Çocuğun aileden ayrı kalmayı başardığı bu ilk sosyalleşme sürecinin başarı ile tamamlanması çok önemlidir. Zamanında başarılmamış olan gelişimsel aşamalar ilerleyen dönemlerde daha zor başarılmakta psikolojik olarak çocuğu daha olumsuz etkilemekte ve sağlıklı gelişimi olumsuz etkileyerek diğer gelişim alanlarına da zarar verdiği gözlenmektedir.
Okula uyum sürecinde aile ve okul birlikte çalışmalıdır. Aile ve okul tarafından uygulanan davranış biçimleri aynı olmalıdır.

Uyum süreci; bilişsel süreç ve davranışsal süreç olarak iki aşamalı yapılmalıdır .
1) Bilişsel Süreç; Aile ; çocuk anaokuluna başlamadan önce çocuğu okul ve orada karşılaşacağı durumlarla ilgili bilgilendirmelidir. Başlangıç aşamasında yanında ve güvende olacağı hissettirilmelidir. Aksi halde çocuk annesinin onu bırakıp gideceği yalnız kalacağı duygusunu yaşar. Bu duygu uyum sürecine zarar verir. “Okula gideceksin sen artık büyüdün” ifadesi bazı çocuklarda endişe yaratabiliyor. Bu nedenle okul kelimesinden çok “oyun oynanılan yer” ifadelerinin kullanılması daha yararlıdır.
2) Davranışsal Süreç; Çocukla okula gitmeden önce öğretmeni ile tanışmanız çocuğunuzun kişilik özelikleri sevdiği oyunlar hassas olduğu konular ile ilgili bilgi vermeniz de çok yararlıdır. Öğretmen; bu bilgilere sahip olursa çocukla daha kısa ve hızlı bir şekilde iletişim kuracaktır. Bilişsel süreçte okulla ilgili genel fikre sahip olan çocuğunuz artık okulu görmeye daha fazla hazırdır. O gün uykusuz olmamasına hasta olmasına ve farklı bir stresel süreç yaşamamasına dikkat etmelisiniz. Aksi halde yaşanılan huzursuzluk okul kavramı ile birleşecek ve okula uyumunu zorlaştıracaktır.
İlk Gün! İlk karşılaşma anında ; öğretmeni ile sıcak iletişim en önemlisidir. Bunun için kontrol çocukta olmalı ve güven duygusunun geliştirilmesine başlanmalıdır. İlk gün sıkılmaması çok önemli olduğundan okulda geçirilen süre çok uzun olmamalıdır. Yemek ve uyku gibi aktiviteler ertelenmelidir. Aksi halde çocuk okulla ilgili yemek yedirilen ya da uyutulan bir yer düşüncesine sahip olacaktır. Çocuğun yanında olan kişi ( anne bakıcı anneanne) ; öğretmenle kaynaşmanın sağlanması için mekansal olarak biraz uzakta durabilir. Bu konuda öğretmen aileyi çocuğun beklentilerine göre yönlendirmelidir.
Başarılı geçen ilk günün ardından ; keyifli bir eve dönüş süreci okulla ilgili olumlu düşünceleri pekiştirecektir. Evde ; öğretmenin ismi ve okulda yapılan aktiviteler hatırlatılabilir. İkinci gün ; süre biraz daha uzatılır . Gün içerisindeki gereksinimlerin karşılanmasında öncelik öğretmenindir. Eğer çocuk istemezse bu konuda zorlanmamalıdır .
Ayrılma sürecine ; çocuk kadar anne de hazır olmalıdır. Anne endişelerini hissettirdiği ve çocuktan aşama aşama uzaklaşmadığı sürece çocuğun okula uyumu zorlaşacaktır. Eğer çocuk anneye çok fazla bağlıysa anne duygusal olarak hazır değilse alıştırma aşamasında bir başkası görev almalıdır.
Uyum sürecinde; birkaç hafta süren huysuzluk ve uykusuzluk dönemleri yaşanabilir. Anneye bağımlılık artabilir. İştah azalabilir ve uyku düzeni bozulabilir. Gece korkulu rüyalar görülebilir. Bu davranışlar oldukça doğal tepkilerdir. Çocuk uyum sağlamaya başladıkça ortadan kalkacağından endişelenilmemelidir. Sorun uzun süre devam ederse okul psikoloğu ile görüşülmesi ya da dışarıdan bir uzman desteği alınması yararlı olacaktır.
Ailenin kararlı olması ve okulla uyum içerisinde çalışması çok önemlidir. Endişeler okul psikoloğu pedagogu yönetim ve öğretmen ile paylaşılabilir.
Her çocuğun okula uyum süresi birbirinden farklıdır. Bu nedenle başka çocuklarla asla kıyaslanmamalıdır. Bu süreç çocuğun kişilik yapısına ve ailenin yetiştirme biçimine göre değişebilmektedir.
Okul öncesi dönem; bir çocuğun gelişiminde çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle başarılamamış her uyum süreci çocuğun gelişimine zarar verecektir. Bu dönemde çocuğa anlayış ve sabır gösterilmelidir. Zorlama biçimindeki davranışlar çocuğun duygusal gelişimine ve psikolojisine zarar verir . Bu nedenle okul seçerken ; okulda bir pedagog ve psikoloğun varlığına dikkat etmelisiniz.