Bilgi edinme bilme ve öğrenme insanın en temel güdülerinden ve onu diğer canlılardan ayıran en temel özelliklerindendir. Bu güdüler insanın ortaya çıkmasından itibaren her yerde ve her zamanda insanın aktivitelerini temelden etkilemiştir. Yani bilgi edinmenin dolayısıyla da bilginin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir.

Felsefenin ilk ortaya çıktığı dönemlerde (M.Ö. 7. yüz yıl; Yunan düşüncesi) insanlar ilgilerini bilginin öznesine değil nesnesine yoğunlaştırmışlardır. Bu da demektir ki felsefenin ilk dönemlerinde insanlar "bilen özne" ile değil de "bilginin konusu olan nesne" ile ilgilenmişlerdir.

Miletos Okulu'nun kurucusu olan Thales her şeyin arkhesinin yani ana maddesinin "su" olduğunu söylemiştir. Aynı şekilde Anaksimandros her şeyin arkhesinin sonsuz ve sınırsız olan "aperion" Anaksimenes ise "hava" olduğunu söylemişlerdir.

İşte bunlar nesne üzerine yoğunlaşan ve yorum yapan düşünce insanlarıdır.

Herakleitos Parmenides Demokritos ve Anaksagoras gibi ilk dönem Yunan filozofları bilginin imkanı kaynağı sınırları ve ölçütlerine ilişkin ilk soruları şüpheleri ve tartışmaları ortaya çıkarmışlardır.

Sonuç olarak "bilgi" konusunun felsefî düşüncenin gündemine gelmesi; sofistler Sokrates ve onu takip eden Platon ve Aristoteles gibi büyük filozofların döneminde olmuştur.

Bilgi felsefesinin tarihsel gelişimine biraz göz gezdirdikten sonra şimdi bilgi felsefesinin içeriğine değinilebilecektir.