MATBAA TARİHİ
Baskı makinesi olarak bilinen”matbaa”Arapça asıllı bir kelimedir. Basımevi basım yeri baskı aleti gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Allah Hz. Ademe peygamberlik vermesinden sonra emir ve yasaklarını bildirmek için kitap gönderdi. İlim ortaya çıkmaya başladı. Bununla ilgili bir çok kitap okunup yazıldı. Bu kitaplar ilk zamanlar elle yazıldıysa da zamanla herkesin faydalanabilmesi için çoğaltma yolları araştırıldı. İşte bu noktada işin içine matbaa kavramı giriyor.

Gutenberg matbaayı ilk icat eden adam olarak bilinir. Matbaayı ilk kullananlar ise Çinlilerdir. Bu dönemdeki kitaplar her sayfa için ayrı ayrı elle oyularak yapı> tahta bloklar kullanılarak basılırdı ve ağaç kalıplara oyulan bu sayfalar işi bitince atılır ve yeni sayfa için tekrar aynı işlemlerin yapılması gerekirdi. Bu da basım işlerini çok yavaşlamasına ve aşırı emek isteyen bir uğraş haline gelmesine neden oluyordu. Buluşlar gelişmeler ihtiyaçların gerekleridir. Bunun bir sonucu olarak Gutenberg de ilk defa alfabenin her harfi için ayrı metal kalıplar hazırlamanın yollarını araştırmaya başlar. Bunun için düşük ısılarda eriyebilen alaşım bulmak gerekiyordu ki harf kalıplarına kolayca dökülebilsin ve mürekkep de- o şekilde olmalıydı ki -metalden kalıba kolayca basılabilsin. Gutenberg’in aklına üzüm ezmekte kullanı> presi matbaacılıkta uygulama fikri geliyor. Fakat bunları gerçekleştirecek sermayeye sahip değildir. kuyumcu ve avukat olan Johann Fust'la tanışıyor ve bu sorunu halletmede onu ikna ediyor ama herşey yolunda gitmiyor ve ilk kitapları basar basmaz araları açılıyor fust mahkeme açarak davayı kazanıyor. Gutenberg'in elindeki tüm aletleri alıp damadıyla matbaayı işletmeye devam ediyor. Matbaanın bize aşina diğer ismi de İbrahim Müteferrika. . . bilindiği gibi kendisi Osmanlı devletinde ilk matbaayı kuran kişidir. Kısaca kendisinden bahsetmek gerekirse; Macar asıllıdır. Protestanlık üzerine eğitim görmek isterken Osmanlılara esir düşüyor ve daha sonra İslamiyet'i tanıyıp kabul ediyor. Müteferrika; haberleşme konusunda devlete hizmet etmiştir. Öğrencilik yıllarında öğrendiği basımcılığı Osmanlı devletinde başlatmak amacıyla girişimlerde bulunuyor. O sırada yeniliklere açık olan sadrazam damat İbrahim paşa ile araları iyi olduğu için basımevi kurulmasına izin veriliyor hatta şeyhülislamdan fetvası bile alınıyor fakat bastığı kitaplarla beklediği ilgiyi göremiyor ve ölümüyle birlikte basımevi kapatılıyor. Matbaa geliştirilmiş ve Osmanlıda da kullanılmaya başlanmıştır. Matbaa bulunduğu yüzyılda bugünkü bir internetin bulunuşu kadar önem arzetmekte. . . öyleki; 'Üç kişi sadece üç ay süreyle çalışarak bir kitabı üçyüz adet basmayı başardı. Eğer kalemle yada kaz tüyü kullanarak yazmış olsalardı bu başarıyı sağlamaya bu üç kişinin toplam ömürleri yetmezdi' matbaanın gelişi ile hattatlık ise bir sanat olarak yerini almıştır.