Foruminci.net

Teşekkür Teşekkür:  0
Beğeni Beğeni:  0
Beğenmedim Beğenmedim:  0
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 4 ve 4

Konu: Müziğin İnsan Yaşamındaki Önemi ve Yeri

  1. #1
    İşte Bu! :) AbartmaTozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.05.2010
    Bulunduğu yer
    dünyadan ..
    Mesajlar
    1.641
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    5
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    279

    Standart Müziğin İnsan Yaşamındaki Önemi ve Yeri



    MÜZİĞİN İNSAN YAŞAMINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

    “İnsan” insanlaşma sürecinin bir
    ürünüdür. İnsanın oluşumu bu sürece bağlıdır bu süreç yaşanmadaninsan olunamaz. “İnsan insanlaştıkça yaşar yaşadıkça insanlaşır”. İnsan geçmişten geleceğe doğru “biyopsişik” “toplumsal” ve “kültürel” olmak üzere birbirini tamamlayıp bütünleyen üç ana evrim geçirir. Geçirdiği evrime bağlı olarak “biyopsişik toplumsal ve kültürel bir varlık” olarak tanımlanan insan canlılar arasındaki özel üstün ve ayrıcalı konumunu-durumunu geçirdiği bu üçlü evrime özellikle kültürel evrime borçludur (Uçan 1994)
    “Kültür” maddi ve manevi her şeyi işlemek ve geliştirmektir. İnsan ve kültür ilişkisini yorumlarsak; İnsanın
    yaşadığı işlediği ve kullandığı her şey kültürün bir parçasıdır. Öyleyse müzik ve ona bağlı tüm eylem ve inançlar kültürün bir parçasıdır. Çünkü müzik insan yaşamının ve evrenin varoluşunun her döneminde olmuştur.
    İnsan fizloyojik bir süreç sonucunda ses üretir. Ses üretiminin temelinde ise karmaşık birbirini bütünleyen ilişkiler yatar. “İşitme” olgusunun insana etkisi seslerin yüksekliği niteliği
    kalitesi gibi daha güzele yönelik ses üretiminin bilimi sayılan “ses psikolojisi”nin belirleyici bir rolü olduğu kabul edilmektedir. Duyulan seslerin fizyolojik bağlantılarla gerçekleşen bir süreç olması seslerin sözcüklerle ilişkisi ve “dil” ile “melodi”nin kaynaştırılması yine bu kapsamdadır. 20. Yüzyılın önde gelen etnomüzikolog ve müzikologlarından Curt Sachs şu genellemeden yola çıkar: “İnsan sesi çalgıdan eskiye uzanır. En ilkel aşamalarda şarkı vardır ama çalgı yoktur” Bu genellemeden bir varsayıma ulaşılmaktadır: “Müzik şarkı söylemekle başladı”. Etnomüzikologlar “şarkı”nın başka deyişle “ezgi”nin doğuşunu dil temeline dayandırmaktadır: İnsanlar arası ilişkiler gibi kurumlar ve toplumlararası ilişkiler de dille kurulur dille sürdürülür. Toplumda madde ve kavram olarak her şey (müzik dahil) dilde vardır. Kültürel ve tarihsel miras ancak dil aracılığıyla yeni kuşaklara aktarılır (ALPAGUT 1998).
    İşte bunun için müzik evrenseldir. Müzik tüm dünya kültürlerinin ve dillerinin tek anlatım-anlaşım biçimidir.
    Müzik duygu düşünce izlenim ve
    tasarımları ve başka gerçeklerin de katkısıyla belli durum olgu veolayları belli bir amaç ve yöntemle belirli bir güzellik anlayışına göre birleştirerek biçimlendirilmiş seslerle işleyip anlatan estetik bir bütündür. Herkesin anlayabildiği ve anlayabileceği yegâne dildir” (Uçan 1993). Müzik hem bir sanat hem de bir bilimdir. Duygusal olarak algılanışının yanı sıra akıl ile de kavranabilir. Bu özelliği ile bireyin ve toplumun duyuş ve biliş açısından durumunu belirlediği gibi gelişim ve değişimini de sağlayan bir organik yapıdır.
    Gözlerimizin gördüğü her fiziksel güzelliğin kaynağında hayatın temel öğelerinden birisi olan renklerde mevsimlerin değişiminde dalgaların yükselip-alçalmasında rüzgarda fırtınalarda ve doğanın nice güzelliklerinde sürekli bir hareket vardır. Gündüzü geceyi mevsimleri ve dolayısıyla
    zamanı oluşturan da işte söz konusu bu hareketlerdir. Hareketler olmasaydı (yani her şey durgun ve durağan olsaydı) her şey bir sonsuzluk denizi içinde yok olup giderdi. Daha doğrusu hayat ve onun oluşumunu sağlayan biçimler ortaya çıkamazlardı. Sevdiğimiz arzu ettiğimiz araştırıp anlamaya çalıştığımız her şeyin ardında hareket ve onun bir sonucu olan “hayat” yatmaktadır. “Hayat” sözcüğü varlığımızın dışa vurumu ile aynı anlama gelir. Konuşmalarımızda sıkça söz ettiğimiz müzik görünen (ve hatta görünmeyen) her şeyin özünde gizlidir. O’na; mimaride bahçecilikte çiftçilikte boyacılıkta veya şiirde rastlayabiliriz. Güzelliğin ilham kaynağı olduğu her meslekte ve ilahi şarapla sulanmış her şeyde müzik vardır. Bu nedenle bir çok sanat dalı arasından özellikle musiki sanatı ilahi bir dal olarak ele alınır. Çünkü müzik evreni yöneten ve bir arada tutan kuralların bir sureti gibidir. Kendimizi dinlediğimizde kalp ve nabız atışımız ile nefesimizin belirli bir ritme sahip vücut dediğimiz bu mekanizmanın ritmik işleyişine bağlıdır. Nefes ses gibidir. Söze ve kelimeye benzer. İster içimizde isterse dışımızda alınsın her nefes bir sestir. Ve bu ses müziğin ta kendisidir. Yani insan sürekli olarak bir müzik aleminin içinde nefes alıp-vermektedir. hem güzellik güç ve sihir içeren ve hem de tüm kalıpların ötesine geçerek insan ruhunu yüceltici bir etkiye sahip olan tek sanat dalı müziktir diyebiliriz. Eski çağlarda büyük peygamberlerin aynı zamanda iyi birer müzisyen olmalarının sebebi burada aranmalıdır. Bu konu ile ilgili olarak Musa Peygamber hakkında anlatılan şu kıssa oldukça ilginçtir:
    Buna göre Musa Sina Dağı'nda şöyle bir ilahi emir alır: "Muse ke" kendisine belirli bir ton ve ritimde iletilen ve "Dinle Musa" anlamına gelen bu emre Musa (as) ilk kez "müzik" kelimesi ile karşılık bulmaya çalışmıştır. İşte İngilizce'deki music Almanca'daki "musik" ve Türkçe'deki "musiki" kelimeleri bu emirden türetilmiştir. Davud Peygamber vermeyi düşündüğü
    mesajları şarkı ve ilahilerle ritmik bir şekilde inananlara iletmeye çalışmıştır. Yunan mitolojisinde adı geçen ve ritm ile tonun sırrını bilen kişi olarak anılan Orfe sahip olduğu bu sır yardımıyla doğanın gizli güçlerinekarşı üstünlük sağlamıştır. Peki tüm bunların anlamı nedir? Bunların anlamı bütün evrensel ahengin müzikte gizli olduğu gerçeğidir. Müzik doğal olduğu kadar sihirli bir tılsım da içerir. Ancak günümüz insanları eskilerin bilgilerini unutmuş ve kaybetmişlerdir. Bu nedenle "eski bilgeliklerden elimizde kalan tek büyülü şey müziktir" demek yanlış olmaz (Khan2001).

    Ünlü Alman filozof Nıetzche müziği şöyle yorumluyor; “Müziğin verdiği heyecanın temelinde görüntü imgelemini ve duyguları harekete geçirme
    gücü vardır ve bu müziğin insan üzerindeki büyülemegücünün gerekli öğelerinden biridir. Müzik temelde bizde belli bir oranda güçkazananyaşamduygusunun özünde gizli olan acıyı anlatır; müziğin verdiği heyecanın yapısında da bu acıdanuzaklaşıp onu uzaktan izleme düşüncesi vardır. Eğer müzik akla ve duygununun üst katlarına seslenmemiş olsaydı ona sanat diyemezdik onu basit gösteri danslarının estetik katına alırdık. Bütün sanatlar içinde yapısı gereği insan duygularını en çok avucu içine alan fiziksel olarak insanı büyülemegücü en yüksek olan sanattır müzik.
    İşitme yeteneği
    kazanıldığı andan itibaren yaşama giren müzik ana kucağında beşikte evde sokakta okulda taşıtaraçlarında radyo-televizyonlarda sinemalarda tiyatrolarda konsersalonlarında tören ve toplantılarda insanın yanı başında yer alır onu kucaklar sarar etkiler. Fark edilmese bile yaşamın vazgeçilmez bir parçası doğal bir unsurudur. “İnsan daha doğmadan (annesiyoluyla) dolaylı olarak müzikten etkilenir; doğumdan sonraki bebeklik döneminde ninni vb. müziklerle uyur; erken çocukluk yıllarında saymacalar tekerlemeler ve müzikli oyunlarla oynar; geç çocukluk vegençlik dönemlerinde çeşitli müziklerle daha yoğun ve zengin ilişkiler içine girer; yetişkinlik yıllarında çok çeşitli çok yönlü ve kapsamlı bir müzik ortamı içinde yaşar; yaşlılık yıllarında da müzikle olan yoğun kapsamlı ve derin ilişkilerini sürdürür”. “Doğduğu çevrede müzikle etkileşim içinde olan birey müzikle ilgili olarak birtakım davranışlar kazanır. “Dinleme” “benzetme” “oynama” “mırıldanma” “söyleme” “tıngırdatma” “çalma” “ yaratma” “eleştirme” “beğenme” “beğenmeme” bu davranışlardan başlıcaları sayılabilir. Bu davranışlar kazanıldıkça birey müzikle ve müzik çevresiyle daha bilinçli daha bilgili ve daha etkili bir etkileşim içine girer. Bu davranışlarlabağlantılı olarak ayrıca “müzikle uyuma” “müzikle oynama” “müzikle yürüme” “müzikle dinlenme” “müzikle eğlenme “müzikle öğrenme” “müzikle çalışma” “müzikle anlaşma” “müzikle kendini aşma” vb. daha kapsamlı ve çok yönlü davranış örüntüleri geliştirir” (Uçan1996).

    Müziğin insan
    yaşamındaki yeri ve önemini en çarpıcı biçimde ifade eden Ulu Önder Atatürk olmuştur. Atatürk 14 Ekim 1925’de İzmir Kız İlköğretmen Okulu’nda öğrencilerle görüşürken “Hayatta mûsikî lâzım mıdır?” şeklindeki bir soruya şöyle cevap vermiştir: “Hayatta mûsikî lâzım değildir çünkü hayat mûsikîdir. Mûsikî ile ilgisi olmayan yaratıklar insan değildir. Eğer söz konusu
    olan insan hayatı ise müzik kesinlikle vardır. Mûsikî hayatın neş’esi rûhu sevinci ve her şeyidir” (Uçan 1996).
    Konu AbartmaTozu tarafından (20.08.2012 Saat 13:53 ) değiştirilmiştir.
    BÖğğ..

  2. #2
    İşte Bu! :) AbartmaTozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.05.2010
    Bulunduğu yer
    dünyadan ..
    Mesajlar
    1.641
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    5
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    279

    Standart

    Müziğin İnsan Yaşamındaki İşlevleri

    1. Bireysel işlevler
    2. Toplumsal işlevler
    3. Kültürel işlevler
    4. Ekonomik işlevler
    5. Eğitimsel işlevler

    Müziğin Bireysel İşlevleri

    Müzik bireyin sağlıklı ve dengeli kendine özgü bir kimlik ve kişilik geliştirebilmesinde önemli rol oynar. Müzik sayesinde birey belirli bir yeterlilik ve yetkinlik düzeyine erişebilmek için gerekli davranış değişikliklerini kazanır.
    1.Bireyin bilişsel duyuşsal ve devinişsel yaşamındaki durağanlığı devingenleştirme devingenliği durağanlaştırma ve giderek bunları belirli bir devingenlik ya da durağanlık düzeyinde tutma
    2.Bireyi ilkel dürtülerden arındırma (bireydeki bu tür dürtüleri ortaya çıkarma-ifade etme-boşaltma ve böylece bireyi onlardan arındırma)
    3.Bireyi müzik yapma müzik yaratma müzik dinleme (tüketme) müzikle oynama vb. etkinlikler yoluyla bireyde fiziksel devinişsel duyuşsal ve bilişsel yönlerden sağlıklı bir arınım ve doyum sağlama
    4.Bireyi sağlıksız bunalım ve gerilimlerden uzak tutma bireyi sağlıklı bir bunalım ve gerilim içine sokma bireyin içinde bulunduğu bunalım ve gerilim durumunu sağlıklı bir düzeyde tutma
    5.Bireyin devinimlerini dengeleme devinimlerdeki ritimsel akışı düzenleme bireyin devinimlerini denetleme yeteneğini geliştirme böylece bireye doğru-dengeli-rahat-yeterince gevşek ve yumuşak bir bedensel duruş ve deviniş olanağı sağlama
    6.Bireyin kendini tanımasına kendine güvenini artırmasına kendini kanıtlamasına kendini gerçekleştirmesine kişiliğini geliştirmesine yaşamını zenginleştirmesine ve böylece kendisine daha sağlıklı mutlu bir yaşam kurmasına olanak sağlama katkıda bulunma
    7.Bireyin bilişsel duyuşsal ve devinişsel yeteneklerini geliştirmesine katkıda bulunma; bireyin bilişsel-duyuşsal-devinişsel gelişimini hızlandırma
    8.Bireydeki yaratıcı gücü uyandırma bireyin yaratma yeteneğini zenginleştirme ve onun gelişimini hızlandırma
    9.Bireydeki girişme-deneme-kullanma-uyarlama-değiştirme-geliştirme eğilimlerini güçlendirme
    10.Bireyin sesini ve ses üretme organlarını daha iyi tanıma daha etkili ve verimli biçimde kullanma ve denetleme yeteneğini geliştirme
    11.Bireyin artan/boş zamanlarını etkin olarak ve zevkli uğraşılarla değerlendirmesine olanak sağlama
    12.İş çalışma ve üretim yerlerindeki tekdüzeliği giderme tinsel/tensel yorgunluğu azaltma çalışma zevki ve sevinci yaratma başkasıyla gereksiz yere konuşmadan alıkoyma başkasını rahatsız etmeme; böylece bireyde düzenli etkili verimli ve mutlu bir çalışma alışkanlığı oluşmasına katkıda bulunma. Bireyin dikkatini toplamasına farkına varma-belleme-anımsama-düşünme vb. yeteneklerinin gelişmesine duygularını güçlendirme ve denetlemesine kendini anlamasına ve anlatmasına ve kendisi hakkında olumlu görüş geliştirmesine katkıda bulunma
    13.Bireysel sağaltımda (tedavide) kullanışlı bir araç ve etkili bir yol/yöntem olma (müzikle sağaltım/müzik yoluyla sağaltım)
    14.Bireysel ve gruplu danışmada zihinsel özürlü ve otistik çocukları sağaltmada ya da iyileştirmede uyumsuz çocuklardaki uyum bozukluklarını gidermede sinirsel-tinsel rahatsızlıkları gidermede etkili bir uyarıcı ya da araç olma
    15.Belli duyguları inceltme ve yüceltmeyi kolaylaştırma
    16.Bireyin içinde yaşadığı doğal toplumsal ve kültürel çevreye duyarlılığının artmasına gelişmesine ve derinleşmesine olanak sağlama
    17.Bireyin çalışma iş yapma yaratma disiplin sorumluluk başarı güven coşku beğeni sevgi duygularını uyandırma-geliştirme-kökleştirme-zenginleştirme-derinleştirmeye olanak sağlama” (Uçan 1996).

    Konu AbartmaTozu tarafından (20.08.2012 Saat 13:57 ) değiştirilmiştir.
    BÖğğ..

  3. #3
    İşte Bu! :) AbartmaTozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.05.2010
    Bulunduğu yer
    dünyadan ..
    Mesajlar
    1.641
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    5
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    279

    Standart

    Müziğin Ekonomik İşlevleri

    Bireylerin ve toplumun müziksel ihtiyaçlarının karşılanması birbirine bağlı bir çok ekonomik faaliyetin doğmasına yol açmaktadır. Bu faaliyetler ekonominin tüm aşamalarında belirgin bir biçimde izlenebilir.
    1.Üretim alanı olma: Bağdama (yaratma) ve seslendirme-yorumlama (çalma-söyleme) çalgı yapımı yapıtların basımı bunları yapan bağdar (besteci) seslendirici yapımcı ve basımcılar müzik yapıtı üretilirken kullanılan araç yöntem ve teknikler; sonunda ortaya çıkan ürün yani bağdanan seslendirilmiş olan basılıp çoğaltılmış olan müzik yapıtı ve yapılmış olan çalgı müzik yapıtlarının ve çalgıların üretiminde kullanılan zaman ve verilen emek ve ortaya çıkan ürünün karşılığı olarak alınan (ödenen) ücret.
    2.Dağıtım alanı olma: Müzik yayıncıları plakçılar-bantçılar-kasetçiler müzik pazarlayıcıları dinleti (konser) düzenleyicileri; müzik yapıtları ve çalgılarının depolanması alımı satımı ve bunlarla ilgili düzenlemeler; radyo ve televizyonun bu alanda verdiği hizmetler.
    3.Tüketim alanı olma: Müzik dinleme (dinleti salonlarında evde iş-çalışma yerinde törenlerde şölenlerde vb.); eğlenme-dinlenme-oynama sırasında müzik kullanma; kendi bireysel gereksinimi için çalma-söyleme; müzik yapıtlarının seslendirimiyle ilgili araç ve gereçleri alıp kullanma; dinleyiciler (müziğin tipik tüketicileri)” (Uçan 1996).
    Müziksel ihtiyacın karşılanması için yapılan bu faaliyetlerin müziğe geniş bir ekonomik alan yaratması çoğu zaman sanatsal ve estetik zorunlulukların unutulmasına veya bilerek ihmal edilmesine sebep olmaktadır. Bu durum müziğin ekonomik boyutunun kültürel ve eğitimsel işlevlerinin önüne geçmesine sebep olmakta bireysel ve toplumsal sorunlara yol açmaktadır.
    BÖğğ..

  4. #4
    İşte Bu! :) AbartmaTozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.05.2010
    Bulunduğu yer
    dünyadan ..
    Mesajlar
    1.641
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    5
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    279

    Standart

    Müziğin Eğitimsel İşlevleri

    “Eğitim bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir (Ertürk 1972). Bu süreçten geçen insanın (bireyin) geçmeyenden daha etkili ve verimli daha dengeli ve doyumlu daha başarılı ve mutlu olması beklenir. Müzik özü itibâriyle eğitsel bir nitelik taşımaktadır” (Uçan 1996).
    1.Eğitim boyutu olma: Müziğin özündeki eğitsel nitelik müziğin eğitsel amaçlara hizmet etmesi ve eğitsel gereksinmeleri karşılamada veya gidermede işe yaraması onu çok eski çağlardan bu yana eğitimin bir boyutu haline getirmiştir. Bu bakımdan müzik öteden beri eğitimin en önemli kapsamsal öğelerinden biridir.
    2.Eğitim aracı olma: Müziğin eğitim aracı olma işlevi esas olarak eğitimde-öğretimde müziğin gücünden etkisinden ve katkısından yararlanma; dersler üniteler konular işlenirken bunlar ve kişiler arasında müzikle bağlantı sağlama ve belirli sonuçlara ulaşmak için müziği kullanma ilkesine dayanır.
    3.Eğitim yöntemi olma: Müziğin eğitim yöntemi olma işlevi esas olarak eğitimde-öğretimde bir dersi üniteyi bir konuyu öğrenmek/öğretmek ya da işlemek için bilinçli olarak seçilen ve izlenen müziksel yol olarak kendini belli eder. Bunun yanı sıra eğitimsel-öğretimsel gerçekleri arayıp bulmak yorumlamak ve açıklamak için uyulan/tutulan mantıklı müziksel düşünme yolu da dolaylı olarak müziğin eğitim yöntemi olma işlevi kapsamına alınabilir.
    4.Eğitim alanı olma: Müziğin eğitim alanı olma işlevi esas olarak eğitimde-öğretimde müziğin kendine özgü bir konu veya çalışma çevresi olma özelliğine dayanır. Bu özellik eğitimin türüne ve düzeyine göre müziğe ders kol dal bölüm okul yüksekokul fakülte ve enstitü biçiminde eğitimsel ve/veya eğitkurumsal bir yapı ve işleyiş niteliği kazandırır.
    Müziğin insan yaşamındaki işlevlerinin yeterince etkili ve verimli biçimde işleyebilmesi için insanın müzik yoluyla yetiştirilmesi yeterli olmamış bazı insanların müzik alanının belirli dallarında daha köklü ve derinlemesine yetiştirilmesi zorunlu olmuştur. Bu yüzdendir ki ilkel büyücünün başlıca müziksel yetenekleri ya da becerileri günümüzde çoğunlukla ayrı birer müziksel meslek ve uzmanlık alanı/dalı haline gelmiştir” (Uçan 1996).
    Müziğin sadece bir eğlence aracı olmadığının insan ruhunun ve vicdanının derinliklerinden zihin ve düşünce dünyasına kadar uzanan bir iletişim yolu olduğunun anlaşılmasıyla müziğin bu özelliğinden nasıl istifade edebiliriz düşüncesi çok sayıda ilmî araştırmaya zemin teşkil etmiştir (AKCAN 2005)
    Müziğin yaşamımızdaki rolünü araştıran bilim adamları annenin ninnisiyle başlayan ve yaşam boyu süren müzik serüveninin hayatta kalma şansını artıran bir unsur olup olmadığını tartışmıştır. Özenle büyütülen bir bebeğin hayatta kalma şansı daha yüksektir. Özenli bakım ise müziksiz düşünülemez. Son günlerde biyolog psikolog sinirbilimciler başta olmak üzere pek çok bilim adamı müziğin nasıl doğduğunu nasıl yayıldığını insan yaşamındaki rolünü araştırmaktalar. Müzik ile -aktif veya pasif- ilgilenmek insan beynine kazınmış bir yetenek ise hayatta kalma ve soyun devamını sağlama bağlamında müzik ne gibi bir rol üstlenir? Müzik problem çözme ve lisan gibi insan yaşamını doğrudan kolaylaştıran insani özelliklerle benzeşir mi? Yoksa Massachusetts Institute of Technology'den (MIT) bilişsel psikolog Steven Pinker 'in dediği gibi yalnızca “'kulağa hitap eden bir pasta'' mı? Pinker'e göre müzik somut bir evrimsel gereksinimi karşılamaktan çok keyif almamızı sağlayan bir zevk unsuru. Müziğe duyulan bu merak ve ilginin kaynağı nedir? Müzik dünyada yaşayan tüm insanları nasıl büyüsü altına alıyor? Orduları harekete geçirmek Tanrı'yı övmek ve ölüleri gömmek için niçin müzikten yararlanılıyor? Tüm bu sorulara kendimizce şöyle bir düşünüp yanıt vermemiz gerek!
    Alman bilim adamları profesyonel ya da amatör olarak müzikle uğraşan insanların beyinlerinin daha büyük olduğunu belirlediler. Friedrich-Schiller Üniversitesi'nde görevli bilim adamları düzenli olarak müzik aleti çalmanın beynin görme duyma ve hareket etmeyle ilgili bölümlerinin büyümesini sağladığını tespit etti. Araştırma çerçevesinde müzikten anlamayan müzikle amatör ve profesyonel olarak ilgilenen kişiler incelendi. Alman bilim adamı Christian Gaser ilk kez deneklerin beyinlerinin bütün bölgelerindeki farkları bulmaya çalıştıklarını ve belirli bölgelerde fark tespit ettiklerini söyledi. Demek ki müzik insanlara beyni kullanma gücünü ve yolunu öğretiyor. Buradan şu sonuç ortaya çıkıyor; Müzik yapan ya da müziği bilinçle düşünerek dinleyen biri diğerlerine nazaran daha akıllıdır!
    Yrd.Doç.Dr.Osman Coşkun insan beyninin bilgisayar gibi istenilen programı kaydetme özelliğine sahip olduğunu bu özellikten de uygun şartları oluşturarak yararlanılabileceğini belirtiyor. İnsanın mutluyken yaptığı her faaliyette olduğu gibi öğrenmede de keyif aldığını ve keyif alarak yaptığı her işte de başarılı olduğunu kaydeden Coşkun öğrencilerin bu durumu sınavlara hazırlanırken rahatlıkla kullanabileceğini söylüyor. Mutlu olmanın yollarından birisinin müzik olduğunu ve beynin ders çalışmaya istekli ve hazır hale getirilmesinde önemli bir görev üstlendiğini ifade eden Coşkun insan beyninde 100 milyar hücre bulunduğunu ve her bir hücrenin mikro elektrotlarla uyarıldığında +70 milivolt enerji ürettiğini belirtiyor.
    Müzik stresi azaltan önemli bir vasıta olarak da kullanılmaktadır. Eğer stres devam ederse hipertansiyon ülser deri hastalıkları baş ağrısı damar sertliği gibi hayatı tehdit eden problemler ortaya çıkabilir. Amerikan Psikoloji Derneği'nin yaptığı bir ankete göre müzik stresi azaltmak için kullanılan en yaygın metottur (AKCAN 2005). Hemen bütün dünyada görülen odur ki bu devirde hâlâ insanların yetişmesinde ve gelişiminde gösterilmesi gereken ilgide eksiklikler var. Bu meselenin önemi lâyıkıyla anlaşılmadığı gibi ayrıca birbirlerinden kopuk gayretlerin bir çoğunda ana fikir ve metot yanlışlığı bârizdir. Kültürün en ehemmiyetli unsurlarından olan müzikte arz ettiğimiz tablo idrâkimizin aynasıdır. Müzik hayatî faâliyetlerin (ekmek su gibi) ana maddesidir. Biz bu aç gelişmeye muhtaç bir varlık olan çocuklarımızı beslemek yerine onlara gıda maddelerinin adını öğretiyoruz. Küçük yaştan itibaren iyi bir müzik terbiyesi almış kişi dengeli ve seviyeli bir karaktere ahlâka sahip olabilmenin önemli temel unsurlarından birini elde etmiş demektir (İÇLİ 1997).
    Müziğin toplumsal etkileşimde varolan eşsiz bir insanlık görüngüsü olduğu yalnızca kendi içinde kendisi için oluşmadığı ve her zaman onu üretecek tüketecek ve ne olup olmadığına karar verecek insanlara gereksinim duyduğu açıktır (EROL 2003)
    Bütün bu düşüncelerden yola çıkarsak müziğin evrenin ve insanın temeli olduğunu görürüz. İnsan yaşamında müziğin önemini ve yerini asla yadsıyamayız. Bu olgular bize zaten yaşamda var olan her yerde karşımıza çıkan müziği daha net algılamak ve bu şekilde yorumlamak sunmak fırsatını göstermelidir. Çevremize daha dikkatli baktığımızda adımlarımızdaki ritm bile bize bu yolu gösterecektir. Lütfen “Müziğe ve müziğin yaşamımızdaki yerine bakmayalım O’nu görelim”!
    BÖğğ..

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

  • Şikayet, Telif hakları ve Yasal bildirimler için tıklayın.
  • .

    İletişim: [email protected]