferit beyanname dar mükellefiyete tabi olanların yıllık beyanname ile bildirmeye mecbur olmadıkları kazanç ve iratlardan vergisi kesinti yoluyla alınmamış olanların bildirilmesine aittir.
    GELERİN TOPLANMASI
    Bilindiği gibi gelir vergisi sübjektif bir vergidir. Gelir ergisinin sübjektif bir vergi olması ve gerçek kişileri vergi ödeme güçlerine göre vergilendirmeyi amaçlaması nedeniyle toplama kuralı bu verginin en önemli kurallarından bir olmaktadır. Nitekim G.V.K ‘da aynı esası benimsemiş bulunmaktadır.

    G.V.K. ‘nun ****en beşinci maddesine göre mükellefler ticari zirai ve serbest meslek kazançlarından ücretlerden gayrimenkul ve menkul sermaye iratlarından ve kaynağı ne olursa olsun diğer her türlü kazanç ve iratlardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri gelirleri (basit usulde tespit edilen kazanç ve ücretler dahil) bu kanunda aksine bir hüküm olmadıkça toplamaya mecbur tutulmuştur.
    TOPLAMA YAPILMAYAN HALLER
    Aşağıdaki hallerde gelir toplanmaz ve yıllık beyanname verilmez.
    GELİRLERDEN YAPILACAK MAHSUP VE İNDİRİMLER
    Yukarıdaki esaslara göre bulunacak gelirden bazı mahsup ve indirimler yapılır. Bunlar şöylece özetlenebilir.
    ZARARLARIN KARLARA MAHSUBU
    Zararların karlara mahsubunu iki kısımda belirtmek gerekir.

    • Aynı yıl meydana gelen zararların karlara mahsubu
    • Geçmiş yıl zararlarının mahsubu
    SİGORTA PRİMİ
    G.V.K’ nun ****en dokuzuncu maddesinin birinci bendine göre mükellefin şahsına eşine ve çocuklarına ait hayat sakatlık hastalık analık doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri de gelirden indirilebilir.

    Kanun bu primlerin indirilmesini bazı şartlara bağlamış bulunmaktadır.
    Bu şartlar şöylece özetlenebilir.

    • Primi ödeyen kişi tam mükellef olmalıdır.
    • Prim tutarının beyan edilen gelirin %5’ine ve her bir kişi için yıllık asgari ücret tutarını aşmaması gerekir. Prim tutarı bu miktarı aştığı takdirde aşan kısım için indirim yapılamaz.
    • Sigortanın Türkiyede’de kurulu ve merkezi Türkiye’de bulunan bir sigorta şirketi nezrinde akdedilmiş olmalıdır.
    • Primler gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olmalıdır.
    • Beyannamede yer almış ücretler bulunduğu takdirde bunların net tutarlarının hesaplanması sırasında bu primler ayrıca gelirden indirilmiş olmamalıdır.

    Pek tabiki eşlerin ve çocukların kendi gelirleri dolayısıyla ayrıca beyanname vermeleri halinde bunlara ait sigorta primleri gelirinden indirilmez. Böyle durumlarda ödenen primler eşin ve çocuğun kendi beyannamelerinden indirilir.

    1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (kısaca ifadeyle Bağ-Kur) Kanunu’nun49/3nolu maddesine göre ödenen giriş keseneği ve sigorta primleri de gider olarak yazılabilir.
    Bağış Ve Yardımlar
    Mükellefler tarafından yapılan bağış ve yardımlar da bazı şartlarla gelirden indirilebilir. Kanunun bu konuyla ilgili düzenlemelerini göz önünde alarak söz konusu şartları şöylece özetleyebiliriz:

    • Bağış ve yardımların genel bütçeye dahil dairelere katma bütçeli dairelere il özel idareleri ile belediyelere köylere kamuya yararlı derneklere ve Medeni Kanuna göre kurulan vakıflara ve bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlara müzelere sinema tiyatro opera bale klasik müzik klasik Türk müziği ve plastik sanatlar alanındaki üretim ve etkinlikler ile bu alanlarda kurulacak özel araştırma eğitim ve uygulama merkezlerine Kültür Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen uluslar arası sanatsal organizasyonlara yapılması gerekir.
    • Bir takvim yılı içinde yapılan bağış ve yardımların toplamı o yıla ait beyan edilecek gelirin %5’ ini aşmamalıdır.
    • Bağış ve yardım makbuz karşılığı yapılmış olmalıdır. Bağış ve yardımlar konusunda 222 sayılı ilköğretim ve Eğitim Kanunu; 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu; 278 sayılı TÜBİTAK Kanunu; 6972 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun ile 2547 Sayılı Yükseköğretim kanunu özel hükümler getirmiş bulunmaktadır. Bu tür kuruluşlara yapılacak bağış ve yardımların indirilmesinde sözü edilen kanunların ilgili hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
    Özel İndirim
    Ücretlerle ilgili ünitede bahsedildiği gibi özel indirim sadece ücretlilere uygulanan bir indirim türüdür.

    Bu konu bilindiği üzere G.V.K. nın otuz birinci maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Son duruma göre gerçek ücretlilerin vergilendirilmesinde özel indirim tutarları günde 315.000 ayda 9.450.000 ve yılda 113.400.000 liradır.
    Özel indirim kimlere uygulanır ve tutarı nedir?
    Bakanlar kurulu özel indirim tutarını asgari ücret tutarına kadar arttırmaya yetkilidir. Ayrıca Bakanlar Kurulu bu yetkiye dayanarak kalkınma planı ve yıllık programlarda özel önem taşıdığı belirtilen sektörler ile kalkınmada öncelikli bölgelerde fiilen çalışanlar için farklı özel indirim tutarları tespit edilebilir.
    Sakatlık İndirimi
    Yine ücretlerle ilgili ünidete sözü edildiği gibi sakatlık indirimi sadece sakatların yararlanabildiği bir indirim türüdür. Hatırlanacağı üzere sakatlık indirimi ile ilgili düzenlemeye göre çalışma gücünün en az %80 ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci %60 ını kaybeden ikinci %40 ını kaybeden ise üçüncü derece sakat sayılır. Bunlardan birinci derece sakatlar özel indirimin sekiz katı ikinci derece sakatlar dört katı ve üçüncü derece sakatlar ise iki katı tutarında sakatlık indiriminden yararlanırlar.

    Sakatlık indiriminden önceleri yalnız ücretliler yararlanırken 1999 yılından itibaren mesleki faaliyet icra eden veya basit usulde vergilendirilen tüccar ve ücretli durumuna görmeksizin yapılan imalat tamirat ve küçük sanat işleriyle uğraşanların gelir vergisi matrahından sakatlık indirimi yapılır. Bu indirim ailesinde bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabı ve ücretlilere de uygulanır.
    VERGİNİN HESAP EDİLMESİ
    Yukarıdaki esaslara göre bulunan gelir G.V.K nın yüz üçüncü maddesinde yer alan on dördüncü ünitede bahsedilecek artan oranlı tarife uygulanarak gelir vergisi hesap edilir.

    Böylece hesap edilen gelir vergisinden kesinti yoluyla ödenen vergiler geçici vergi basit ücret vergisi yabancı ülkelerde ödenen vergiler ve vergi alacağı mahsup edilerek ödenecek vergi bulunmuş olur.
    YILLIK BEYANNAMENİN VERİLMESİ
    Yıllık beyannamenin verilmesi konusu iki alt başlık altında anlatılmaya çalışılacaktır.
    Yıllık Beyannamenin Verilme Zamanı
    Mükellefler elde ettikleri gelirlerine göre değişik aylarda beyanname verirler. Buna göre gelirleri yalnız gayrimenkul sermaye iradından ibaret olan mükellefler izleyen yılın Ocak ayında; geliri yalnız basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan oluşan mükellefler şubat ayında; bunların dışındaki durumlarda ise izleyen yılın Mart ayında yıllık beyanname verilir.

    Örneğin; 1999 yılında yalnız gayrı menkul sermaye iradı elde eden bir mükellef yıllık gelir vergisi beyannamesini 2000 yılının Ocak ayında verebilecektir.

    Kanun bu genel kurala özel haklar için bazı istisnai hükümler de getirmiş bulunmaktadır. Bunlardan biri vergilendirme dönemi içinde yurdu terk edenlerle ilgilidir. Düzenlemeye göre takvim yılında yurdu tek edenlerin beyannameleri yurdu teke takaddüm eden (terkten önceki) 15 gün içinde bildirilir. Diğer bir özel durum ise ölümle ilgilidir. Buna göre ölüm halinde ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde yıllık beyannamenin verilmesi gerekmektedir.
    Yıllık Beyannamenin Verileceği Vergi Dairesi
    Tam mükellefler yıllık beyannamelerini ikametgahlarının bulunduğu vergi dairelerine veririler. Esas ilke bu olmakla beraber işyeri ve ikametgahı ayrı ayrı vergi daireleri içinde bulunanlar işyerinin bulunduğu yer vergi dairelerine beyanname vermek isteyebilirler. Ancak bu durumda yapılan isteği Maliye Bakanlığının uygun görmesi gereklidir.

    Gezici olarak çalışanların ticaret ve serbest meslek kazançları ile diğer ücretlerinin vergileri kazanç ve irat sahiplerinin ikametgahlarının bulunduğu yer vergi dairesince tarh edilmemişse faaliyetlerini yürüttükleri yerin vergi dairesince tarh olunur.

    Dar mükellefiyette ise vergi beyannamesi Türkiye’de vergi muhatabı mevcutsa onun Türkiye’de oturduğu yerin; Türkiye’de vergi muhatabı yoksa işyerinin (işyeri birden fazla ise bu işyerlerinden herhangi birisinin) bulunduğu vergi dairesine verilir.

    Yıllık beyanname vergi dairesine bizzat mükellef veya onun adına hareket eden bir kişi tarafından verilebileceği gibi posta ile de gönderilebilir.
    Özet
    Gelir vergisi mükellefleri bir takvim yılında G.V.K nın ikinci maddesinde sayılan kaynaklardan elde ettikleri kazanç ve iratları yıllık beyannamede toplamak zorundadırlar. Tacirler çiftçiler ve serbest meslek erbabı faaliyetlerinden kazanç elde etmeseler de yıllık beyanname vermekle yükümlüdürler. Ancak ticari zirai ve mesleki faaliyetler dışındaki kaynaklardan elde edilen kazanç ve iratlar için kanunda belirtilen belirli şartlarla gelirin toplanmasına ve yıllık beyanname verilmesine zorunluğu ortadan kalkmaktadır. Bir kısım kaynaklardan elde edilen zararlar diğer kaynaklardan elde edilen kazanç ve iratlardan mahsup edilebilir. Bir yıla ait zarar ancak takiben beş yıl içerisinde karlardan mahsup edilebilir. Mükellefler yıllık beyanname ile bildirecekleri gelirlerinden bir şahsi sigorta primlerini Gelir Vergisi Kanunun otuz birinci maddesindeki indirimleri ve belirli oranda G.VK. da belirtilen kurumlara yapılan bağış ve yardımları düşebilirler. Gelir vergisi ve şahsi vergiler ile vergi ve para cezaları gelirden düşülmez. Mükellefin ödeyeceği verginin hesaplanması ile ilgili açıklamalar diğer sayfalarda hesaplanacaktır. Gayrimenkul sermaye iradı elde eden mükellefler takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesini takibeden yılın Ocak ayı içerisinde yetkili vergi dairesine verirler. Gelirleri gerçek usulde tespit edilen ticaret serbest meslek erbabı ve çiftçiler gelirlerini takibeden yılın Mart ayı içinde yetkili vergi dairesine verirler.
    MUHTASAR VE MÜNFERİT BEYANNAME
    Muhtasar Beyannamenin Verilmesi
    Vergi kesintisi yapmaya zorunlu olanlar bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan kestikleri vergileri ertesi ayın yirminci günü akşamına kadar ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin vergi dairesine bildirmeye zorunludurlar. Yıl sonlarında tahakkuk ettirilen mevduat faizlerinden kesilecek vergilerin bildirilmesi için bu süre bir ay uzatılır.
    Yıl Sonu Tahakkuk Eden Faizlerde Süre Nedir?
    Çalıştırdıkları hizmet erbabının sayısı on veya daha az olan işverenler kestikleri vergilere ait beyannamelerini bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine üçer aylık olmak üzere Şubat Mayası Ağustos ve Kasım aylarının yirminci günü akşamına kadar verebilirler. Yalnız zirai ürün üzerinden tevkifat yapanlar aylık olarak bildirimde bulunmak zorundadırlar.
    Ondan Fazla İşçi Çalıştıranlarda Bildirim Ne Zaman Yapılır?
    Aynı belediye hudutları içinde çeşitli yerlerde yapılan ödeme ve tahakkuklar ile bunlara ait ek vergilerin ayrı yerler yerine bir merkezden bildirilmesi mümkündür. (G.V.K. Mad. 98)
    Muhtasar Beyanname Verilmeyecek Haller
    G.V.K. nın yüzüncü maddesine göre genel bütçeye dahil idare ve müesseseler yaptıkları vergi kesintisi için beyanname vermezler. Bu kesintiler genel bir mahsupla bütçeye irat kaydedilir.
    Münferit Beyanname
    Münferit beyanname uygulamada hemen hemen hiç rastlanmayan bir beyanname türüdür. Bu bakımdan bu konuya kısa bir şekilde değinmeye çalışacağız.
    Münferit Beyanname Verecek Olanlar
    Münferit beyannameyi yıllık beyanname vermek zorunda olmayan dar mükellefler verir. Bu genel ifadeyi şöylece biraz daha açabiliriz.

    • Münferit beyanname sadece dar mükellefiyete tabi olanlar için söz konusudur. Tam mükellefiyete tabi olanlar münferit beyanname vermezler.
    • Münferit beyanname yıllık beyanname vermek mecburiyeti bulunmayan hallerde verilir.
    • Diğer yandan geliri telif ve patent haklarının satışından ibaret olan ve gelirlerinin tamamı üzerinden kaynakta kesinti suretiyle vergisini ödemiş bulunan dar mükelleflerin bu gelirleri için münferit beyanname vermeleri ihtiyaridir.
    Münferit Beyanname İle Bildirilecek Kazanç ve İratlar
    Dar mükelleflerin münferit beyanname ile bildirilecek kazanç ve iratları şunlardır:
    • Gayrımenkullerin elden çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlar: Bu kazanç ve iratlar gayrımenkullerin elden çıkarılmasından elde edilen her türlü kazanç ve iradı içermektedir.
    • Menkul malların ve hakların elden çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlar.
    • Ticari veya zirai bir işletmenin faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi karşılığı elde edilen diğer kazanç ve iratlar
    • Arızi olarak ticari işlemlerin yapılmasından veya bu nitelikteki işlere arıcılık edilmesinden elde edilen kazanç ve iratlar arızi olarak serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edilen kazançlar ile dar mükelleflerin Türkiye ile yabancı memleketler arasında yaptıkları arızi ulaştırma işlerinden elde edilen kazanç ve iratlar beyan edilerek vergilendirilir.
    • Gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleriyle ilgili sonradan elde ettikleri diğer kazan ve iratlar
    Münferit Beyannamenin Verilmesi
    Yukarıda belirtilen kazanç ve iratlardan serbest meslek faaliyetine ilişkin olanların beyannamelerinin bu faaliyetlerin sona erdiği bu kazanç dışındaki diğer kazanç ve iratlarla ilgili beyannamelerinin bu faaliyetlerin sona erdiği bu kazanç dışındaki diğer kazanç ve iratlarla ilgili beyannamelerin ise bu kazanç ve iratların iktisap olunduğu tarihten itibaren on beş gün içinde ilgili vergi dairesine verilmesi zorunludur.
    FON PAYLARI
    3824 Sayılı kanunla Savunma Sanayii Desteleme Fonu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu ile Çıraklık mesleki ve Teknik Eğitimi Geliştirme ve Yaygınlaştırma Fonu birleştirilerek bu fona ait tutarlar fon payı adı altında tek kalemde toplanmıştır bakanlar kurulu fon oranını %10 olarak belirlemiştir.

    Fon payı matrahı ücret gelirine isabet eden vergi hariç olmak üzere hesaplanan (beyannamelerde) gelir vergisidir. Hesaplanan bu fon payından beyannameye dahil gelirlerle ilgili olarak vergi kesintisi yapılırken tespit edilen fon payı mahsup edilecektir. Mahsup sonunda kalan fon payı gelir vergisi ile birlikte ödenecektir.

    Beyan edilen gelirler arasında ücret geliri bulunması halinde aşağıdaki formül uygulanarak ücrete ait gelir vergisi hesaplanır.

    Safi Ücret Tutarı x Hesaplanan Vergi
    Ücrete İsabet Eden Vergi =
    Beyannamenin 102 Nolu Satırındaki Kar toplamı

    Bu şekilde hesaplanan ücrete isabet eden vergi hesaplanan toplam gelir vergisinden düşülerek fon payına ait matrah belirlenir. Bu matrah üzerinden % 10 oranında fon payı hesaplanır.
    Özet
    Gelir Vergisi genelde beyan esasına dayanır. Bazı kazanç irat ve ücretler bu gelirleri ödeyenler tarafından vergi kesintisine tabi tutularak ödenir. Kesilen bu vergiler mükellefin ileride ödeyeceği vergiden mahsup edilir. Ancak bazı durumlarda kaynakta vergi kesme usulü kesin vergilendirme niteliğine bürünmektedir. Hangi ödemelerden kimlerin ne oranda kesinti yapacağı kanunda geniş olarak açıklanmıştır. Vergi kesintisi ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılır. Ücretler gerekli indirimler yapılarak kesin olarak vergilendirilir. Vergi kesintisi yapanlar bir ay içinde yaptıkları ödeme veya tahakkuk ettirdikleri kar ve iratlardan kestikleri vergileri takibeden ayın yirminci günü sonuna kadar ilgili vergi dairesine muhtasar beyanname ile bildirmek zorundadırlar. Bazı durumlarda bu beyanname aylık yerine üçer aylık dönemlerde verilebilir.
    KATMA DEĞER VERGİSİ
    Katma Değer Vergisi Kanunun Gerekçesi
    Katma Değer vergisi Kanunun genel gerekçesinde bu sisteme geçilmekle:

    • “Bu vergi sisteminin ekonomik olaylara karşı tarafsız ve vergi yükü açısından nötr olan özelliği nedeniyle halen yürürlükte bulunan muamele vergilerinin ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri giderilecektir”.
    • “1950 lerde gelir ve kurumlar vergisi alanında yapılan köklü değişikliklere paralel olarak harcama vergileri sisteminde de düzenlemeler yapılmış olunacak ve böylece iki sistemin işleyişinde sağlanması zorunlu olan fonksiyonel bağlar kurulmuş olacaktır”.
    • “Uluslar arası ekonomik ilişkilerimizin ve özellikle ihracatımızın geliştirilmesi açısından da yarar sağlayacaktır” denilmektedir. Burada görüldüğü üzere mevcut harcamalar üzerinden alınan çok çeşitli vergileri kaldırarak tekbir vergi sistemini kurmak Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi ile bir oto kontrol tesis etmek ve ihraç edilen mallar üzerindeki çeşitli adlar altında alınan vergilerin yüklerinden doğan olumsuz etkileri ortadan kaldırmak yasanının genel gerekçesi teşkil etmektedir.
    Katma Değer Vergisinin Konusu
    Katma Değer Vergisi Kanunun birinci kısmı “Mükellefiyet” adını taşımakta olup bunun birinci bölümü de “Verginin Konusu” na ayrılmıştır. Bu tüm vergi yasalarında alışılagelmiş yasa tekniğine uygun bir biçimdir ve birinci madde genelde yasanın konusunun tanımını içeriri. Fakat Katma Değer Vergisinin de ana başlık verginin konusu olmakla beraber birinci madde de verginin konusu ile ilgili bir tanıma yer verilmeyip vergi konusunu teşkil eden işlemler sayılmıştır. Verginin konusunu tanımlamayan bir Katma Değer Vergisi Kanununda “Vergi indirimleri” faslı çıkarılacak olursa yaygın muamele vergisine dönüşülür. Bununla beraber ön vergi indirim metodu ile salınan bir Katma Değer Vergisinde konu tanımı yapmak gerçekten zordur. Bütün bu zorluğa rağmen bu vergiye hangi sebeple katma adının verildiğinin açıklığa kavuşması ve vergi konusunun tanımlanması ve vergi mükelleflerinde ilerde meydana gelebilecek tereddütlerin ortadan kaldırılması için yerinde olurdu kanaatindeyiz.

    Bir tanım getirmeyen Katma Değer Vergisinin birinci maddesinde vergiye tabi işlemler üç fıkra olarak düşünülmüştür.

    Birinci fıkrada ticari sınai zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler vergi konusu içerisine alınmıştır. Burada dikkat edilecek husus ticari sınai zirai ve serbest meslek faaliyeti içerisinde yapılan teslim ve hizmetlerin vergi konusu içerisinde olmaları yoksa bunlara konu olan mal ve hizmetlerin teslim veya ifasının doğrudan doğruya vergi konusu içerisinde olmamasıdır. Örneğin kişilerin aralarında yapmış oldukları mal ve hizmetlerin teslim veya ifasının doğrudan doğruya vergi konusu içerisinde olamamasıdır. Örneğin kişilerin aralarında yapmış oldukları mal ve hizmet teslim ve ifaları vergiye tabi değildir. Diğer bir anlatım ile Gelir Vergisinde olduğu gibi genelde devamlılık (süreklilik) ilkesi benimsemiş yani sürekli olarak yapılan ticari sınai zirai serbest meslek faaliyetlerinde doğan mal ve hizmet teslim ifaları vergilendirilmiştir. Nitekim birinci maddenin dördüncü fıkrası bu faaliyetlerin “devamlılığı kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunun hükümlerine göre Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde. Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edilir” hükmüyle “süreklilik” ilkesini teyit etmekte ayrıca Gelir Vergisi Kanunu ve Ticaret Kanunu ile bir paralellik kurmaktadır. Yasada vergi konusu süreklilik yönünden kısıtlandığı halde birinci maddenin sondan ikinci fıkrası ile de vergi kapsamının uygulamada yapay bir biçimde daraltılmasını önleyecek hükümler konmuştur. Bu hükme göre “faaliyetlerin kanunların veya resmi makamların gösterdiği gerek üzerine yapılması bunları yapanların hukuki statü ve kişilikleri Türk tabiiyetinde bulunup bulunmaları ikametgah ve işyerlerinin yahut kanuni merkez veya iş merkezlerinin Türkiye’de olup olmaması işlemlerinin mahiyeti” değiştirmeyecek ve vergilendirmeye mani olmayacaktır.
    Vergiyi Doğuran Olay
    Verginin konusu içerisine giren işlemler ve bu işlemlerle ilgili kavramları açık bir biçimde ortaya konulmasından sonra kanunda vergileme yönünden çok önemli bir konu olan vergi alacağının veya borcunun doğabilmesi için hangi olayların ve durumların ortaya çıkması gerektiği hususları “vergiyi doğuran olay başlığı” altında bir önceki konularda incelenmiştir.

    Genelde vergiyi doğuran olay malın teslimi veya fatura veya benzeri bir belgenin düzenlenmesi ile ortaya çıkmaktadır. Hangisi önce yapılmışsa vergiyi doğuran olaya esas o alınacaktır. Bu genel esasın dışında:
    • kısım kısım mal teslimleri veya hizmet ifalarında her bir kısmın gerçekleşmesi
    • komisyoncu aracılığı ile veya konsinyasyon suretiyle yapılan satışlarda malların alıcıya teslimi
    • malın alıcı veya onun adına hareket edene gönderilmesi durumunda malın nakliyesinin başlatılması veya nakliyeciye verilmesi
    • Su elektrik gaz ısıtma soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi
    • Kiraya verme işlemlerinde kullanıma terk edilmesi
    • İthalatta gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başlaması gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescili
    • Yabancıların Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yapılan taşımacılık e transit taşımacılıkta gümrük hattından geçilmesi anında vergiyi doğuran olay meydana gelmektedir.
    Vergiyi Doğuran Olay Ne Zaman Meydana Gelmiş Sayılır
    Vergiyi doğuran olaylardan malın nakliyesine başlanması veya nakliyeci veya sürücüye verilmesi konusu üzerinde burada biraz durmak istiyoruz. Satıcı ile alıcı arasındaki akde göre malın alıcının gösterdiği yerde teslimi gerekiyorsa bu durumda malın nakliyeciye verilmesi veya nakliyesinin başlatılması ile vergiyi doğuran olayın ortaya çıkamayacağı kanısındayız. Çünkü satış akdi alıcının gösterdiği yerde teslim ile tamamlanacağı için mal o yere kadar satıcıya aittir ve herhangi bir işlem söz konusu olmadığı için de vergi konusu içerisine girilmemiştir. Vergi konusu içine girmeyen bir işlem için de veriyi doğuran olaydan söz edilemez.
    Verginin Mükellefi ve Vergi Sorumlusu
    Kanunun birinci kısım ikinci bölümü mükellef ve vergi sorumlusu başlığını taşımaktadır. Sekizinci madde de Katma Değer Vergisinin mükellefleri sayılmıştır. Bilindiği üzere mükellef şekli ve maddi mükellefiyet altında olan kimsedir. Bu maddede sıralananlar ise sadece şekli mükellefiyet altındadırlar. Nihai vergi yüklenicisi tüketici olduğuna göre parasal mükellefiyet altında olan da nihai tüketicidir. Bu durumda burada sözü edilen mükellef aracı mükelleftir (Mutavassıt mükellef) yani kendi nam ve hesabına ödediği vergiyi bir başkasına yasal olarak yansıtan diğer bir deyişle bir başkasından yasal olarak tahsil eden kişidir. O halde Katma Değer Vergisinin KDV Kanununa göre mükellefleri şunlardır:

    • Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar
    • İthalatta mal ve hizmet ithal edenler
    • Transit taşımacılarda gümrük veya geçiş işlemine muhatap olanlar
    • PTT İşletme Genel Müdürlüğü ve Radyo ve Televizyon Kurumları
    • Spor-Toto piyango (Milli Piyango dahil) ve benzeri oyunların teşkilat müdürlükleri
    • At yarışları ve diğer müşterek bahis ve talih oyunlarında bunları tertipleyenler
    • Birinci maddenin üçüncü fıkrasının c bendine gören hallerde bunları tertipleyenler veya gösterenler
    • Gelir Vergisi kanunun yetmişinci maddesinde belirtilen mal ve hakları kiraya verenler
    • İsteğe bağlı mükellefiyette talepte bulunanlardır.
    Katma Değer Vergisinde Mükellefler Kimlerdir
    Kanun ayrıca Katma Değer Vergisine tabi olmayıpta düzenledikleri fatura ve benzeri vesikalarda Katma Değer Vergisi gösterenler bu vergileri vergi dairesine ödemekle yükümlü tutmuştur. Kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de yukarıdaki hüküm geçirlidir. Bu hüküm ile kanun koyucu “vergi” adı altında para tahsil edilip haksız kazanç sağlanmasının önüne geçmeyi amaçlamıştır.

    Kanunun dokuzuncu madde ile bir de vergi sorumlusu kavramı getirmiştir. Bu maddeye göre Katma Değer Vergisi sorumlusu; mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının işyerinin kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde maliye bakanlığı vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları veya diğer ilgili bir şahsı verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir. buna göre bu şahıs esas mükellef adına vergi ile ilgili tüm parasal ve şekli mükellefiyetleri yerine getirmek zorundadır. Aynı zamanda fiili ya da kaydi envanter sırasında belgesiz mal bulundurulduğu veya belgesiz hizmet satın alındığının tespiti halinde bu alışlar nedeniyle kayba uğratılan KDV si belgesiz mal bulunduran veya hizmet alan mükelleften alınabilecektir.

  2. #2
    BaŞKa ZaMaN.... YaGMuR_YüReKLiM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.09.2009
    Bulunduğu yer
    Hayat 0'ın 6'da
    Mesajlar
    4.368
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    4

    Sosyal Aglarim

    Add YaGMuR_YüReKLiM on Facebook
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    210

    Standart

    KATMA DEĞER VERGİSİNİN MATRAHI NİSPETİ VE İNDİRİM
    Katma Değer Vergisinin Matrahı
    Genel Olarak Matrah
    Katma Değer Vergisi kanunu genel olarak teslim ve hizmet işlerinde bu işlerin karşılığını teşkil eden bedeli vergi matrahı olarak kabul etmiştir. Bedel deyimini de çok geniş anlamda tanımlamıştır. Mal ve hizmet alan veya bunların namına mal alan veya işlem yapanların mal ve hizmet karşılığı her ne suretle olursa olsun aldıkları veya borçlandıkları para para ile temsil edilebilen menfaat ve benzeri değerler mal bedeli olarak kabul edilmektedir.

    Bedelin belli olmaması paradan başka değerler olması veya takdiri durumlarında işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti matraha esas alınır. Emsal bedeli veya emsal ücreti Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit edilir. Serbest meslek faaliyetlerinde meslek teşekküllerince tespit edilmiş bir ücret varsa hizmetin bedeli yani matrah bu ücrettir.

    Bedelin döviz ile hesaplanması halinde yani döviz ile yapılan işlemlerde bedel vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilir ve matrah o şekilde bulunur. Cari kurun belli olmaması durumunda Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca tespit edilen pariteler esas alınacaktır.
    Matrah Nasıl Hesaplanır
    Tarifeli işlerde matrah bu tarifelerde gösterilen mal veya hizmetin bedelidir. Bu gibi durumlarda tarifede gösterilen bedele vergi oranı uygulanıp Katma Değer Vergisi miktarı bulunmayacaktır. Tarifede belirtilen bedele iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle Katma Değer vergisi hesaplanacaktır.

    Örneğin: 300.000 lira olarak tiyatro bilet bedeli saptanmışsa
    300.000- (30.000 x 15 / 115) = 260.870 lira tiyatro biletinin gerçek bedelinin ve 39.130 lira Katma Değer Vergisidir.
    Verginin Nispeti
    Katma Değer Vergisinin genel nispeti vergiye tabi işlemler için %10 dur. Bakanlara kurulu bu oranları dört katına kadar arttırmaya ve %1 e kadar indirmeye ve değişik mal ve hizmet için perakende aşamasında farlı oranlar tespite yetkilidir. Bakanlar kurulu yetkisine dayanarak mal ve hizmetler için beş farklı oran tespit etmiştir. Kuru üzüm incir kayısı pamuk fındık şeker pancarı tiftik fig gibi zirai ürünler ve normal ekmekler için %1 küçük ve büyükbaş hayvanı ve bunların et süt yoğurt beyaz peynir yumurta tuz ve kristal şeker buğday arpa yaygın tüketilmeyen katkı maddeli ekmekler ve tost ekmeği yağ sebze ve meyveler gibi temel gıda maddeleri doğal gaz öteme kaydedici cihaz için %8 otomobil kristal eşya kürk renkli televizyon gibi lüks mallar için %23 ve silindir hacmi 2000 cm³ ü geçen binek otomobilleri için ise %40 vergi oranı tespit etmiştir. Bu farklı oranlar tabi mallar beş ayrı liste halinde belirtilmiştir. Listelerde belirtilmeyen mal ve hizmetlerin vergi oranı ise %18 olarak belirlenmiştir.
    Vergi İndirimi
    Şimdi Katma Değer Vergisinin en önemli özelliği olan indirim üzerinde durulacaktır. Mükellefler yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma Değer Vergisinden faaliyetlerine ilişkin olmak üzere;

    • Kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma Değer vergisini
    • İthal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer Vergisini indirebilirler.
    • Götürü ve telafi edici usulde vergi tabi mükellefler gerçek usule göre vergilendirmeye geçmeleri halinde çıkarılan envantere dönem başındaki malların fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisini indirebilirler.

    Bir dönemdeki indirilecek Katma Değer Vergisi hesaplanan Katma Değer vergisinden fazla olursa aradaki fark mükellefe iade edilmez. Sonraki döneme devredilir. Ancak Bakanlar Kurulunca vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup yılı içersinde indirilemeyen ve tutarı bakanlar kurulunca tespit edilecek sınırı aşan ve vergi iade olunur.

    İndirim hakkını mükellefler vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak koşuluyla ilgili vesikalarını defterlere kaydedildiği dönemde kullanabilirler.
    VERGİLENDİRME USULLERİ VERGİLENDİRME DÖNEMİ BEYAN ESASI VE VERGİNİN TARH VE TAHSİLİ
    Vergilendirme Usulleri
    Katma Değer Vergisinde genel bir hükümle gerçek usulde vergilendirme esası getirilmiştir

    Gerçek usulde vergilendirme mükellefin yaptığı işlemler üzerinden hesaplandığı Katma Değer Vergisinden Ön muameleleri üzerinden ödediği Katma Değer Vergisini indirerek kalan vergiyi belirli dönemler sonunda bir beyanname ile vergi dairesine ödemesidir.

    Katma Değer Vergisi aksine hüküm bulunmadıkça mükelleflerin yazılı beyanı üzerine tarh olunur. Herhangi bir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan mükellefler de beyanname vermek mecburiyetindedirler. Genel olarak beyanname aşağıda gösterilen vergilendirme dönemini takibeden ayın yirmi beşine kadar verilir.

    Maliye Bakanlığı bu vergi dönemlerini bir aya kadar indirmeye yetkilidir. Maliye Bakanlığı 1985 yılı sonuna kadar belirli ciroyu aşan mükelleflerden birer aylık dönemlerde beyanname alınmasını kararlaştırmıştır. Ayrıca bu vergilendirme dönemleri aşağıdaki hallerde:

    • Götürü Usulde vergilendirilen mükellefler için bir takvim yılı
    • Vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar için bir ay
    • İthalde transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasındaki taşımacılık işlerinde gümrükten geçildiği an

    Olmak üzere düzenlenmiştir.

    Katma Değer Vergisi beyannamenin verildiği gün beyanname posta ile gönderilmişse geldiği tarihi takibeden yedi gün içinde tarh edilir.

    Tarh yeri:
    • Mükellefin iş yerinin bulunduğu
    • Mükellefin birden fazla vergi dairesi bölgesinde işyeri varsa gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı bulunduğu
    • Gayrimenkul teslimlerinde mükellefin isteği üzerine gayrimenkulun bulunduğu
    • Maliye Bakanlığının istek üzere veya re sen tayin ettiği vergi dairesince tarh edilir.

    İthalde alınan katma Değer Vergisi ile ikametgahı kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlar tarafından motorlu kara taşıtlarıyla Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yapılan taşımacılık ile transit taşımacılığa ait Katma Değer Vergisi ilgili gümrük idaresince tarh olunur.

    Beyanname vermek mecburiyetinde olanlarla vergi kesmekle sorumlu tutulanlar beyan tarihleri içerisinde vergilerini ödemek zorundadırlar. Beyanname vermek mecburiyetinde olmayanlar ise tarh süreleri içerisinde vergilerini öderler

    Katma Değer Vergisi ithalde gümrük vergisine tabi işlemlerde gümrük vergisi ile birlikte gümrük vergisine tabi olmayan işlemler ile yabancıların yaptığı taşımacılık işlemlerinde özel beyanname verilme süresi içerisinde ödenir.
    Özet
    Katma Değer Vergisi harcamalar üzerinden alınan en modern vergidir. Bu vergi her üretim ve satış aşamasında yaratılan katma değer üzerinden hesaplandığından ve maliyet içerisine girmediğinden vergi mükerrerliğine yol açmamaktadır. Türk Katma Değer Vergisi kanununa göre ticari sınai zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler her türlü mal ve hizmet ithalatı ve özellik arz eden bir kısım faaliyetlerden doğan teslim ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar ve ithalatta mal hizmet ithal edenlerdir. Kanunda ihracat deniz hava ve demiryolu araçlarının yurtiçi bakım ve onarımı uluslar arası taşıma hizmetleri bir kısım ithalat ve bazı sosyal ve askeri amaçlı teslimler vergiden istisna edilmiştir. Ayrıca bazı uluslar arası kuruluş mensuplarına ve karşılıklı olmak şartıyla yabancı ülke diplomatlarına muafiyet tanınmıştır. Katma Değer Vergisinin matrahı genel olarak mal teslimi ve hizmet ifası karşılığında alınan bedeldir. Kanunda ayrıca bir kısım mal ve hizmet teslimleri için özel matrah şekilleri düzenlenmiştir. Katma Değer vergisi gerçek usule göre tespit edilmektedir. Katma Değer Vergisinin genel nispeti %10 dur. Temel gıda maddelerinde ve tarım ürünlerinde bakanlar kurulu bir nispeti %1 e kadar indirmeye ve dört katına kadar arttırmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu yetkisini kullanarak temel gıda maddeleri ile gazete dergi kitap teslimlerinde %8 bazı tarım ürünlerinde %1 e indirilmiş diğer malların vergi oranını ise %15 e çıkarmıştır. Lüks malların vergi oranı %23 olarak belirlenmiştir. Türk Katma Değer Vergisi genelde “gelir tipidir”. Bakanlar kurulu kararıyla bazı sektirler veya mal grupları itibariyle özelde “tüketim tipine” dönüşmektedir.
    BEYANNAMELERE İLİŞKİN ÖRNEKLER
    Gelir Beyannamesini İlişkin Örnek
    Konya’da ticaretle uğraşan birinci sınıf tüccar Asım Aksoy’a ait 2000 takvim yılı beyanına ilişkin bilgiler şöyledir.

    - Dönem içinde elde edilen ticari kazancı net tutarı 12.000.000.000
    - Ödenen Bağ-Kur primi 150.000.000
    - Geçmiş yıl zararları 500.000.000
    - Mükellefin ödediği geçici vergi 1.600.000.000

    Örnekteki rakamları ve olabilecek diğer bazı durumları düşünerek şunları söyleyebiliriz.

    Eğer geçmiş yıl zararlı 8.695.000.000 liradan fazla olsa idi o zaman bu tutarı aşan kısmı 1998 gelirinden indirilemeyecekti.

    Bildirilen gelir hayat standardı esasına göre bulunan gelirden daha düşük olsa idi o zaman ise sözü edilen kalemlerin hiç birisi gelirden indirilmeyecekti.

    Çünkü hayat standardına ilişkin G.V.K nın mükerrer 116 maddesi ****en sekizinci maddeye göre yapılacak zarar mahsubu ile ****en dokuzuncu maddeye göre yapılacak sigorta primi ve bağış gibi indirimleri yalnızca hayat standardına göre tespit edilecek gelirin aşan kısmı ile sınırlandırılmış bulunmaktadır.

    Hayat standardı esası 1.1.1999 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığı için 1999 yılında elde edilen kazançlar isin uygulanmayacaktır.
    Muhtasar Beyannameye İlişkin Örnek
    Vergi sorumlusu Ali Çalışkan’ın Mayıs 1998 de muhtasar beyannamede verilmesine ilişkin yaptıkları ödemeler şöyledir:

    - Mayıs 1999 da işyerinde 20 işçi çalıştırmış ve bu kişiler için (20 x 78.075.000) = 1.561.500.000 lira ödemede bulunmuştur. Yapılan bu ödemelerden 40.425.000 lire gelir vergisi 7.755.200 lire damga vergisi kesilmiştir.

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

  • Şikayet, Telif hakları ve Yasal bildirimler için tıklayın.
  • .

    İletişim: [email protected]