“Bana haksızlık edenleri affediyorum”

Namı diğer Goril Katil Amerikan suç kayıtlarında tarihi bir yeri vardır. Yirminci yüzyılın ilk seri katiliydi. 1926 Şubatında onu ülkenin bir ucundan diğer ucuna ve oradan da Kanada’ya götürecek on sekiz aylık çılgın bir yolculuğa çıkmıştı. Yol boyunca en az 22 kadını öldürmüştür. Bu elli yıl boyunca kırılamayacak feci bir rekordu.
Nelson henüz bir bebekken ailesi frengiden öldüğünden onu annesinin ailesi büyütmüştü. İçine kapanık tuhaf bir çocuktu. Okula tertemiz kıyafetlerle gider ve paramparça elbiseleriyle bir serseri gibi dönerdi. Bisikletiyle gezerken bir troleybüsün çarpması neticesi kafasına ağır bir darbe aldığında hareketleri iyice tuhaflaştı.
Ergenlik döneminin daha başındayken San Francisco’nun Barbary sahilindeki genelevlerin ve barların müdavimi olmuştu. Ufak tefek hırsızlıklar da yapıyordu. 1915 yılında 18 yaşına yeni girdiğinde hırsızlıktan tutuklanıp iki yıl cezaevinde kaldı. Hapisten çıktığında Amerika 1.Dünya Savaşına girmişti. Earl Donanmaya yazılmıştı ancak yatağına yatıp vahiy kitabının büyük canavarlarından bahsetmekten başka bir şey yapmadığından bir akıl hastanesine yatırıldı ve savaş bitene kadar orada kaldı.
1919 yılı içerisinde 22 yaşındayken salıverilen Nelson 60 yaşında hiç evlenmemiş bir kadınla tanışıp evlendi ve onun hayatını bir cehenneme çevirdi. Karısının kendisini terk etmesinden 2 ay sonra 12 yaşında bir kız çocuğuna saldırdı ve yakalanarak akıl hastanesine yatırıldı. 1925 yılında buradan çıkınca Ölümcül kariyerine başladı.
İşte San Francisco’dan başlayarak Pasifik sahilinden Seatle’a gitti ve daha sonra doğuya yöneldi. Başlangıçta bulvar gazeteleri ona “Karanlık Boğucu” adını taktılar. Daha sonra “Goril Katil” diye anılmaya başladı. Bu lakap görünüşü nedeniyle değil (aslında çok alelade bir görünümü vardı) daha çok suçlarının vahşiliği nedeniyle takılmıştı. Hedeflerini çoğunlukla gazetelere kiralık oda ilanları veren orta yaşlı veya daha yaşlı kadınlardı. Nelson –istediği zaman çok nazik olabilirdi- evlerine gidip odayı görmek istiyordu. Kurbanlarıyla yalnız kalınca Jekyll/Hyde benzeri bir dönüşüme uğruyordu.
Tipik olarak kadınları gırtlaklarını sıkarak boğuyor sonra tecavüz ediyor ve ardından da cesetleri tuhaf yerlere saklıyordu. Kurbanlarından biri tavan arasındaki bir sandığa konulmuştu. Kimileri de bodrumda kazanın arkasına atılmışlardı. Son kurbanını da dua etmek üzere diz çöken kocası yatağın altında bulmuştu.
Bir düzine şehirde polis alarmdayken Nelson Kanada’ya geçip cesetlerle dolu yolun sonuna geldi. İki kişiyi daha öldürdükten sonra Manitoba’da yakalandı. Hapisten kaçmayı başararak büyük bir paniğe ve muazzam bir insan avı başlatılmasına neden oldu. On iki saat sonra tekrar yakalanmıştı bu defa kaçamamak üzere. Birkaç ay sonra Nelson darağacına gönderildi. Son sözleri; “Bana haksızlık edenleri affediyorum” Olmuştur.