Foruminci.net

Teşekkür Teşekkür:  0
Beğeni Beğeni:  0
Beğenmedim Beğenmedim:  0
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 3 ve 3

Konu: Mantık Nedir?

  1. #1
    Yönetici UZMAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    28.02.2009
    Bulunduğu yer
    ADANA
    Mesajlar
    6.143
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    17 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    1000

    Standart Mantık Nedir?

    Mantık doğru düşünmenin bilimidir. Doğru düşünmenin kurallarını koyan normatif bir bilimdir.

    Mantık düşüncenin doğru ve yanlış olduğunu ortaya koymakta yardımcı bir bilimdir. İnsanın doğru düşünmesini düzenlemeye çalışır. Bunun için birçok prensipler ve çeşitli araştırma usulleri tesbit edip kanun şekline koyar. Böylece insanın doğruyu bulmasına ve yanlışı reddetmesine yardımcı olur.

    Mantık
    Arapça “nutuk” kelimesinden türemiştir. Nutuk sözlükte hikmet ve akıl anlamlarına gelir. Ayrıca söz demektir. Hami-Sami Dil Ailesi'nin Sami koluna mensup bir lisan. Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika'da halkın çoğunluğunca Türkiye ve İran'da ise Arap azınlıklarca kullanılmaktadır.
    Latince “logos” kelimesinden türeyen logique veya logic aynı anlamdadır. Aristo bu bilime “gerçeği bulmaya yarayan araç” anlamına gelen (organon) adını vermiştir.

    - Doğru düşünme kendini akıl yürütmede gösterir.
    - Akıl yürütme verilen yargılardan (öncüller) sonuç olarak yeni bir yargı çıkarma işlemidir.
    - Gerçeğe uygun olan yargı (önerme) doğru uygun olmayanı da yanlıştır.
    - Doğru ile yanlışa “doğruluk değeri “ denir.
    - Kesin sonuç veren akıl yürütmeye (çıkarım) DEDÜKSİYON (Tümdengelim) denir.
    - Dedüksiyonun doğruluğuna “Mantık doğrusu “ denir.
    - Mantık biliminin asıl konusu mantık doğrusunun taşıyıcısı olan dedüksiyondur.
    - Ancak kesin sonuç vermeyen tümevarım ile analoji biçimindeki çıkarımlar da mantığın konusu olmuştur.


    Mantığın Tarihçesi


    Mantık biliminin kurucusu


    Aristoteles’tir. ( M.Ö. 384-322 ). Aristoteles Organan adlı altı kitabında mantık konularını incelemiştir. Aristo bu kitaplarda terimler akıl yürütmeler ve çeşitli ispat şekilleri üzerinde durmuştur. Akıl yürütme şekillerinden en çok kıyasa önem vermiştir.

    Aristo’dan sonra

    Aristoteles MÖ 384 - MÖ 7 Mart 322 tarihleri arasında yaşamış Yunanlı filozof ve bilim adamı. Platon ile birlikte Batı düşüncesini en çok etkileyen en önemli iki kişiden biri olarak düşünülür.

    Stoacılar mantık konularıyla uğraşmışlardır. Stoacılar mantığı şekille ve dille ilgili bir bilim haline getirmeye çalışmışlardır.

    Gerek İslam dünyasında gerek İslam Allah'ın insanlara Hz. Muhammed (sav) aracılığı ile gönderdiği son ilahi dindir.

    Arapçada seleme (Allah'a tamamen bağlanmak) kökünden gelen İslam sözcüğünün Türkçe anlamı "Allah'a ve onun buyruklarına kayıtsız şartsız inanan" demektir. Bu kelime aynı zamanda Hz. Muhammed aracılığıyla ilkeleri bildirilen ve Müslüman adı verilen (Arapça İslamlığı kabul eden anlamına müslim'den) 600 milyon insanı bünyesinde toplamış büyük bir dinin de adıdır..
    Avrupa’da Aristo’nun mantık anlayışı yüzyıllar boyunca egemen olmuş ve Aristo tek otorite olarak benimsenmiştir.

    İslam dünyasında mantık çalışmaları Aristo’nun eserlerinin Arapça’ya çevrilmesiyle başlamıştır. Büyük İslam mantıkçıları arasında Farabi İbni Sina Fahrettin Razi ve Seyyid Şerif sayılabilir.

    Batıda mantık çalışmaları da Aristo’nun eserlerinin Latince’ye çevrilmesiyle başlar. Ortaçağ Avrupa’sında Aristo mantığının büyük temsilcileri olarak Albertus Magnus Thomas d’ Aquin Pierre d’Espagne adları sayılabilir. Aristo’nun Avrupa’da egemenliği Rönesansa kadar devam etmiştir.

    Avrasya olarak bilinen eski dünya kıtasının batısındaki büyük yarımada olan Avrupa Sami dillerde Erep (yahut Irib) Güneşin Battığı taraf anlamına gelir. Fenikelilerden Yunanlılara geçen bu ad Yunanca'da Europa olmuş ve Ege Denizi'ne göre batıda bulunan ülkelere bu ad verilmiştir.

    Rönesanstan sonra doğa bilimlerindeki gelişmeler karşısında metod olarak Aristo mantığının yetersizliği ortaya çıktı. Aristo mantığının bel kemiğini oluşturan kıyasa Bacon ve Descartes karşı koydular. Kıyasın yetersizliğini göstererek yeni yollar aradılar. Düşüncelerin böyle bir yola yönelmesi bilimlerin gerek genel ve gerek özel metotlarının saptanmasına yol açtı.

    Rönesans "Yeniden doğuş" anlamına gelen bir süreçtir. 15. yüzyılda başlayan bir süreç aynı yüzyıl içinde bütün Avrupa'ya yayıldı. Bu yenilikte Roma ve Grek başarılarının yeniden cezalandırılması istemi vardır. Rönesans şu temel anlayışlara dayanıyordu.

    1)Yeryüzü ilgi çekici ve araştırılmaya değer bir yerdir

    2)İnsan güçlüdür ve bu gücüyle büyük başarılar elde edebilir

    3)İnsanın sürekli faal olması şerefli birşeydir ve Gerçek güzeldir.

    Yeniçağ felsefesinde bilimlerde metot sorunlarının öneminin artması özelikle öğrenim amacıyla yazılan mantık kitaplarında mantığın asıl konularının ihmale uğrayıp metot sorunlarının ön plana alınmasına neden olmuştur. Böyle bir tutum mantığın yalnız metot olarak anlaşılmasının bir sonucudur.

    Mantık bilimi 19. yüzyılın ikinci yarısında başka bir yönde gelişmiştir. Bu gelişme sembolik mantık alanında olmuştur. De Morgan ve S. Jevons’ın bu alandaki çalışmaları ile Boole Cebiri adı verilen ve mantığı matematiğe dayandıran bir sistem kurulmuştur. Sonraki çalışmalarda ise mantık matematikten bağımsız olarak ele alınmış ve matematiği yeni mantığa dayanarak temellendirme amacı güdülmüştür.

    Önermeler Mantığı ile Niceleme Mantığından oluşan İki Değerli Mantık ilk olarak G. Frege tarafından kurulmuş sonra da B. Russel ile A. N. Whitehead’in çalışmalarıyla bugünkü biçimini almıştır.

    Çok değerli mantık sistemleri ilk olarak J. Lukasiewicz ve E. L. Post tarafından kurulmuştur. Daha sonra H. Reichenbach “ Olasılık Mantığı” adıyla sonsuz sayıda doğruluk değerli bir mantık sistemi kurmuştur.

    Daha sonraları “ Kiplik Mantığı “ “Özdeşlik Mantığı” “ Varlık Mantığı” kurulmuştur.

    Günümüzde mantık matematiğe doğa bilimlerine eleştirel düşünme ve akılcı tartışmaya uygulanmaktadır.

    Mantıkın iyi düşünme sanatı olduğu söylenir. Gerçeğe uygun bir biçimde düşünmek demek mantığın kurallarına göre düşünmektir.

    Başlıca şu üç büyük kural vardır:

    Bu kurallar nelerdir?


    1. Özdeşlik ilkesi: Daha önce de gördüğümüz gibi bu bir şeyin kendi kendisine özdeş olduğunu değişmediğini kabul eden kuraldır (at attır).

    2. Çelişmezlik ilkesi: Bir şey aynı zamanda hem kendisi hem de karşıtı olamaz. Seçmek gerekir (yaşam hem yaşam ve hem de ölüm olamaz).

    3. Üçüncünün olanaksızlığı ilkesi - ya da üçüncü durumun olanaksızlığı: Bu demektir ki çelişik iki olabilirlik arasında bir üçüncünün yeri yoktur. Yaşam ile ölüm arasında seçim yapmak gerekir. Üçüncü bir olanak yoktur.

    Şu halde mantıklı olmak iyi düşünmek demektir iyi düşünmek ise bu üç kuralı uygulamayı unutmamak demektir. Daha önce incelediğimiz ve metafizik anlayıştan gelen ilkelerden bunu biliyoruz.

    O halde mantık ile metafizik sıkısıkıya birbirine bağlıdır; mantık her şeyi çok belirli bir biçimde sınıflandırma yolunu tutan bu bakımdan bizi şeyleri kendi kendileriyle özdeş görmeye zorlayan ve sonra bizi seçmek evet ya da hayır demek zorunda bırakan ve sonuç olarak iki durum arasında örneğin yaşam ile ölüm arasında üçüncü bir olanağı kabul etmeyen bir düşünüş yöntemi bir alettir.
    Bütün insanlar ölümlüdür; bu arkadaş da bir insandır; öyleyse o da ölümlüdür dendiği zaman bu tasım (kıyas syllogisme) denilen şeydir (bu mantıklı düşünüşün tipik biçimidir). Biz böyle düşünmüş olmakla arkadaşın yerini belirlemiş olduk bir sınıflandırma yaptık.

    Bir insanla ya da bir şeyle karşılaştığımız zaman Onu nasıl sınıflandırmak (nereye koymak) gerekir? diye kendi kendimize sormak bizim zihinsel eğilimimizdir. Aklımıza bu sorundan başka bir şey gelmez. Biz şeyleri çeşitli boyutlarda çemberler ya da kutular gibi düşünürüz ve aklımız bu çemberleri ya da kutuları belli bir sıraya göre birbiri içine sokmaya çalışır.

    Yukarıdaki örneğimizde ilkin bütün ölümlüleri içine alan bir çember sonra bütün insanları içine alan daha küçük bir çember; ve daha sonra da yalnız bu arkadaşı içine alan bir çember gösteriyoruz.
    Eğer bu çemberleri sınıflandırmak istersek belli bir mantıka göre bu çemberleri birbiri içine sokacağız.

    Demek ki metafizik anlayış mantık ve tasımla yapılmıştır. Bir tasım üç önermelik bir gruptur; ilk iki önermeye önceden gönderilmiş anlamında öncüller denir; üçüncü önerme vargıdır. Başka bir örnek: Sovyetler Birliği'nde; son anayasadan önce proletarya diktatörlüğü vardı. Diktatörlük diktatörlüktür. SSCB'de de diktatörlüktür. Öyleyse SSCB ile diktatörlüğün ülkeleri İtalya ve Almanya arasında hiçbir fark yoktur.

    Burada diktatörlüğün kimin için ve kimin üzerinde işlediğine bakılmıyor aynı biçimde burjuva demokrasisi övüldüğünde de bu demokrasinin kimin çıkarına işlediği söylenmiyor.

    Böylece şeyleri ve toplumsal dünyayı ayrı ayrı çemberlerle bölünmüş ve bu çemberleri birbiri içine girmiş gibi düşünmeye sorunları bu biçimde koymaya varılır.
    Kuşkusuz bunlar teorik sorunlardır ama pratikte de bir davranış biçimine götürürler. Bunun gibi örneğin mutsuz 1919 Almanyası örneğini söyleyebiliriz. Almanya'da sosyaldemokrasi davranışı ile kapitalizmin varlığını sürdürüp gitmesine izin vereceğini ve naziliğe de vesile olacağını göremeden demokrasiyi korumak için proletarya diktatörlüğünü öldürdü.

    Hayvanların da bitkilerin de bir evrimi olduğu bilininceye kadar zooloji ve biyoloji de şeyleri ayrı ayrı görür ve incelerdi. Eskiden bütün varlıklar şeyler nasıl ise her zaman öyle oldukları düşünülerek sınıflandırılıyordu. Ve gerçekten geçen yüzyılın sonuna dek doğabilim her şeyden çok olguları toplayan bir bilim bir tamamlanmış şeyler bilimi oldu. (F. Engels Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu s. 44.)

    Ama bu konuyu tamamlamamız için şunu da görmemiz gerekir:

    METAFİZİK SÖZCÜĞÜNÜN AÇIKLAMASI

    Felsefede metafizik denilen önemli bir bölüm vardır. Ama metafizik ancak tanrı ve ruhla uğraştığı için burjuva felsefesinde böyle bir önem taşır. Onda her şey sonsuzdur. Tanrı sonsuzdur değişmez kendi kendisiyle özdeş kalır; ruh da öyle. İyi de kötü de vb. hep aynıdır bütün bunlar açıkça belirlenmiş kesin ve sonsuzdur. Demek ki felsefenin metafizik denilen bu bölümünde şeyler donmuş bir topluluk olarak görülürler ve her şeyi karşı karşıya koyma yoluyla ruh maddeye karşı iyi kötüye karşı vb. konarak yani karşıtlar arasındaki birbirine karşı olma durumuyla uslamlama yürütülür.
    Bu uslamlama bu düşünüş biçimine bu anlayışa metafizik denir. Çünkü bu anlayış tanrı gibi iyilik ruh kötülük vb. gibi fizik dışında bulunan şeyleri ve fikirleri işler. Metafizik Yunanca ötesinde demek olan meta ve dünya olaylarının bilimi demek olan fizik sözlerinden gelir. Demek ki metafizik dünyanın ötesinde yeralan şeylerle uğraşır. Ayrıca bu anlayış tarihsel bir raslantı sonucu da metafizik diye adlandırılır. Mantığı ilk inceleyen (ki hala kullanılmaktadır) Aristoteles çok şeyler yazdı. Ölümünden sonra öğretilileri onun yazılarını sınıflandırdılar; bir katalog yaptılar ve sonra Fizik diye başlık atılmış bir yazı ile ruh sorunlarını işleyen başlıksız bir yazısını buldular. Ve o yazıyı fizikten sonra anlamına gelen Yunanca Metafizik sözü ile sınıflandırdılar.

    Sonuç olarak incelediğimiz üç terim arasında bulunan bağ üzerinde önemle duralım: Metafizik mekanikçilik mantık. Bu üç bilgi kolu her zaman birlikte görünürler ve hep birbirlerini gerektirirler. Bir sistem oluştururlar ki biri olmadan öteki anlaşılamaz.


    Konu UZMAN tarafından (26.04.2009 Saat 18:03 ) değiştirilmiştir.
    Kod:
    ## Hayat Sloganı ##
    if (sad() == true) {
        sad().Stop();
        beAwesome();
    }

  2. #2
    ғαŕz-ι мαѕαL˚ JuNi@R - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.03.2009
    Bulunduğu yer
    Çanakkale (:
    Mesajlar
    7.376
    Post Thanks / Like
    Blog Girişleri
    6
    Mentioned
    2 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    927

    Standart

    okulda omrumuzu curuttu bu derrs
    Günler birbirinin nüshası olarak kaldırılıyor ömrünün tozlu raflarına !

  3. #3
    Blah Blah Blah!!!!
    Üyelik tarihi
    28.01.2010
    Bulunduğu yer
    Canın Cehenneme ...
    Mesajlar
    5.694
    Post Thanks / Like
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tecrübe Puanı
    206

    Wink

    Mantık deizm üstüne kurulmamıştır ama özdeşlikle birlikte yürümektedir:Sİlginç olsada böyle mantık bir bütün olma yolundaki bir şeyin açıklama burjuvasının oluşumunu destekledi :sçok derin bir konu aslında
    Nor Par

    Jan Jan

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

  • Şikayet, Telif hakları ve Yasal bildirimler için tıklayın.
  • .

    İletişim: [email protected]