Acaba formelleştirilmiş düşünce yapma yani doğaya karşı bir yönteme hizmet etmiyor mu? Mantıkçı bu soruyu yanıtlamadan önce karşısındakilerden “doğal” sözcüğünden ne anladıklarını belirtmelerini talep etme hakkına sahiptir. Örneğin alışkanlık “ikinci doğa” ise . iyiden iyiye yerleşmiş alışkanlıklar toplamı olarak göstermek isteyen pek çok kişinin bulunması dikkat çekicidir. Yine örneğin eski okul mantıkçıları tasıma doğal niceleyicilerin kullanılmasını ise daha az doğal bulurlardı. Yine bu açıdan bakıldığında klasik mantıkçı Gentzen’in yöntemlerini pek az doğal bulabilir. Oysa Gentzen bilim adamının doğadan ne anladığını incelemekle yola çıkar. O titiz bir alışzna ile bu konuda pek az katı rnanukçının yapabildiğini yapmıştır. Filozoflarin kendilerini saf dışı bırakan yöntemlere karşı düşmanlıkları çoğunlukla sezgisel apaçıklığa ihtiyatsız bir güvenle bağlı olmalarından kaynaklanar. Buna bağlı olarak burada teknisyen olmayan birinin önceden öğrenip üzerinde kafa yormadığı bir teknik hakkında yargı verdiği görülür.

Ama. acaba mantıksal teknikten ne beklenebilir? Yararcı görüşe sıkı sıkıya bağlı olan muhalif kişiler bunu soruyorlar. Anımsarsak her öncü gibi Leibniz de ütopik bir tutkuyla böyle bir tekniğin tüm bilimler için genelgeçerliliğinin olacağını ummuştu. Oysa bu gerçekleşemeyen bir düş olarak kalmıştır. Öbür yandan mantık asla bir buluş aracı da olamayacaktır. Hatta o belki de yararlı bir kalküle bile dönüşemeyecektir. (Formal) mantık olsa olsa kesin doğrulama aracı olmaya çalışır. Öyle bir araç ki kabullere bağlı şeylerden yani “tanımlanmış” (defınit) tasarımlardan yola çıkıldığında bu tasarımlardan türetilebilecek olan şeyleri bir çıkarım zinciri içinde düzenleyen bir araç.