Yaklaşık ikibin yıl önceydi. Samiriyeli bir kadın su çekmek için bir kuyuya gitti. Kuyunun yanında bir kişinin oturmakta olduğunu gördü. Kadın suyunu çekip gitmeye hazırlandığında o kişinin "Bana su ver içeyim" dediğini duydu Kadın biraz şaşırdı. Çünkü kendisinden su isteyen kişi Yahudi kendisi ise Samiriyeli idi. Samiriyeliler ile Yahudiler birbirleriyle konuşmaz ve iş yapmazlardı. Kadın su vermek yerine "Sen Yahudi ben de Samiriyeli bir kadınken nasıl benden su istiyorsun?" sorusunu yöneltti 0 kişiye. 0 kişi güzel bir yanıt verdi bu soruya. Artık su unutulmuş sorular ve yanıtlar birbirini izlemeye başlamıştı. Kadın biraz "uyanmaya" başlar ve "Anlıyorum ki sen bir Peygambersin" diyerek Yahudilerle Samiriyeliler arasındaki dini sorunları sorar bunun da yanıtını aldıktan sonra kadın şöyle der: "Biliyorum ki Hıristos denilen Mesih gelecektir. 0 gelince bize her şeyi bildirecektir."
Ve 0 kişi yanıt verdi: "Seninle konuşan ben O'yum."
0 kişinin kim olduğunu anlamışsınızdır. 0 İsa Mesih'ti.
Bu olay İncil'in Yuhanna bölümünde (4: 6-41) geçiyor. Olayın tamamını oradan okuyabilirsiniz. İncil'in daha birçok yerinde gel-mesi beklenen "Kurtancı-Mesih'in" îsa olduğu belirtiliyor. "Mesih"in Grekçesi "Hristos"tur. İsa'ya inanan kişiler de "Hıristiyan" yani "Mesihçi" adını aldılar. İsa'nın "Mesih" olduğuna inanmayan Yahudiler ise hala bir "Mesih" bekliyorlar. Binlerce yıldır süren bu bekleyiş hala devam ediyor. Tabii bu arada bir çok sahte "Mesih"ler de geldi: 5. yüzyılda Girit'li Moşe 7.yy'da Ebu-Musa İsfahani 8.yy.'da Şarini 12.yy'de David Alroy 13.yy'da Abrohom Abulafya 14.yy'da Aşer Lemmlein 16.yy'da Samuel Moltodur ve son olarak 1626-1678 yıllarında yaşamış olan İzmir'li Yahudi Sabatay Sevi 31 Mayıs 1665'te "Mesih"liğini ilan etti.(1) Bu "Mesih"lerin hemen hepsi kayda değer bir taraftar topluluğu oluşturamadılar ve çok kısa bir sürede "sahte mesih"ler listesinde yerlerini aldılar.
Sabatay Sevi bir çok taraftar toplayınca ülkede bir karışıklık olabileceğini düşünen dönemin Padişahı 1666'da Sevi'yi tutuklatır. Sevi cezaevinde Mehmed Aziz adını alarak Müslüman olur ve cezaevinden kurtulur. Devlet tarafından kendisine aylık bağlanan Sevi Ayşe adında biriyle evlenir.(2) Yahudiler tekrar hayal kırıklığına uğrar. Ancak Sevi'nin bu "dönüşünü" bir "tatkik" olarak değerlendiren bazı Yahudiler de aynı şekilde "Müslüman olarak" Sevi'ye olan bağlılıklarını gösterdiler. Bu "Sabetaycı" kişilere halk arasında "Dönmeler" adı verildi. KURAN NE DİYOR?
Kuran'ın "Mesih" konusunda neler yazdığma bakalım:
"Ey Meryem Allah kendinden bir kelimeyle sana (çocuk) müjdeliyor. İsmi Meryem oğlu Mesih İsa'dır. Dünyada da ahirette de şanı yücedir. Allah' ın yakınlarından olacaktır."(3)
Bu ayette görüldüğü gibi "Mesih" konusunda Kuran ve İncil uyum içindedir. Yani hem İncil'e göre hem de Kuran'a göre tek "Mesih" İsa'dır. Ancak bazı islamcı yazarlar Kuran'ın bu ayetini görmemezlikten gelerek bazı "ilginç" iddialar ileri sürer:
"...Meryem Oğlu'nun siyasi bir tasavvuru ve sosyal konularda planı olmadığı gibi 'Efendi' muzaffer resul peygamberlerin aziz ve şanlı sultanı olan 'İnsanoğlu' nun ve 'Mesih' in sadece bir öncüsüdür. Bu sebeple de 'Mesih' ve 'İnsanoğlu' değildir..."(4)
İncil'i okuyanların çok iyi bildiği gibi İsa Mesih kendinden söz ederken sık sık "İnsanoğlu" deyimini de kullanır. (Matta 24: 30 34 39 44 v.s) Sayın Abdulahad Davud'a göre Muhammed "Mesih" İsa'da "Mesih'in öncüsüdür"! Oysa Kuran İsa'dan başka hiç kimseyi (Muhammed dahil) "Mesih" olarak kabul etmemektedir. Kuran'ın hiçbir yerinde Muhammed için "Mesih" veya "İnsanoğlu" değimi kullanılmamıştır. Buna rağmen böyle bir iddiada bulunmak biraz mantıksızca değil mi? MUSTAFA ÖZCAN'IN "İLGİNÇ" IDDİASI
Zaman gazetesinin köşe yazarlarından Mustafa Özcan (daha sonra Yeni Şafak gazetesine geçmişti) 4 Kasım 1988 tarihli Zaman'ın 2. sayfasında yer alan "Kitab-ı Mukaddes ve Peygamber Efendimiz (S.A.V.)" başlıklı yazısında şöyle diyor:
Yuhanna 1:9-21'e bakabilirsiniz ama İsa Mesih'in böyle bir sözünü göremezsüıiz çünkü ne orda ne de başka bir yerde İsa Mesih'in böyle bir sözü yoktur. İddia edildiğinin tam aksine bu ayetlerde İsa'nın gelmesi beklenen Mesih ve Kurtarıcı olduğu Hz. Yahya'nın ağzından ifade edilmektedir (Yuhanna 1:16-18). İslamcı yazarların bazıları İncil'i okurken neden böyle elleri ayakları birbirine karışır anlayamıyorum! İncil'in bu ayetlerini ilkokul 2. sınıfa giden herhangi bir çocuğa okutun kesinlikle böyle bir "karıştırma" yapmaz! Mustafa Özcan aynı yazısında başka "karıştırmalar" da yapıyor:
"...Yahudiler Babil'den döndüklerinde Beni İsrail'den Mesya adında bir peygamberin geleceğine inanıyorlardı. Ancak bu konuda aralarında ihtilaf vardı. Samiriler Mesya'nın Yusuf Aleyhisselam neslinden geleceğini İbraniler ise Yahova'nın neslinden geleceğini iddia ediyorlardı. İsa Aleyhisselam ise Mesya'nın Davud Aleyhisselam'ın veya Yahova neslinden gelmeyeceğini bilakis müjdelenen Mesya' nın İsmail Aleyhisselam neslinden geleceğini bildiriyordu... İshak Yakup'un babasıydı. Yakup'ta Yahova'nın babasıydı..."
Sayın Özcan bütün bu "karıştırmalar" için bir kaynak vermiyor bu defa! İyi ki de vermiyor! Burda iki kez "Yahova'nın neslinden" söz ediliyor ve Yahova'nın Yakup'un oğlu olduğu belirtiliyor. Oysa Tevrat'ı okuyan herkesin bildiği gibi "Yahova" diye bir kişi yok "Yehova" diye bir isim var o da Allah'ın adıdır! Yani anlayacağmız Sayın Özcan (kusura bakmasın ama) sadece saçmalıyor! Tabii İsa'nın "Müjdelenen Mesih'in İsmail Aleyhisselam neslinden geleceğini bildirdiği" iddiası da doğru değil. Tabii bütün bu "ilginç" iddialar Muhammed'in gelmesi beklenen "Mesih" olduğunu kanıtlamak için ileri sürülüyor. Ancak işleri birazcık zor çünkü görmemezlikten gelseler bile kendi kutsal kitapları olan Kuran'ın onları yalanladığı gün gibi ortada... Bir başka "yazar"da şöyle diyor:
Eğer Mesih "Muhammed" anlamına geliyorsa Kuran neden İsa'ya "Mesih" demektedir? Bu "yazar" bu soruya yanıt verebilir mi? Ayrıca gelmesi beklenen "Kurtarıcı Mesih"in gerek doğumu ve gerekse yaşamı konusunda Eski Antlaşma'da (Tevrat Zebur ve diğer kitaplarda) oldukça detaylı bilgiler verilmiştir ve bunların hiç biri Muhammed'e uymamaktadır. İşte size birkaç örnek:
BEKLENEN KURTARICI-MESİH NEREDE DOĞACAKTI?
"İsa Kral Hirodes' in devrinde Yahudiye'nin Beytlehem kasabasında dogduktan sonra bazı yıldızbilimciler doğudan Kudüs' e gelip şöyle dediler:
Kral Hirodes bunu duyunca bütün Kudüs halkıyla birlikte çok tedirgin oldu. Tüm başkahinleri ve ulusun din bilginlerini toplayarak onlara Mesih'in nerede doğacağını sordu. 'Yahudiye'nin Beytlehem kasabasında' dediler. Çünkü peygamber aracılığıyla şöyle yazılmıştır:
'Sen Yahuda diyarında olan ey Beytlehem Yahuda önderleri arasında hiç de en önemsizi değilsin! Çünkü benim halkım İsrail'i güdecek olan önder senden çıkacaktır' [Tevrat Mika 5:2].
Bunun üzerine Hirodes yıldızbilimcileri gizlice çağırıp onlardan yıldızın göründüğü anı tam olarak ögrendi. Onları Beytlehem'e gönderirken dedi ki 'Gidin çocuğu dikkatle arayın bulduğunuz zaman bana haber verin ben de gelip O'na tapınayım.' Yıldızbilimciler kralı dinledikten sonra yola çıktılar. Doğuda görmüş oldukları yıldız onlara yol gösterdi ve gelip çocuğun bulunduğu yerin üzerinde durdu. Yıldızı gördüklerinde olağanüstü bir sevinç duydular. Eve girip çocuğu annesi Meryem'le birlikte görünce yere kapanarak O'na tapındılar. Hazinelerini açıp O'na armağan olarak altın tütsü ve mür sundular. Sonra Hirodesin yanına dönmesinler diye rüyada uyarıldıklarından ülkelerine başka yoldan döndüler. Yıldızbilimciler yola çıktıktan sonra Rab'bin meleği Yusuf'a rüyada göründü. Ona 'Kalk!' dedi. 'Çocuğu ve annesini al ve Mısır'a kaç. Ben sana haber verinceye dek orada kal. Çünkü Hirodes çocuğu öldürmek amacıyla onu arayacak.' Böylece Yusuf kalktı aynı gece çocuğu ve annesini alıp Mısır'a doğru yola çıktı. Hirodes'in ölümüne dek orada kaldı. Bu Rab'bin Peygamber aracılığıyla bildirdiği şu söz yerine gelsin diye oldu: 'Oğlumu Mısır'dan geri çağırdım' [Tevrat Hoşea 11:1]. Hirodes yıldızbilimciler tarafından aldatıldığını görünce büyük öfkeye kapıldı. Onlardan tam olarak öğrenmiş olduğu zamana göre Beytlehem ve tüm yöresinde bulunan iki ve daha küçük yaştaki erkek çocukların hepsini öldürttü..." (Matta 2:1-16). "...Hirodes ölünce Rabbin meleği Mısır'da Yusuf'a görünüp dedi: 'Kalk çocugu ve anasını al va İsrail diyarına git. Çünkü çocugun canını arayanlar öldüler.' Yusufkalktı çocugu ve anasını aldı ve İsrail diyarma girdi..." (Matta 2:19-20). BEKLENEN "MESİH" NELER YAPACAKTI?
Tevrat'tan:
" ...Zayıf elleri kuvvetlendirin ve sarsak dizleri pekiştirin. Yürekleri korkak olanlara deyin: Kuvvetlenin korkmayın; işte Allah'ınız! 0 kendisi geliyor ve sizi kurtaracak.
0 zaman körlerin gözleri açılacak sagırların da kulakları açılacak. 0 zaman topal adam geyik gibi sıçrayacak ve dilsizin dili terennüm edecek..." (Tevrat İşaya 35:3-6)
İncil'den:
"Tutukevinde bulunan Yahya Mesih'in yaptıgı işleri duyunca O'na gönderdiği öğrencileri aracılıgıyla şunu sordu: 'Gelecek Olan (Mesih) sen misin yoksa başkasını mı bekleyelim?'
İsa onlara şöyle karşılık verdi: 'Gidin gördüklerinizi Yahya'ya bildirin. Körlerin gözleri açılıyor kötürümler yürüyor cüzzamlılar temiz kılınıyor sagırlar işitiyor ölüler diriliyor ve Müjde yoksullara duyuruluyor. Benden ötürü sendeleyip düşmeyene ne mutlu!' " (Matta 11:2-6).
Kuran'dan:
"...İsa İsrailogullarına 'Gerçekten ben Rabbinizden size bir kanıt ile geldim. Çamuru yoğurur kuş şekline sokar ona üflerim. Allah'm izniyle hemen bir kuş oluverir. Allah'ın izniyle anadan doğma körün gözünü açarım. Cüzzam illetine tutulana şifa veririm. Allah'm izniyle ölüleri diriltirim evlerinizde ne yediğinizi ne topladığımzı size haber veririm. Eger iman ederseniz elbette bu mucizeleı'de size deliller ve alametler vardır." (Ali Imran (3.) Süresi 49. ayet)
Yine Kuran'dan:
"Peygamber (Muhammed) hoşlanmadı ve yüzünü asıp çevirdi. Yanına bir kör geldi diye. Ey Muhammed! Ne bilirsin ki belki o kör (senden sormakla cehalet kirinden) armacaktı..." (Abese (80.) Süresi 1-3. ayetleri).
TURAN DURSUN'UN "İLGİNÇ" İDDİASI
Sayın Şule Perinçek'in 'Tıran Dursun ile yaptığı geniş kapsamlı görüşme "Turan Dursun Hayatını Anlatıyor" adıyla kitaplaştırıldı. Sayın Dursun Şule Perinçek'in bir sorusuna şu yanıtı veriyor:
"'...Esasen İsa yaşamış mı yaşamamış mı belli bile değil. Ama eğer yaşamışsa anlatılan şu: Celile'den çıkıyor. İşte Basra' dan gidiyor; bir geniş omuzlu uzun boylu bir adam bir genç insan. O'da digerleri gibi Mesih arıyor kurtarıcı arıyor. Dolaşırken gidiyor Vaftizci Yahya ile karşılaşıyor. Vaftizci Yahya ona bakıyor yakışıklı bir adam kurtarıcı olınaya da uygun bir durumuvar. 'Sen' diyor 'birkurtarıcısın' 'Yok öyle mi' diyor. 'Evet' diyor 'sen işte kurtarıcısm.' 0 da kendisinin kurtarıcı olduğuna inanıyor..."(6)
İnsanlık tarihini en çok etkileyen kişi olan îsa'nın yaşamadığını düşünmek pek mantıklı olmasa gerek. Hiç yaşamamış bir kişinin havariler seçmesi mümkün mü? Ve bu havariler hiç yaşamamış bir kişiyi nasıl bu kadar kısa bir sürede bu kadar çok insana kabul ettirdi? Hiç yaşamamış bir kişinin insanları bu kadar etkilemesi mümkün mü? Şu anda kullandığımız ve îsa'nın doğumunu esas alan "Miladi" dediğimiz takvim bile O'nun yaşadığma dair ufak bir kanıt değil mi? Sayın Turan Dursun Basra'dan söz etmektedir. İsa Mesih'in yaşadığı yer îsrail yani Kudüs ve civarıdır. Basra ise bilindiği gibi Irak'tadır. Bunların birbirleriyle ne alakalan var? İsa Mesih ile Vaftizci Yahya arasında böyle bir konuşma da geçmemiştir. Hiç bir kanıta dayanmadan îsa ile Yahya'm arasında böyle bir konuşma geçtiğini ileri sürmek hiç bir yazara yakışmaz. Yahya'nın "Sen işte kurtarıcısm" dedikten sonra îsa'nm kendisinin Kurtarıcı olduğuna inanmaya başladığmı söylemek de gerçekleri ters-yüz etmekten başka bir şey değildir. NOTLAR:
1) Hayrullah Örs Musa ve Yahudilik 434-435. s. Remzi yay. İstanbul-1966. 2) Daha geniş hilgi için Ilgaz Zorlu'nun Eylül 1982 tarihli Tarih ve Toplum dergisinde yer alan "500. Yılda Unutulan Bir Cemaat: 'Dönmeler' haşlıklı yazısına hakılahilir. 3) Ali İmran (3.) Süresi 45. ayet. 4) Prof. Abdulahad Davud Tevrat ve İncil'e Göre Hz. Muhammed (A.S.) 313-314. s. Nilyay. İzmir-1988. 5) Abdurrahman Aygün Hz. Muhammed'i (S.A.V) Müjdeleyen Barnaba İncili 76. s. Tekin yay Konya-1989. 6) Şule Perinçek Turan Dursun Hayatını Anlatıyor 50. s. Kaynak yay. İstanbul-1992.
Paylaş