Elektromanyetik Bombalar
ELEKTROMANYETİK BOMBALAR

Elektromanyetik bomba kısaltılmış adıyla e-bomba tek bir tuğlayı kırmadan ve tek bir damla kan akıtmadan tüm bir kenti yere yıkabileceğinden mükemmel bir silah gibi görünüyor
Hazırlanması çok kolay olan bu bombayı oluşturacak mekanizmayı bir araya getirip büyük bir hasar meydana getirmek için dahi olmak gerekmiyor. E-bomba kullanılarak yapılan saldırıların başladığına inananlar varsala silah arkasında hiç bir iz bırakmadığından bunlar ispatlanması zor kuşkular. E-bombayı en tehlikeli kılan yönü ise çok ucuza ve çok kolay yapılabilmesine karsın çok büyük zarar vermesi bu nedenlere ideal bir terör silahı olması göz açıp kapayıncaya kadar gecen surede uygarlığı iki yüz yıl öncesine götürebilecek bu silahı yapmak için ödemeniz gerek miktar yalnızca 400 dolar. İhtiyacınız olan teknoloji ise1940'larin teknolojisi. Bu özelliklerinden dolayı e-bomba terörle mücadele halindeki dünyanın ciddiye alması gereken bir tehdit.
Elektromanyetik bombanın temelini oluşturan düşünce üretilen yüksek güçte bir radyo dalgası yada mikro dalga atımının önüne çıkan tüm elektronik devreleri yok etmesi. Neredeyse etrafımızdaki herselin elektrikle çalıştığı bir cağda yasadığımız düşünürsek böyle bir yöntem kitlesel bir yıkım yaratmak için ideal. Bunu kullanarak yasama sistemlerini durdurabilir iletişimi çökertebilir yada bilgisayar ağlarına zarar verebilirsiniz.
E-bomba su anda bile askeri ıslahlar arasındaki yerini almış olabilir. Bazılarına göre bu bombalar ABD'nin 1999'da radar sistemlerini vurmak amacıyla Sırplara karsı yürüttüğü mücadelede kullanıldı. Bir çok kişinin bu tip bombaya karsı korumak için gerekli yöntemler üzerinde çalışması bile böyle bir bombanın varlığına inanmak için yeterli bir neden.
E-Bombanın Tarihcesi
1925 yılında fizikçi Art hur H.Compton düşük atom numaralı bir atoma yüksek enerjili bir foton demeti gönderildiğinde bir elektron demeti yayıldığını açıklarken amacı silah yapmak değilatomun yapısını
incelemekti. Compton Etkisi olarak bilinen bu olay atomun sırlarının çözülmesinde kilit bir rol oynadı. Buradan yola çıkarak yapılan nükleer araştırmalar yeni bir tur silah doğurdu ve 1958'de nükleer silah tasarımcıları ilk hidrojen bombasını Pasifik okyanusunun üzerinde ateşledi. atmosferdeki nitrojen ve oksijenle çarpışan gama ısınları yüzlerce mile yayılan bir elektron tsunamisi oluşturdu. Havai sokaklarındaki tüm ışıkların sönmesine ve Avustralya'ya kadar olan tüm yayınlarının 18 saat suresiyle kesilmesine neden olan bu olay ABD'nin elektromanyetik araştırmalarına yönelmesine yol açtı.
Üretilecek elektromanyetik bir atimin önüne çıkacak elektronik araçların devrelerindeki akimi indukte ederek zarar verebileceğinin fark edilmesi ile birlikte bu atimin nasıl yaratılabileceği sorusu gündeme geldi. Bilim adamlarına göre çözümün anahtarı şiddetli ama kısa omurlu elektrik akımları atımları oluşturmakta yatıyor. Bu atımları bir antenle güçlendirerek frekans aralığı geniş güçlü elektromanyetik dalgalar yaratmak mümkün. Frekans aralığı genişledikçe elektrikli herhangi birselin bu dalgaları soğurarak yanması olasılığı da artıyor.
Araştırmacılar en zarar verici atımların yüksek frekanslılar olduğunu kısa surede farkına vardı. Frekansı gigahertz aralığındaki mikro dalgalar montajdan kaynaklanan boşluklar yada metal kaplamadaki yarıklar elektronik devrenin içine sızabilir. Bir kez devrenin içine girdikten sonra da akimi indukte ederek çarptıkları tüm bileşenlere zarar verir. Düşük radyo frekanslarını yakalayan güç besleyicilerime bağlı oldukları elektrikli aracın merkezini sinyal gönderen birer anten haline gelir. Bir bilgisayar kablosu güçlü bir elektromanyetik atim ayakladığında ortaya çıkan güç dalgası bilgisayar cipini yakabilir.
Yüksek frekanslı dalgalar yaratabilmek için bilim adamlarının yaklaşık 100 piko saniyede yada bir saniyenin milyarda birinde parlayıp sonen elektrik atımlarına gereksinimi vardır. Bunu yapmanın yollarından biri marj jeneratörü adında bir yapıyı kullanmak. Bu yapı bir arada yüklenebilen ve daha sonra sırayla birebirlerinin yüklerini boşaltarak gel git seklinde bir atim dalgası yaratabilmen kapasitorlerin bir araya gelmesi ile oluşan kapasitor bankasıdır. Akimi çok hızlı bir anahtar serisi kanalından geçirmek atimi yaklaşık 300pikosaniyelik hale getirir. Bir atim antenden geçirildiğinde elektromanyetik bir enerji patlaması açığa çıkarır.
Marx jeneratörlerinin avantajı tekrar tekrar kullanılabiliyor olmasıdır. Ama gerçekten güçlü bir atim üretebilmede hala eski moda patlayıcılar cazip. Bir kilo yada bir tntde toplanan enerji akı kompressoru adındaki bir alet kullanılarak büyük bir mikrodalga akımına cevirilebilir.. Bu alet bir patlamanın enerjinizi bir akimi ve bu akimin manyetik alanını olabildiğince küçük bir hacme sığdırmak için kullanılır. Bu atimin bir antene gönderilmesinde ölümcül bir radyo dalgası yada mikrodalga patlaması oluşturur.
Akı kompressorunun en büyük avantajı basitliğidir. İlk yapmanız gereken patlayıcılarla donatılmış metal bir tüp bir ucundan patlayıcı kapsülü yapıştırmak daha sonra tüpün ucundan bir anten bulunan silindir seklindeki bobin telinin içine yerleştirin.

E-bomba ve Terör
Savaş durumunda kullanılmaları yeterince zarar verici olacak bu silahların suçluların eline geçme olasılığı ciddi bir sorun. Hem ucuz olmaları hem de yaydıkları elektrik dalgalarıyla güç ve iletişim altyapılarına uzaktan zarar verebiliyor olmaları bu silahları teröristler için cazip hale getiriyor. Herhangi bir elektronik dükkanından yalnızca birkaç yüz dolara alınacak parçaların bir araya getirilmesiyle oluşturulabilecek basit bir mikrodalga silahını bir otomobilin arkasına yerleştirerek 100 metre uzaklıktaki bir bilgisayara zarar vermek mümkün. Edinilmesi kolay olan tek sistem bu değil. Posta yoluyla servis veren bazı elektronik şirketlerini sattığı elektronik sistemlerin dayanıklılığını ölçmede kullanılan küçük mikrodalga kaynakları istismar edilmeye çok uygun. Yapılan deneyler bu küçük kutuları kullanarak birçok sisteme zarar vermenin mümkün olduğunu gösterdi. Bazı görüşlere göre birkaç yüz metre yüksekliğe yerleştirilen bir akı kompresörü 500metre yarıçaplı bir alandaki tüm elektronik sistemleri yok edebilir. Bu da teröristlerin ciddi güvenlik önlemleriyle korunan hedeflerine kendilerinin girmesine gerek kalmadan evde yaptıkları e-bombalarını kullanarak zarar verebilecekleri anlamına geliyor.
Elektromanyetik silahları kullanarak istediğiniz yere sızmanız da mümkün. Gördüğünüz tüm elektronik sitemleri yakarak yok etmek zorunda değilsiniz. Yapacağınız şey "yumuşak darbe" denen yöntemle sistemi geçici olarak çökertmek. Böylece elektronik sistemlerin içine girerek düşmanınız sizin orada olduğunuzu bilmeden sessizce yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Bu da askeri bilgileri ele geçirmek isteyen teröristlerin işlerini tamamlayana kadar sistemin hafızasını kaybetmesini sağlamaları için uygun bir yöntem.
Rusya’nın hazırladığı rapora göre mikrodalga silahların banka güvenlik sistemlerine zarar vermek ve polis iletişim sistemlerini etkisiz hale getirmek gibi yasa dışı amaçlarla kullanımı başladı bile. Bir başka raporsa Londra’daki bir bankanın saldırıya uğramış olabileceğini belirtiyor. Bu varsayımların kanıtlanması kolay olmasa da tümü oldukça akla yakın.

Nerede O Eski Bilgisayarlar
Bilgisayarların ve iletişim ağlarının mikrodalga saldırılarına karşı dayanıklılığını araştıran bilim adamlarına göre günümüzün bilgisayarlarına zarar vermek eski modellere göre çok daha kolay. Daha az korunaklı olmaları yeterince ciddi bir sorun olan günümüz bilgisayarlarının performansı eski modellere çok daha yüksek olması ayrı bir kuşku kaynağı. Gelen verileri daha hızlı işleyen bilgisayarların ısınmasını önlemek için tasarımcılar voltajı düşürdü 1980'lerde birçok bilgisayar 5 voltla çalışıyordu. Bugünün makinelerin yaklaşık 2 voltla çalışıyor olması sinyallerinin zarar vermesini kolaylaştırıyor. Yüzlerce metre uzunluğundaki bombaların etkin bir radyo dalgası alıcı anteni görevi yapabileceğinden bir diğer şüpheliyse bilgisayar ağları.
Önlem almaya tasarım aşamasında başlarsanız elektromanyetik silahlara karşı korunmak çokta zor değil. Yapmanız gereken ilk şey kullandığınız devrelerin iyi hazırlanmış olduğundan emin olmak. Bu mikrodalgaların oluşturduğu gürültüden kolayca ayrılabilecek güçlü sinyaller kullanmak anlamına geliyor. Ayrıca devrelerinizin yalnızca amaçlanan frekansa uyumlu olduğundan emin olmalısınız. Örneğin bilgisayarınız 500 megahertzdeki sinyallere duyarlıysa mikrodalgaların indukte edebileceği bu frekansın iki katı frekanslara da duyarlı olmadığından emin olmalısınız. Bir sonraki adımsa filtreleri büyük akım dalgalarına soğuracak şekilde bağlamaktır.