“Uçurumun kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş… Ondan sonra içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan yeni sosyete yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız devrimler… İşte Türk genel devriminin kısa bir deyimi…” Ulu Önder bu sözleriyle ihtimal verilmeyen istiklal için dünya tarihine not düşülecek değerdeki Kurtuluş Savaşı’nın özetini sunuyor.
Ayrıca Nutuk’ta belirttiği üzere 19 Mayıs ruhunun doğumuna açıklık getiriyor:
“1919 senesi Mayısı’nın 19. günü Samsun’a çıktım. Vazıyet ve manzara-ı umumiye: Osmanlı Devletinin dahil bulunduğu grup Harbi Umumide mağlup olmuş Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş şeraiti ağır bir mütarekename imzalanmış. Büyük Harbin uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harbi Umumiye sevk edenler kendi hayatları endişesine düşerek memleketten firar etmişler. Saltanat ve hilâfet mevkiini işgal eden Vahdettin mütereddi şahsını ve yalnız tahtını temin edebileceğini tahayyül ettiği yeni tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın riyasetindeki kabine; âciz haysiyetsiz cebîn yalnız padişahın iradesine tâbi ve onunla beraber şahıslarını vikaye edebilecek herhangi bir vaziyete razı…”
Kurtuluş Savaşı; sözde değil özde kefenle yola çıkanların öyküsü…
1. Vahdettin’den gelen emir ve yolculuk hazırlıkları
Osmanlı Devleti orduları tamamen dağıtılmış muhtemel direnişçi subayları fişlenmiş bir halde toprakları delik deşik edilmeye başlanmış bir haldeyken 31 Mart gerici isyanını bastıran Hareket Ordusu’nun Kurmay Başkanı olarak adını duyurmaya başlayan ve Çanakkale Savaşı ile reddedilemeyecek bir başarıya imza atan Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal bizzat Vahdettin tarafından Anadolu’ya gönderilir. Vahdettin’in Mustafa Kemal’i 9. Ordu Müfettişi göreviyle Anadolu’ya gönderme sebebi ise başta İngiltere olmak üzere İtilaf Devletleri’nin öfkesini kabartan bölgesel direnişin kırılmasını sağlamak.
15 Mayıs günü Mustafa Kemal ile son görüşmesini yapan Vahdettin yıldızı parlayan bu genç subaya; “Devleti kurtarabilirsin.” der ve hazırlıklar böylece başlar.
2. Sultan Vahdettin ile Mustafa Kemal’in son görüşmesi
Atatürk’ün ağzından o son görüşmenin detaylarına kulak verelim:
“…Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Vahideddin’le âdeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında dirseğini dayamış olduğu bir masa ve üstünde bir kitap var. Salonun Boğaziçi’ne doğru açılan penceresinden gördüğümüz manzara şu: Birbirine muvazi (paralel) hatlar üzerinde düşman zırhlıları! Bordalarındaki toplar sanki Yıldız Sarayı’na doğrulmuş! Manzarayı görmek için oturduğumuz yerlerden başlarımızı sağa-sola çevirmek kâfi idi.
Vahideddin hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı:
– Paşa paşa şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir.
Elini demin bahsettiğim kitabın üstüne bastı ve ilâve etti:
– Tarihe geçmiştir.
O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükûnla dinliyordum:
– Bunları unutun dedi. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa devleti kurtarabilirsin!
…Kendisine basit cevaplar verdim:
– Hakkımdaki teveccüh ve itimada arz-ı teşekkür ederim. Elimden gelen hizmette kusur etmeyeceğime emniyet buyurunuz.
…- Merak buyurmayın efendimiz dedim. Nokta-i nazar-ı şâhânenizi (görüşünüzü düşüncenizi) anladım. İrâde-i seniyeniz (emriniz) olursa hemen hareket edeceğim ve bana emir buyurduklarınızı bir an unutmayacağım.
‘Muvaffak ol!’ Hitâb-ı şahânesine mazhar olduktan sonra huzurundan çıktım”…
3. Üç günlük zorlu yolculuk
İngilizler yolculuk için hazırlanan Bandırma Vapuru’nu didik didik ararlar. Kontrol sorunsuz geçince Bandırma Vapuru Mustafa Kemal’i almak üzere Kız Kulesi’ne yakın bir noktaya gelir. Mustafa Kemal de Beşiktaş’tan bir motorla vapurun olduğu noktaya varır verir 3 günlük zorlu yolculuk başlar.
Yolculuk zorludur çünkü silah arkadaşlarından Rauf Bey (Orbay) kendisini vapura binmemesi gerektiği konusunda uyarır. Alınan bir istihbarata göre İngilizler vapuru açıklarda bir torpido ile vuracaklar. Ancak Mustafa Kemal alışıldığı üzere bu tavsiyeye uymayı kabul etmez.
Rauf Bey’in hakkı vardır; İngilizler Mustafa Kemal’den rahatsız olmaları gerektiğini fark edince Sultan Vahdetti’ne durumu bildirirler ve vapurun geri gelmesini isterler ancak Vahdettin’in “Kuş uçtu” cevabıyla vapurun peşine kendileri düşerler.
4. Yakalayabilene aşk olsun
Olsun tabii ama İngilizler üzgün İngilizler kızgın. Yazık onlara…
Fırtınalı havada Bandırma Vapuru’nun izi kaybedilmiştir. Bandırma cephesinde ise ısrarlı bir şekilde yola devam edilme kararı çıkar. Mustafa Kemal’in geminin kaptanına kıyıya yakın gitmesi talimatı vermesi İngiliz saldırısına karşın herhangi bir yere varma kaygısı besler.
5. 19 Mayıs 1919
Kutlu gün böylece başlar… Atatürk ve beraberindeki subaylar ile erlerden oluşan ekip Samsun’a ayak basar. Basar basmaz da kafasındaki istiklal mücadelesinin detaylarını şekillendirmeye başlar ve buna dair girişimlere ara vermeksizin devam eder.
6. Sonrası malum
Lise tarih derslerinde öğrenciye sıkıcı gelen klasik bilgilerde olduğu gibi o günlerin koşullarında kelle koltukta seyreden bir süreç devam eder. Teoride hakim olduğumuz ya da kopyalardan aşina kalan bilgilere göre 9 Eylül 1922 tarihine dek cephelerde devam eden silahlı mücadeleye bir hayli karışık meclis kavgaları sonrası alınan kararlarla ve akıllıca yürütülen stratejilerle Kurtuluş Savaşı zaferle taçlandırılır.
Paylaş