-C-
CABBAR: (Ar.) Er. - (bkz. Cebbar).
CABGU: (Ar.) Er. 1. Efendi 2. Bey. 3. İleri gelen saygın kimse.
CABİR: (Ar.) Er. - 1. Cebreden zorlayan. 2. Galip gelen. 3. Aziz ve kuvvetli olan. Allah'ın hükümlerini uygulamada güç kullanan. 4. Kırıkçı kırık sancı. Cabir b. Abdullah b. el-Ensari: Sahabedendir (603-697). Birinci Akabe Bey'atından sonra müslüman oldu. Rasulullah'ın bulun savaşlarına katıldı. Sahabenin bilginlerindendi. Kendisinden çok sayıda hadis rivayet edilmiştir.
CABİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Cabir).
CABİYE: (Ar.) Ka. 1. Hazine (bkz. Semahat). 2. Şam'ın güneybatısında Çavlan'da bir yer. 3. Havuz.
CAFER: (Ar.) Er. - Küçük akarsı. Çay. Cafer b. Muhammed: Lakabı es-Sadık olup 12 imamın 6.'ncısıdır. Muhammed b. el-Bakır'ın yerine imamete geçmiştir. Cafer-i Tayyar: Hz. Alinin kardeşi olup Mute savaşında bayrak tutarken iki elini de kaybederek şehid olmuştur. Bugün Mute civarında kabri bulunmaktadır.
CAHİD: (Ar.) - Er. - Cehdeden elinden geldiği kadar çalışan. Bu kelime Kur'an-ı Kerim'de "cihad et". "Allah yolunda savaşa çık" anlamında kullanılmıştır. - Dil kuralında "d/t" olarak kullanılmaktadır.
CAHİDE: Ka. - (bkz. Cahid).
CAHİZ: (Ar.) Er. 1. Gözü pek yürekli cesur kimse. 2. Patlak gözlü. Daha çok lakap olarak kullanılmıştır. - Cahiz b. Ebu Osman Basra Mutezile kelamcılarının ileri gelenlerinden. Bir köle olduğu halde ilimde ilerlemiş ve devrinin ünlü simalarından olmuştur.
CAİZ: (Ar.) Er. 1. Geçer. 2. Caiz İslam'ın mumaleta taalluk eden 5 ahkamından biridir. 3. İşlenmesi yapılması "müsaade alınabilir" anlamında olup şeran yasaklanmayan her fiili içerir.
CAİZE: (Ar.) Ka. 1. Armağan hediye. 2. Yol yiyeceği azık. 3. Eski şairlere yazdıkları methiyeler için verilen bahşiş.
CALİB: (Ar.) Er. - Çekici celbedici cazib.
CALİBE: (Ar.) Ka. - Kendine çeken celbeden çekici.
CALP: (Ar.) Er. - Güçlü kuvvetli gayretli.
CALUT: (Ar.) Er. - Calut Ad ve Semud kavimlerinin soyundandır. Hz. İsmail'den evvel bir müddet Beni İsrail'e hükümdar oldu. Onlara zulmetti. Filistin'de yaşayan Berberilerin krallarına Calut adı veriliyordu. Filistinlilere yaptığı zulümden dolayı Hz. Davud tarafından öldürülmüştür. Kur'an-ı Kerim'da üç yerde ismi geçmektedir (el-Bakara 249-250-251). İsim olarak tercih edilmez.
CAMİ: (Ar.) Er. 1. Derleyen toplayan. 2. İçine alan. 3. Cuma namazı kılınan mescid. 4. En az sekiz bablık hadis kitabı. - Molla Cami: İranın XV. asırda yetişmiş büyük mutasavvıf mütefekkir alim ve şairi. Asıl adı Mevlana Nureddin Abdurrahman b. Nizameddin'dir. Birçok manzum ve mensur eserleri vardır.
CAN: (Fars.) Er. 1. Can ruh. Hayat. 2. Güç kuvvet hayatiyet dirilik. 3. Gönül yakın dost çok sevilen arkadaş. 4. Mevlevi ve Bektaşi tarikatlarında dervişlerin birbirlerine hitabı. 5. Kişi fert. 6. Sevgili.
CANAL: (Tür.). 1. Gönül al. Kendini sevdir sevilen biri ol. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
CANALP: (Tür.) Er. - Özünde yiğitlik güçlülük olan kimse. Cana yakın yiğit.
CANAN: (Fars.) Ka. - Sevgili gönül verilmiş sevilen kadın.
CANAY: (Tür.). - Ay gibi temiz saf parlak kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
CANAYDIN: (Tür.) Er. - Özü temiz aydınlık ruhlu kimse.
CANBEK: (Tür.) Er. 1. Özü pek. 2. Güçlü kişilikli kimse. Canbek Giray (1568-1636): Kırım hanı. Devlet Giray'ın torunu. Şakay Mübarek Giray'ın oğlu. Selamet Giray'ın son zamanlarında kalgay (veliaht) oldu. Arkasından han oldu. IV. Murat tarafından Rodos'a sürüldü.
CANBERK: (Tür.) Er. - Güçlü sağlam kimse.
CANBEY: (Tür.) Er. - Canım gibi sevgili.
CANBULAT: (Tür.) Er. - Canbulat en-Naşirî. Mısır Memlûk sultanı. Yaşbekin kölesiydi. Yaşbek Canbulat'ı Sultan Kayıtbay'a sattı. Kayıtbay kendisine önemli görevler verdi. Halep ve Şam valiliğine kadar yükseldi. 1500 yılında sultanlığı ele geçirdi.
CANDAN: (Tür.) Ka. 1. Samimi içten kalbi. 2. Yakınlık belirten davranış.
CANDANER: (Tür.) Er. - İçten samimi dost kimse.
CANDAR: (Tür.) Er. 1. Silah taşıyan can ve dar isimlerinden müteşekkil birleşik isim. 2. Osmanlı'da hassa askeri kılıç askeri idam hükümlerini infaz eden kimse. 3. Jandarma. Muhafız.
CANDEĞER: (Tür.) Er. - Uğrunda can verilecek kadar güzel değerli sevilen.
CANDEMİR: (Tür.)Er. - Özü güçlü demir gibi sağlam kişilikli.
CANDOĞAN: (Tür.) Er. - Cana doğan.
CANEL: (Tür.) Er. - İçten uzatılan el dostluk eli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
CANER: (Tür.) Er. - Delikanlı genç dinamik. - Can ve er kelimelerinden birleşik isim.
CANFEDA: (Fars.). - Canını veren özverili kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Canfeda Hatun: III. Murad'ın annesinin en gözde cariyesiydi. Harem kethüdalığına getirildi ve sarayda büyük nüfuz kazandı.
CANFER: (Fars.) Er. 1. Aydın bilgili. 2. Güçlü saygın.
CANFEZA: (Fars.) Ka. - Can artıran cana can katan.
CANGİRAY: (Tür.) Er. - (bkz. Giray).
CANGÜL: (Tür.) Ka. 1. Gül gibi canlı. 2. Güzel temiz kimse.
CANGÜN: (Tür.) Er. - Doğduğu gün çok sevinilen kimse.
CANGÜR: (Tür.) Er. - Canlı neşeli kimse.
CANİB: (Ar.) - Ön taraf cihet. -Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
CANİPEK: (Tür.) Ka. – Yumuşak huylu (kimse).
CANKAN: (Tür.) Er. - Soyu temiz asil kimse.
CANKUT: (Tür.) Er. 1. Kişinin mutluluğu talihi şansı uğuru. 2. Mutlu talihli kimse.
CANNUR: (Tür.) Ka. - Özü aydınlık nurlu kimse.
CANOL: (Tür.) Er. - Canım ol can gibi içten ol.
CANRUBA: (Fars.) Ka. - Gönül alan sevgili.
CANSAL: (Tür.) Er. - (bkz. Can). -Can ve sal kelimelerinden birleşik isim.
CANSEL: (Tür.) Ka. - Hayat veren su. - Can ve sel kelimelerinden birleşik isim.
CANSEN: (Tür.). - Sen cansın sevilensin. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
CANSER: (Tür.). - (bkz. Can). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
CANSES: (Tür.) Ka. - (bkz. Canser).
CANSET: (Tür.) Ka. - Küçük kraliçe prenses.
CANSEVER: (Tür.) Ka. - (bkz. Cansın).
CANSIN: (Tür.) Ka. Canım gibisin canımsın.
CANSOY: (Tür.) Er. - Asil soylu cana yakın.
CANSU: (Tür.) Ka. 1. Hayat veren su tazelik. 2. Sevgili sevimli.
CANSUN: (Tür.) - (bkz. Cansu). -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
CANTEKİN: (Tür.) Er. - Tek can eşsiz can.
CANTEZ: (Tür.) Er. - Tez canlı aceleci.
CANTÜRK: (Tür.) Er. - İyi hasletlere sahip Türk.
CANVER: (Tür.) Er. - Canlı haşere.
CARULLAH: (Ar.) Er. - Allah'a yakın. Allah dostu. Carullah Zemahşeri: Müfessir alim.
CAVİD: (Fars.) Er. - Baki daimi ebedi.
CAVİDAN: (Fars.) Ka. - Daimi kalacak olan sonrasız ebedi.
CAVİDE: (Fars.) Ka. - (bkz. Cavidan).
CAVİT: (Fars.) Er. - (bkz. Cavid).
CAZİM: (Ar.) Er. 1. Kesin. 2. Kesin kararlı. Cazim Mehmed: Türk şair (1725).
CEBBAR: (Ar.) Er. 1. Cebreden zorlayıcı. 2. Kuvvet kudret sahibi Allah Allahın isimlerinden. 3. Becerikli. 4. Gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi.
CEBE: (Ar.) Er. 1. Zırh. 2. Osmanlıda silah ihtiyacını karşılayan aracın adı. Cebeci ocağı Yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla ilga edilmiş kaldırılmıştır. Cebe Ali Bey: Türk komutan (XV. yy.) İstanbul'un fethine kendi sipahileriyle katıldı. Ele geçirdiği kapı kendi adıyla anıldı. Cibali kapısı.
CEBEL: (Ar.) Er. 1. Dağ. 2. Tarıma elverişsiz arazi.
CEBERUT: (İbr.) Er. - İbranice "kudret" anlamına gelmektedir. Yeni Eflatuncu filozoflar ile işraki felsefesine tabi olan mutasavvıflara verilen ad.
CEBİR: (Ar.) Er. 1. Zorlamak. 2. Düzeltme onarma. 3. Kırık veya çıkık bir kemiği yerleştirip sarmak.
CEBİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Cebir).
CEBRAİL: (Ar.) Er. 1. Peygamberlere vahiy getiren dört büyük melekten biri. 2. Cibril İbranice Allahın kulu. 3. Az çok zorla olgunlaştırmak. Cebrail b. Ömer. Batı Karahanlı hükümdar (1099-1102).
CEDİS: (Ar.) Er. - Arabistanın yerli kabilelerinden birinin adı.
CEHDİ: (Ar.) Er. - Uğraşan çalışan. Çaba ve gayret gösteren.
CEHİD: (Ar.) Er. - Çalışma çabalama uğraşma. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
CEHM: (Ar.) Er. - Cehm b. Safvan: İslam kelamcısı. Mürcie ve Mutezile kelamından kendisine ait inanç kaidelerini belirleyerek özel bir akım geliştirmiştir. Öğrencileri II. yy.'a kadar Cehmiye inancını taşıyarak Tirmiz'de yaşadılar. Daha sonra Eş'ariye mezhebine girmişlerdir.
CEHVEN: (Ar.). - Kurtuba'da yerleşmiş birçok alim fakih vezir yetiştirmiş meşhur bir Arap ailesi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
CELADET: (Ar.). 1. Gözüpeklik. 2. Yiğitlik. 3. Kahramanlık.
CELAL: (Ar.) Er. 1. Büyüklük ululuk azamet. 2. Hiddet öfke. 3. Allah'ın "Kahhar cebbar mütekebbir" gibi sertlik ve büyüklük ifade eden sıfatları. Kur'an'da Rahman suresi 27 78. ayetlerde geçmektedir. Zül Celali; Celal sahibi Allah.
CELALEDDİN: (Ar.) Er. 1. Dini savunan. 2. Dinin ululadığı övdüğü. Celaleddin Harizmşah: Son Harizm hükümdarı (Öl. 1231). Celaleddin Rumi: Ünlü Türk mutasavvıfı Mevlana. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılmaktadır.
CELASUN: (Tür.) Er. 1. Kahraman cesur atak delikanlı yiğit. 2. Genç sağlıklı gürbüz.
CELAYİR: (Tür.) Er. - Moğol kavminin bir kolu olup birçok kabileyi bünyesinde toplamıştır. Celayirliler devleti kendisine İlhanlılar devletini örnek almıştır.
CELİL: (Ar.) Er. 1. Büyük ulu. (bkz. Celal). Allah için sıfat olarak kullanılır. 2. Osmanlı devletinde vezir ve müşir rütbelerinde bulunanlara hitapta bu sıfat kullanılırdı. 3. Güzel sanatlarda bir yazı stili.
CELİLAY: (a.t.i.). - Ulu yüce ay. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
CELİLE: (Ar.) Ka. - (bkz. Celil).
CELVET: (Ar.) Er. 1. Yerini yurdunu terk etmek. 2. Tasavvufta kulun Allanın sıfatlarıyla halvetten çıkışına ve fena fillahda fani oluşuna denilir. Celvetiye; Aziz Mahmud Hüdayi'nin kurduğu tarikatının adı.
CEM: (Ar.) Er. 1. Toplama biraraya getirme yığma. 2. Hükümdar şah. 3. Süleyman Peygamberin lakabı. 4. Büyük İskender'in lakabı. Cem Sultan: Fatih Sultan Mehmed'in Çiçek hatundan olma oğlu (1459-1495).
CEMAL: (Ar.) Er. - Yüz güzelliği zahiri ve batıni güzellik. Allah'ın rahmetle tecellisi. Allah'ın lütuf ihsan rıza sıfatlarının karşılığı.
CEMALLEDDİN: (Ar.) Er. 1. Dinin cemali parlak yüzü. Daha çok şeref unvanı olarak kullanılmıştır. el-Cevad el-İsfahani tarafından ilk defa kullanılmıştır.
CEMALULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın lütfü bağışı.
CEMİL: (Ar.) Er. 1. Güzel erkek. 2. İyilikle anma. 3. Eskiden okullarda verilen başan kağıdı.
CEMİLE: (Ar.) Ka. 1. Güzel kadın. 2. Gönül almak amacıyla yapılan davranış. 3. İlk Emevi devrinde yaşamış meşhur Arap şarkıcısı.
CEMİNUR: (Ar.) Ka. - Işık nur topluluğu çok nurlu aydınlık kimse.
CEMRE: (Ar.) Er. 1. Ateş. 2. Kor halinde ateş. 3. Şubat ayında azar azar artan sıcaklık. 4. Hacıların Mina'da şeytan taşlaması. Küçük taş parçası. Arafat'ta hacıların şeytan taşlamaları.
CEMŞASB: (Fars) Er. 1. Hz. Süleyman. 2. Cemşid'in oğlu.
CEMŞİD: (Fars.) Er. - Cemşasb'ın babası.
CENAB: (Ar.) Er. - "Yan"manasına gelir. Şeref onur ve büyüklük terimi olarak kullanılır. Hazret Cenab-ı Hakk Cenab-ı Halik Allah. - Dil kuralı açısından "b/p" olarak kullanılmaktadır.
CENAN: (Ar.) Ka. - Kalb yürek gönül.
Paylaş