Foruminci.net

Teşekkür Teşekkür:  0
Beğeni Beğeni:  0
Beğenmedim Beğenmedim:  0
3. Sayfa - Toplam 4 Sayfa var BirinciBirinci 1 2 3 4 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 21 ile 30 ve 34

Konu: Tiradlar - Tirad Örnekleri - Oyuncu Adayları İçin Tiradlar

  1. #21

    www.foruminci.net

    MeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.02.2009
    Bulunduğu yer
    sözün bittiği yer..
    Mesajlar
    30.861
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    90
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    Oyunu Adı: Don Cristobita ile Dona Rosita'nın Acıklı Güldürüsü
    Yazan: Federico G. Lorca
    Çeviren: Memet Fuat



    SİVRİSİNEK – Bayanlar bir de baylar! Dinleyin hele! Küçük delikanlı kapa çeneni... sen de küçük hanım otur yerine yoksa öyle bir pataklarım ki seni yerinden bile kıpırdayamazsın bir daha! Susun sessizlik babasının evindeymiş gibi dolaşsın dursun. Susun susun da son söylenen sözlerin tatlı kalıntıları süzüle süzüle suyun dibine otursun. (Bir davul sesi.) Ben bir de benim bu kumpanyam ta eskiden soylu kişilerin tiyatrosundan kalmayız; kontların markizlerin tiyatrosundan; altınlar aynalar tiyatrosu; hani şu soylu bayların uyumaya geldiği soylu bayanların da... onların da uyumaya geldiği... Beni bir de benim bu kumpanyamı kapatıp üstümüze kilidi basmışlardı. Neler çektik bilemezsiniz. Ama bir gün ben anahtar deliğine gözümü uydurdum ışıkta taze menekşe gibi titreyen bir yıldız gördüm. Zorladım dayandım sonuna kadar açtım gözümü... çünkü rüzgar delikten içeri parmağını sokmuş gözümü kapatayım diye dürtüp duruyordu... o yıldızın altından cici kayıkların yol sürdüğü geniş bir ırmak bana bakıp gülümsedi. Söyledim arkadaşlarıma tarlalardan çayırlardan koşa koşa kaçtık basit insanları soylu olmayan kişileri aradık; onlara belki gösterebiliriz diye şeyleri küçük şeyleri küçük minik işlerini dünyanın; dağlardaki yeşil ayların altında kıyılardaki gül rengi ayların altında. Eh şimdi de ay yükseldiğine ateşböcekleri ufacık mağaralarına çekildiklerine göre "Don Cristobita ile Dona Rosita'nın Acıklı Güldürüsü" adlı oyunumuza başlayabiliriz. Kaba Cristobita'nın tersliklerine yaratacağı üzüntülere Dona Rosita'nın çekeceği acılara hazırlayın kendinizi; yalnızca bir kadın değil Dona Rosita donmuş suların üzerinde uçan bir yağmurkuşu dokunsan kırılıverecek küçücük bir ispinoz; onun çekeceği acılara ağlamaya hazırlanın. Hadi başlayalım öyleyse! (Çıkmasıyla girmesi bir olur.) Gel şimdi... ÇAL!... RÜZGAR GİBİ ES!... şu merak dolu yüzleri yala geç; al götür iç çekişlerini dağların ardına; sevgilisiz küçük kızların gözlerinde biriken yaşları kurut!
    (Müzik)
    Dört küçük yaprağı vardı
    ağacımın
    da rüzgar...
    aldı götürdü.





  2. #22

    www.foruminci.net

    MeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.02.2009
    Bulunduğu yer
    sözün bittiği yer..
    Mesajlar
    30.861
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    90
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    Oyunun Adı: Cyrano de Bergerac
    Yazan: Edmond Rostand
    Çeviren: Sabri Esat Siyavuşgil

    CYRANO – Bu kadarı az delikanlı! Asıl iş edada. Mesela bak hoyratça “Burnum böyle olsaydı mösyö mutlak Dibinden kestirirdim!” Dostça “ Yana yatmaz mı? Senden önce davranıp kadehe batmaz mı?” Tarifle “Burun değil bir kere coğrafyada Böylesine dağ denir dağ değil yarımada!” Mütecessis “Acaba ne işe yarar bu alet? Makas kutusu mudur divit midir izah et?” Zarifhane “kuşları sevdiğiniz besbelli! Yorulmasın diye yavrucaklar temelli Tünek kurmuşsunuz!” Pürneşe “ Birader şu Koskocaman burunla türün içince komşu yangın var demiyor mu?” Müdebbir; “Aman yavrum! Bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum!” Müşfik “Yaptırın ona küçük bir şemsiye Yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!” Alimane “Görmüşüm Aristophanes’de belki Hippocampelephantocamelos adındaki Hayvanın burnu gayet büyükmüş!Sen ne dersin?” Nobran “Zaten bilirim sen misafir seversin; Bu şapka asmak için mükemmel icat!” Şairane “Ey burun bütün cihana inat Seni baştan aşağı nezle etmeye kaadir Tek rüzgâr bulunamaz karayel müstesnadır!” Hazin “Bir de kanarsa Kızıldeniz! Ne bela! Hayran “ Lavantacıya ne mükemmel tabela!” Lirik “Bu Tanrıların bindiği bir gemidir!” Safiyane “Abide ne günleri gezilir?”” Hürmetkârane “Mösyö kibarsınız muhakkak Yoksa var mı cumba sahibi olmak!” Köylü “Vış anam! Bu ne? Bilmem guş muh balık mıh? Yoğusa tohuma kaçmış bir salatalıh mı?” Sivri akıllı “Bunu tombalaya koymalı! Kim elinden kaçırmak ister böyle bir malı?” Ve hıçkıra hıçkıra nihayet Pyrame gibi “Bu ne felaket! Bu ne musibettir Yarabbi! Böyle berbat edip de yüzünü sahibinin Şimdi de utancından kızarıyor bak hain!” -Olsaydı biraz nükte biraz malumatınız İşte karşıma geçer bunları sayardınız. Fakat sizde nükteden eser yok zerre kadar Neyleyeyim Cenabıhak ihsan buyurmamışlar! Zaten bir parça icat kudreti olsa bile Böyle seçkin muhterem huzzar önünde hele Bana bu şakaları yapmazdınız elbet. Ağzınızdan çıkmaya daha olmadan kısmet Bunlardan bir tekinin en ufak başlangıcı Karşınıza Bergerac’ın kılıcı! Ben bunları söylerim oldukça belagatla! Başkasından dinlemem fakat tekini bile.





  3. #23

    www.foruminci.net

    MeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.02.2009
    Bulunduğu yer
    sözün bittiği yer..
    Mesajlar
    30.861
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    90
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    Oyunun Adı : KLEOPATRA
    Yazar : William Shakespeare
    Türkçesi : Sebahattin EYÜBOĞLU


    KLEOPATRA
    Varım yoğum burada yazılı; küçük şeyler dışında
    Altın gümüş mücevher olarak nem varsa
    Tam değeriyle gösterilmiştir hepsi.
    Seleucus nerede?
    ( Seleucus girer )
    İşte hazineme bakan; sorun kendisine efendimiz
    Başı üzerine yemin ederek söylesin
    Kendime hiçbir şey ayırmadığımı.
    (Seleucus bunun doğru olmadığını söyler )
    Bak Caesar bak da gör zafer nasıl
    Ardından sürüklüyor herkesi! Benim adamlarım
    Senin şimdi. Durum değişirse seninkiler benim olur.
    Bu Seleucus' un nankörlüğü kudurtuyor beni.
    Ah seni köle parayla sevişenlere güvenmek!
    Gibi bir şeymiş demek sana güvenmek!
    Ne kaçıyorsun geri? Kaçarsın ya! ama bil ki
    Kanat bile taksalaryakalar oyarım o gözleri ben.
    Seni köle seni yüreksiz kalleş satılık köpek
    Alçakların alçağı seni!
    Ah Caesar ne acı yüzkarası bu ?
    Sen yücelerden inip beni görmeye gelmişsin
    Sultanlığınla ben zavallıya zarar vermişsin
    Kendi adamımsa bunca ağır utançlarıma
    Bir utanç daha ekliyor hainliğiyle.
    Dile iyi yürekli Caesar diyelim ki
    Bazı kadın süsleri ayırmışım kendime
    Değersiz oyuncaklar. Ona buna hediye olarak
    Verebileceğimiz şeyler ya da diyelim
    Livia'nın Octavia'nın desteklerini kazanmak için
    Kendilerine sunmayı kurduğum
    Daha değerli birkaç hediye saklamışım bir yana.
    Bunu suç diye ele vermeye kalkmalı mıydı
    Ekmeğimi yemiş bir adam?
    ( Seleucus'a )
    Git buradan rica ederim; tutuşacak yoksa
    Karabahtımın külleri içindeki öfkem.
    Bir insan olsan acımazlık edemezdin bana.
    Dünya bilsin ki biz en büyükler
    Başkalarının yaptıklarıyla kötüleniriz.
    Düştüğümüz zaman da bizim sırtımıza yüklenir
    Başkalarının sorumlulukları.
    Acınacak insanların bu yüzden.





  4. #24

    www.foruminci.net

    MeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.02.2009
    Bulunduğu yer
    sözün bittiği yer..
    Mesajlar
    30.861
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    90
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    Oyunun Adı : ROMEO ve JULIET
    Yazan : Wiliam Shakespeare
    Türkçesi : Özdemir NUTKU

    JULIET

    Ah Romeo Romeo! Neden Romeo'sun sen?
    İnkar et babanı adını yadsı!
    Yapamazsan yemin et sevdiğine
    Vazgeçeyim olmaktan ben.
    Benim düşmanım olan adındır yalnızca
    Sen sensin Montague olmasan da
    Hem Montague nedir ki? Ne eli bir erkeğin
    Ne ayağı ne kolu ne yüzü ne de başka bir parçası.
    N'olur bir başka ad bul kendine.
    Adın ne değeri var-Şu gülün adı değişse bile
    Kokmaz mı aynı güzellikte?
    Romeo bırak at bu adı? Senin parçan olmayan
    Bu ada karşılık al bütün varlığımı.
    Nasıl geldin buraya söyle hem niye?
    Bahçenin duvarları yüksek zor aşılması
    Kim olduğunu düşün bir de
    Mezar olur sana bu yer bizden görürlerse.
    Bir görürlerse sana kıyarlar.
    Dünyada hiç istemem senin burada gömülmeni.
    Biliyorum gecenin maskesi var yüzümde
    Olmasaydı eğer duyduğun için demin söylediklerimi
    Nasıl kızardığını görürdün yanaklarımın.
    Çok isterdim ah bir güzel uyup göreneklere
    Demin söylediklerimin tümünü inkar etmeyi!
    Ama uğurlar olsun görgü kurallarına.
    Seviyor musun beni? ''Evet'' diyeceksin biliyorum
    Sözüne güveneceğim ben de; ama yemin edeyim deme
    Belki de tutamazsın; Zeus alay edermiş derler
    Sözünü tutamayan aşıklarla.
    Romeo beni seviyorsan söyle bana açıkça.
    Kolayca elde edilmiş sanıyorsan beni eğer
    Çatayım kaşlarımı naz yapıp ''Hayır'' diyeyim sana
    Ta ki sen kapanasın ayaklarıma.
    Yoksa dünyada yapmam öyle bir şey.
    Doğrusunu istersen güzel Montague
    Çılgınca seviyorum seni; belki de bu yüzden
    Hoppaca buluyorsundur benim hareketlerimi;
    Ama inan sevgilim daha bağlı olacağım sana
    Daha kurnaz olup da çekingen duranlardan.
    İtiraf etmeliyim ki daha çekingen davranmalıydım
    Ama farkına varmadan ben seni sevdiğimi
    Ağzımdan işitmişsin. N'olur bağışla beni
    Hafifliğe yorma sakın
    Karanlık gecenin açığa vurduğu çaresizliğimi.





  5. #25

    www.foruminci.net

    MeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.02.2009
    Bulunduğu yer
    sözün bittiği yer..
    Mesajlar
    30.861
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    90
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    Oyunun adı : Keşanlı Ali Destanı
    Yazar : Haldun Taner

    Zilha :
    Ne diyordum efendicağızıma söyleyim. Beni bu eve evladı manviyatlık aldılar. Bir çocuğu birde Şamamayı gezdiriyorum. İşim o kadar. Şamama evin köpeği. Burda medeniyet varmış be. Eskiden ayaklarımı aydan aya yıkardım. Hem de çorabımı çıkarmadan. Oldu olacak ikisi birden yıkansın diye. Şimdi her gün banyo yapıyorum. Allahın günü yıkanan deri ne kadar yumuşak oluyormuş meğer. Amonyak kokusuna öyle alışmışım ki burada temiz hava ilkin ciğerlerime dokandı.
    (Gider masanın üstünden bir resim alıp gösterir)
    Filiz'in babası Bülent Bey illetli fakir;karısı evden kaçmış.Adam da böyle sönmüş fenere dönmüş.İhya Bey doktorlara ne paralar yedirmişnafile...Melankoli diyorlar düşman başına.Bana bazen tuhaf tuhaf koyun gibi bakar.(taklidini yapar)Çok dokanıyor içime.Hani birinci perdede çişini bile unutan bunak profesör vardı yadeli doktoruymuş meğer o.Küçük beye şimdi o bakıyor. İki de bir evde benim kılık kıyafetime bile karışır.Yok saçını şöyle tarayok gözünü böye boya Deli mi ne?
    İhya Bey buba adam. Tuttuğu altın olsun neme lazım. Beni kızı gibi sever. Sen bizim evin maskotusun kız diyor. Uğur getiriyormuşum diye arada bir makas alır. Olacak artık o kadar. Madam olgaya tenbihat geçmiş. Bana oturup kalkma konuşma öğretsin diye. Kim bilir belkide iyi bir kısmet çıkarsa sevabına everecekler. Dünyada hayır sahabları daha ölmedi...
    (kapı vurulur)
    Madam galiba. Sen misin madamcığım buyur...





  6. #26

    www.foruminci.net

    MeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.02.2009
    Bulunduğu yer
    sözün bittiği yer..
    Mesajlar
    30.861
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    90
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    ÜVEY KIZ
    Durun! Durun! Önce küçüğü havuza indireyim!
    (Koşup küçük kızı alır önünde eğilir yüzünü ellerinin içine alır)
    Zavallı yavrucak neredeyiz demek ister gibi şu iri gözlerinle şaşkın şaşkın bakıyorsun! Bir tiyatro sahnesindeyiz şekerim! Sahne nedir mi? Bir yer ki orada gerçek olaylar canlandırılır oyunlar oynanır. Şimdi biz de oyun oynayacağız. Gerçekten ya! Sen de.
    (Bağrına bastırır hafifçe sağa sola sallayarak onu kucaklar)
    Oh canım canım benim sen ne fena bir oyun oynayacaksın!
    Senin için ne kötü şeyler düşünmüşler! Bahçe havuz.Eh yalancıktan bir havuz belli.Felakete bak ki burada her şey yalancıktan şekerim. Senin gibi küçük bir çocuk gerçek havuzdan çok bu yalancıktan havuzdan hoşlanır; içinde güzel güzel oynarsın da onun için. Fakat hayır başkaları için bu bir oyun ama senin için öyle değil çünkü sen yavrum gerçeksin ve gerçekten güzel kocaman yeşil bir havuzda oynuyorsun. Senin havuzunu bambu ağaçları gölgeliyor içinde bu gölgeleri yırtarak yüzen minnacık ördekler var. Sen bu ördeklerden birini yakalamak istiyorsun.
    ( Herkesi dehşet içinde bırakan bir çığlıkla )
    Yapma Rosetta'cığım yapma annen oğluyla uğraşıyor seninle ilgilenemiyor! Ben de hülyalarımın peşindeyim.


    ALTI KİŞİ YAZARINI ARIYOR
    Pırandello ( 1867-1939)
    Türkçesi : Feridun TİMUR





  7. #27

    www.foruminci.net

    MeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.02.2009
    Bulunduğu yer
    sözün bittiği yer..
    Mesajlar
    30.861
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    90
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    BERBER
    Dayanamayacağım daha.
    Öldürür bre beni öldürür.
    Neremde taşıyorum onları?
    Kafamda kursağımda barsaklarım da sancıyla
    Kapkara bir sancıyla tüylü canlı
    dokundum avuçlarıma bulaştı kulakları
    derimden içeri geçti.
    Bir çift mağara olurlar düşümde
    çekerler beni dolambaçlarından içeri
    garip yankılarla boğulup giderim
    oysa bir türküye yüklenebilirim:
    ( Türkü söyler gibi )
    Mİ-DAS-IN KU- LAAK- LAA- RI
    Ahh kimse işitti mi?
    Bir tek kişiye söylesem
    o da kimseye söylemese? Sonra o da kimseye söylemese.
    o da kimseye söylemese o da kimseye söylemese böylece
    kimse kimseye söylemese kimse bilmese?
    Öff öldürür bre beni öldürür.
    Midas'ın gizini tuttum böyle oldum
    Ya kara bildiricilerin gizini tutsaydım?
    Kader cadılarının?
    Ooof kusmalıyım Midas'ın kulaklarını
    o gün bu gün sancıyla içimde
    kapkara bir sancıyla
    taşıyorum onları
    Salyam geliyor. Bu kuyu işimi görür.
    ( Kuyuya eğilirken içinden bir keçi fırlayıp kaçar )
    Uh o ne?..Söz verdim ama Midas'a şerefim üzerine söz verdim.
    Keçiler tabanımı yalasın ki söz verdim.
    Bu kuyu işimi görür.
    ( Eğilip kuyunun içine seslenir. Kuyu sesleri uğultuyla yankılar )
    Oooooo Oooooo Hoooooy
    Nasıl yankıyor kuyu. Canlı. Beni işitir.
    Ama söylemez işitir beni söyleyemez
    Heeey heeeey. Ooooo. Kocaman bir kulak bu kuyu.
    Beni işitir ama söyleyemez. Ooooo. Nasıl yankıyor kuyu ?
    Öyleyse işit kuyu yankıya yankıya işit
    Cehennemin yedi kat derinliğine kadar işit
    İşit kuyu işit.Hoooy Midas'ın kulakları eşek kulakları
    Eşek kulakları
    Midas'ın kulakları eşek kulakları
    Midas'ın eşek kulakları
    Eşek kulakları Midas'ın
    Midas'ın kulakları eşek kulakları
    Midas'ın kulakları eşek kulakları
    Midas'ın kulakları. Ohh.
    ( Kuyu başında yığılır kalır )

    MİDASIN KULAKLARI
    Güngör Dilmen





  8. #28

    www.foruminci.net

    MeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.02.2009
    Bulunduğu yer
    sözün bittiği yer..
    Mesajlar
    30.861
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    90
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    HELENA
    Oo anlaşılan bu da çeteden. Şimdi üçü bir araya gelmiş
    Kendilerince eğleniyor oyuncak gibi oynuyorlar onurumla.
    Seni hain seni iyilik bilmez Hermia;
    Sen de mi bunlarla kafa kafaya verdin
    Bana bu iğrenç hakaretleri layık gördün?
    Hani içtiğimiz su ayrı gitmiyor;
    Her saatimiz birlikte geçiyordu;
    Kardeşlik yemini etmiş
    Bizi ayırıyor diye ayağına tez zamanı paylaşmıştık!
    Okul arkadaşlığı tertemiz çocukluğumuz hepsi unutuldu mu?
    Gün olmuş iki hünerli Tanrı gibi iğnelerimizi almış
    Bir mindere oturmuş bir minder üzerinde
    İkimiz bir çiçek yaratmıştık.
    Duygularımız bir bir ağızdan söylemiştik şarkımızı.
    Ellerimiz bedenlerimiz seslerimiz düşüncelerimiz
    Kaynaşmıştı sanki.Birlikte büyüdük: bir çift kiraz gibi;
    Görünüşte ayrı ama ayrım yerinde birleşmiş
    Bir sap üzerinde şekillenmiş iki şirin tane.
    Görünüşte iki beden ama atan tek yürek:
    Bir şövalyenin armasındaki birbirinin tıpkı resimler gibi
    Tek kişiye ait ve tepesinde tek bir başlık.
    Yılların sevgisini ikiye mi ayıracaksın şimdi?
    Bu adamlara katılıp zavallı arkadaşını mı ezeceksin?
    Ne dostluğuna yakışır bu ne genç kızlığına.
    Sızıyı duyan yalnız ben olsam da
    Hem kendi adıma kınıyorum seni hem kızlar adına
    Sen değimlisin Lisander'ı peşime takan;
    Yüzümü gözümü övsün beni küçük düşürsün diye?
    Öteki sevdalın Demetrius'u sen kışkırtmadın mı?
    Daha biraz önce beni ayağıyla iten
    Tanrıça peri kızıgöksel eşsiz seçkin diyor şimdi.
    Nefret ettiği kişiye insan bunları neden söyler
    Hele Lisander ruhu senin aşkınla doluyken:
    Niye onu inkar eder bana sevgi gösterisi yapar?
    Senin izninle senin kışkırtmanla tabii.
    Ne olmuş senin kadar hoş senin kadar çekici
    Bahtı açık değilsem?
    Sevilmeden seviyor hep itiliyorsam ne olmuş?
    Hor görmektense acımam gerekmez mi bana?
    İyi iyi devam edin üzülmüş gibi yapın
    Arkamı döndüğümde dil çıkarın dudak bükün;
    Birbirinize göz kırpınsürdürün bu tatlı şakayı.
    Neşenizi bozmazsanız bakarsınız tarihe geçer.
    Biraz acıma duygusu biraz terbiye olsaydı sizde
    Böyle alay konusu yapmazdınız beni.
    Neyse haydi hoşçakalın;
    Belki kusur bende çaresi ya ayrılıkta ya ölümde.


    HELENA
    William SHAKESPEARE
    Türkçesi :Bülent BOZKURT





  9. #29

    www.foruminci.net

    MeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.02.2009
    Bulunduğu yer
    sözün bittiği yer..
    Mesajlar
    30.861
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    90
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    MEHMET

    Diğer çoğu hastalıkta olduğu gibi benimkinin de temelleri çocukluğuma
    dayanıyor. Hayır hayır düşündüğün gibi baskı altında falan büyümedim
    şiddete de maruz kalmadım. Bahçesinde onlarca ağaç olan bir evde
    büyüdüm. Bir sürü arkadaşım vardı ve çok da iyi bir ailem. Şimdi “bütün
    bunlara rağmen nasıl oldu da kafayı yedin” diye soracaksın bana. Peki
    söylüyorum: Benim hastalığım; insanlara mutluluk vermek… Bakma bana
    öyle garip garip. Ciddiyim ben. Küçüklüğümden beri çevremdeki herkese
    bıkmadan usanmadan mutluluk vermeye çalıştım. Başkaları mutlu
    olduğunda ben daha da mutlu oldum. Neden diye sorma sakın. Ben gerçek
    bir insan olmaya çalıştım. Bir de çocukluğumda bir film izlemiştim.
    İnsanları sadece güldürerek tedavi eden bir doktor vardı filmde. Ondan
    etkilenmiş olabilirim biraz. Düşünsene; ilaç yok sadece gülücükler var.
    Bunu kendime vazife olarak aldım ve büyüyüp kocaman bir adam olana
    kadar da herkesi mutlu etmeye çalıştım. İnsanların sorunlarını dinlemek ve
    çözümler üretip onlara sunmak hoşuma gidiyordu. Hatta biliyor musun öyle
    güzel bir mutluluk zinciri kurmuştum ki bir kişinin sorununu başkalarıyla
    tartışıp fikirleri sentezliyor ve en iyi çözümü o kişiye sunuyordum. Bütün
    bunları not ettiğim kocaman bir defterim vardı. Nitekim gel gör ki işler pek
    yolunda gitmemeye başladı. İnsanlar bir süre sonra bana sırt çevirdiler. Hep
    gülmek olmazmış. Sorunları da yaşamak hüznü de tatmak gerekirmiş. Beni
    her an mutlu görenler artık bana bir uzaylıymışım gibi bakmaya başladılar.
    Aslında onların biraz da haklı olduğunu anladığımda artık çok geçti.
    Dışlanmıştım. Nasıl ki büyük bunalımlar yaşayanlar deli ilan ediliyorsa hep
    mutlu olanlar için de aynı şey geçerliymiş.

    Anlayacağın sonunda kendimi bu ruh sağlığı hastanesinde buldum. Kendini bulmak…
    Ben gerçekten kendimi burada buldum çünkü burada bir sürü sorunlu var. Ve
    ben de hepsinin yardımına koşabilirim.

    Oyun Adı: Hayaller ve Gerçekler
    Yazarı : Kemal ORUÇ





  10. #30

    www.foruminci.net

    MeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.02.2009
    Bulunduğu yer
    sözün bittiği yer..
    Mesajlar
    30.861
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    90
    Mentioned
    14 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    Ben üzülmüyor muyum sanıyorsunuz?
    İçine düştüğümüz bu anlamsızlık
    Bu döngünün ziyanı bana dokunmuyor mu sanıyorsunuz yoksa?
    Hayatın bu kadar kendini açık ifade ettiği dönemde
    Acımasızlığı görmüyor musunuz?
    Sağınıza bakın solunuza bakın
    Ama kör ebe niyetine değil.
    Çıkarın artık yancıklarınızdan at gözlüklerinizi
    Çıkarın.
    Beni yargılamayın dostlar
    Benimde ahbabımdır Bülent hoca bilirsiniz
    Hepinizden daha çok severim hatta
    Ama onun bu çaresizliğini bu düşkünlüğünü görünce
    İçimde ki bir başka ben duur diyor duuur dostlar.
    O adam Bülent hoca kırk yıl boyunca okudu okuttu.
    Analığımıza babalığımıza paydaş oldu.
    Ama şimdi nerde
    Bizim gibi işe yaramayan
    Ve bir baltaya sap olamamış
    işçi kahvehanesinde sürünen
    İnsancıklarının içinde.
    Niye
    Ekmek davası için.
    Ne ekmeği beyim ekmek mi kaldı.
    Ona söylediğim o mahsumiyetsiz kelimelerin azabını çekmiyor muyum sanıyorsunuz?
    Yoo yanlıyorsunuz…
    Hepinizden daha çok ölüyorum
    Bu ülkede yaşayan her insandan daha çok ölüyorum.
    Tanrının gücüne gitmezse
    Ki umurumda değil artık giderse gitsin
    İsa dan daha çok acı çekiyorum.
    Artık bu ülkede çok okumak
    Çok çalışmak
    Çook şey bilmek önemli değil.
    Az bileceksin çok çalacaksın.
    Hırsız olacaksın çırpacaksın
    Varsa gücün vereceksin bankanın kapısına hortumu
    Yok mu gücün saracaksın o zaman yetimin boğazına bağırsaklarını.
    Yada biçer Niyazi olacaksın kara kaplı nizami.
    Veya başka bir şey
    İsteğin zaman yaşayacak istediğin zaman yaşlanacak
    Kuş tüyü yatakta istediğin zaman öleceksin.
    Yani kaderin kendi elinde olacak.
    Saltanat makamında oturun ilgili bakanlar gibi…

    YAZAN: HALİS TEKEL
    ( Horozlanmak yasaktır senaryosundan)





3. Sayfa - Toplam 4 Sayfa var BirinciBirinci 1 2 3 4 SonuncuSonuncu

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

  • Şikayet, Telif hakları ve Yasal bildirimler için tıklayın.
  • .

    İletişim: [email protected]