Rehberlik hizmetlerinin ortaya çıkışında teknolojik gelişmelerden kaynaklanan bazı toplumsal sıkıntıların beliren yeni ihtiyaçların önemli rolü olmuştur. Aşağıda rehberliğin ortaya çıkmasına yol açan toplumsal düşünsel ve bilimsel gelişmelere değinilmiştir.

Meslek Seçiminin Zorlaşması:

Teknolojik gelişme ile birlikte ortaya çıkan endüstrileşme ve kentleşme olgusu rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerini ortaya çıkaran koşulların başında gelmektedir. Endüstrileşme çalışma hayatında çok köklü değişiklikler meydana getirmiştir. Bunların en önemlisi meslek çeşidinin hızla artması ve uzmanlaşmanın gelişmesidir. Bu da meslek seçme durumunda olan bir gencin karşısında seçeneklerin artmasına yol açmıştır. Gerçi bir kimsenin dikkate alacağı seçenek sayısı gördüğü eğirimle sınırlıdır ama en olumsuz koşullarda bile kişinin önünde birden fazla seçenek bulunabilir. Ancak kişinin meslekleri algılayabilmesi ve kendisine uygun olanı seçebilmesi için onları yakından tanıması gereklidir.

Bireysel Farkların Eğitimde Dikkate Alınmasının Zorunluluğu:

Teknolojinin gelişmesi ve demokrasi ideallerinin benimsenmesi ile temel eğitim toplumda bütün bireylere zorunlu hale getirilmiştir. Temel eğitimin yaygınlaştırılması toplumun çok değişik kesimlerinden gelen yetenek ilgi değer ve eğitim ihtiyacı birbirinden farklı bireylerin aynı sınıflarda toplanmalarına yol açmıştır. Farklı öğretim programlarına uygun öğrencilerin yerleştirilmesi için psikolojik incelemelerin yapılmasını ve öğrencilerin niteliklerine uygun programlara kendiliklerinden yönelmelerini sağlamak üzere rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerine gerek görülmüştür.

İlerici Eğitim Anlayışının Benimsenmesi:

"İlerici eğitim" anlayışında eğitimin merkezini artık öğretmen ya da konular değil öğrenen bir varlık olarak öğrenci almaktadır. Öğrenciden hız alan bu eğitim anlayışı onu duygu düşünce ve değerleri ile bir bütün olarak görmektedir. Öğretimde ilgi öğrencinin öğrenim yaşantılarına odaklaşmıştır. Öğretmen öğrencisinin her türlü gelişim sorunu ile ilgilenme ve öğretim etkinliklerini onun ilgi ve ihtiyaçlarına uyarlama sorumluluğunu duymaktadır.

Demokratik Toplumlarda Bireylere Tanınan Seçme Özgürlüğü:

Çağdaş toplumların benimsediği demokratik yaşama biçimi de rehberliği gerekli kılan koşulların başında gelmektedir. Demokratik toplumlarda hiç olmazsa ilke olarak her bireye eğitim görme ve toplumdaki meslek ya da sosyal sınıf hiyerarşisinin en üst basamaklarına yükselme hakkı tanınmıştır. Ancak bireylerin eğitim olanaklarından yararlanabilmeleri sahip oldukları ekonomik olanaklar ve içinde yaşadıkları çevrenin kültürel değerleri yani eğitime verilen önem ile sınırlıdır. Demokratik toplumlarda bir kimse çok çalışarak ve mevcut olanaklarını kullanarak yeteneklerini geliştirebilir ve toplumsal konumunu ilerletebilir. Toplumumuzda eğitim yoluyla durumunu geliştirme özlemleri yaygın bir değer olarak gözlenmektedir. Böyle bir özlemin gerçekleşebilmesi için bireyin toplumda kendisine açık fırsatları görebilmesi ve bunları değerlendirebilmesi gerekir. Bireylerin seçme özgürlükleri arttıkça karar verme durumunda sorumlulukları da artmaktadır. Doğru karar verme sorumluluğu ile karşılaşan bir kimse seçenekleri daha yakından tanımak istemekte ve profesyonel bir yardıma ihtiyaç duymaktadır.

Demokratik Yaşamın Karar Verme Gücüne Sahip Bireyler Gerektirmesi:

Gelişen teknoloji daha çok yetişmiş insan gücü gerektirmekte demokratik yaşam daha bilinçli tercihlerini daha akıllıca yapabilen bireylere ihtiyaç göstermektedir. Doğru karar verme gücü aile de okulda ve diğer çevrede bireyin diğer bireylerle ilişkilerinde karşılâştığı seçme ve l:arar verme fırsatlarında getirdiği deneyimlerle gelişmektedir. Rehberlik ve psikolojik danışma bireye karar durumlarında planlı ve sistemli yardımlar sağlayarak onun karar verme becerisini geliştirmesine katkıda bulunmaktadır.

Eğitimde Bireyin Duygusal Yönüne Verilen Önemin Giderek Artması:

İnsan düşünen ve duyan bir varlıktır. Ancak eğitimde insanın bilişsel yönüne fazlaca önem verildiği buna karşılık duyuşsal yönünün ihmal edildiği görülmektedir. Öğretmenler genellikle öğrenciyi sadece öğrenen zihinsel bir varlık olarak görmekte tüm sorunlara akıl ve mantıkla yaklaşmasını beklemektedirler (Arbuckle 1961 ).

İnsanın bir bütün olarak gelişmesi duyuşsal dünyasının da anlaşılmasını ve geliştirilmesini gerekli kılar. Bir kimsede davranış değişikliği olabilmesi için kişinin önce o davranışının gerisindeki duyguyu fark edip yaşaması gerekir. Eğer kişi tam olarak fonksiyonda bulunacaksa önce kendini bütün yönleri ile algılaması gerekmektedir. Bu gün davranışların gerisinde bilinçli ya da bilinç dışı duyguların varlığı kabul edilmekte bunların bastırılmadan tam olarak yaşanmasının psikolojik sağlık için gerekli olduğu kabul edilmektedir. Duyguların incelenmesi ve yaşanması ise psikolojik danışma hizmetlerinin sağladığı bir yardımdır.

Psikometride Gelişmeler:

Bireylerin kendilerini tanımalarına yardım hizmeti olan rehberliğin gelişmesinde psikometri alanındaki çatışmaların önemli katkıları olmuştur. İnsanlar arasında sayılamayacak kadar çok yönden farklar olduğu her zaman ve herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Psikometri bu özelliklerin bilimsel yollarla ölçülmeye başlanmasıyla birlikte önem kazanmıştır.

Akıl Sağlığına Verilen Önemin Artması:

Gelişmiş demokratik toplumlarda insana verilen değer bireyin akıl sağlığının korunması için yapılan girişimlerde de kendini göstermiştir.

Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri öğrencilerin kişilik gelişimleri için en uygun ortamı yaratma yolundaki çalışmaları ile akıl sağlığının korunmasına ve geliştirilmesine en önemli katkıyı sağlamaktadır. Öte yandan bireylerin akıl sağlığını koruma gereğinin hissedilmesi okullarda psikolojik danışma hizmetlerinin gelişmesine olanak sağlamıştır.