Dostlar
Hepimiz çıplak doğarız yani spiritüel açıdan bakınca hiç kimse bir dine mensup olarak doğmaz.
Ama zaman ilerleyip de çıplaklığımızın farkına vardıkça çocuk olmamıza karşın sorular sormaya başlarız. Bu nasıl olmuş? Onu kim oraya oturtmuş? Dünyamız nasıl oluşmuş? Ve bunun gibi daha pek çok soru...
Çevremizdekiler anamız babamız veya diğer bizi yetiştiren kimseler kendi elbiselerini aynı motif ve ölçülerle bize de giydirmekten adeta KUTSAL bir zevk duyarlar. Öyle yapmakla en doğruyu yaptıklarını sanırlar.
Ve küçücük yaşımıza karşınbize hiç de uygun olmayan o koca hantal elbise üstümüze adeta çullanmıştır. Eteklerini sürüye sürüye onunla bazılarımız ölene kadar beraber oluruz. Ve bu elbisenin bizi ÖLÜMDEN sonra da ÖTEKİ DÜNYADA koruyacağına inanırız.
Ama bazılarımız bu kabil hazır elbiseleri daha küçüklüklerinden başlayarak şüpheyle giyerler. Ve yetişkin bir yaşa gelince de çıkarıp bir kenara koyarlar. Ama hazıra alışkın olanlar bir de tutar o hazır elbisenin kutsallığı hakkında size uzun uzun öyküler anlatırlar yerlerde sürünen ve kendilerine de pek uygun olmayan o hazır elbise hakkında savunma yaparaktan. Onun terzisinden de ileri giderler. Ve bize terziyi de öyle bir anlatırlar ki deyme gitsin! Halbuki elbisenin etekleri yerlerde sürtünmekte ölçüleri de bizim kişiliğimize pek uygun görünmemektedir. Ama SPİRİTÜEL ESTETİK olmadıkça bu eksiklikleri görmek de pek kolay olmaz.
Doğaldır kiSPİRİTÜEL bir elbiseye belki de hepimizin ihtiyacı olur...Üşümemek ve toplumsal birlikteliklerde çıplak oturmamak için...
İşte bu nedenle bazılarımız bu çıplaklığımızı örtecek şekilde kendi TASARIMIMIZ olan bir biçim ve modeli kesip dikebiliriz...
Bilmem siz hangi tarz giyinmeden yanasınız? Konfeksiyon tarzı hazır olanı mı? Yoksa kendi tasarımınız olanı mı?
Paylaş