İktidar sırayla ele geçirmek istediği kurumlarda operasyonlara gidiyor. Son olarak anayasa değişikliğini ortaya attılar. Şunu çok net söyleyebiliriz: Bu bir anayasa değişikliği değildir. Bir demokratikleşme hareketi hiç değildir. Bu tam anlamıyla yandaş bir yargı oluşturma çabalarının ürünüdür. Bu tespiti çok rahatlıkla yapabiliyoruz bugün.
Türkiye’ nin içinde bulunduğu durumdan kimsenin hoşnut olduğunu düşünmüyoruz. Belki dar bir kesimi hariç tutabiliriz. Sürekli bir sanal gündem arayışı mevcut. Peş peşe planlar ortaya atılmakta ve ardı arkası kesilmeyen tutuklamalar gerçekleştirilmekte. Bunlar ne için yapılamaktadır? Bu asıl sorulması gereken sorudur.Asıl gündem ne olmalıydı sorusu da sorulmalıdır bu sorunun yanı sıra. İşsizlik yoksulluk gibi ekonomik sorunlar halkın gündeminde ilk sıradayken sanal gündem sürekli olarak insanlara farklı konular servis etmekte.
Medya da sürekli yer bulan belirli bir grup insan sürekli sorunları anayasaya bağlamaktalar. Sanki anayasa değişse tüm sorunlar ortadan kalkacakmış gibi. Hâlbuki konunun bununla ilgisi yoktur. Nasıl ki arabayı ehliyet kullanmıyorsa bir ülkeyi de anayasa yönetmez. Ülkenin yönetiminden sorumlu siyasal iktidar vardır. Bu iktidar ortadaki sorunları iyi niyetle demokratik düzen ve hukuk devleti ilkeleri içinde çözmek isterse onun önünde anayasa diye bir sorun kalmaz. Çünkü anayasanın devletin temelini belirleyen maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin laik demokratik sosyal bir hukuk devleti olduğu yazıyor. Bundan daha açık bir tanım olabilir mi? Sürekli darbecilerin yargılanmasından söz edip anayasadaki geçici 15. Maddeyi değiştirmeye yanaşmayan yargı reformundan ve bağımsızlığından söz edip HSYK ‘daki adalet bakanının ve o yetmezmiş gibi müsteşarının orada ne işi var diye sormayan bir siyasal iktidar mevcut. Diğer yandan şunu belirtmekte fayda var. Akp bir “tali iktidardır”. Bunun anlamı anayasada gerekli çoğunluğu sağladığı taktirde maddelerde değişiklik yapabileceğidir. Fakat anayasa yapma yetkisi bulunmamaktadır. Anayasayı kurucu iktidar yapar. Örneğin 1923 teki TBMM kurucu iktidarı oluşturur. Nitekim 1924’ te de anayasa yapmıştır. Bizim dikkat çekmek istediğimiz nokta ise Akp’ nin anayasa mahkemesi tarafından anayasaya aykırı fiillerin odağı olduğunun ilan edilmesidir. Bu durumda böyle bir parti “tali iktidar” yeteneklerini de kullanıp anayasada böyle kapsamlı ve erkler arasındaki en güçlü ve aynı zamanda hepsinden üstün olan denetleme görevi bulunan yargı erkini yeniden şekillendirecek bir değişikliği yapması ne kadar doğrudur anayasa hukuku açısından bunun üzerinde uzun uzun düşünmek gerekmektedir.
Her dakika yeni bir gündem maddesi oluşturulmaktadır. Şimdi size soruyoruz: Bu ülkenin sorunu anayasa değişikliği midir? İşsizlik midir? Ekonomi tepetaklak gitmekte. Devletin elinde hiçbir kurum kalmamış. Bütün değerli KİT’ ler satılmış. Bunlar sorun değil midir? Bu bütçe açığının hangi yollarla giderileceği sorun değil midir? Japonya halen ABD işgalinde işgalciler tarafında yapılan anayasayı kullanmaktayken; biz AB reform süreci adı altında yarısından fazlası değiştirilen anayasamızı bu şekilde oldu bittiye getirerek değiştirsek bu ülkede hangi sorun çözülecektir? Şunu açıklıkla söyleyelim ki sorun anayasa sorunu değildir. Sorun ülkenin düzgün yönetilememesi sorunudur. Türk halkının demokratik hakkını ilk seçimlerde kullanarak tercihini en doğru yönde