'Zor Yılların Kayıp Çocukları' adlı belgesel filmin çekimleri önceki gün Karacaahmet Mezarlığı'nda başladı Pelin Patu ise rol gereği türban taktı.

Filmde başrol oynayan Tolga Güleç sol örgüt üyesi annesini hapishanede yitirmiş apolitik bir genci oynarken Pelin Batu ise kameraların karşısına evli ve türbanlı bir kadın olarak geçiyor. Üç yıllık bir araştırmanın sonucu olarak ortaya çıkan belgesel filmin yapımcılığını Bahçeşehir Üniversitesi üstlenirken yönetmen koltuğunda ise Yrd. Doç. Dr. Erkan Büker oturdu. Darbe döneminde biriannesini diğeri ise babasını yitirmiş iki genç olan Onur ile Zileyha'nın arasındaki duygusal bağı anlatan filmin mezarlık sahneleri önceki gün Karacaahmet Mezarlığı'nda çekildi.

Rolü gereği pardesü giyip başörtüsü takan Pelin Batu ilk kez değişik bir karakteri canlandırdığını belirtip "Daha önce özellikle politik filmlerde oynamamıştım burada sağ olsun sol olsun pek fark etmiyor bütün bu insanlar darbeden mağdur. Ülkü ocaklarında çalışmış ve 13 yıl hapis yatmış bir adamın kızını oynuyorum. Ben işin sol tarafına meyilliyim ve biliyorum ama sağ tarafını hiç bilmiyordum. Bana ciltler halinde Muhsin Yazıcıoğlu külliyatı verdiler. Son birkaç haftamı bunları okuyarak geçirdim" diye konuştu.

'İçten klimalı türban' şehir efsanesiymiş
Batu gazetecilerin "Türban taktıktan sonra neler hissettiniz?" sorusuna "Özellikle şunun yalan olduğunu öğrendim. İnsanlar derlar ya 'içinde çok serin oluyor içten klimalı' bunun bir şehir efsanesi olduğunu öğrendim. Bu sıcaklarda çalışınca da epey zor. Kadınların işi her toplumda daha zor Müslüman toplumlarda bana daha zor geliyor. Alkolün de türbanın da yasağı olmaz. Yasak yaparsın ters teper. Şu doğru bu doğru dedikçe insanlar tepki duyar" sözleriyle yanıt verdi.

Bu kadını olabildiğince sakin oynamaya çalışıyorum
Oynadığı karakterin kendisini zorlamadığını da ifade eden Pelin Batu "Bir insanın türban takması dini bütün olması bir şeyi değiştirmiyor önemli olan karakterler. O sadece şekil olarak öyle. Bu kadını olabildiğince sakin oynamaya çalışıyorum. Tolga'nın rolü çok daha tepkili anarşist ve inançsız. Benimkisine tamamen zıt. Bu kadın sıradan hayatı seçmiş okumamış evli ve çocuklu. Yaşadığı acıları içine gömmüş gibi görünüyor. Onur ile ruh bezerliği zıt taraflarda olsalar da aynı hikayeleri paylaştıkları için ortaya çıkıyor. Sırdaş oluyorlar. Tam aşk değil. Zileyha eşine bile itiraf edemediği şeyleri mesela Onur ile paylaşabiliyor. Buna bir nevi aşk diyebilirsiniz" dedi.

İnsanlar şimdi cip almak için savaşıyorlar
Batu 80 darbesinden yıllar sonra yeni neslin çok değiştiğini ve farklı büyüdüğünü belirtip sözlerini şöyle sürdürdü "O yıllarda ben yurt dışındaydım. O sıralar hem tarih okuduğum hem anne ve babamla bunları konuştuğumuz için o dönemin en kadar zor olduğunu insanların hiçe sayıldığını biliyordum. Şu andaki hayatımız herhalde 80'lerin gençliğiyle kıyaslayınca dünyanın en rahatı. Bir taraftan buna aslında nostalji hastalığı diyebilirsiniz ama en azından inandıkları birşey vardı bir şey için savaşıyorlardı. Şimdi insanlar cip almak için savaşıyorlar. Çok fazla rahat olunca insanlar dünyevi ve maddesel şeylerin peşinden koşuyorlar"

Pamuk ile aramızda bir şey yok
Pelin Batu ayrıca bu yaz Bodrum'da ünlü edebiyatçı Orhan Pamuk ile fotoğraflarının çekildiğinin hatırlatılması üzerine ise ilk kez konuştu. Batu "Aramızda bir şey yok ortak tanıdıklarımız vardı" diye konuşarak aşk söylentilerini boşa çıkardı.

Zileyha ile Onur'un arasındaki belki bir yasak aşk ama buna seyirci karar versin
Zor Yılların Kayıp Çocukları adlı belgesel dramada apolitik bir genci canlandıran Tolga Güleç ise "Yeni bir film bitti ardından buraya başladım. Bu sıcaklarda tatil yapmadan devam ediyorum. Yeni başladık sayılır çekimlere bir hafta. Türkiye'de 80 kuşağındaki darbe sonrası yitirdiği ailelerin çocuklarının hikayesi bu. Onur da bunlardan bir tanesi. Kaybolan annesinin gerçekten öldürülüp öldürülmediğini araştırıyor o sırada Zileyha diye bir karakterle tanışıyor. Onur tamamen anarşist takılıp sol tarafta yer almayan sağcı mı solcu mu olduğu tartışılan bir karakter. Zileyha doğru Müslüman diye tanımlayacağımz türbanlı bir kadın. Tamamen dinin gerekliliklerini yerine getiren evli bir kadın. Bunların arasında bir yakınlaşmanın hikayesini izleyeceğiz. Belki de bir yasak aşk ama buna izleyici karar versin. O yüzden tarşımaya açık" şeklinde konuştu.

SİNEMAZON