Konu: Abdullah Aydın Şiirleri

Hınıs

Güneyinde Hamurpet dağı kuzeyinde ağveren dağı
Vardır hep halkının arasında dostluk bağı
Üstünde Derik Yaylası altında Karaçoban Ovası
İkisinin ortasından da geçmekte Murat çayı

Bir yanda pancar diğer yanda mısır tarlası
Bir yanda buğday diğer yanda arpa tarlası
Bir yanda sebze diğer yanda meyve tarlası
Vardır yüreğimde Hınıs'ıma hasret yarası

Hınıs'ımın yoktur yaz/kış sebze/meyvesi
Sebze/meyveyle dolmaz halkının heybesi
Kimsenin kimseye yoktur buralarda hilesi
Dolmadı daha maznun'un gurbet çilesi

Ömrü dolmadan bitse maznun'un gurbet çilesi
Yoksa çekilmiyor gurbet elin kahır çilesi
Buralarda durulmuyor çok pistir havası
Hınıs'tan başka yok maznun'un şehir hevesi

Gençliğimi bıraktığım sokaklarında dolaştım
Akıl kütüphanemden o eski anılarıma ulaştım
Hayret ettim ne de çabuk ihtiyarlığa ulaştım
Hayat yolunda on beş yıl yollarında dolaştım

Hey! Hınıs'ım kimler hayran olmadı ki sana
Bak ben de hayranım ta ezelden beridir sana
Hasretinden göz yaşım sel gibi akıyor baksana
Kilisedersinden akan su değil gözyaşımdır baksana

Abdullah Aydın

Hınıs Hasreti-1

Ağveren dağıçarşı içihükümet
Dere camiide öğlen ibadet.
Akrabayı eşi dostu ziyaret
Uğrayıp hal-hatır sormak isterim.

Ne büyüktür zevki Hınıs'ı görmenin
Kaç senenin hasretine ermenin
Dört bir yanda methedilen çeşmenin
Şifalı suyundan içmek isterim.

Halam evde olsa da sesim duysaydı
Cebime harmandan hedik koysaydı
Şunu da ye diyerek elma soysaydı
Tandır başında sabahlamak isterim.

Bir de gitsem ezem beni görseydi
İçi çökelikli dürüm dürseydi
Hele azıcık da halim aşı verseydi
O an sevinçten ölmek isterim.....

Abdullah Aydın

Hınıs Hasreti-2

Ölmez sağ olursam bu yaz inşallah
Sılamı bir daha görmek isterim
Hınıs'a varsam ya akşam yada sabah
Topraklara yüzüm sürmek isterim..

Tatil gelse ambarçıya gitsem
Soğuk suyundan kana kana içsem
Çayırda bir mangal eti yesem
Biraz havasını solsambiraz dinlensem

Şaban'ı Halıt'ı kuzulkurt dağı'nı
Hem Çorruğu hem Burhan dayıyı
Köylüyü kentliyi hastasını sağını
Görüp bir muhabbet etmek isterim...

Bir düğün olsa da koçeri oynasak
Yakuşte oynayıp bir iki laf etsek
İçli köfte gelse yesek tüketsek
Davullu zurnalı dernek isterim....

Kim sorarsa yazdın bunları niye ?
Gelecek nesile kalsın hediye
Parmaksız'da doğdum Hınıs'lıyım diye
Her yerde göğsümü germek isterim..

Abdullah Aydın

Hınıs Sevdası

Gene yanar oldu bağrımın başı
Nasıl söner bu sevginin ateşi?
Hamurpertin alnında gurbet yazılı
Yüreğimin içinde HINIS SEVDASI

Bir canım var senin için versem
Kana kana soğuk suyundan içsem
Kalk gardaş Hınıs'a gidelim desem
Yüreğimin içinde HINIS SEVDASI

Abdullah der ki döneceğim
Yaz-baharda Hınıs'a geleceğim
Koşup taşını toprağını öpeceğim
Yüreğimin içinde HINIS SEVDASI

Abdullah Aydın

Hınıstan Ayrıldım

Ne ümitle gelmiştim doğduğum şehire
Anı değil kendime ancak sabır ayırdım
Göz yaşlarım akarken gönlümdeki nehire
Ağlamaklı bir halde Hınıs'tan ayrıldım

Sen tatlı sürprizleri severdin biliyordum
Nasıl olsa bulurumdiyerek geliyordum
Oldukça neşeliydim her şeye gülüyordum
Ağlamaklı bir halde Hınıs'tan ayrıldım

Gezdiğimiz yerlerde aradım bulamadım
Dostlarıma sözüm yok ben mutlu olamadım
Bir haftaydı niyetim iki gün kalamadım
Ağlamaklı bir halde Hınıs'tan ayrıldım

Boğuluyor gibiydim daha fazla kalmadan
Gidiyorumdiyerek haber bile salmadan
Kimseye söylemeden valizimi almadan
Ağlamaklı bir halde Hınıs'tan ayrıldım

Uzun lafın kısası yana yana kızarak
Üzüntümden hırsımdan tende cana kızarak
Hem kendimi suçlayıp hem de sana kızarak
Ağlamaklı bir halde Hınıs'tan ayrıldım

Abdullah Aydın

Hınıs'a Dönün

Bahar geldi yine kaynar kanınız
Yaylada soğuk su ister canınız
Sizi bekler babanızla ananız
Bırakın gurbeti Hınıs'a dönün.
Çocuk yaşta terk edip gittiniz
Doymayınca gurbet elde bittiniz
Sizin için ağıt yakar ceddiniz
Bırakın gurbeti Hınıs'a dönün.
Gidip buraları ıssız koydunuz
Yetmişlik dedeye kaldı Hınısımız
Almanyada Fransada ne buldunuz?
Bırakın gurbeti Hınıs'a dönün.
Tarlalar boş kaldı eken olmadı
Hayvancılık bitti besicilik olmadı
Başköyde piknik yapan kalmadı
Bırakın gurbeti Hınıs'a dönün.

Abdullah Aydın

Hınıs'ım

Kışı bir başkadır Hınıs'ımın
Sobalarında tezek yanan
Sokakları buzluiklimi soğuk.
İnsanları sıcak kanlı Hınıs'ım.

Bayramıdüğünücoşkusu
Bir başkadır Hınısın acıtatlı günleri.
Hastalıktasağlıktayardımda;
Bir birleriyle iylikte yarışan güzel Hınıs'ım.

Rüyalarımı süsleyen güzel Hınıs'ım
Seni unutmak mümkün mu?
Senden uzak amma sana hasret bu yürek.
Birgün bu hasret bitecek güzel Hınıs'ım

Abdullah Aydın

Hınıs'lım

Yaradana sığınmış aç susuz sefil
Kimi kimsesi yok perişan Hınıs'lım
Sırf ölmemek için yaşar Hınıs'lım
Kimi kimsesi yok perişan Hınıs'lım

Beyinlere demir atmış tembellik
Bir fabrikası yok almış başını işsizlik
Irgatlık tek meslek rütbe kölelik
Kimi kimsesi yok perişan Hınıs'lım

Okumak yok bihâber Hınıs'lım ilimden
Göz açmak imkansız baskı zulümden
Bu nasıl özgürlük beter ölümden
Kimi kimsesi yok perişan Hınıs'lım

Çeker büyüklerin her tür kahrını
Bal ister verirler külfet zehrini
İçine akıtır her türlü isyan nehrini
Kimi kimsesi yok perişan Hınıs'lım

Tarlası çoraktır harmanı kıtlık!
Bir deribir kemik içi dolu hastalık
Gözünüzü açın artık sağlayın birlik
Kimi kimsesi yok perişan Hınıs'lım

Duyun bu çığlığı ağalar beyler
Sorun; açlar ne yer ne içer neyler?
Söylesem dokunursöyleyeceğim sözler
Kimi kimsesi yok perişan Hınıs'lım

Abdullah Aydın

Hınıs'lıyım

Hasretine dayanamam Hınıs'ım
Dağlarına özlemim var Hınıs'ın
Havasına doyulmuyor Hınıs'ın
Hınıslıyım gururluyum mutluyum.

Seviyorum Hınıs seni can ile
Dile gittim sevdiğimi söz ile
Zerresini değişmem ben gözüme
Hınıslıyım gururluyum mutluyum.

Evvel ahir Hınıs seni severim
Arada bir ziyarete gelirim
Dua eder göz yaşı dökerim
Hınıslıyım gururluyum mutluyum.

Hınıslıdır bizim gerçek aslimiz
Hınıs diyarıdır sevgisi canimiz
Evliyalar diyarıdır güzelim Hınıs
Hınıslıyım gururluyum mutluyum.

Evliyalar yatar Hınısın bağrında
Vurulmuşum ben onların halına
Kurban olam Hınısın yoluna
Hınıslıyım gururluyum mutluyum.

Abdullah Aydın

Hınıs'tan Ayrıldım

Ne ümitle gelmiştim doğduğum şehire
Anı değil kendime ancak sabır ayırdım
Göz yaşlarım akarken gönlümdeki nehire
Ağlamaklı bir halde Hınıs'tan ayrıldım

Sen tatlı sürprizleri severdin biliyordum
Nasıl olsa bulurumdiyerek geliyordum
Oldukça neşeliydim her şeye gülüyordum
Ağlamaklı bir halde Hınıs'tan ayrıldım

Gezdiğimiz yerlerde aradım bulamadım
Dostlarıma sözüm yok ben mutlu olamadım
Bir haftaydı niyetim iki gün kalamadım
Ağlamaklı bir halde Hınıs'tan ayrıldım

Boğuluyor gibiydim daha fazla kalmadan
Gidiyorumdiyerek haber bile salmadan
Kimseye söylemeden valizimi almadan
Ağlamaklı bir halde Hınıs'tan ayrıldım

Uzun lafın kısası yana yana kızarak
Üzüntümden hırsımdan tende cana kızarak
Hem kendimi suçlayıp hem de sana kızarak
Ağlamaklı bir halde Hınıs'tan ayrıldım

Abdullah Aydın