Foruminci.net

Teşekkür Teşekkür:  0
Beğeni Beğeni:  0
Beğenmedim Beğenmedim:  0
2. Sayfa - Toplam 3 Sayfa var BirinciBirinci 1 2 3 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 11 ile 20 ve 24

Konu: Hukuk Sözlüğü

  1. #11
    Moderator EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.01.2011
    Mesajlar
    4.527
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    236

    Standart

    lâ-akall:en azından; daha aşağı olmaz

    lâfz (lafız)öz

    lâhik :yetişen; ulaşan; eklenen; sonradan tayin edilen; yenisi

    lâübâlî:ilişiksiz; kayıtsız; saygısız; senli benli

    lâ-yete gayyerabit; değişmez; bozulmaz

    layiha :dilekçe; yazılı dilek; istek; tasarı

    lede-l-hâce:hacetihtiyaç görüldüğü zaman

    ledelicap :icap ettiğinde

    levâzım :gerekli şeyler; malzeme; malzemeler

    livâ' :bayrak; mülkî idarede kazâ ile vilâyet arasında bir derece; sancak

    lokavt: İşveren tarafından kendi teşebbüsüyle veya bir işveren kuruluşun kararına uyarak işçilerin topluca işten uzaklaştırılmasıdır

    lükata:buluntu; sokakta bulunup alınan sahibi belli olmayan şey
    Fatih gibi aşık olacaksın ki
    İstanbul gibi maşuk düşsün bahtına...

  2. #12
    Moderator EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.01.2011
    Mesajlar
    4.527
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    236

    Standart

    maada: …başka

    maddi mal: Taşınır ve taşınmaz mallar gibi fiziksel varlığı olan gözle görülüp elle tutulabilen mal.

    ma'dûdayılı;

    madde-i sabıka :yukardaki hükümler; geçen hükümler; daha önce anılan maddeler

    madrûb :dövülmüş; darbolunmuş; vurulmuş

    mafevk: üst

    mağsûb :gasbedilmiş; zorla alınmış mahal yer

    mahalli idareler: Köy kasaba ve şehir adı verilen belli yerleşim alanlarındaki mahalli ihtiyaçları gidermek üzere çeşitli kamu hizmetlerini yürütmekte olan kuruluşlardır

    mahcuz :haczedilen; hacizli; üzerine haciz konulmuş

    mahcur: Vesayet altına alınmış kişi; kısıtlı

    mahdut ınırlanmış; tahdit edilmiş

    mahfuz aklı; gizli

    mahiyet :nitelik; bir şeyin aslı esası içyüzü

    mahkumunbih: hüküm konusu

    mahlûl :hallolunmuş; çözülmüş; mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan

    mahrum: yoksun; dilediğini istediğini elde edemeyen

    mahsulât:mahsuller; ürünler

    mahsup :hesap edilmiş; hesaba dahil edilmiş

    mahsus :özgü; özel; müstakil; özel olarak

    makable şâmil:geçmişe dokunan; geçmişe etkili olan; geçmişteki olayları da etkileyen

    makable teşmil:bir hükmün etkisinin geriye yürütülmesi

    makrûn :yakınlaştırılmış; yaklaştırılmış; yakın; ulaşmış

    maksûr :kasrolunmuş; kısıtlanmış; kısıtlı

    maktu :götürü; belirli; miktarda; değeri biçilmiş; pazarlıksız

    makule:çeşit; tür; soy

    mal birliği: Eşlerin (evlilik sözleşmesinde birliğe dahil olmayacaklarını belirttiği mallar istisna olmak üzere) evlenme zamanında her birinin malik olduğu ve evliliğin devamı süresince mülk edindiği bütün malların dahil olduğu birlik üzerinde kocanın (karının şahsi malları hariç olmak üzere) mülkiyet hakkına sahip olduğu mal rejimi.

    mal Ortaklığı: Eşlerin ortaklığa girecek mal ve gelirleri sınırlandırmamış olduğu ve bunlar üzerindeki mülkiyet hakkını ortaklaşa kullanarak hiçbir payında bağımsızca tasarruf edemediği mal rejimi.

    malik: Mülkiyet hakkı sahibi; bir şeye sahip olan kişi.

    mamelek:malvarlığı

    mansub :atanmış; nasbolunmuş

    marifetiyle:yoluyla;aracılığıyla

    maruz :arzolunmuş; bir şeyin karşısında etki altında bulunan

    masarif:masraflar; giderler

    maslahat:emir; buyruk; madde; husus; dirlik düzenlik; iş

    masrûf arfedilmiş; harcanmış

    masarifi muhakeme: muhakeme masrafları

    matbu: Basılı; basılmış

    matlab :talep olunan; istenen şey

    matlubat:alacaklar; istenen şey

    matrah: Bir verginin miktarını belirtmek için esas alınan değer.

    matuf :yöneltilmiş; yönelik

    mazarrat:zarar; zararlar; zarar verici; zarar verme

    mazbata :tutanak

    mazbut vakıf:yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıf

    mazhar :erişen; bir şeyden yararlanma; ulaşma

    mazireti sahiha: gerçek engel

    mazmûn:ödenmesi gereken şey

    maznun :zanlı; sanık

    meail: sorunlar

    me'cur :kiraya verilen şey; kiralanan

    mebaliğ:meblağlar; tutarlar; ganimetler; paralar

    mebânî :binalar; yapılar

    mebde :evvel;başlangıç; prensip; ilk unsur

    mebi atılan şey

    meblâğara tutarı; akçe

    mebnî :buna dayanan; ....den dolayı; ......den ötürü; bu sebeple; bu yüzden; üzerinde kurulu

    mecâri u yolları; akıntı yerleri; su yatakları; mecralar

    meccanî.parasız; bedava

    mecmuu:tümü; tamamı; hepsi

    mecra :bir işin gidiş oluş yolu; akarsu yatağı; su yolu

    meçhul:bilinmeyen; tanınmayan

    meçzum: anlaşılan

    medar :dayanak; yardım; elverişli

    medarı tatbik: uygulanabilir

    medlûl :delillendirilmiş; delil getirilmiş şey; bir kelimeden veya işaretten anlaşılan

    mefhumu muhalif:karşıt kavram

    mefruğunbih :devir konusu şey

    mefruğunleh :kendisine bir şey ya da hak devrolunan kimse

    mefruşat: Döşeme; ev eşyası.

    Mefsuh: feshedilmiş

    mehil üre; önel

    melhuz:muhtemel; gerekebilecek; umulur; beklenir

    memalik: ülke

    memnu :menedilmiş; yasaklanmış; yasak

    memur: kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapmak üzere atanmış olan kişilerdir.

    men :yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme

    men etmek:engellemek; yasaklamak

    menafil: yararlar

    men'i muaraza davası:bir mal üzerinde;başka bir kimse tarafından ileri sürülen hak veya yapıların el atmanın önlenmesi isteğiyle açılan dava

    menâfi :menfaatler; yararlar; çıkarlar

    menba' :kaynaklar; çıkış yeri

    menfaati amme:kamu yararı

    menkul :taşınır; taşınır mal

    menkuz: bozulan

    menşe: kaynak; kök; başlangıç

    mera :bir veya birkaç köy veya beldeye ayrı ayrı veya ortak olarakhayvanları otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılagelen arazi

    merbut:bağlı

    merhun:rehnedilen mal

    mer'i :yürürlükte; geçerli

    meriyet:yürürlük

    mersule: Gönderilen

    mesağ :izin; ruhsat; cevaz

    mesaha:ölçme; ölçümleme

    mesail: meseleler

    mesâkin:meskenler; oturulacak yerler

    meskûn :içinde insan oturan; oturulan; yerleşilmiş

    mesmu :dinlenen; dinlenebilir; karar için incelenebilir

    mesned :isnad edilen şey; dayanılan şey; dayanak; rütbe

    mesul orumlu

    meşfu :şuf'a (önalım) hakkının ilişkin olduğu mal

    meşhudat: şahitlik

    meşrut :şart koşulmuş; şartlı; şarta bağlı

    meşruta tevliyet davası: vakfeden kişinin mütevelliği kime şart kıldığı yolundaki uyuşmazlıkla ilgili dava

    mevdaddı mahsusa: özel hükümler

    mevaşi :koyunkeçiöküzinek gibi hayvanlar; geviş getiren hayvanlar; hayvan

    mevhûm:varsayılan; var olarak kabul edilen; kuruntuya dayanan

    mevkuf :vakfedilen şey

    mevrid :varacak yer

    mevsukiyet: sağlamlık

    mezkûr:zikredilen; sözü edilen; anılan

    mezrûât:ekilip biçilmiş tohumlar; ekinler

    mezun :izinli; yetkili; bir okulu (kursu) bitiren kişi

    mezuniyet:izin; yetki; bir okulu (kursu) bitirip diploma alma

    mikâp :bir şeyin küp olarak değeri (örneğin; metremikâp: metreküp)

    milk :kudret; tasarruf; mülk

    minval: şekil

    miras Şirketi: Mirasın açılmasından bölüştürülmesine kadar mirasa dahil olan mal hak ve borçların oluşturduğu topluluk.

    misillû :benzer; örnek gibi

    muaccel:ivedi; peşin; vadesi (eceli) gelmiş; ödenmesi gereken hale gelmiş.

    muacceliyet:borcun vadesinin gelmiş olması

    muaddel: değişik

    muaddün-li-l-istiglâl:kiraya verilmek üzere yapılmış şey; kiralık eşya

    muadil :denk; eşit

    muafiyet:affedilmiş olma; bağışıklık; yükümlülük dışında tutulmuş

    muâhede: antlaşma; karşılıklı ant içme

    muahhar onraya bırakılmış; tehir edilmiş; sonraki

    muallak :havada boşta duran; sürüncemede kalmış

    muamelat:muameleler; işlemler

    muaraza :çekişme; sataşma; birbirine karşı gelme; bir hak talebi; kavga

    muavin :yardımcı

    muayyen:belirli; belli; saptanmış

    muayyen mâ-adâ:başka; dışında

    mubayaa atın alma

    mucibince:gereğince; uyarınca

    mucip :gerektiren; gerektirici; icapcı; öneri sahibi

    mucip sebepler:gerektirici sebepler; gerekçe

    mugayir :aykırı; zıt; ters

    muhakeme:yargılama

    muhammen:tahmin edilen

    muharrer :yazılı; yazılmış

    muhassas:tahsis olunmuş; tayin edilmiş; özgü

    muhatara :riziko; zarara uğrama tehlikesi; tehlike; zarar ve ziyan

    muhayyerlik:bir sözleşme ilebelirlenen edimin yerine bir başkasını geçirmek yetkisi; seçimlik hak

    muhdesat onradan yapılmış; sonradan meydana gelmiş şeyler; yeni şeyler

    muhik :haklı; geçerli; uygun; gerekli

    muhkem kaziye:kesin hüküm

    muhtar:özerk; bağımsız; köyde devlet işlerini gören köyün başı

    muhtelif:çeşitli; değişik; farklı

    mukabil:karşılık; karşı

    mukabeleihilmisil: karşılıklılık esası

    mukaddem: önce; önce gelen; daha öncede bulunan

    mukadderat:kader; yazgı; ölçülebilensayılabilen şeyler

    mukarrer :kararlaştırılmış

    mukarrerat:kararlar; kararlaştırılan şeyler

    mukataa: arazinin belli bir ücret karşılığında kiraya verilmesi; bağbahçearsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi

    mukaveleözleşme; akit; bağıt

    mukayyet :kayıtlı; sınırlı; kaydolunmuş; deftere geçirilmiş

    mukriz :ikraz eden; borç veren; ödünç veren

    muktazi.gerekli

    munkati :kesilmiş; ara verilmiş

    munkazi: bitmek

    munsifane: insaflı ölçüde

    muntafî: sönme; ortadan kalkma

    muntazır:bekleyen; gözetleyen

    murabaha: kanunun belirlediğinden fazla faiz alınması; tefecilik

    murakabe: denetleme; kontrol; gözetme

    muris: kazandıran; veren; miras bırakan ölümüyle hakkında miras hukuku hükümlerinin uygulandığı kişi; miras bırakan.

    murtabit:bağlantılı

    musaddak:tasdikli; onaylı

    musakkaf :üstü tavanla örtülmüş; tavanıdamı olan;

    musakkafat.gelir getiren kapalı (damlı) binalar

    mutad :alışılmış; âdet olunmuş; normal

    mutalebe.talepte bulunma; istemde bulunma

    mutasarrıf:tasarruf eden; sancakların en büyük mülki amiri

    mutavassıt:aracı; aracılık eden; vasıta olan

    mutazammın:içine alan üstüne alan; kefil olan; ödemeyi üstlenen

    mutazarrır :zarar gören kimse

    muteber :geçerli; itibarlı; hatırı sayılır; güvenilir; sağlam

    muteberiyet:geçerlik; geçerlilik

    muttali :öğrenme; haberdar olma; bilgilenme

    muvâcehe:yüzleştirme; yüz yüze gelme

    muvafakat :uygun görme; onama; razı olma; rızası olma

    muvafık :uygun; yerinde

    muvakkat:geçici; süreksiz

    muvâzaa :danışıklı işlem

    muvâzene:denge

    muzâf :izafe edilmiş; bağlı; bağlanmış; katılmış; yönelik

    mübâdele:bir şeyin başka bir şeyle değiştirilmesi; değiştirme; değiş-tokuş; değişim

    mübayaa atın alma

    mübâyenet:birbirine zıt olan şeyler kaideler iddialar hükümler arasındaki görünüş

    mübâyin :zıt; aykırı; ters

    mübeyyin:gösterir

    mücâvir :komşu olan; yanında bulunan

    mücbir :zorlayıcı; zorlayan

    mücerred oyut; genel

    mücmel :kısa ve öz olarak anlatılmış; açıklanmadıkça ne anlama geldiği anlaşılamayan ibare

    müctemian:topluca; toplu olarak

    müdafi avunucu; savunan

    müdahalenin men'i: Taşınır veya taşınmaz bir mala karşı yapılan maddi elatma veya sataşmanın ayni hakka dayanılarak önlenmesi.

    müddea:davacının dava ettiği şey; dava konusu

    müddeaaleyh:davalı; hakkında dava açılan kişi

    müddeabih :dava konusu

    müddei .:davacı; iddia eden kişi

    müddei aleyh:davalı; hakkında dava açılan kişi

    müddei umumiavcı

    müebbet onsuz; süresiz

    müeccel :vadeli; vadeye bağlanmış; zamanı henüz gelmemiş

    müeddî :tediye eden; eda eden; doğuran

    müesses:kurulmuş; kurulu; tesis edilmiş

    müessir :tesir eden; etkili; tesirli

    müeyyid :teyid eden; doğrulayan; kuvvetlendiren

    müeyyide:yaptırım; destek; hukuk kurallarının uygulanmasını sağlamak ve zorlamak için yasalara konulan hükümler; bir kuralın emir ve yasaklarına uyulmadığı zaman karşılaşılacak olan tepkidir.

    müflis :iflas eden kişi; mahkemelerce iflasına karar verilen kimsedir

    mühür: Bazı kişi ve kurumların yaptıkları işlemi veya koruma altına aldıkları eşyayı belgelendirmek için kullandıkları kazılı damga vb. araç.

    mükellef:yükümlü; ödevli; görevli

    mükellefiyet:yükümlülük; bir kimseye veya bir şeye yükletilen yüküm; görev

    müktesip :iktisap eden; kazanan; edinen

    mülâhaza :düşünce; görüş

    mülâhazât :düşünceler

    mülhak evkaf(vakıf):vakıf yöneticileri(mütevelliler) tarafından yönetilen ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetlenen vakıflar

    mülki :ülke ile ilgili; ülke yönetimine ilişkin

    mülkiyet hakkı:Kişiye kanunların öngördüğü sınırlar içinde sahibi olduğu maldan ve malın hukuki ve doğal ürünlerinden yararlanma ve o mal üzerinde tasarruf etme yetkisi veren egemenlik hakkı.


    mültezem: gerekli görülen; kayırılan

    mülzem :bağlı

    mümâselet:benzeme; benzeyiş; andırma

    mümasil :örnek; misâl; benzeyen; andıran

    mümellek-ün-leh: kendisine bir şey temlik olunan kimse

    mümellik :temlik eden; mülk olarak veren kişi

    mümessil :temsil eden; temsilci

    mümeyyiz ezgin; temyiz eden; iyiyi kötüden ayırma yeteneğine (temyiz gücüne) sahip kimse.

    mümtâz .:üstün; ayrıcalıklı; imtiyazlı

    mümteni :çekinen; imtina eden; olamaz;

    mün'akit olmak: bir sözleşmenin kurulması; akdin oluşması; üzerinde anlaşma yapılmak

    münâzaa :uyuşmazlık; çekişme; anlaşmazlık

    münaziünfih:niza konusu; uyuşmazlık konusu olan şey; dava konusu

    münbais: doğan; ileri gelen

    müncer: sonuçlanan; şu veya bu sonuca varan

    mündemic: içinde bulunan; (içinde)yatan

    münderecat:içerik; kapsam; içindekiler

    münferiden: tek tek; ayrı ayrı; tek başına

    münfesih: infisah etmiş; bozulmuş; dağılmış
    münhasır: ..ye özgü; ..ye ayrılmış; ..ye mahsus; sınırlanmış; ayrılmış

    münkasem: bölünmüş

    münkati: kesilen; kesilmiş; kesik; aralıklı

    münkir: inkar eden

    münselip: kaybetme keybeden

    müntakil:intikal eden; geçen

    müntehî: nihayet bulan; sona eren; son; en son; bir şeyi tamamlayan

    mürâdif: eş anlam; aynı anlam

    mürafaa:murafaa)
    sözlü duruşma; genellikle Yargıtay'da veya İdare Mahkeme’lerinde yapılan duruşmaya verilen ad

    müraselât:gönderilen şeyler; mektuplar; yazışmalar

    mürettep: tertip edilmiş; düzenlenmiş

    mürtebit: bağlantılı; ilişkili; ilgili

    mürtefi: kaldırma kaldırılmış

    mürtehin:rehin alacaklısı; ipotek hakkına sahip

    mürur hakkı:geçit hakkı

    müruru zaman:zaman aşımı; bir davanın açılması veya hükmün yerine getirilmesi için kanunen belirli zamanın geçmesi

    müsaade: izin; yardım; uygun olma; serbestlik

    müsadere:zoralım; bir kimsenin taşınır veya taşınmaz bir malının kendi isteği olmaksızın devlet tarafından elinden alınması

    müsamaha:hoş görme; göz yumma; tolerans tanıma

    müsâvât :eşitlik

    müsavi :eşit; eş düzeyde; aynı seviyede

    müseccel:tescilli; yazılmış; kayıtlı; damgalanmış

    müstacel: ivedi; tez; hemen yapılması gerekli

    müstacelen:ivedi olarak; acele olarak

    müstaceliyet:ivedilik; acil olma hali

    müstagallât-ı mevkufe:hayır kurumlarına gerekli geliri sağlamak üzere vakfedilmiş mallar

    müstehak :hak eden

    müstehik :istihkak sahibi; hak kazanmış; haketmiş; layık

    müstelzim:gerektirici; doğurucu; sonuç doğurucu

    müsteniden:dayanarak; bir şeye dayanarak; delil göstererek

    müstesna :ayrık; istisna olan; kural dışı

    müşâ' rtaklar arasında beraberce kullanıldığı halde paylara ayrılmamış şey; ortak mal

    müşâbehet:benzeyiş; benzeme

    müşâbih :benzeyiş; benzeme

    müşârün-ileyh:adı geçen; anılan; ilim ve resmi mevkii yüksek olan kimse

    müşkilât :zorluk; güçlük

    müştemilât:eklenti

    müşterâ :iştira edilmiş; satın alınmış

    müşterek mülkiyet: Birden çok kişinin kanun veya hukuki işlem nedeniyle bir mala fiilen bölüşmedikleri belirli paylar oranında malik olmaları.

    mütâlaa :görüş; irdeleme; düşünce

    müteaddit:birden fazla; çeşitli

    müteahhidünbih:taahüt edilenyapılması istenilen şey

    müteahhit :taahhüt eden; yüklenici; belli bir inşaatı (eseri) yapmayı üstlenen

    müteallik :ilişkin; bir şeye dair; ilgili

    müteamel :alışılagelmiş

    mütebaki :geriye kalan; artan

    mütedâir :dair olan; ilişkin; değin

    mütedavil:elden ele geçen; dönen; dolaşan; tedavül eden

    müteferri :eklenti; eklenmiş; ekli; ilişkin; aynı kökten

    müteferriât:teferruat; ayrıntı

    müteferrik :dağınık; çeşitli; ayrı ayrı; türlü

    mütegayyib:kaybolmuş; yitmiş

    mütehammil:tahammüllü; dayanıklı

    mütehassıl :doğan; hasıl olan; meydana gelen

    mütehavvil :değişken; kararsız

    mütekabiliyet: karşılıklılık

    mütekabiliyet Esası: Bir devletin başka bir devletin vatandaşlarına uyguladığı hukuki veya fiili bir davranış biçimine karşılık diğer devletin de aynı şekilde davranması.

    mütemâyil :eğilimli; taraflı görünen

    mütemerrid:temerrüde düşen (kimse); yapması gereken bir şeyi yapmamakta direnen

    mütemmim cüz:tamamlayıcı parça; mahalli örf ve adete göre bir nesnenin esaslı unsuru olan o nesne yok edilmedikçe veya parçalanmadıkça yahut niteliği bozulmadıkça ondan ayrılması mümkün olmayan parçalar o nesnenin tamamlayıcı parçasıdır.

    mütenakıs: çelişik

    mütenasip :uygun; denk

    müterâfik :beraber bulunan; karışık; birlikte

    müterettib ıralanmış; ait olan; .....üstüne düşen; gereken; meydana gelen; dolayı; meydana gelen

    mütesarlülfesat: çabuk bozulan

    müteselsil :zincirleme; dayanışmalı; ardı ardına

    müteselsil Sorumluluk: Birden çok kimsenin bir borcun veya zararın (tamamının) ödenmesinden zincirleme olarak ve tek başına sorumlu olması.

    mütevakkıf :bağlı

    müteveffâ :vefat etmiş; miras bırakan

    mütevakkıf :bağlı

    müteveffâ :vefat etmiş; miras bırakan

    mütevelli :bir vakfın yönetiminin kendisine verildiği kişi; vakıf yönetim kurulu

    mütevellit :doğan; ileri gelen

    müttefik-un-aleyh: üzerine ittifak edilmiş; anlaşma sağlanmış

    müttehaz :verilen; ittihaz olunan; kabul edilen; yürürlükte bulunan

    müttehit: birleşik

    müvekkil: Kendisini vekil ile temsil ettiren kişi; vekil eden.

    Müvezzi: dağıtıcı

    müzaheret:yardım; koruma

    müzayede :artırma; açık artırma
    Fatih gibi aşık olacaksın ki
    İstanbul gibi maşuk düşsün bahtına...

  3. #13
    Moderator EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.01.2011
    Mesajlar
    4.527
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    236

    Standart

    nafaka yükümü: bir kimsenin kanunun öngördüğü yoksulluğa düşmüş olan yakınlarına yardım etmekle yükümlü olmasıdır.

    nâfıa: bayındırlık işleri

    nağahani: ansızın

    nahiye:bucak; bölge; kenar; kısım; çevre

    nail olmak:erişmek; kavuşmak

    naiplik:vekâlet

    nâkız :bozma; kaldırma;

    nâm-ı müstear:takma ad; eğreti ad nasb atama; tayin etme; dikme; saplama

    nâsıb :nasbeden; diken; tayin eden; atayan

    nâşî :neşet eden; ileri gelen; ötürü; dolayı; sebebiyle

    nâtık :bildiren; bildirici; gösterici; söyleyen; konuşan; idrak eden; düşünen nazara almak göz önüne almak

    navlun mukavelesi: deniz yoluyla eşya taşımak üzere yapılan sözleşmedir.

    nazarı dikkat: göz önüne almak

    nebât:bitki

    nef'î :çıkar ile ilgili; faydacı

    nema:büyüme; gelişme; kazanç; kâr; getiri; faiz

    neseben: soyla ilgili; soy bakımından

    neşet etmek:doğmak; ileri gelmek; kaynaklanmak

    nevi :çeşit; tür

    nez' ökme; kaldırma; yoketme

    nezaret:denetim; gözetim; bakanlık

    nezetmek: kaldırmak; ayırmak; ilişiği koparmak

    nısf :yarım; yarı; yarısı

    nidâ :çağırma; bağırma; ünlem

    nisap:derece; istenilen had; asıl; esas; yeter sayı; bir kurulun toplanabilmesi veya karar alabilmesi için gerekli sayıda üyenin bir araya gelmiş olması

    niyâbet:vekillik;

    niza :ihtilaf; çekişme; uyuşmazlık

    nizâm-nâme:tüzük

    nizasız ve fasılasız:uyuşmazlık konusu olmadan ve hiç ara vermeden; ihtilâfsız ve arasız

    nokta-i nazar :görüş; bakış açısı

    nukud :nakitler; paralar

    nükûl :vazgeçme; cayma; kaçınma

    nümune:örnek
    Fatih gibi aşık olacaksın ki
    İstanbul gibi maşuk düşsün bahtına...

  4. #14
    Moderator EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.01.2011
    Mesajlar
    4.527
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    236

    Standart

    Olveche: o şekilde

    orta malları: Yollar köprüler camiler gibi herkesin kullanabileceği kamu malları.

    ortak Yerler: Kat mülkiyetine tabi anagayrimenkulün kat maliklerince ortaklaşa kullanılıp yararlanılan yerleri.

    otlak
    bkz. yaylak kışlak.
    ölüme bağlı tasarruf: Gerçek kişilerin ölümünden sonra hukuki etki ve hükümler doğurmak üzere yapmış olduğu hukuki işlem.

    ölünceye Kadar bakma akdi: Taraflardan birinin ölünceye dek bakma ve kendisini görüp gözetme koşuluyla malvarlığını veya bir kısım malları öbürküne geçirme (intikal ettirme) borcu altına girdiği sözleşme.

    özel haklar: şahıslar ile şahıslar arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarındanyani özel hukukundan doğan haklardır.

    özel hukuk: Kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalı.
    Fatih gibi aşık olacaksın ki
    İstanbul gibi maşuk düşsün bahtına...

  5. #15
    Moderator EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.01.2011
    Mesajlar
    4.527
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    236

    Standart

    pafta: Kadastrosu yapılan yerlerin ada ve parsellerinin belli ölçülerle çizilmiş haritaları.

    parsel: İmar düzeni bakımından belli ölçüler gözönüne alınarak sınırlandırılmış arazi parçalarından her biri.

    paydaş: Bir bütünün belli bir kısmından (paydan) yararlanan; hissedar.

    pedavra:köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta; hartama.
    Fatih gibi aşık olacaksın ki
    İstanbul gibi maşuk düşsün bahtına...

  6. #16
    Moderator EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.01.2011
    Mesajlar
    4.527
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    236

    Standart

    râbıta :bağlantı; bağ; düzen; tertip

    râci :rücu eden; geri dönen; ilgisi olan

    rahin:rehin veren; rehneden

    rakabe:devri ve devir alınması olanaklı bulunan şeyin kendisi; örneğin tarlaköle gibi; mala(şeye) hakim olabilme kudreti; çıplak mülkiyet

    rapt :bağlama; bağlanma; iliştirme; bağlaç

    rayiç ürüm değeri; geçerli olan

    rayiç Değer: Bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım-satım değeri; piyasa değeri.

    ref etmek:kaldırmak; örneğin itirazın ref'i (kaldırılması)

    refik: arkadaş

    rehin: Bir borcun yerine getirilmemesi halinde alacaklarının teminatı olmak üzere ve paraya çevirtme hakkıyla birlikte alacaklı lehine verilen taşınır veya taşınmaz mal güvencesi.

    Reisievvel: birinci reis

    resen :kendiliğinden; herhangi bir isteğe gerek olmadan; otomatikman

    resim: Devlet daire ve kurumlarında görülen hizmet ve yapılan giderlerin karşılığı olarak sadece o işle ilgisi bulunan kişilerden alınan bir gelir.

    resmi gazete: Başbakanlık tarafından çıkarılan ve kanunların kanun hükmündeki kararnamelerin tüzüklerin ve bazı yönetmeliklerin yürürlüğe girmesi için yayımladığı gazetedir.

    resmi Senet: Resmi bir makam ve görevlinin usulüne göre düzenlediği veya onayladığı belge.

    resülmâl :anamal; sermaye

    reşit :ergin; rüşt yaşını doldurmuş; onsekiz yaşını dolduran veya onsekiz yaşını doldurmamasına rağmen evlenen veya yasal olarak erginliğine mahkemece karar verilen kişi

    rücu :dönme; geri dönme; cayma; sözünden dönme; sözünü geri alma; bir ödemede bulunan kimsenin bu bedeli asıl ödeme yapması gereken kişiden istemesi;

    rüçhan: öncelik; üstünlük; imtiyaz

    rüsum :resimler; devlet dairelerinde ve diğer kamu kuruluşlarında görülen hizmet ve harcamaların karşılığı olarak alınan vergiler

    rûz-nâme:gündem; yevmiye defteri; takvim

    rü'yet :davanın bakılmakta olması
    Fatih gibi aşık olacaksın ki
    İstanbul gibi maşuk düşsün bahtına...

  7. #17
    Moderator EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.01.2011
    Mesajlar
    4.527
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    236

    Standart

    sâdır olmak:çıkmak

    sahih ıhhatli; gerçek; düzgün; doğru; legal; hukuka uygun

    sâkıt usan; herhangi bir görüş bildirmeyen; düşen; düşücü; hükümsüz

    salâhiyet:yetki; bir davaya bakabilme

    sâlif-üz-zikr:zikri geçen; bildirilen

    salih :elverişli; uygun

    saniyen :ikinci olarak

    sarahat :açıklık; netlik; sarihlik; aydınlık

    sarfiyat :harcamalar; giderler

    sari :bulaşan; bulaşıcı

    satış vaadi : Bir kimsenin taşınmaz malını bir başkasına satmayı (ileride yapılacak satım akdini) taahhüt ettiği sözleşme.

    satış Vaadi : Bir kimsenin taşınmaz malını bir başkasına satmayı (ileride yapılacak satım akdini) taahhüt ettiği sözleşme.

    savcılık: Devlet adına kamu davasını açan makamdır.

    sây :emek; çalışma

    sebketmek:vâki olmak; yapılmak; olmak; ileri geçmek

    sehim: pay; hisse

    selb :zorla alma; kaldırma; giderme

    selef: önce gelen kimse

    semenatış parası; satış sözleşmesinde satana mal teslimine karşılık olarak ödenecek para

    semere:bir maldan elde edilen ürünler; Tabii Semere:Bir şeyin kendisinden oluşan ürün; Medeni Semere:tabii olmayan semere hukuki işlemlerden doğan semere

    senedâtenetler

    sened-i hâkanî:tapu senedi

    senevî enelik; yıllık

    serdetmek:ileri sürmek; öne sürmek; ortaya çıkmak; belirtmek

    seyrân-gâh:gezme yeri; dolaşma yeri

    sigorta primi : Sigorta ettirenin sigortacıya ödemekle yükümlü olduğu ücrettir.

    sin: yaşanılan süre

    sirayet :bulaşma; yayılma; geçme

    sirkat :hırsızlık; çalma; çalınma

    siyanet:koruma

    siyasi haklar: Herhangi bir biçimde devletin yönetimine ve siyasi kuruluşlarına katılmaya yönelik haklardır

    sosyal devlet: fertlerin sosyal durumlarıyla ilgilenen onlara asgari bir hayat düzeyi sağlamayı sosyal adaleti ve sosyal güvenliği gerçekleştirmeyi ödev bilen devlettir.

    sosyal ilişkiler: Şahısların birbirleriyle veya toplumla olan ilişkileridir.

    sosyal kurallar: sosyal ilişkileri düzenleyen din ahlak görgü ve hukuk kurallarıdır.

    sosyal ve ekonomik haklar: Kişinin sosyal ve ekonomik faaliyetleriyle ilgili bulunan hak ve hürrriyetlerdir.

    sözleşme: İki veya daha çok kişinin aralarında bir hukuki bağ yaratmak bu bağı değiştirmek veya ortadan kaldırmak amacıyla karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini beyan ederek yaptığı hukuki işlem; akit.

    sözleşme: İki veya daha çok kişinin aralarında bir hukuki bağ yaratmak bu bağı değiştirmek veya ortadan kaldırmak amacıyla karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini beyan ederek yaptığı hukuki işlem; akit.

    sözleşmeden Dönme: Taraflardan birinin mevcut sözleşmeden cayması; sözleşmeden rücu.

    Sudur: verilen ; çıkan

    suiniyet:kötüniyet

    sukut :düşme; düşüş

    sureti mahsusa: özel olarak; özellikle; belli amaçla

    sureti mümtaze: öncelikli

    suveri müsaddakananmış örnek

    sübût abit olma; gerçekleşme; ispatlama; ispatlanma; kanıtlama

    sükna turma yeri; oturulacak yer; konut

    sükna hakkı:bir evde veya evin bir bölümünde oturma hakkı veren kişiye bağlı bir irtifak hakkı; oturma hakkı bir evde veya evin bir bölümünde oturma imkanı veren bir irtifak hakkı.

    sülüsân :üçte iki
    Fatih gibi aşık olacaksın ki
    İstanbul gibi maşuk düşsün bahtına...

  8. #18
    Moderator EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.01.2011
    Mesajlar
    4.527
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    236

    Standart

    şagil :meşgul eden; meşgul olmayı gerektiren; işgal eden; bir mülkte oturan

    şahâdet:tanıklık

    şahbender: konsolos

    şahsi haklar: Ayni hakların aksine herkese karşı ileri sürülemeyen haklar; kişisel haklar.

    şahsiyet hakları: şahısların maddimanevi ve ekonomik bütünlüğü üzerindeki mutlak haktır.

    şahsı âhar (âher): başkası; üçüncü kişi

    şamil :içine alan; kapsayan; çevreleyen

    şâmil olmak:kapsamak; içine almak

    şârih :şerhçi; şerh eden; bir konuyu ayrıntılarıyla açıklayan

    şayi ay; hisse

    şâyi hissertak (müşterek) mülkiyette ortaklardan herbirine ait pay

    şayian rtaklaşa

    şefi :şufa (önalım) hakkı bulunan kişi; önalımcı

    şerait:şartlar; koşullar

    şerh :kişisel hakların devir sınırlamalarının ve geçici tescilin tapu siciline yazılmasını gösteren terim

    şerik rtak; iştirakçi

    şerh: Şahsi hakları temlik (devir) sınırlamalarını ve geçici tescilleri tapu kütüğünde belirten yazıların (kayıtların) genel adı.

    şibh (şibih):benzer; benzeme; benzeyiş

    şifahî beyanözlü açıklama

    şufa :önalım; öncelikli alım

    şufa hakkı:önalım hakkı; mükellefin hakkın konusu olan şeyi bir üçüncü kişiye satması durumunda hak sahibine tek taraflı bir irade beyanı ile satılan şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında öncelikle kendisine devrini isteme yetkisini veren haktır yenilik doğuran haklardandır.

    Şuhut: şahitler

    şümul :kapsam; içine alma; kapsama

    şüyu aydaşlık; hissedarlık
    Fatih gibi aşık olacaksın ki
    İstanbul gibi maşuk düşsün bahtına...

  9. #19
    Moderator EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.01.2011
    Mesajlar
    4.527
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    236

    Standart

    taaddüd: birden çok

    taahhütname: Kişinin kendi ad ve hesabına bir gerçek kişi veya tüzel kişiye karşı sözleşmeli ya da sözleşmesiz olarak bir işin yapılmasını veya bir şeyin teslimini üstlendiğini gösterir belge.

    taalluk:ilişiği olma; asılma; ilgi

    taayyün:tayin olunma; belli olma; belirme

    tabiyet: kişi veya şeyleri devlete bağlayan siyasi ve hukuki bağ; vatandaşlık. yurttaşlık; bağımsızlık

    tacir :ticaretle uğraşan; bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimsedir.

    tadât ayma; sayılma; sayım

    tadil :değiştirme; değişiklik

    tağyir:başkalaştırma; değiştirme; bozma tahakkuk gerçekleştirme; gerçekleşme

    tahaddüs: ortaya çıkmak

    tahassul:hasıl olma; sonuç olarak ortaya çıkma

    tahavvül :değişme; dönme

    tahdîdât ınırlamalar; kısıntılar

    tahfif :hafifletme; azaltma

    tahkikat: soruşturma

    tahlif: yemin

    tahliye taahhütnamesi: Kiracının kiralananı belli bir tarihte boşaltacağına ilişkin yaptığı yazılı irade beyanı.

    tahliye: Boşaltma; salıverme; serbest bırakma.

    tahrir: yazım

    tahsin: beğenme

    tahsis: Emrine verme; özgüleme.

    tahşiye: çıkıntı yapmak

    takas: Vadesi gelmiş aynı cinsten ve karşılıklı iki alacağın birbirine sayışılması.

    taksim: Ortak mülkiyette bulunan bir malın ortaklar arasında yapılan bir sözleşmeyle veya dava açmak suretiyle bölüştürülmesi.

    takyit: kısıtlama

    ta'lık :geciktirme; askıda bırakılma

    tahmil:yükleme

    tahrip :harabetme; yıkma; kırma; bozma

    tahrir :yazma; yazım

    tahriren:yazılı olarak

    taht :alt; aşağı

    tahtani:binanın alt kısmı

    tahtani fevkani.: altlı üstlü

    tahvil :değiştirme; değiştirilme; borç senedi

    tahvilat:tahviller

    takaddüm: önce gelme; önde gelme

    takarrür etmek: kararlaşmak; kararlaştırmak; istikrar kazanan kararlar

    takrîr :önerge; anlatma; anlatış; tapuda malını sattığını veya ipotek ettiğini söyleme

    takrir etmekağlamlaştırmak

    takyit ınırlama; kayıtlama; şarta bağlama; kısıtlama

    talâk: islâm hukukunda boşanma

    talîmâtnâme:yönetmelik

    tapuyu misil :tarafsız bilirkişinin belirteceği tapu; bedel; değer baha

    tarik :yol; yöntem

    târik :terkeden; bırakan

    tariki âmm: herkesin geçebilmesi için bırakılan yol; kamunun yararlandığı yol;

    tasarruf: Bir şeyden yararlanabilme ve o şey üzerinde fiili veya hukuki işlem yapabilme gücü.

    tashih:düzeltme; resmi bir kütüğün bir hukuki işlemin düzeltilmesi

    tasrih etmek: açıklamak; belirtmek

    tasvib :doğru bulma; uygun görme; onaylama

    tatbika medar imza:uygulamaya elverişli imza

    tathir :temizleme

    tavassut:aracılık; ara bulma; aracı olma

    tavazzuh: aydınlanma

    tavzîh :açıklama

    tavzif: görevlendirme

    tazammun etmek:öngörmek; sonucu doğurmak; içine almak; kapsamak

    tazminat: Maddi veya manevi zarara karşılık ödenen bedel; zarar ödencesi;hukuka aykırı olarak başkalarına verilen zararların ödetilmesi biçiminde müeyyidedir.

    teadül :beraberlik; denklik; birbirine denk gelme

    teahhur(teehhür):gecikme; temerrüt

    teâmül :örf ve adet; öteden beri olagelen insanlar arasında yapılagelen belli bir davranış.

    teati: karşılıklı gönderme

    tebaa :uyruk; bir devletin hükmü altında bulunan kimseler

    tebâdür:akla gelme; hatırlanma

    tebârüz ettirme:belirtme; ortaya koyma

    tebdil :değişme; değiştirilme

    tebeddül:değişiklik

    tebellüğ :bir tebliği alma; tebliğ edilen bir yazıyı imza ile teslim alma

    tebellür :netleşme; net olarak ortaya çıkma; aydınlanma

    tebeyyün etmek: saptanmak ; ortaya çıkmak; aydınlanmak

    tebligat: Bir hukuki işlemin yetkili makamca ilgili kişinin bilgisine sunulmak üzere kanun ve usule uygun olarak yazı veya ilanla bildirilmesi.

    tecdit :yenileme; tazeleme açıkça anlaşılacak şekilde önceki borcun yeni bir borç kurarak ortadan kaldırılması; yenileme.

    tecezzî: bölünme; doğranma

    tecvîz :ceza verme; caiz görme

    tedabir:tedbirler önlemler

    tedarik ağlama; temin etme

    tedavül ürüm; elden ele gezme; dolaşma; kullanılma

    tebdil : değiştirmek

    tebeddül : değişiklikler

    tebeyyün rtaya çıkmak

    tediye :ödeme; bir borcun ödenmesi

    tedricen:azar azar; yavaş yavaş; aşamalı olarak

    tedvîn :hukuku birleştirmek amacıylahukukun bir dalı ile ilgili yasa halinde kurallar koyma

    teehhür:gecikme; sonraya kalma

    teemmül:düşünüp taşınma; etraflıca düşünme

    teessüs :kuruluş; kurulma; yapılma; yapılanma

    tefehhüm:anlamak; akıl erdirmek

    teferruat :ayrıntı; bölgesel töreye (örfe) veya malikin açık isteğine göre bir şeyin işletilmesi veya korunması veya ondan yararlanılması için sürekli olarak ona tahsis olunan ve kullanışta o şeye bağlı kılınan yada takılan veya onunla birleştirilen taşınır mallar asıl şeyin teferruatıdır.

    teferruğ atın alanın aldığı mülkün ferağ işlemini yaptırması tapu kaydını kendi üzerine çevirme

    teffiz :bkz. tefvîz

    tefhim:verilmiş olan kararın veya hükmünduruşmada hazır bulunan taraflara yargıç tarafından sözle bildirilmesi

    tefrişat:döşeme araçları; bir yeri döşemek için kullanılan eşya

    tefvîz :ihale; sipariş etme; havale etme; dağıtım; ısmarlama; bir taşınmazı belli bedel karşılığında üçüncü kişinin üzerinde bırakma

    tehâlüf:yargıcın iki tarafa da yemin vermesi; birbirine zıt olma

    tehir erteleme; ara verme

    tek taraflı irade beyanı: Hukuki bir ilişkide taraflardan birinin o ilişki bakımından hüküm ve sonuç doğurmaya yetecek şekilde iradesini açıklaması.

    tekabül etmek:karşılamak; karşılık olmak

    tekaüd :emeklilik

    tekâyüd:birbirine hile yapma

    tekeffül :birine kefil olma; kefalet verme; garanti etme

    tekemmül:tamamlanma; olgunlaşma

    tekevvün etme: yaratılma; meydana gelme

    telâfi: zararı karşılama; giderme; eksikliği giderme

    telâhuk: birbirine katılma; yarışma; hakların yarışması

    telhîs: hülasa etme; özetleme; özet

    telif: yazma; uzlaştırma

    telif hakları : fikir ürünü eserler üzerinde yaratıcısının sahip bulunduğu haktır.

    telvis etmek: kirletmek

    temadi: sürüp gitme; süregelme; devamedegelme; sürme; uzama

    temellük:mülk edinme; kendine mal etme; sahip olma; sahiplenme; devralma

    temerrüd:direnme; borcun ifasında gecikme bir yükümlülüğün yerine getirilmesinde oluşan gecikme; direnme

    temettü: kâr; kazanç payı; yarar

    teminat: Belli bir hukuksal durumu (genellikle borcun ödenmesini) sağlamak için verilen garanti.

    teminat akçesi: bir sözleşmenin kurulması için taraflardan birinin diğerine vermek yükümlülüğünde bulunduğu para

    temlik: devir

    temlik: Bir malın veya hakkın bir hukuki işlemle başkasına devredilmesi; mülkiyetin nakli.

    temyiz Kudreti: İyiyi kötüden ayırma ve makul biçimde davranışta bulunma yeteneği.

    tenâküz: çelişki

    tenbih: uyarma; uyarı

    tenezzül: inme; alçalma; düşme; kendine aykırı gelen bir işi veya durumu kabul etme

    tenkis: indirme; azaltma; eksiltme

    tenmiye: nemalandırma; artırma; işletme

    tensip: uygun görme

    tenvîrât: aydınlatma; ışıklandırma

    tenzil: indirtme; azaltma

    terâküm: birikme; biriktirme

    tercihe şayan: üstün tutulan; yeğlenen; tercih edilen

    tereke (terike): miras bırakanın mirasçılarına geçen kalıtı; kalıt; mirasçılara kalan malvarlığı

    terekküp etmek: oluşmak

    teressübât :tortulanmalar; dibe çökmeler; durulmalar

    terettüp etmek: düşmek; doğmak; ait olmak; sırası gelmek; gerektirmek

    terhin :rehin olarak verme; emanet bırakma

    terkin ilme; çizme; resmi kütük veya defterde yazılı bulunan bir konunun (şerhin) çizilmesi

    termim: tamir etme; onarma; düzeltme; iyileştirme

    tersîmât: resmetmeler; resmini yapmalar; çizmeler

    tertip ıra; düzen; düzenleme

    tesâhub: sahip çıkma; koruma

    tescil: Resmi kütük veya defterlere bir konunun (hakkın) yazılması kayıt düşülmesi.

    tesellüm :teslim alma

    tesmiye :ad koyma; isimlendirme; belirleme

    tesviye onuca bağlama; çözümleme; gereğini yapma; seviye; düzdüzeltme

    teşevvüş: karışıklık; kargaşalık

    teşmil :kapsamına alma; yayma

    tevakkuf: bağlı olma; durma

    tevarüs :bir kimseden miras kalma; mirasa konma; kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme

    tevdi etmek: vermek; bırakmak; sunmak

    teveccüh :yönelme; yakınlık duyma; sevgi

    tevellüt: doğum; doğma

    tevessül etmek: başvurmak; kalkışmak; girişmek

    tevfik :uydurma; uygunlaştırma

    tevfikan: uyarınca; (ona) göre

    tevhid :birleştirme

    tevkil: Vekil olarak tayin edilmiş kimsenin vekillik yetkisini bir başkasına devretmesi.

    tevlit etmek: doğurmak

    tevliyet :vakfın işlerini yönetmek

    tevliyet davası: mütevellilik davası; vakfın işlerine bakma göreviyle ilgili dava

    tevsî' :genişleme

    tevsîk :belgelendirme

    tevzi :dağıtma

    tezâyüd: artış; çoğalma

    tezkere-i sâmiyye: sadrazamlık makamından yazılan tezkere

    tezyinat üslemeler

    toplu iş sözleşmesi: işçi sendikaları ile işveren veya işveren sendikaları arasında yapılan ve iş şartlarını tarafların hak ve borçlarını düzenleyen yazılı bir anlaşmadır.

    trampa: Bir malın başka bir malla veya bir hakkın başka bir hakla değiştirilmesini konu alan sözleşme.

    tüzel Kişi: Kendisini oluşturan gerçek kişilerin üzerinde ve onlardan bağımsız bir varlığı ve belirli bir amacı bulunan.

    tüzük : Bir kanunun uygulamasını göstermek veya kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere kanunlara aykırı olmamak şartıyla ve Danıştayın incelemesinden geçirtilerek Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan yazılı hukuk kurallarıdır
    Fatih gibi aşık olacaksın ki
    İstanbul gibi maşuk düşsün bahtına...

  10. #20
    Moderator EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.01.2011
    Mesajlar
    4.527
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    236

    Standart

    uhde :görev; birinin yapmakla yükümlü olduğu iş; bir işin yapılacağına söz verme

    uhdesinde: üzerinde; sorumluluğunda

    ulak :haberci; haber götürücü

    umran: bayındır

    umranî: bayındırlıkla ilgili; imarlı hale getirme

    umur :işler

    urup :arşının sekizde biri

    uyrukluk : Şahısları veya şeyleri devlete bağlayan hukuki ve siyasi bağdır.

    uygulama imar plânı : onaylı halihazır haritalar üzerinde varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar plân esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını bunların yoğunluk ve düzeni yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama plânlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntılarıyla gösteren plân

    uzatılmış mal ortaklığı: Evlilik birliğinin eşlerden birinin ölümüyle son bulması halinde sağ kalan eşin ölen eşin çocuklarıyla birlikte devam ettirdiği mal ortaklığı rejimi.

    üçüncü şahıs: Bir sözleşmenin davanın veya icra takibinin taraflarından olmayan kişi.

    üst hakkı: Taşınmaz malikinin bir başkasına arsasının üstünde ya da altında inşaat yapma veya mevcut inşaatı koruma (ona sahip olma) yetkisi verdiği irtifak hakkı.
    Fatih gibi aşık olacaksın ki
    İstanbul gibi maşuk düşsün bahtına...

2. Sayfa - Toplam 3 Sayfa var BirinciBirinci 1 2 3 SonuncuSonuncu

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

  • Şikayet, Telif hakları ve Yasal bildirimler için tıklayın.
  • .

    İletişim: [email protected]