Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in huzuruna birisi gelerek şöyle dedi:-Yâ Rasûlallah! Ölüm döşeğine yatan bir genç var. Kendisine “Lâ ilâhe illa’llah” de denildiği halde bir türlü bunu söyleyemiyor.

Rasûl-i Ekrem (s.a.s):

-Namaz kılar mı idi? diye sordu. Adam:

-Evet kılardı dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber Efendimiz o hasta gencin yanına gitti. O gence:

- “Lâ ilâhe illa’llah” de buyurdu. Genç:

-Bunu söyleyemiyorum dedi. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s):

-Niçin söyleyemiyorsun? diye sorunca orada bulunan bir adam:

-Annesine âsi idi yani itaat etmiyordu dedi. Rasûl-i Ekrem:

- Annesi sağ mı? diye sordu. Oradakiler:

- Evet sağdır. dediler. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s):

- Çağırın buraya kadar gelsin buyurdu. Onlar da kadını çağırdılar. Kadın geldi. Rasûl-i Ekrem kadına:

- Bu hasta senin oğlun mudur? diye sordu. Kadın:

- Evet oğlumdur dedi. Rasûl-i Ekrem kadına:

-Bak! Şurada büyük bir ateş hazırlansa ve: “Oğluna şefâat edersen onu bu ateşte yakmayız. Fakat şefâat etmezsen bu ateşte yakarız deseler ne yapardın? Şefâat edermiydin? diye sordu. kadın:

- Onun şefâatçisi ben olurdum dedi. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s):

- O halde sana âsi olan bu oğlunu Cehennem ateşinden kurtarmak için hakkını ona helâl et. Ondan râzı olduğuna Allah Teâlâ’yı ve beni şâhid göster buyurdu.

Kadın:

-Allah’ım! Seni ve Rasûl-i Ekrem’i şahit tutuyorum. Oğlumdan râzı oldum. Hakkımı ona helâl ettim dedi. Peygamber Efendimiz hasta gence:

- “Lâ ilâhe illa’llahu vahdehû lâ şerîke leh ve eşhedü enne Muhammeden Abduhû ve Rasûlüh de” diye buyurdu. Hasta hemen şehâdet getirdi. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem:

-Allah’a hamd olsun ki benim vâsıtam ile bu genci Cehennem ateşinden kurtardı buyurdu.

İşte bu olay anne rızâsını elde etmenin ne kadar büyük bir önemi olduğunu açıkça göstermektedir.

Ne mutlu anne ve babasını râzı eden ve onların hayır duâlarını alanlara!..