Kocacık yöresine Türkler gelmezden önce burada Rimler yaşarmış. Onların bir de "Kralları" varmış. "Kral" doğal yapılı olan kalâda yaşarmış. "Kala" yüksekte bulunduğu için oradan olan biteni gözetlermiş. Günün birinde Türk askerinin "Kupensina" adında "Kalâ"dan 10 km. uzaklıkta bir yere gelip çadırlarım kurmağa başladıklarını görmüş askerlerin savaşçı olup olmadıklarını kendi askerlerinin gelenlerle başa çıkıp çıkamayacağını anlamak İçin şu denemeyi yapmış:

O yörede bulunan en güzel genç kızları toplamış. Onları en iyi giysilerle giyindirmiş. Ellerine içinde türlü tatlılar ve yemişler bulunan tepsiler vermiş. Bunları Türk askerine satmak maksadıyla onların yerleşmiş bulundukları yere göndermiş.

Kızlar çadırlarını kaldırmakla uğraşan Türk askerlerin yanına gelmişler. Türk askerleri ise onlara doğru hiç başlarını bile kaldırmamışlar. Böylelikle genç kızlar hiçbir şey satamadan geri dönmüşler.

Olayı bir bir "Kral'a anlatmışlar. O zaman "Kral" Türk askerinin çok cesur olduğunu ve buraya yenmek için geldiğini anlamış. Kendi ailesini toplamış. Bulunan bütün zenginliğini "Kala" içinde saklamış. Yardımcılarına edebildikleri kadar savaş yapmalarını emredip geceleyin oradan kaçmış. Yanına bir miktar asker de almış. Bütün atların nallarını tersine nallatmış. Bunu Türk askeri izleri görünce "Kalâ"ya daha da yardımın geldiğini zannetmesi için yaşmış.

Türk askeri birkaç gün dinlendikten sonra "Kalâ"ya saldırmış ama orada epeyce asker bulunduğundan üstelik "Kala" çok yüksek olduğundan dolayı birkaç gün "Kalâ"nın kuşatması ve kanlı savaş sürmüş. Birkaç günden sonra Türk askeri "Kalâ"ya gelen suyun nereden olduğunu anlamış. Aslında iki-üç bin metre uzakta bulunan "Kırmızı Su" kaynağından deriden yapılmış oluk vasıtasıyla "Kalâ"ya su gelirmiş. Bunu anlayan Türk askeri oluğu keser. "Kalâ"da bulunan askerler susuz kalınca son hücuma girişir. Kanlı savaş başlar. Kumalılar kaçmağa başlamışlar. Ama onların peşinde Türk askeri şöyle dursun savaşta kılıçla kafaları kesilen Türk askerleri bile kellelerini koltuklan altına alıp koşarmışlar. Bunu gören Romalılar şaşkın şaşkın kaçmış bir daha buraya dönmemişler. Onların peşinden koşan kesik başlı Türk askerleri ise ancak üçbin metre sonra yere düşüp şehit olmuşlar. Öylelikle o yer bir şehitlîk olmuş. Bugün bile o yerin adı Kocacik diliyle "Şiitlık" diye adlandırılır. Kalenin etrafında büyük savaş olduğundan dolayı o yere "Kocacenk" yeri adı verilmiş ki zaman gittikçe Kocacenk Kocacık'e dönmüştür.

Yukarı yazmış olduğum efsaneyi hemen bütün yaşlı Kocacik'liler anlatmaktaydılar.