Foruminci.net

Teşekkür Teşekkür:  0
Beğeni Beğeni:  0
Beğenmedim Beğenmedim:  0
3. Sayfa - Toplam 3 Sayfa var BirinciBirinci 1 2 3
Gösterilen sonuçlar: 21 ile 24 ve 24

Konu: Felsefik Hikayeler ve Deyişler

  1. #21
    Fikirler Kurşun Geçirmez. Düşes* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.12.2009
    Bulunduğu yer
    Kimsenin Olmadığı bir yerde..!
    Mesajlar
    7.568
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1090

    Standart

    Pers imparatorunun basveziri Büzur Mehir tarafindan

    1400 yil önce tasarlanan tavla oyunu; Dünyanin en

    popüler oyunlarindan biridir. Zaman kavramindan alinan

    ilhamla tasarlananan oyunun zamana böylesine direnmesi

    son derece etkileyici.

    Senenin birligi olarak tavla bir tanedir.

    Tavlanin içindeki karsilikli 6 sar hane

    12 ayi temsil eder.

    15 açik ve 15 koyu renkli pul

    Ayin 15 gece ve 15 gündüzünü simgeler.

    Karsilikli 12 ser hane günün 24 saatidir.

    Eski zamanlarda Hint Imparatoru satranç oyunun Pers

    Imparatoruna yaninda bir mektup ile hediye olarak

    göndermistir. Mektubunda oyunla ilgili hiç bir

    açiklama yapmazken söyle bir mesaj yazmistir.

    Pers Imparatoruna;

    Kim daha çok düsünüyor

    kim daha iyi biliyor

    Kim daha ileriyi görüyorsa

    O kazanir.

    Iste hayat budur...



    Pers Imparatoru dönemin en alim veziri olan Büzur

    Mehir ile bu mesaji paylasarak ondan oyunu çözmesi ve

    kendisinin de karsilik olarak Hint Imparatoruna hediye

    edilmek üzere baska bir oyun icat etmesini ister.

    Vezir haftalarca çalistiktan sonra gönderilen

    satrancin her tas hareketini ve oyunu çözer daha sonra

    da on günde tavlayi icad eder ve imparatora sunar.

    Hint Imparatoruna tavla oyunuyla birlikte gönderilmek

    üzere söyle bir mesaj hazirlanir.

    Hint Imparatoruna;

    Evet Kim daha çok düsünüyor

    kim daha iyi biliyor

    Kim daha ileriyi görüyorsa

    O kazanir.

    AMA BIRAZ DA SANSTIR.

    Iste hayat budur.
    ''Dışarıya kapanmak esasen içeri açılmaktır. Huzur mu istiyorsun? Az eşya az insan.''

  2. #22
    Fikirler Kurşun Geçirmez. Düşes* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.12.2009
    Bulunduğu yer
    Kimsenin Olmadığı bir yerde..!
    Mesajlar
    7.568
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1090

    Standart

    RESSAM'IN HATASI
    Eski bir Hint masalı şöyle sürer gider.
    Bir zamanlar çok büyük bir ressam varmış.Eserleri herkes tarafından beğenilirmiş.Ülkenin kralı bile onu Onur madalyası ile ödüllendirmiş.Ona Hint'çe de renklerin ustası anlamına gelen "Ranga Charya"adı verilmiş.Ama hayranları ona kısaca "Ranga Guruji"derlermiş.
    Rangayıllar içindealanındaki ustalığını kanıtlarcasına kendine özgü bir renk stili geliştirmiş.Çok çalışmasıyorumu ve konuya kendini vermesikendinden sonra gelenlerin takip etmesi için örnek olmuş.
    Bir sanat okulu açmış ve orada müritlerine sanatın inceliklerini öğretmeye başlamış.Belli bir müfredatı ve süresi yokmuş okulun.Öğrencininyeteneğinden ve bilgisinden kendisi tatmin olduktan sonra onu sanat dünyasına takdim etmesi okulun özelliğiydi.
    Kendince bir "Öğrenci Değerlendirme "yöntemi geliştirmişti.Buonun çalışma yöntemi gibi
    dünyada eşi olmayan bir yöntemdi.
    Okulunda bir öğrenci olan Rajeev çok aceleciydi.Allah vergisi bir yeteneğe sahipti ve Ranga'nın aradığı özellikler doğrultusunda;diğer öğrencilerden çok daha hızlı bir başarı gösteriyodu.
    Ranga ondaki bu gelişmeden çok memnundu.Çok övgü ve teşvik almaktan dolayı Rajeev merakla Ranja Guruji'nin onu artık bir ressam olarak ilan edeceği ve hayatının bu şekilde devam etmeye başlayacağı günü bekliyordu.
    Bir gçok kibar bir şekilde Ranga Guruji'ye final uzmanlık sınavını ne zaman alacağını sordu.Ranga gülümsedi ve dedi ki: "Rajeevsen benim gelecek vaad eden öğrencilerimden birisin.Çok kısa sürede sanatın inceliklerini öğrendin.Sanırım şimdi final sınavının zamanı geldi."
    "Sınav konumun ne olduğunu söyler misinizGuruji?"Rajeev mutluluğunu ve heyecanını saklamakta zorlanıyordu.
    Ranga "Rajeevbir resim yapmanı istiyorumbu senin en iyi resmin olmalı ve herkes hayran kalmalı.
    Şimdi acele etme ve hayatının şaheserini yap."dedi.
    Rajeev gece gündüz çalıştı;en güzel resmini yaptı ve Ranga Guruji'ye getirdi.
    Ranga: "Şimdi bunu şehrin meydanında halkın beğenisine sun."dedi. "insanların senin eserini görmelerine izin ver.Resmin altına büyük ve koyu harflerlebu resmin halkın değerlendirmesi için oraya konulduğunu ve resimdeki hataların izleyenler tarafından resmin üzerine bir X çizerek belirtilmesini yaz."
    Rajeev Ranga'nın dediklerini yaptı..Resmi şehrin en merkezi yerine koydu.Birkaç gün sonra Ranga gidip onu getirmesini söyledi.
    Rajeev meydana giderken çok heyecanlıydı.Ancak oraya vardığında çok büyük bir hayal kırıklığına uğradı.Tüm resim baştan aşağı X işaretleriyle doluydu.Başarısızlığı böylece anlaşılmıştı.Büyük bir kalp kırıklığıyla
    resmi Guru'ya gösterdi.
    Ranga O'na asla umutsuzluğa kapılmamasını ve yeniden bir resim yapmasını tavsiye etti.
    Rajeev yeni bir sanat şaheseri daha yaptı.Ranga daha önce söylediği şeyleri tekrarladı.Ancak en son satırda değişiklik yaparak.Bu kez Rajeev'e resmin yanına boya ve fırça da koymasını söyledi Resmin altına yazdığı mesajda izleyicilerin hataları bulması ve resmin yanında bulunan malzemeleri kullanarak düzeltmeleri istenmişti. Birkaç gün sonra Rajeev resmi almaya gittiğinde şaşırdı.Çünkü resmin üzerinde hiçbir işaret olmadığı gibi aynına konulmuş olan malzemelere de hiç dokunulmamıştı.
    Rajeev resmi Guru'suna sunarken çok mutlu olmuş ve kendine güven dolmuştu. Ranga yine gülümsedive"Rajeev bugün öğrenmiş olduğun bu dersle birlikte artık senin eğitimin tamamlandı."dedi.
    "Sevgili oğlumeğer bu dalda mükemmellik ve yücelik istiyorsan sadece sanatta ustalaşmış olman yetmez. Ama insanlarıneline fırsat verildiğinde hiçbir şey bilmedikleri bir konuda bile eleştiripdeğerlendirme eğiliminde olduklarını da öğrenmen gerekir."
    "Eğer dünyayı seni yargılayacak kişi olarak kabul edersen hep hayal kırıklığına uğrarsın.insanlar hiçbir bilgisi ve ciddiyeti olamadan yargılamalarda bulunur ve birbirlerine fikirlerini söylerler.Senin ilk resmini X lerle doldurdular.çünkü onları engelleyecek hiçbir risk yoktu.Ve çogunun bu konuda hiçbir yeteneği ve bilgisi de yoktu.Ama onlara sunulan bu fırsatı memnuniyetle değerlendirdiler.Ama aynı insanlarhataları bulup düzeltmeleri istendiğinde hiç biri bunu yapmadı.Çünkü bu kez onların bilgisi ve yeteneği risk altındaydı;bu konudaki eksikliklerini göstermekten çekindiler.Uzak durmayı tercih ettiler."
    Ranga devam etti:"Böylece sevgili oğlumsenin çalışmansenin yeteneklerinsenin bilginsenin sanat alanındaki çabalarınsenin çok çalışmanın ve içten uğraşılarını değerli bir ürünüdür.Bunu dünyaya bedava sunma.O zaman çalışman ilk resminin uğradığı sonuca uğrar."
    "Kendinin yargıcı ol ve değerini kendin belirle ama bunu adalet ve eşitlik ilkeleriyle yap.Ve böyle davrandığında seni temin ederim ki asla ne kendin ne de eserinle hayal kırıklığına uğrarsın."
    "Son olarak bir de bu; başkalarının eserlerini de senin değerlendirme hakkın olmadığı anlamına gelir.
    "Tanrı seni korusun!Oğlum."
    Rajeev'in gözlerinde saygı ve neşe dolu yaşlar vardı.Kalbinin derinliklerinde;eğer bu son dersi almasaydı eğitiminin eksik olacağını hissediyordu.

    Nitin KULKARNi
    ''Dışarıya kapanmak esasen içeri açılmaktır. Huzur mu istiyorsun? Az eşya az insan.''

  3. #23
    Fikirler Kurşun Geçirmez. Düşes* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.12.2009
    Bulunduğu yer
    Kimsenin Olmadığı bir yerde..!
    Mesajlar
    7.568
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1090

    Standart

    NERGİS İLKESİ
    Kızım defalarca telefon edip "Anne zamanları geçmeden gelip nergisleri görmelisin" demişti. Aslında gitmek istiyordum ama Laguna'dan Arrowhead Gölü neredeyse iki saatlik araba mesafesindeydi. Biraz gönülsüzce "Haftaya Salı geleceğim" diye söz verdim. Çünkü bu üçüncü telefon edişiydi.
    Ertesi Salı yağmur ve soğukla birlikte geldi. Ama ne çare söz vermiştim bir kere ve bu yüzden arabaya atlayıp gittim. Carolyn'in evine girip kızımı kucakladıktan ve torunlarımla hasret giderdikten sonra dedim ki "Nergisleri boş ver Carolyn! Yol sisten görünmüyor. Zaten şu anda seni ve çocukları o kadar çok özlemiş durumdayım ki bir metre daha araba kullanmayı
    düşünmüyorum!"
    Kızım sakince gülümsedi ve "Biz her zaman böyle havalarda araba kullanıyoruz anneciğim" dedi. Bense "Hava açılmadan dünyada tekrar yola çıkmam. O zaman da doğru evime döneceğim!" diye kararlı bir şekilde konuştum. Carolyn "Arabamı almak için beni garaja kadar götürebileceğini düşünmüştüm" deyince "Ne kadar mesafede?" diye sordum. "Sadece birkaç yüz
    metre ötede" dedi Carolyn. "Tamam o zaman götürürüm. Nasılsa bu kadar yola alışığım" dedim. Yola çıktıktan birkaç dakika sonra "Nereye gidiyoruz biz? Bu yol garaj yolu değil!" diye sordum. Carolyn gülerek "Garaja uzun yoldan
    gidiyoruz" dedi "Nergislerin yolundan." "Carolyn!" dedim sert bir sesle "lütfen geri dön." "Tamam anne" dedi Carolyn "inan bana; bu fırsatı kaçırırsan kendini asla bağışlamazsın."
    Yirmi dakika kadar sonra küçük bir çakıl yola saptık ve ileride bir kilise gördüm. Kilisenin diğer ucunda elle yazılmış "Nergis Bahçesi" yazısı vardı. Arabadan çıkarak her birimiz bir çocuğun elinden tuttuk ve patikadan aşağı
    doğru yürüyen Carolyn'i takip etmeye başladım. Patika yolun dönemeç yaptığı yeri döner dönmez gördüklerim karşısında nefesim kesildi. Dünyanın en göz alıcı görüntüsü gözlerimin önünde uzanıyordu. Sanki birisi koca bir kazan
    dolusu altını alıp dağın zirvesinden aşağıya yamaçlarına doğru boca etmişti. Çiçekler görkemli bir şekilde helezonlar halinde koyu turuncu beyaz limon sarısı somon pembesi hardal ve krem rengarenk adeta kurdeleler gibi ardarda dizilmişlerdi. Aynı renkteki çiçekler bir arada ekilmiş olduğundan her biri kendi rengindeki bir ırmağı andırırcasına akıp gidiyordu.
    Beş dönüm çiçek vardı. "Fakat bütün bunları kim yaptı?" diye sordum Carolyn'e. "Sadece bir tek kadın" diye cevapladı "Kendisi de burada yaşıyor; burası onun evi." Tüm o ihtişamın ortasındaki küçük ve mütevazı iyi bakılmış A şeklindeki bir evi gösterdi. Eve doğru yürüdük. Evin girişindeki bahçede bir tabela gördük.
    "Cevaplayabildiğim Kadarıyla Soracaklarınızın Yanıtları" yazıyordu tabelada. İlk yanıt basitti "50.000 çiçek soğanı" diyordu. İkinci yanıt "Hepsi birerbirer bir kadın tarafından. İki el iki ayak ve birazcık akıl ile." Üçüncüsü "1958'de başlandı" idi. İşte bu Nergis İlkesi buydu. O an benim için hayatımı değiştirecek bir deneyim oldu. Hiç görmemiş olduğum bu kadıncağızı düşündüm aşağı yukarı kırk yıl önce bu işe koyulan her seferinde bir çiçek soğanı ekerek görülmesi bile zor bir dağa göz zevkini
    ve neşesini getirmiş olan o kadını. Ama her seferinde tek bir çiçek soğanı ekerek yıllar boyu süren çabası sonucunda dünyayı değiştirebilmişti. Bu bilinmeyen kadın içinde yaşadığı dünyayı ebediyen değiştirmişti. Tarifi zor bir büyülü ortam güzellik ve ilham yaratmıştı.
    Onun nergis bahçesinin öğrettiği ilke en çok bilinen prensiplerden biriydi. Yani amaçlarımıza ve arzularımıza doğru her seferinde bir adım atarak -daha çok küçük birer adım atarak- ulaşmayı öğrenmek bir iş yapmayı sevmesini öğrenmek ve zaman birikiminin nasıl kullanılacağını öğrenmek.
    Zamanın küçük parçacıklarını ufak günlük çabalarımızla çarptığımız zaman kendimizin de muhteşem şeyler yapabileceğimizi görürüz. Biz de dünyayı değiştirebiliriz. "Yine de bu beni biraz üzüyor" dedim Carolyn'e. "Düşünüyorum da otuz beş-kırk yıl önce böyle güzel bir amaçla ben yola çıkmış olsaydım şu anda ne kadarına ulaşmış olabilirdim acaba?" Kızım günün anlamını kendine has tevrıyla kısaca "Bunu öğrenmeye hemen yarın başla!" diyerek özetledi.
    Dün kaybettiğimiz saatleri düşünmenin hiçbir yararı yok. Pişmanlığımızın nedenlerinden bahsedeceğimize kutlanacak bir ders almak istiyorsak "Bunu bugün nasıl işe yarar hale getirebilirim?" sorusunu sormamız yeterlidir.
    ''Dışarıya kapanmak esasen içeri açılmaktır. Huzur mu istiyorsun? Az eşya az insan.''

  4. #24
    Nothing heard/said DilinJokeri - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    17.09.2010
    Bulunduğu yer
    ATATÜRKİYE
    Mesajlar
    48.318
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    17
    Mentioned
    27 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart

    AHMAKLARDAN KAÇMAK


    Mevlâna "Mesnevi" de bir Hazreti İsa hikâyesi anlatır:

    Bir gün Hazreti İsa arkasına endişeyle bakarak kaçıyormuş.

    Adamın biri bu durumu görmüş merak etmiş:

    "Arkanda kimseyi görmedim ama sen kaçıyorsun kimden kaçıyorsun?"

    Hazreti İsa cevap vermeden koşmaya devam etmiş.

    Adamın da inadı tutmuş peşine takılmış.
    Biraz yaklaşınca bağırmış:

    "Ne olur biraz dur da söyle çok merak ettim neden kaçtığını; arkanda ne insan var ne de hayvan..."

    Bunun üzerine Hazreti İsa durmuş adamın yanına gelmiş ve cevap vermiş:

    - Ben bir ahmaktan ve bütün ahmaklardan kaçıyorum...

    Adam şaşırmış:

    - Körlerin gözlerini sağırların kulaklarını açan sen değil misin?

    - Evet...

    - Ölüleri dirilten sen değil misin?

    - Evet benim...

    - Topraktan kuşlara can veren sen değil misin?

    - Evet benim...

    Adam biraz daha meraklanmış:

    - Bunca mucizeyi yaratan Hazreti İsa bir ahmaktan ve bütün ahmaklardan neden kaçar?

    "Dinle" demiş Hazreti İsa "Bütün dediklerin doğru.

    Körler için dua ettim gözleri açıldı...

    Sağırlar için dua ettim kulakları açıldı...

    Cansız bedenler canlandı...

    Ama ahmağın gönlüne ve kafasına hiçbir şey sokmayı başaramadım... Konuştum kafasına girmedi... Okudum yüreğine gitmedi...

    Yüzlerce kez okudum...

    Binlerce kez konuştum...

    On binlerce kez anlattım...

    Ama ahmak ahmaklar sadece bir kaya parçasına dönüştü...

    Ne kafaları kımıldadı ne de yürekleri...

    Böylece ahmaklardan her türlü kötülüğün gelebileceğini anladım bu yüzden bütün ahmaklardan kaçıyorum..."
    tüm yaralarım gerçek ama onları bana veren tüm insanlar yalan ..

3. Sayfa - Toplam 3 Sayfa var BirinciBirinci 1 2 3

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

  • Şikayet, Telif hakları ve Yasal bildirimler için tıklayın.
  • .

    İletişim: [email protected]