Foruminci.net

Teşekkür Teşekkür:  0
Beğeni Beğeni:  0
Beğenmedim Beğenmedim:  0
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: Ernesto Rafael Guevara de la Serna (CHE) (1928-1967)

  1. #1
    BaŞKa ZaMaN.... YaGMuR_YüReKLiM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.09.2009
    Bulunduğu yer
    Hayat 0'ın 6'da
    Mesajlar
    4.368
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    4

    Sosyal Aglarim

    Add YaGMuR_YüReKLiM on Facebook
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    210

    Standart Ernesto Rafael Guevara de la Serna (CHE) (1928-1967)

    Ernesto Rafael Guevara de la Serna (CHE) (1928-1967)
    HAYATI

    Ernesto Che Guevara 14 Haziran çarsamba günü Arjantin'in önemli öehirlerinden Rosario'da doğdu. Che henüz iki yaşında iken ilk astım krizine yakalandı.Sierra Maestra'da Batista ordularına karşı savaşırken Che'ye zorlu dakikalar yaşatan bu hastalıkBolivya ormanlarında Barrientos'un askerleri tarafından vuruluncaya kadar yakasını bırakmadı. Yüksek mühendis olan babası Ernesto Guevara Lynch Irlanda asıllı bir aileden annesi Clia dela Sena ise Irlandalı-Ispanyol karışımı bir aileden geliyordu.Che üç yaşında iken ailesi Buenos Aires'e yerleşti. Daha sonraları astım krizlerinden dolayı Che'nin durumu dahada kötüleşti. Doktorlar tedavisinin çok güç olduğunu mutlaka iklim değiştirmesi gerektiğini söylediler. Böylece Guevara ailesi yeniden göç etti.Cordoba'ya yerleştiler.

    Guevara ailesi tipik bir burjuva ailesi idi. Politik eğilimleri itibariyla da sola açık liberal olarak tanınırlardı. Ispanya iç savaşında açıkça cumhuriyetçileri desteklemişlerdi. Zamanla maddi durumları bozuldu. Che eğitim bakanlığına bağlı Dean Funes lisesine başladı. Okulda Ingilizce eğitim yapılırken annesinden de fransızca öğreniyordu. Daha ondört yaşındayken Freud'un kitaplarını okumaya başlayan Che fransızca şiirlere bayılırdı. Baudelaire'e karşı büyük bir tutkusu vardı. Onaltı yaşında ise Neruda'ya hayran olmuştu. Guevara ailesi1944 yılında Buenos Aieres'e göçtü. Durumları iyiden iyiye bozulmuştu. Che biryandan öğrenimine devam ederken bir yandan da çalışıyordu.Tıp fakültesine yazıldı. Fakültedeki ilkyillarında Arjantin'in kuzey ve batı bölgelerini baştan başa dolaşmış buralardaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmıştı.

    Son sınıfta iken Che arkadaşı Alberto Granadas ile bütün Latin Amerika'yı içine alan bir motosiklet turuna çıktı. Bu tur ona Latin Amerika'nın sömürülen köylülerini yakından tanıma fırsatı verdi. Che 1953 yılının Mart ayında üniversiteyi bitirmiş doktor olmuştu. Venezuella'daki cüzzam kolonisinde çalışmak üzere anlaşmıştı. Buraya gitmek için çıktığı yolculuğu sırasında Peru'ya da uğradı. Orada yerliler hakkında daha önce yayınlanmış bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hapisten çıktıktan sonra Ekvator'da bir kaç gün kaldı. Burada Ricardo Rojo adında bir avukatla tanışması hayatının dönüm noktası oldu. Che Venezulla'ya gitmekten vazgeçip Ricardo Rojo ile birlikte Guetamala'ya gitti. Devrimci Arbenz Hükümeti sağcı bir darbe ile devrilince Arjantin büyük elçiliğine sığındı. Ilk fırsatta ihtilalcilerin safına katıldı. Faaliyetlerinden dolayı elçilik binasından çıkartıldı. Guetamala'da kalması tehlikeli bir durum alınca Meksika'ya gitti. Ernesto Guatemala'da bir çok Kübalı sürgün ve Fidel Castro'nun kardeşi Raul ile karşılaşmıştı. Meksika'ya geçtiğinde ise Fidel Castro ve arkadaşları ile tanışarak Küba devrimcileri safında yer aldı. Daha sonra Granma gemisiyle Küba'ya hareket etti ve savaşın sonuna kadar en ön safhada yer aldı.

    Devrim sonrasında Binbaşı Ernesto Che Guevara Havana'nın la Cabana Kalesi'nin komutanlığına getirildi.1959 yılında Küba vatandaşı ilan edildi . Bir süre sonra silah arkadaşı Aleida March ile evlendi. 7 Ekim 1959'da Milli Tarım Reformu Enstitüsü başkanlığına atandı. 26 Kasım'da da Küba Milli Bankası başkanlığına getirildi. Böylece Che ülkenin mali işlerini yüklenmiş oluyordu. 23 Şubat 1961'de Küba Devrim Hükümeti bir sanayi bakanlığı kurarak Che'yi bunun başına getirdi. Ancak Playa Giran çatışması sırasında tekrar kale komutanlığı görevine getirildi. Daha sonra az gelişmiş ülkelere çesitli seyahatlar yapan Che sömürülen halkları ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. Bu durum Che'nin savaşcı yanının tekrar canlanmasına yol açtı. Artık başka Latin Amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiği kararını vermişti.1965 Eylül'ünde bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı. 3 Ekim 1965'de Fidel Castro Che'nin ünlü veda mektubunu Küba Halkı'na okudu.

    ...Ve ölüm Che'yi Bolivya'da Higueras yakınlarında yakaladı. Barrientos'un askerleri O'nu 7 Ekim 1967 gecesi Hieguras yakınlarında kıstırdılar. Bacağından ağir bir yara aldı ve Hieguras'da bir okula hapsedildi. Kimsenin karşısında eğilmedi. Ve 9 Ekim günü Barrientos'un kiralık katillerinden Mario Turan'ın dokuz kurşunuyla can verdi.



    KİTAPLARI

    1. Afrika Rüyası
    2. Askeri Yazılar
    3. Bolivya Günlüğü
    4. Bolivya Günlüğü / Bir Devrimin Belgeleri
    5. Ekonomik Yazılar
    6. Ernesto Che Guevara Konuşuyor
    7. Küba Emperyalizmi Yargılıyor
    8. Latinoamericana / Bir Motorsiklet Gezisi Günlüğü / 1951 / 52
    9. Politik Yazılar
    10. Savaş Anıları
    11. Savaş Anıları / Küba Günlüğü
    12. Savaşçıya Pratik Öneriler
    13. Sosyalizm ve İnsan
    14. Sosyalizmin Kuruluşuna Doğru
    15. Şiirler
    16. şiirler / Che Guevara
    17. Tekrar Yollarda 'Che Guevara'
    18. Yaşamöyküsü Röportajlar Mektuplar

  2. #2
    Never come back ~~ LaFontaine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25.01.2010
    Mesajlar
    12.697
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    2 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1419

    Standart Fidel Castro

    Fidel Castro Ruz Küba'nın efsanevi devrimci lideri.

    13 Ağustos 1926'da Mayari'de dünyaya geldi. Dönemin Küba halkına göre ekonomik durumu iyi sayılabilecek bir ailenin çocuğuydu. Sahip oldukları şeker kamışı tarlası ile geçimlerini sağlamaktaydılar. İlk öğrenim yıllarını özel katolik okullarında tamamladıktan sonra 1945 yılında Havana Üniversitesi'ne girdi. Öğretmenlerinin dikkatini bütün kitapları ezberlemesini sağlayan inanılmaz hafızası ile çekti.

    Üniversite eğitimi sırasında hukuk alanına yoğunlaşan Castro Küba'daki mevcut rejime karşı olan pek çok gruba dahil oldu. Küba hükümetinin bu grupları 1947 yılında dağıtmasının ardından Castro ve arkadaşları Bogota'da geniş çaplı protestolara katıldılar.

    1950 yılında okulundan derece ile mezun oluşunun ardından politikanın gücünü keşfetti ve Ortodoks Parti'ye katıldı. Küba Meclisi'nde bir sandalye sahibi olmak için çalışmalara başladı. Ancak bu çalışmaları Flugencio Batista'nın Ortodoks'ların yükselişini engellemek için Küba yönetimini ele geçirmesiyle kesintiye uğradı. Batista yönetiminde pek çok politikacı öldürüldü ve çok sayıda insan baskı altında tutulmaya başlandı.

    Castro Küba'nın çeşitli bölgelerinden yaklaşık 200 devrimciye liderlik ederek Batista yönetimine son vermek isteyen bir gerilla grubu oluşturdu. 26 Temmuz 1953 tarihinde Castro'nun gerilla grubu Santiage de Cuba'daki Moncada askeri kışlasına bir saldırı gerçekleştirdi. Saldırı ile birlikte çok sayıda mühimmat ve silah ele geçiren Castro'nun grubundakilerin tamamına yakını daha sonra hükümet tarafından gönderilen ek kuvvetlerce öldürüldü. Castro yakalanarak onbeş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

    Bir yıl sonra Batista Castro'nun da içinde bulunduğu tüm siyasi suçlular için bir af çıkardı. Hapisten çıktıktan sonra da devrimci fikirlerinden vazgeçmeyen Castro Meksika'ya giderek hükümeti devirmek için yeni bir gerilla grubu oluşturdu. Bu ülkede o sıralarda sağlık hizmetleri vermekte olan Che Guevara ile tanıştı. İkili kurdukları 82 kişilik gerilla grubuna savaş eğitimi vermeye başladı.

    2 Aralık 1956 tarihinde Küba'ya dönen grup donanma tarafından yok edildi ancak Castro ve Che kaçmayı başararak dağlarda saklanmaya başladılar. Buradan yönettikleri küçük vur-kaç operasyonları ile propagandalarını yapmayı başardılar ve halkın desteğini kazanmaya başladılar. İki yıl sonra yeterli gücü ve halk desteğini arkalarına almayı başardılar ve 1 Ocak 1959 tarihinde Batista hükümetini devirdiler.

    Bu başarıdan sonra Havana'ya hareket eden Castro kendisini Küba Cumhurbaşkanı ilan etti. Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı ilk konuşması sırasında omuzuna konan bir güvercin çok inançlı olan Küba halkının onun tanrının bir elçisi olduğuna inanmalarını sağladı. Konuşmasında hükümetinin halka karşı dürüst olacağını ve yolsuzlukların artık geride kaldığını söyleyen Castro 1940 Küba Anayasası'nın büyük bir kısmını da oluşturdu. Castro iktidara geldikten sonra Batista taraftarı partililerin büyük bir kısmı idam edildi.

    1959 yılında Castro Amerika Birleşik Devletleri'ni de kapsayan bir tura çıkarak ulusları birlik ve beraberliğe özendirmeye çalıştı. Amerika'nın o dönemdeki başkanı Eisenhower görüşmeyi reddetse de başkan yardımıcısı Nixon Castro'yu kabul etti. Ancak daha sonra Nixon Castro'yu çökertilmesi gereken komünist bir diktatör olarak niteledi. Daha sonra Birleşmiş Milletler Genel Konseyi'nde konuşmak için tekrar Amerika'ya giden Castro konsey tarafından da hoş karşılanmadı.

    Castro Küba'ya döndü ve %70'i yabancıların ellerinde olan ülke topraklarını halka geri kazandırmak için sosyalist bir ekonomi oluşturma çalışmalarına başladı. Bütün Amerikan işletmelerinin kamulaştırılması emrini verdi ve bu ülkeyle olan bağlarını kopardı. Bunun üzerine 31 Ocak 1961 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri Küba'ya karşı ticari ambargo uygulaması başlattı. Küba'daki işletmelerinin kamulaştırılması ile Amerika bir milyar dolardan daha fazla bir kayıpla karşı karşıya geldi.

    Castro kendi ülkesindeki devrimi gerçekleştirdikten sonra dünyanın diğer bölgelerindeki devrimcilere de destek olmaya çalıştı. Küba devrimi gerçekleştikten sonra ülkeden ayrılıp Bolivya'ya giden Che'ye amacını gerçekleştirmesi için destek verdi. Che'nin 1967 yılındaki ölümünden sonra da henüz yönetim konusunda istikrarı yakalayamamış pek çok Latin Amerika ülkesine de komünist devrimi gerçekleştirmeleri için askeri destek yolladı.

    Küba'nın komünist devrimden sonra hiçbir şekilde iyileşemeyen ekonomisi Sovyetler Birliği'nin dağıldıktan sonra göndermeye devam edemediği ekonomik desteğin de bitmesiyle daha da kötü bir hal aldı.

    Günümüzde ciddi sağlık sorunları yaşayan Castro ölümünden sonra da Küba'nın komünist düzenle yönetilmesini istemektedir.




Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

  • Şikayet, Telif hakları ve Yasal bildirimler için tıklayın.
  • .

    İletişim: [email protected]