İçindekiler :

I – GİRİŞ............................................. .................................................. ...........................3


II – MAL REJİMİ KAVRAMI........................................... ...........................................4

III – MUKAYESELİ HUKUKTA MAL REJİMLERİ......................................... ......5

A – Almanya........................................... .................................................. ...............5
B – İngiltere ve Galler Prensliği......................................... ...................................6
C – Danimarka......................................... .................................................. .............7
D – İspanya........................................... .................................................. .................7
E – Fransa............................................ .................................................. ..................8
F – İtalya............................................ .................................................. ....................8

IV – ESKİ MEDENİ KANUNDA MAL REJİMLERİ......................................... ........8

A – Mal Ayrılığı.......................................... .................................................. ...........8
B – Mal Birliği........................................... .................................................. .............9
C – Mal Ortaklığı......................................... .................................................. ..........9

V – GENEL OLARAK İSVİÇRE MEDENİ KANUNU’NDA VE YENİ TÜRK MEDENİ KANUNU’NDA EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ.......9

A – İsviçre Medeni Kanunu’nun Düzenlemesi....................................... ................9 B – Yeni Türk Medeni Kanunu’nun Düzenlemesi....................................... ........10


VI – İSVİÇRE MEDENİ KANUNU’NDA VE YENİ TÜRK MEDENİ
KANUNU’NDA EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNDE
YÖNETİM YARARLANMA VE TASARRUF.......................................... ................15

A – İsviçre Medeni Kanunu’nun Düzenlemesi....................................... ..............15 B – Yeni Türk Medeni Kanunu’nun Düzenlemesi....................................... .........17

VII – SONUÇ............................................. .................................................. .....................19

Faydalanılan Kaynaklar










I – GİRİŞ

4721 sayılı Yeni Medeni Kanunun 185. maddesi evlenmeyle eşler arasında bir birlik kurulacağını ifade etmektedir. Aynı prensip eski Medeni Kanun’un 151. maddesinde ve İsviçre Medeni Kanunu’nun 159. maddesinde de ifade edilmiştir.[1]
Evlenme ile kurulan bu birliğin bir “yaşam birliği” veya “yaşam ortaklığı” olduğu dile getirilmiştir.[2]

Doktrinde evlenmeye ilişkin yapılan tanımlarda[3] da evlenme ile kurulan bu birliğin bir “yaşam birliği” veya “yaşam ortaklığı” olduğu dile getirilmiştir.[4] Bir tanıma göre evlilik; “evlenme adı verilen kanunda belirtilmiş şekillere uyularak yapılan bir hukuki işlem ile bir kadınla bir erkeğin meydana getirdikleri birliği ifade eder.”[5] Bir başka tanımda ise evlenme; “karşıt cinsten iki kişinin iradelerinin tam ve sürekli bir yaşam ortaklığı kurmak üzere birleşmesidir.”[6] Diğer bir tanıma göre ise; “evlilik bağı bir kadınla bir erkeğin arasında hukukun nizamladığı ve kabul ettiği bir yaşam birliğidir”.[7] Bu konuya ilişkin doktrinde yapılan diğer tanımların çoğunda da bu hususa değinilmiş ve evlenme ile kurulacak birliğin tam bir yaşam birliği veya yaşam ortaklığı olduğu ifade edilmiştir.[8]

Birlikte yiyip içen aynı evi paylaşan evdeki birçok eşyayı birlikte kullanan birlikte sevinip birlikte üzülen birlikte gezip eğlenen ve yaşama ilişkin bir çok faaliyeti birlikte yapan kısaca yaşamı paylaşan eşler arasında kişisel ilişkiler yanında bazı mali ilişkilerin ortaya çıkması kaçınılmazdır.[9]

Doktrinde bu hususa değinilerek evlilik birliğinin herşeyden önce manevi bir bağ ahlaki temele dayanan bir müessese; bunula birlikte iktisadi yönü de olan bir birlik olduğu ifade edilmiştir.[10] Evliliğin bu iktisadi yönüne ilişkin temel düzenlemeler Medeni Kanun’un “Aile Hukuku” başlıklı İkinci Kitabı’nın “Evlilik Hukuku” başlıklı Birinci Kısım’ının “Evliliğin Genel Hükümleri” başlıklı Üçüncü Bölümü’nde düzenlenmişken eşlerin malvarlıkları ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler “Eşler Arasındaki Mal Rejimi” başlıklı Dördüncü Bölüm’de düzenlenmiştir.

Bu çalışmamızda öncelikle mal rejimi kavramı incelenecek daha sonra mukayeseli hukukta Almanya İngiltere ve Galler Prensliği Danimarka İspanya Fransa ve İtalya’daki mal rejimlerine ilişkin genel düzenlemeler ardından Eski Medeni Kanun’daki mal rejimlerine ilişkin genel düzenlemeler Yeni Medeni Kanun’un ve İsviçre Borçlar Kanunu’nun edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin genel düzenlemeler incelenecektir. Son olarak Türk ve İsviçre hukuklarında edinilmiş mallara katılma rejiminde yönetim yararlanma ve tasarruf konuları ele alınacaktır.

II – MAL REJİMİ KAVRAMI

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Türk Medeni Kanunu’nda mal rejimi ile ilgili düzenleme İkinci Kitap olan Aile Hukuku’nun Evlilik Hukuku’na ilişkin Birinci Kısım içerisinde yer alan Dördüncü Bölüm’de “Eşler Arasındaki Mal Rejimi” başlığı altında düzenlenmiştir.

İsviçre Medeni Kanunu’nda ise mal rejimleri İsviçre Medeni Kanunu’nun “Aile Hukuku” başlıklı İkinci Kitabı’nın “Eşler” başlıklı Birinci Kısmı’nın “Evliliğe İlişkin Mal Rejimi” başlıklı Altıncı Bölümü’nde 181 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
[11]

Mal rejimi bir tanıma göre eşlerin evlilik öncesi ve sonrası edindikleri mallar üzerindeki hak ve yükümlülükleri ile evlilik sona erdiğindeki paylaşıma yönelik kurallar toplamı[12] olarak tanımlanabilir. Tanımda yer alan hak ve yükümlülükler ile malvarlığına ilişkin; yönetim kuralları yararlanma kuralları sorumluluk kuralları mülkiyet kuralları ve paylaşım kuralları anlaşılmalıdır.[13]

Diğer bir tanıma göre ise mal rejimi eşlerin evlilik birliğinde sahip oldukları malların; mülkiyet durumuna bu mallardan yararlanmaya malların yönetimine mallar dolayısıyla doğan borçlardan sorumluluğa evlilik sona erdiğinde veya yasanın öngördüğü diğer durumlarda malların paylaşımına ilişkin olan ve eşlerin bu mallar dolayısıyla kendi aralarında ve üçüncü kişilerle olan ilişkilerini düzenleyen kuralların tümünün oluşturduğu sistemdir.[14]

Bu tanıma göre mal rejiminin unsurları; mallara ilişkin mülkiyet yararlanma yönetim ve sorumluluk konularının düzenlenmesi mallarım paylaşımı konusunun düzenlenmesi eşlerin malları nedeniyle kendi aralarındaki ve üçüncü kişilerle olan ilişkilerinin düzenlenmesidir.[15]

Bir diğer tanıma göre ise mal rejimi denince eşlerin evlilik birliğinden önce ve/veya evlilik birliği devam ederken sahip oldukları malvarlıkları üzerindeki hak ve yükümlülüklerini sorumluluklarını ve sona erme halinde malvarlığı değerlerinin akıbetini düzenleyen kurallar bütünü anlaşılmaktadır.[16]

Tabi olacakları mal rejiminin eşlerin iradesine bırakılıp bırakılmayacağı tartışılan bir konu olagelmiştir. Bu konuda birbirinin tamamen tersi olan iki farklı çözümden söz edilmiştir.[17] Bunlardan ilki kanunun sadece serbestiyi kabul ederek eşlere bu konuda tam bir sözleşme özgürlüğü tanımasıdır. Diğeri ise eşlerin tabi olacağı mal rejiminin kanunda ayrıntılı bir şekilde ve emredici kurallarla düzenlenmesidir.[18]

Telifçi görüş diyebileceğimiz bir görüşe göre ise eşlere mal rejimi sözleşmesi yapması konusunda özgürlük verilmeli ama bu özgürlüğün de sınırları çizilmelidir. Bu sınırların belirlenmesi gerek yanların ve gerekse üçüncü kişilerin önlerini görmesinde önem taşımaktadır.[19]

Bu görüşe göre sınırlamalar; sözleşme tipinde sözleşme biçiminde ehliyette ve zamanda yapılmalıdır. Buna göre sözleşme tipleri yasayla belirlenmiştir. Bunların sınırları değiştirilemez yeni bir mal rejimi yaratılamaz.[20]

Sözleşme belli bir şekle tabi tutulabilir. Nitekim Türk Medeni Kanunu’nun m.205/f.1 hükmüne göre mal rejimi konusunda eşlerin yapacakları sözleşmenin noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılması gerekir.[21]

Sözleşme bir makamın onayına da tabi kılınabilir. Nitekim Eski Medeni Kanun’un m.173/f.2 hükmüne göre “evliliğin devamı sırasında yapılan evlenme mukaveleleri mahkemenin de tasvibine iktiran etmek lazımdır” diyerek sözleşmenin mahkeme onayına sunulması zorunluluğunu getirmişti. Yeni Medeni Kanun’da ise böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır.[22]

Sözleşme özgürlüğüne bir başka sınırlama ise ehliyete ilişkin sınırlamalardır. Temyiz kudretine ilişkin sınırlamalar buna örnek verilebilir.[23] Buna göre mal rejimi sözleşmesi ancak temyiz kudretine sahip olanlar tarafından yapılabilir. Küçükler ile kısıtlılar yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.[24]

Sözleşme yapmak için evlilik akdinden önce veya sonra yapılmasının zorunlu olduğu gibi bir zaman sınırlaması da konulabilir.[25]

Kanunkoyucu tam bir sözleşme özgürlüğü verilmesinin veya tüm sınırların kanun tarafından çizilmesinin sakıncaları sebebiyle eşlere bir mal rejimi sözleşmesi yapabilme özgürlüğü tanımış fakat ortaya çıkabilecek sakıncaları asgariye indirmek için bu özgürlüğe önemli bazı sınırlamalar getirmiştir.[26] Eşler mal rejimi sözleşmesi ile ancak kanunda sınırlı olarak sayılmış olan mal rejimlerinden birini seçebilirler. Eşlerin mal rejimi olarak kanunun belirttiği mal rejimlerinden başka bir mal rejimini kabul etmeleri örneğin yabancı bir ülkede geçerli bir mal rejimini seçmeleri uluslararası özel hukuk kuralları saklı kalmak şartıyla mümkün değildir. Böyle bir sözleşme Türk Medeni Kanunu’nun 202 ve 203. maddelerinin emredici niteliği sebebiyle batıl olacaktır.[27]

Genel hükümlere (Borçlar Kanunu 19 20. maddeleri ve Medeni Kanun’un 2. maddesi) göre sözleşmelere getirilen sınırlamalar dışında eşler mal rejimi sözleşmesiyle ancak mal rejimine yönelik ilişkilerini düzenleyebilirler. Eşlerin aile hukukunda düzenlenen kişisel ilişkilerine yönelik düzenlemeler örneğin kadının soyadı velayet yetkisinin nasıl kullanılacağı gibi konular mal rejimi sözleşmesi ile düzenlenemez.[28]
III – MUKAYESELİ HUKUKTA MAL REJİMLERİ

Bu bölümde Almanya İngiltere ve Galler Prensliği Danimarka İspanya Fransa ve İtalya’daki mal rejimlerine ilişkin genel düzenlemeler incelenecektir. İsviçre hukukundaki düzenleme ise Türk Medeni Kanunu’nun hükümleri İsviçre Medeni Kanunu’ndan alındığı için ayrı bir başlık altında incelencektir.

A – Almanya

Frankfurt’ta bir boşanma davasında davaya bakan mahkemenin kocaya karının malları üzerinde yönetim ve yararlanma hakkı veren yasal mal rejimine ilişkin Alman Medeni Kanunu hükümlerinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasını Anayasa Mahkemesi’ne intikal ettirmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar diğer mahkemelere de ışık tutmuş ve eşitlik ilkesiyle çelişen bu mal rejimi 31/03/1953 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmış ve yerine bir bakıma mal rejimi yokluğu demek olan mal ayrılığı sisteminin geçtiği mahkemelerce kabul edilmiştir.
[29]

Nihayet 18/06/1957 tarihinde Alman Medeni Kanunu’nun özellikle aile hukuku bölümünde kadın erkek eşitliğini gerçekleştirmek amacı ile kabul edilip 01/07/1958 tarihinde yürürlüğe sokulan bir federal kanun ile yasal mal rejimi olarak “Artık Kazançta Ortaklık” yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. 1976 yılında Birinci Evlilik Reform Yasası ile de bu alanda bazı değişiklikler ve eklemeler yapılmıştır.[30]

Kanunun 1363 ve devamında düzenlenen bu rejim ismine rağmen bir mal ortaklığı rejimi değildir. Bu sistemin temelinde eşlerin evlilik süresince mallarının mülkiyetini korumaları yani mal ayrılığı sistemi vardır. Eşlerden herbirinin kendi mallarının mülkiyetine sahip olması evlilikten önce sahip olunan mallar için olduğu kadar evlendikten sonra edinilen mallar için de geçerlidir.[31]

Evlilik süresince eşler kendi malları üzerinde serbestçe tasarruf etme ve mallarını yönetme hakkına sahiptirler. Bu yetkilerin sınırları ise kanunun 1365 ve 1369. maddeleri ile belirlenmiştir. Buna göre bir eş diğerinin rızasını almadan mallarının tamamı üzerinde veya aile konutunun eşyaları üzerinde tasarrufta bulunamaz. [32]

Yasal mal rejimi olan “Artık Kazançta Ortaklık” rejiminin dışında eşler “Mal Ayrılığı” veya “Mal Ortaklığı” rejimlerinden birini de seçebilirler.[33]

Mal ayrılığı rejimi kanunun 1414. maddesinde düzenlenmiştir. Bu rejimde sadece karının ve kocanın üzerinde serbestçe tasarruf edebildikleri ve yönetim hakkı sahibi oldukları kendi malları söz konusudur ve karı ve koca sadece kendi borçlarından sorumludur.[34]

Mal ortaklığı rejimi ise kanunun 1415 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu rejimde üç tür mal öngörülmüştür: ortak mallar her bir eşin kendi malları ve her bir eşe ayrılmış mallar. Ortak mallar evlilik anında ve evlilik içinde edinilen mallardır. Her bir eşin kendi malları intifa hakkı veya kazanılan bir manevi tazminat gibi devredilemeyen haklardan oluşur. Her bir eşe ayrılmış olan mallar ise evlilik sözleşmesi ile açıkça ortak mallar dışında tutulmuş mallardır.[35]

B – İngiltere ve Galler Prensliği

İngiltere ve Galler Prensliği’nde mal rejimlerine uygulanan açık bir hukuk kuralı bulunmamaktadır. Evliliğin kendisi bile eşler arasındaki malların mülkiyeti üzerinde bir etkiye sahip değildir.
[36]

Eşler arasında bir sözleşmenin yokluğu durumunda eşler arasındaki mal rejimine kuralları uygulanarak eşlerin mal ayrılığı rejimi içinde yaşadıkları kabul edilmektedir. Buna göre eşlerden her birinin evlilik öncesinde sahip olduğu malları ile evlilik içinde edindiği malları onun malvarlığını oluşturur. Eşler bu malvarlıkları üzerinde mutlak bir yönetim ve tasarruf yetkisine sahiptirler.[37]

Malların paylaşımı genellikle aşağıdaki şekilde yapılmaktadır:[38]

- Kişisel mal olarak tanınan mallar her bir eşin mülkiyetine geri döner.
- Mallar iştirak halinde mülkiyet olarak kabul edilebilir ve yarı yarıya bölüştürülür.
- Müşterek malik sıfatıyla kazanılan mallar varsa bunlar yarı yarıya bölüştürülür.

C – Danimarka

Danimarka’da evliliğin yasal sonuçlarını belirleyen hukuk kurallarına göre uygulanan mal rejimi mal ortaklığına benzeyen bir mal rejimidir. Eşler tarafından evlilik sırasında getirilen veya evlilik içinde edinilen ve sebep ne olursa olsun evliliğin sona ermesi halinde eşler arasında paylaştırılan tüm mallar ortaklığı oluşturur. Bu rejim her bir eşe diğer eşin kazancına katılma hakkı vermektedir. Devredilemeyen haklar ortaklıktan hariç tutulur.
[39]

Her eş kazanma şekli ne olursa olsun evlenirken getirdiği veya evlilik içinde kazandığı mallar üzerinde tasarruf hakkına sahiptir. Bununla birlikte bu tasarruf hakkı sınırlandırılmıştır. Diğer eşin çıkarlarına zarar verecek şekilde ortaklık mallarının azalmasına sebep olmak yasaktır. Aile konutu olarak veya eşlerden birinin mesleki faaliyetlerini sürdürdüğü yer olarak kullanılan bir taşınmaz diğer eşin yazılı rızası olmadan diğer eş tarafından satılamaz veya üzerinde ipotek tesis edilemez. Yine çocuklar tarafından kullanılan veya eşlerden birinin kullanımına özgülenmiş aile konutundaki taşınır mallar satılamaz veya üzerinde rehin tesis edilemez.[40]

D - İspanya

İspanyol Medeni Kanunu’nun (Codigo Civil espanol) Dördüncü Kitabı’nın “Evlilikle İlgili Ekonomik Rejim” başlıklı Üçüncü Bölümü’nün 1344. maddesi yasal rejim olarak “Edinilmiş Mallar Ortaklığı” rejimini düzenlemiştir. Buna göre eşlerden herbirinin kendi malvarlığı her birinin evlilikten önce edindiği mallardan ve evlilik içinde bağış veya miras yoluyla edindiği mallardan oluşur. Ortak malvarlığı ise eşler tarafından evlilik içinde edinilen mallardan oluşur.
[41]

Sözleşmede aksi öngörülmedikçe edinilmiş mallar her iki eş tarafından ortaklaşa yönetilir. Bu edinilmiş mallar üzerinde tasarruf edebilmek için diğer eşin rızasının alınması zorunludur.[42]

Bunun dışında edinilmiş mallara katılma ve mal ayrılığı şeklinde iki mal rejimi daha uygulanmaktadır. Edinilmiş mallara katılma rejimi İspanyol Medeni Kanunu’nun 1411. maddesinde düzenlenmiştir. Bu rejim aslında evlilik süresince devam eden bir mal ayrılığı rejimidir. Her eş kendi mallarını tamamen bağımsız bir şekilde kendi yönetir. Bununla birlikte bir eş diğer eşin rızası olmadan herhangi bir malı üzerinde karşılıksız bir tasarrufta bulunamaz. Mal ayrılığı rejimi ise İspanyol Medeni Kanunu’nun 1435. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre her eş evlilikten önce sahip oldukları ve evlilik içinde edindikleri mallar üzerinde malik olarak kalmaya devam ederler.[43]

E – Fransa

Fransa’da
[44] kanuni rejim olarak “Kazançta Ortaklık” olarak isimlendirilebilecek bir rejim uygulanmaktadır.[45] Bu rejimde eşler evlenmeden önce sahip oldukları malların maliki olarak kalmaya devam ederler. Fakat evlendikten sonra gerek tek başlarına gerekse elde ettikleri kazançlar ortaklığın temelini teşkil eder.Bu kazancın iki kaynağı vardır. Bunların ilki eşlerin mesleki faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarf diğer ise karı – kocanın şahsi mallarından elde ettikleri semere ve gelirlerdir. Ancak kanun eşlerden herbirine ücret ve geliri üzerinde evin giderleri karşılandıktan sonra serbestçe tasarruf etme yetkisi vermiştir.[46]

Bu mal rejiminde her iki eşin kazançları ile yaptıkları birikimler ve bu birikimlerle edinilmiş olan mallar evlilik sona erdiğinde bunlara ilişkin borçlar düşüldükten sonra eşler arasında eşit olarak paylaştırılır.[47]

F – İtalya

İtalya’da
[48] İtalyan Medeni Kanunu’nun (Il Codice Civile Italiano) 177. maddesi ile mal ortaklığı rejimi eşler arasında geçerli yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. İtalyan Medeni Kanunu’nda 1975 yılında yapılan değişiklikten önce yasal mal rejimi olarak mal ayrılığı rejimi uygulanmaktaydı. Fakat meslek hayatına aktif olarak katılmayan ev kadınlarını korumak amacıyla mal ortaklığı rejimi yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir.[49]

IV – ESKİ MEDENİ KANUNDA MAL REJİMLERİ

Eski Medeni Kanun’da üç tip mal rejimi düzenlenmiştir. Bunlar “Mal Birliği” “Mal Ortaklığı” ve “Mal Ayrılığı”dır.
[50] Eşler kanunda düzenlenmiş olan bu üç tip mal rejiminden birini seçebilirler. Fakat kanun koyucu bu üç asli tip yanında bunların türlerini teşkil eden bazı tiplere de yer vermiş ve eşlerin bunları da seçebileceklerini öngörmüştür. Bunlar “Mahdut Ortaklık” “Müktesep Mallara Münhasır Ortaklık” ve “Cihaz Usulü”dür.[51]

A – Mal Ayrılığı

Eski Medeni Kanun’un 186. vd. maddelerinde düzenlenmiş olan mal ayrılığında karı kocadan her biri kendi malları üzerinde mülkiyet yönetim ve istifade haklarını muhafaza eder. Başka bir ifadeyle kanuni mal rejimi olan mal ayrılığı eşlerin malvarlıklarının birbirinden ayrı ve bağımsız olması esası üzerine kurulmuştur.
[52] Evlilik sona erdiğinde de bir mal paylaşımı söz konusu değildir ve her bir eş kendi mallarını alır.[53]

Ancak Eski Medeni Kanun m.186/f.2 yönetim ve gelirlerden istifade yönünden bir istisna getirmiştir. Buna göre kadın kocası ile anlaşarak malların yönetimini ona bırakabilir. Kadın kocasına bıraktığı bu yönetim hakkını her zaman geri alabilir ve bu hakkından önceden vazgeçmesi geçerli değildir.[54]

B – Mal Birliği

Mal Birliği iki ana prensip üzerine kurulmuştur mülkiyette ayrılık ve yönetim ve yararlanmada birlik.
[55] Bu rejimde iki grup mal vardır. Bunlar mahfuz mallar ve birlik mallarıdır.[56] Eşlerin mahfuz malları dışında kalan malları birlik mallarını oluşturur. Karı ve kocaya ait olup da birliğe giren mallara şahsi mallar denir. Bu şahsi mallar üzerinde mülkiyet hakkı karı ya da kocaya ait iken tümünü yönetme ve tümünden yararlanma hakkı birlik devam ettiği sürece kocaya aittir.[57]

Evlilik sona erdiğinde veya başka bir nedenle bu rejim tasifye edildiğinde her iki eşin de mallardaki artıştan pay alması öngörülmüştür. Fakat sözleşmeyle aksi kararlaştırılmamışsa kocanın payı 2/3 iken karının payı 1/3’tür.[58]





C – Mal Ortaklığı

Bu mal rejimi türünde iki mal grubu vardır. Bunlar mahfuz mallar ve ortaklık mallarıdır. Genel mal ortaklığında eşlerden herbirinin mahfuz malları dışındaki mallar ortaklık mallarını oluşturur ve bu mallar üzerinde her iki eşin iştirak halinde mülkiyeti vardır.
[59]

Ortaklık malları ve bunların gelirleri üzerinde iştirak halinde mülkiyet bulunduğu için bu malların yönetimine ilişkin olanlar için bu malların yönetimine ilişkin olanlar hariç karı koca bunlar üzerinde ancak birlikte ya da diğerinin razı olması şartıyla tek başına tasarrufta bulunabilirler.[60]

Bu rejimde ortaklık mallarının yönetimi kocaya aittir. Kaır ancak evlilik birliğini temsilde yetkisi bulunan hallerde ortaklık mallarını yönetebilir. Yönetim için yapılan masraflar ortaklık mallarından ödenir.[61]

V – GENEL OLARAK İSVİÇRE MEDENİ KANUNU’NDA VE YENİ TÜRK MEDENİ KANUNU’NDA EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ

Edinilmiş mallara katılma rejimi her eşin mal rejimi süresince kendi malvarlığı değerleri üzerinde kural olarak serbestçe tasarruf edebildiği mal rejiminin sona ermesi ile diğer eşin artık değerinde katılma alacağına sahip olduğu bir mal rejimidir. Bu iki karakteristik özelliği edinilmiş mallara katılma rejiminin temelinin mal ayrılığına dayandığını ifade ederken edinilmiş mal kavramının da bu rejimin temel kavramı olduğunu belirtmektedir.
[62]

Bu kısa açıklamadan sonra aşağıda İsviçre Medeni Kanunu’nun ve Yeni Türk Medeni Kanunu’nun edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin genel özelliklerini inceleyeceğiz.

A – İsviçre Medeni Kanunu’nun Düzenlemesi

İsviçre’de 1 Ocak 1988 yılında yapılan değişiklikle eski yasal mal rejimi olan “mal birliği rejimi” yerine “edinilmiş mallara katılma rejimi” kabul edilmiştir.
[63]

İsviçre Medeni Kanunu’nun 181. maddesi “Olağan Rejim – Régime Ordinaire” başlığı altında aksi sözleşmeyle kararlaştırılmadıkça edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olacağını belirtmiştir.

Bu mal rejiminde eşlerden herbiri evlilik devam ettiği sürece mal ayrılığı rejiminde olduğu gibi evlenmeden önce sahip olduğu ve evlendikten sonra edindiği mallarının maliki olarak kalmaya devam eder. Her bir eş kural olarak diğer eşin onayını almadan kendi malları üzerinde tasarruf etme ve mallarını tek başına serbestçe yönetme hakkına sahiptir.
[64]

İsviçre Medeni Kanunu’nun 197. maddesinin 1. fıkrasında “edinilmiş mallar” genel olarak tanımlandıktan sonra 2. fıkrada özellikle hangi malların edinilmiş mal olarak kabul edildiği beş bend halinde sayılmıştır. Buna göre “edinilmiş mallar eşlerden her birinin mal rejiminin devamı süresince ivazlı olarak elde ettiği malvarlığı değerleridir”[65]

Kanuna göre bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır (İMK 197/2):
[66]

- Bir eşin çalışarak elde etmiş olduğu gelir
- Personele yardım sandıklarından yahut Sosyal Sigorta veya Sosyal Güvenlik Kurum ve Kuruluşlarından kendisine yapılmış ödemeler
- Çalışma gücünün kaybı nedeniyle kendisine ödenmiş olan tazminat
- Kişisel mallarının gelirleri
- Edinilmiş malların yerine ikame edilmiş değerler

Kanunun 198. maddesinde bazı malvarlığı değerleri kişisel mal olarak sayılmıştır. Buna göre ilk olarak eşlerden birinin kişisel kullanımına hizmet eden mallar kişisel mal olarak kabul edilmiştir (İMK m.198/b.1).

Kanunun kişisel mal olarak kabul ettiği bir başka grup mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait olan veya daha sonra miras yolu ile ya da başka bir şekilde ivazsız olarak kendisine kalan malvarlığı değerleridir (İMK m.198/b.2).

Diğer bir kişisel mal olarak kabul edilen grup ise manevi tazminat alacaklarıdır (İMK m.198/b.3).

Kanun’da kişisel mal olarak düzenlenen son grup ise kişisel mallar yerine ikame edilen değerlerdir (İMK m.198/b.4). Örneğin kadın mücevherlerini satarak bir otomobil satın almışsa otomobil kişisel malların yerine ikame edildiği için yine kadının kişisel malları içinde yer alır.
[67]

Edinilmiş mallara katılma rejiminde evlilik süresince ve evlilik sona erdiğinde kural olarak eşlerin malları ayrıdır. Eşlerden herbiri kural olarak bütün malları üzerinde müstakil mülkiyete sahiptir. Ancak kanunda bu kurala ilişkin bir istisna öngörülmüştür. Buna göre eşlerden hangisine ait olduğu kanıtlanamayan malların eşlerin müşterek mülkiyetlerine olduğu kabul edilmiştir (İMK m.200).[68]

Bir eşe ait olduğu saptanan bir malın bu eşin hangi mal grubu içinde yer aldığının tesbiti de bzen mümkün olmayabilir. Burada da İMK m.200/b.3 edinilmiş mallar lehine bir karine öngörmüştür. Buna göre bir eşin bütün malları aksi ispat edilene kadar edinilmiş mal kabul edilmiştir.

O halde bir eşe ait olduğu sabit olan ancak bu eşin hangi mal grubunda olduğu saptanamayan mallar o eşin kazanılmış malları sayılacaktır.
[69]

Kanunun 199. maddesi ile aslında edinilmiş malvarlığı içinde yer alan bazı malvarlığı değerlerinin sözleşmeyle kişisel mal olarak kabul edilebilmesi imkanı getirilmiştir. Buna göre edinilmiş mallardan olmalarına rağmen bir mesleğin icrası veya bir işletmenin faaliyetlerinin sürdürülmesi için tahsis edilmiş olan mallar ve kişisel malların gelirlerinin mal rejimi sözleşmesiyle kişisel mal olarak kabul edilmesi mümkündür.

B – Yeni Türk Medeni Kanunu’nun Düzenlemesi

1) Giriş

İsviçre Medeni Kanunu’ndan alınan edinilmiş mallara katılma rejimi mecliste uzun tartışmalardan sonra kabul edilmiştir. Mecliste yeni mal rejimlerini lehinde ve aleyhinde birçok görüşler öne sürülmüştür. Bunlara örnek verecek olursak:

“Sayın Bakan İsviçre Medeni Kanunu 1926’da doğru dürüst tercüme edilemediği için son yılların gelişen teknolojisi imkanlar da gözönünde bulundurularak İsviçre Medeni Kanununu daha güzel tercüme ettirerek daha önce tercüme edilemeyen kısımları da herhalde yasaya koymuş olmak için edinilmiş mallara katılma rejimini koydu. Bu konuda bazı kadın derneklerinin çok aktif olduklarını biliyoruz; bunların etkisiyle bu gerçekleşti. Oysa uzun yıllardır 35 kişilik komisyonun tespit ettiği Türk yargı sisteminin yapısı Türk toplumunun yapısı gelenek ve görenekleri gözönünde bulundurularak bu yapıya en uygun olan paylaşmalı mal ayrılığı rejimi yasal rejim olarak getirilmişti 35 kişilik komisyon tarafından. Bir sayın konuşmacı paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin dünyada uygulaması olmadığını ifade ediyor. Tam aksi; bir medeni hukuk ana bilim dalı başkanı bir değerli profesör bu paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin hemen hemen büyük oranda örtüştüğü rejimin Avusturya’da uygulanmakta olduğunu ifade ediyor. Zannediyorum bir bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor.

Bu komisyon ısrarla Türk toplum yapısına uygun olan paylaşmalı mal ayrılığıdır demiş ve bu komisyonun başkanı değerli hocamız Prof. Dr. Turgut Akıntürk Bey paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde davaların iki üç ytıl içinde sonuçlanabileceğini ifade etmiştir. Oysa edinilmiş mallara katılma salt ve soyut eşitlik adına evlendikten sonra edinilen tüm malların adeta bir aile muhasebecisi tutularak tek tek milim milim kaydedilmesi sarraf terazisinde tartılması boşanma veya ölüm halinde bunun tek tek ayrılması eşlerin hangisi ne kadar emek veya mal varlığı karşılığında katkısı var; bunların didik didik edilerek ortaya çıkarılması ne iki üç yılı değerli milletvekilleri boşanan eş malvarlığını belki kazandığında belki torununa nasip olacak. Gerçekçi olalım beyler İsviçre’de yaşamıyoruz. Türkiye’deyiz. İnsanımız yarınından emin değil. Bugününü kurtarma hesabını yapan insanımızla ilgili hiç uygulama imkanı olmayan hususları getirmiş olacaksınız.”[70]

“Sayın başkan sayın üyeler; tasaruyla getirilmiş olan edinilmiş mal rejimi uygulamasının kabul edilmesi ve mal ayrılığı rejiminden vazgeçilmiş olmasının nedeni kadınların erkeklere göre daha fazla ev işleriyle meşgul olmaları kadınların çozukların bakımıyla meşgul olmalarıdır. Türkiye’nin nüfus dağılımına bakılarak çalışan erkekler ile ücret karşılığında çalışan kadın nüfusu oranlandığında çalışan kadın sayısının oranının daha düşük olduğu görülecektir. Ancak çalışan kadınların erkeklere oranı giderek artmaktadır. Kadınların da çalışma yaşamına giderek artan oranda girmesiyle eşlerin artık değerleri arasındaki fark giderek kapanacaktır. Böylece edinilmiş mal rejiminde kadının erkeğin artık payından fazla yararlanması da sözkonusu olmayacaktır; yani zamanaşımında eşlerin birbirlerinin artık değerlerinden eşit yararlanması sözkonusu olacaktır.

Diğer taraftan eşler arasındaki nisbetsiz mal dağılımı kadını koruyacak biçimde hakkaniyete uygun hale getirilmiş ve kötüniyetli uygulamalar sözkonusu olduğunda hakime takdir yetkisi verilerek bu uygulamalrın önüne geçilmiştir.

Sayın başkan sayın üyeler; görüşmekte olduğumuz tasarı Adalet Komisyonunda kabul edilmiş haliyle bir taraftan kadınlarımızın mağduriyetini gidermekte diğer taraftan kötüniyetli durumlarda mağdur tarafı koruma önlemleri getirmektedir.”[71]

2) Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Esasları

Yeni Medeni Kanun’un 202. maddesi ile yasal mal rejiminin “edinilmiş mallara katılma rejimi” olduğu belirtildikten sonra 219/1. maddesinde edinilmiş malların “her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleri” olduğu belirtilmiştir. Medeni Kanun’un bu hükmü İsviçre Medeni Kanunu’nun 197. maddesini karşılamaktadır.

Ancak kanundaki bu “edinilmiş mal” düzenlemesinin çok geniş tutulduğu ve bu durumun somut olaylarda hakkaniyete aykırı sonuçlara sebep olabileceği ileri sürülmüştür.
[72] Bu görüşe göre edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin mal rejimi süresince karşılığını vererek elde ettiği her türlü malvarlığı değeri edinilmiş mal sayılmakta ve paylaşıma tabi olmaktadır. Örneğin eşlerin meslek veya sanatlarını sürdürebilmeleri için zorunlu olan malları dahi İcra ve İflas Kanunu’na göre haczedilememesine rağmen (İİK m.82/b.47) paylaşıma tabidir. Yani terzi olan eşin dikiş makinası bakkal olan eşin yazar kasası veya tartısı çiftçi ise traktörü dahi evlendikten sonra elde edilmişlerse edinilmiş mal sayılıp paylaşıma tabi olacaklardır.[73]

Medeni Kanun’un 218. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi edinilmiş mallar ile eşlerden herbirinin kişisel mallarını kapsar. Medeni Kanun’daki bu hüküm İsviçre Medeni Kanunu’nun 196. maddesini karşılamaktadır. 218. maddenin gerekçesinde mal rejimlerinde yapılan bu değişikliğin nedeni şöyle açıklanmaktadır:

“Evlilik birliği sona erdiğinde mal ayrılığı rejiminin eşler arasında büyük haksızlıklara yol açtığı özellikle meslek sahibi kocanın lehine işlediği ve ev işlerini yapan hatta kocasına mesleğinin icrasında yardımcı olan kadının durumunu hiç nazara almadığı meslek çevrelerinde ve kamuoyunda ağır eleştirilere uğramıştır. Bu nedenle edinilmiş mallara katılma rejimi yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. Yürürlükteki kanunda bu konuda hüküm olmadığı cihetle edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin bütün hükümler İsviçre Medeni Kanunundan çeviri suretiyle alınmıştır.”

Edinilmiş mallara katılma rejimi eşlerin mal rejimi sözleşmesi ile seçimlik mal rejimlerinden birini seçmemeleri halinde evlendikleri andan itibaren başlar. Medeni Kanun’un 208 ve 211/II maddelerine göre eşler mal rejimi sözleşmesi ile seçimlik mal rejimlerinden birinin aralarında geçerli olacağına karar vermişlerse veya aralarında olağanüstü mal rejimi geçerli ise yapacakları mal rejimi sözleşmesi ile her zaman edinilmiş mallara katılma rejimini kabul edebilirler.

Yukarıda edinilmiş mallara katılma rejiminin edinilmiş mallar ile eşlerden herbirinin kişisel mallarını kapsadığını belirtmiştik. Edinilmiş mal niteliğini taşıyan mallar her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği bütün malvarlığı değerleridir (Medeni Kanun m.219).

Bu tanımdan da anlaşılabileceği gibi bir malın veya bir malvarlığı değerinin kazanılmış mal sayılabilmesi için şu iki şartın birarada bulunması gerekir:
[74]

- Mal rejiminin devamı süresince edinilmiş olma
- Emek karşılığında edinilmiş olma

Ancak Medeni Kanun’un düzenlediği bu kuralın istisnaları bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 219. maddesinin II. Fıkrasının 4. bendinde kişisel malların gelirinin edinilmiş mallara dahil olacağı öngörülmüştür. Kişisel malların gelirinin elde edilmesinde ise kişinin mutlaka bir (karşılık vermesi) emeğinin bulunması gerekmez.
[75]

Bütün bu söylediklerimizi toparlayıp kapsamlı bir tanım verecek olursak edinilmiş mallar kanun gereği kişisel mal sayılmayıp edinilmiş mallara katılma rejimi süresince karşılığı verilerek edinilen ve kanun gereği edinilmiş kabul edilen mallardır.[76]

Türk Medeni Kanunu’nun 219. maddesinin 2. fıkrası edinilmiş malların neler olduğunu belirtmiştir. Ancak kanundaki bu sayma sınırlayıcı değildir. Maddeye göre eşlerin edinilmiş malları şunlardır:

- Bir eşin çalışmasının karşılığı olan edinimler
- Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumu ve kuruluşlarının veya personele yardım amacıyla kurulan sandık ve benzerlerinin yaptıkları ödemeler
- Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar
- Kişisel malların gelirleri
- Edinilmiş malların yerine geçen değerler

Edinilmiş mallar yerine geçen değerlere örnek olarak kocanın çalışmasından elde ettiği gelirlerle satın aldığı bir evi kişisel malın gelirine örnek olarak evlenirken sahip olduğu evin kirasını göstermek mümkündür.
[77]

Kanun koyucu “edinilmiş mallar” kavramının aksine “kişisel mallar” kavramının tanımını yapmamıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 209. maddesinde sadece hangi malların kişisel mal sayılacağını belirtmiştir.[78]

Kişisel mallar edinilmiş malların aksine evlilik birliğinin paylaşılması gereken bir edinim olarak değerlendirilmemektedir. Kişisel mal grubuna ait malvarlığı değerleri bu değerlerin hizmet ettiği amaç doğrultusunda evlilik birliğine değil sadece eşlere aittir. Dolayısıyla kişisel mallar edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde diğer eşle paylaşılmadığı gibi edinilmiş mallara katılma rejimi devam ederken de edinilmiş mallardan farklı olarak eşlerin tasarrufuna bırakılmıştır.[79]

Kişisel mal niteliği taşıyan mallar yasaya veya sözleşmeye göre ikiye ayrılmaktadır. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde edilen malvarlığı değerleri manevi tazminat alacakları kişisel mallar yerine geçen değerler Medeni Kanun’un 220. maddesi gereği kişisel maldır.[80]

Kişisel kullanıma yarayan eşya sadece eşin kendi kullanımına hasredilmiş olan eşyadır.[81] Bu gruba giren eşya daha çok taşınan eşyadır.[82] Mesela kadının mücevherleri erkeğin silahı gibi. Bir hobinin sürdürülmesi için gerekli eşya da eşin kişisel mallarına dahildir. Eşler anlaşarak hangi eşyanın kişisel mallarına dahil olacağını kararlaştıramazlar. Hangi eşyaların kişisel eşya sayılacağında onların kullanılma amacı ölçü olarak alınmalıdır. Eşyanın diğer eşi veya ailenin diğer fertleri tarafından kullanılması onu kişisel mal olmaktan çıkarır.[83]

Ayrıca Medeni Kanun’un 221. maddesinin I. fıkrası gereğince eşler mal rejimi sözleşmesiyle bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Aynı maddenin II. Fıkrası gereğince de eşler mal rejimi sözleşmesiyle kişisel mallarının gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.

Bir malın kişisel mal veya edinilmiş mal grubuna girip girmediğini tesbit etmek için öncelikle eşlerden hangisine ait olduğu belirlenmelidir. Bir malın hangi gruba girdiğini belirlemenin zor olduğu haller için bir ispat kuralı düzenlenmiştir. Bu hükme göre belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bu iddia ispatlanamazsa mal eşlerin müşterek mülkiyetinde sayılmaktadır. Bir eşe ait olduğu belirlenen bir malın hangi mal grubuna girdiğini belirlemenin zor olduğu hallerde edinilmiş mallar lehine bir karine öngörülerek bir eşin bütün malları aksi ispatlanıncaya kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmiştir( Medeni Kanun m.222).
[84]

VI – İSVİÇRE MEDENİ KANUNU’NDA VE YENİ TÜRK MEDENİ KANUNU’NDA EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNDE YÖNETİM YARARLANMA VE TASARRUF

A – İsviçre Medeni Kanunu’nun Düzenlemesi

İsviçre hukukunda edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerden her biri kişisel ve edinilmiş mallarının üzerinde tek başına yönetim yararlanma ve tasarruf yetkisine sahiptir (İsviçre Medeni Kanunu m.201/f.1). Eşlerin mallarına yönelik bu yetkileri mal rejimine ilişkin kurallarda kural olarak hiçbir sınırlamaya tabi tutulmamıştır. Örneğin Alman hukukundaki ev eşyasına ve malvarlığının tümüne yönelik tasarruflarda öngörülen sınırlamalara benzer sınırlamalar İsviçre’deki düzenlemede mal rejimi kuralları arasında yer almış değildir.
[85] Bunun tek istisnası eşlerin müşterek mülkiyetleri altında olan mallara ilişkin düzenlemedir (İsviçre Medeni Kanunu m.201/f.2). Maddeye göre aksine anlaşma yoksa eşlerden hiçbiri her iki eşin müşterek mülkiyeti altında olan mallardaki payını diğer eşin onayı olmadan bir başkasına devredemez.

Eşlerin malları üzerindeki yönetim yararlanma ve tasarruf yetkilerine yönelik olarak mal rejimleri arasında bir sınırlama olmamasına rağmen evliliğin genel hükümleri arasında düzenlenmiş olan bazı kurallara dikkat edilmelidir.
[86] İlk olarak Kanunun 163/1 hükmü gözönünde bulundurulmalıdır. Bu hükme göre sadece koca evi geçindirmekle yükümlü olmayıp her iki eş güçleri oranında evi geçindirmekle yükümlü tutulmuşlardır. O halde her iki eş de mallarına yönelik yönetme yararlanma ve tasarruf yetkilerini kullanırken evi geçindirmeye ilişkin bu yükümlülüklerini gözönünde bulundurmalıdır.[87]

Gözönünde bulundurulacak bir başka hüküm ise kanunun 164. maddesinin 1. fıkrası hükmüdür. Bu hükümde kendisini çocukların bakımına ve ev işlerine adayan yahut diğer eşe melseğinde veya işinde yardım eden eşin üzerinde serbstçe tasarruf edebileceği makul miktarda bir parayı eşinden düzenli olarak talep edebileceği düzenlenmiştir. O halde diğer eş malları üzerinde tasarruf ederken bu yükümlülüğünü de gözardı edemeyecektir.[88]

Eşlerden birinin bu ve buna benzer ekonomik nitelikteki yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda kanunda bazı tedbirler öngörülmüştür. Bu tedbirlerin konuyla ilgili olanları kanunun 177 ve 178. maddelerinde düzenlenmiş olanlardır. Buna göre eşlerden birinin evi geçindirmeye ilişkin yükümlülüğünü ihlal etmesi durumunda hakim bu eşin borçlularına ödemelerini kısmen veya tamamen diğer eşe yapmalarını emredebilir. 178. maddeye göre de; evlilik birliğine ilişkin ekonomik yükümlülüklerin ifasını sağlamak veya ailenin ekonomik geleceğini güvence altına almak için hakim eşlerden birinin başvurusu üzerine bazı mallarda diğer eş tarafından yapılacak tasarrufları bu eşin onayına bağlayabilir.[89]

Son bir sınırlama ise aile konutuna ilişkin olan sınırlamadır. Buna göre; eşlerden hiçbiri diğerinin açık onayı olmadan aile konutuna ilişkin kira akdini feshedemez aile konutunu devredemez yahut başka hukuki işlemlerle bazı haklarla kayıtlayamaz (İsviçre Medeni Kanunu m.169/f.1)

Eşlerden birinin mallarını kötü yönetmesi veya malları üzerinde sahip olduğu yönetme yararlanma ve tasarruf yetkilerini kötüye kullanmasından diğer eşin ve evlilik birliğinin zarar görmemesi için mal rejimlerine ilişkin genel hükümler arasında da bazı tedbirler öngörülmüştür. Bu tedbirlerden en önemlisi yasada gösterilen bazı durumlar söz konusu olduğunda olağanüstü mal rejimi olarak mal ayrılığı rejiminin yürürlüğe girmesidir.
[90]

Eşlerden birinin malları üzerindeki tasarruf yetkisini kötüye kullanması veya ivazsız kazandırmalarla malvarlığını azaltmasına karşı diğer eşin korunmasına yönelik bazı düzenlemeler de yasal mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hükümler arasında yer almıştır. Bu düzenlemelerde eşlerden birinin diğer eşin onayı olmadan yaptığı bazı ivazsız kazandırmalar ve diğer eşin kazancakatılma payını azaltmak amacıyla yapmış olduğu tasarrfuların değerinin kağıt üzerinde edinilmiş mallara eklenmesi öngörülmüş ve bu kazandırmalardan yararlanan üçüncü kişilere karşı elde edilemeyen kazanca katılma alacağının karşılanması amacıyla miras hukukundaki tenkis davasına benzer bir dava açabilmesi olanağı tanınmıştır (İsviçre Medeni Kanunu m.220)

Bir diğer hüküm ise eşlerden her birinin diğerinden malvarlığının durumu gelirleri ve borçları hakkında bilgi vermekle yükümlü olduğunu öngören 170. madde hükmüdür. Hakim talep üzerine diğer eşi ve üçüncü kişileri bu eşin malvarlığı hakkında gereken bilgileri vermekle ve zorunlu belgeleri ibraz etmekle yükümlü tutabilir.
[91]

B – Yeni Türk Medeni Kanunu’nun Düzenlemesi

Edinilmiş mallara katılma rejimi evlilik birliği devam ettiği sürece eşlerin malvarlığına etkisi açısından mal ayrılığı rejimine benzemektedir. Her eş edinilmiş mallara katılma rejimi devam ettiği sürece kendi kişisel ve edinilmiş malları üzerinde yasal sınırlar içinde yönetim yararlanma ve tasarruf hakkına sahiptir.

Buna göre her eş kendi malvarlığını diğer eşin rızası olmadan yönetebilir kullanabilir ve mal varlığı üzerinde tasarruf edebilir. Edinilmiş mallar olarak adlandırılan ve edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi üzerine eşlerin artık değer alacaklarının belirlenmesinde esas olacak olan malvarlığı üzerinde de her eş diğer eşin rızası olmadan tasarrufta bulunabilir.
[92]

Edinilmiş mallara katılma rejiminin getirdiği özel bir düzenleme ile eşlerden her biri aralarında paylı mülkiyete konu olan maldaki payı üzerinde diğer eşin rızası olmadan tasarrufta bulunamaz. Bu düzenleme eşya hukukundaki paylı mülkiyete ilişkin Medeni Kanun’un 688/III madde hükmünün istisnasını oluşturmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta eşler arasında paylı mülkiyete konu bir malın sözkonusu olmasıdır.[93]

Eşlerden sadece birinin üçüncü kişilerle birlikte paylı mülkiyete konu bir mala sahip olması ve bu payının üzerindeki tasarruf yetkisi Medeni Kanun’un 688. maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Her iki eşin üçüncü kişilerle paylı mülkiyete konu bir mala sahip olmaları halinde ise eşlerden herbirinin tasarruf yetkisinde Medeni Kanun’un 223. maddesi uygulama alanı bulacaktır.[94]

Bunun yanında Medeni Kanun’un 226/II. Maddesine göre eşya hukukundaki düzenlemeden farklı olarak eşlerden biri paylı mülkiyet konusu malı daha üstün menfaati olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle bölünmeden kendisine verilmesini yasal mal rejiminin tasfiyesinde isteyebilir.

Yönetim yararlanma ve tasarruf yetkilerine bir takım kanuni tedbirler ve sınırlamalar getirilmiştir.

Şartları gerçekleştiğinde olağanüstü mal rejimi olan mal ayrılığı rejiminin yürürlüğe girmesi bu tedbirlerden biridir.
[95]

Medeni Kanun’un 186/III maddesine göre eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malları ile katılmakla yükümlüdürler. Ev işlerini gören eşin serbest kullanımına özgülenecek meblağın belirlenmesi yükümlülüğü İsviçre Medeni Kanunu m164/I’de düzenlenmiş olmakla beraber Türk Medeni Kanunu’nda yer almamıştır.

Bu sebeple bir görüş bu düzenleme Türk Medeni Kanunu’nda yer almamış olsa da 186. madde hükmü ve birliğin korunması başığı altında yer alan 195 196 ve 197. maddelerdeki düzenlemelere dayanılarak ev işlerini gören eşin serbest kullanımına belli bir meblağın özgülenmesinin düşünülebileceğini belirtmektedir.
[96]

Bu görüşe göre burada söz konusu olan eşin birliğin giderlerine katılma yükümlülüğü olmayıp ev işlerini gören eşin olağan kişisel ihtyiaçlarını karşılamak için diğer eşin ödeme yapmasıdır. Evlilik birliğini oluşturan ve ev işlerini gören eşin kişisel ihtiyaçları için de diğer eşin katkıda bulunması gerekir. Böylece hakim kararı ile belli bir meblağı diğer eşe ödeme yükümlülüğü altındaki eşin tasarruf yetkisi sınırlanmış olacaktır.[97]

Medeni Kanunu’nun 185. maddesindeki yardım yükümlülüğü maddi ve manevi olacak şekilde geniş olarak düzenlenmiştir. 185/III kapsamına girecek maddi yardım yükümlülüğü olarak aşağıdaki halleri düşünmek mümkündür. Bu hallerde de eşlerin tasarruf yetkileri kısıtlanmış olmaktadır:

Medeni Kanun m.195 vd. hükümlerine göre aile birliğinde meydana gelen olağanüstü aile giderlerine katılma veya diğer eşe ödünç para verme yükümlülüğü söz konusu ise bu katkının sağlanması için eşin tasarruf yetkisinin sınırlanması söz konusu olabilecektir.

İsviçre Medeni Kanunu’nun 165. maddesi Türk Medeni Kanunu’nda yer almayan bir düzenleme ile diğer eşin meslek ve işyerinde aile giderlerine katılma yükümlülüğünün kendisine yüklediğinden çok daha fazla çalışarak katkıda bulunan eşe uygun bir tazminat ödenmesini düzenlemiştir. Böyle bir durumda hakim kararı ile uygun bir tazminat ödeme yükümlüsü eşin malvarlığı değerleri üzerindeki tasarrfu yetkisi kısıtlanabilecektir.

Medeni Kanun’un 190. maddesi gereği aile birliğini temsil yetkisi kapsamında eşin malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi sınırlanabilir. Eşlerden biri birliği temsil yetkisini aşar veya bu yetkiyi kullanmada yetersiz kalırsa hakim diğer eşin istemi üzerine temsil yetkisini kaldırabilir veya kısıtlayabilir.

Medeni Kanun’unu 194. maddesine göre de eşlerden birine ait olan aile konutu söz konusu ise diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

Eşlerden biri birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse hakim onun borçlularına ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebbilir. Bu halde diğer eşe ödeme yapılması hak sahibi eşin alacaklarına ilişkin tasarruf yetkisinin sınırlanması anlamına gelmektedir (Medeni Kanun m.198).

Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde eşlerden birinin istemi üzerine hakim belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir. Hakim bu durumda gerekli önlemleri alır. Örneğin hakim eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa re’sen durumun tapu kütüğüne şerhedilmesine karar verir (Medeni Kanun m.199)

Medeni Kanun’un 223. maddesi gereğince eşler paylı mülkiyete konu malları üzerindeki paylarında diğer eşin rızası olmadan kural olarak tasarrufta bulunamazlar. Bir görüşe göre bu hüküm her eşin paylı mülkiyetin kaldırılmasını kural olarak her zaman isteyebileceğini düzenleyen Medeni Kanun’un 698. maddesinin uygulanmasını engellemeyeceği için Medeni Kanun’un 223. maddesinin uygulama alanı önemli ölçüde sınırlıdır. Pay sahibi eşin sadece tasarruf yetkisine sınırlama getirilmiştir. Bunun sonucu olarak pay sahibi eşin payı üzerinde yararlanma ve yönetim yetkisi paylı mülkiyetle ilgili genel hükümlere tabi olacaktır.
[98]

VII – SONUÇ

Değişen toplum ihtiyaçlarına ve gün geçtikçe ekonomik hayatta daha fazla yer alan kadınların Eski Medeni Kanun döneminde mevcut olan yasal mal rejimi sebebiyle haksızlığa uğramaları Medeni Kanun’da değişiklik yapılmasını gerektirmiş ve sonuçta yeni bir medeni kanun tasarısı hazırlanarak kanunlaştırılmıştır.

İsviçre Medeni Kanunu’nun 1984 yılında kabul edilip 1988 yılında yürülüğe giren mal rejimine ilişkin düzenlemeleri çeviri yoluyla Yeni Türk Medeni Kanunu’na aktarılmış ve yürürlüğe sokulmuştur.

Edinilmiş mallara katılma rejimine karşı ciddi eleştiriler bulunmaktadır. Bu rejimin özellikle tasfiyesinin çok zor olduğu birçok karışık işlemi gerektirdiği belirtilmiştir. Bu rejimin Türk aile yapısına uymadığı evlilikleri bir aile birliği olarak değil de bir ticaret şirketi gibi kabul ettiğini bunun ise kabul edilemez olduğu belirtilmiştir.

Kanımca yukarıdaki eleştirilere rağmen yapılan değişiklik kadını koruması bakımından olumludur. Uygulaması arttıkça işlemlerin yapılmasında uygulama bir esneklik ve beceri kazanacak ve bu rejimin çok karışık olduğu yönündeki eleştiri böylece karşılanacaktır.

Yönetim yararlanma ve tasarruf konusunda kanun her eşin kendi kişisel malları ve edinilmiş malları üzerinde tek başına yetkili olduğunu düzenlemiş ama bu yetkinin kötüye kullanılmaması için de bazı tedbirler bazı sınırlamalar getirmiştir. İsviçre Medeni Kanunu’nun 164 ve 165. maddelerinin Türk Medeni Kanunu’na alınmamış olması bir eksikliktir. Buna rağmen kanunun yorumundan ev işlerini gören eşin serbest kullanımına belli bir meblağın özgülenmesinin ve evlilik birliğinde aile giderlerine katılma yükümlülüğünün kendisine yüklediğinden çok daha fazla çalışma yapan eşe uygun bir tazminat ödenmesinin mümkün olduğu sonucuna varılabilir.