Canımız efendimiz gönlümüzün kralı başımızın tacı Jüpiter’imiz 8 Kasım itibariyle yuvasına dönüyor yani YAY Burcu’na giriyor ve 2 Aralık 2019 tarihine kadar da orada kalıyor.
JÜPİTER YAY Burcu’nda – Büyük Beklentiler Zamanı…
YAY’da geçireceği yolculuk esnasında Jüpiter 10 Nisan – 11 Ağustos arasında bir retro süreci yaşıyor.
13 Ocak 16 Haziran 21 Eylül tarihlerinde Neptün ile kare yapacak.
Biz fanilerin payına bundan neler düşecek derseniz;
Jüpiter girdiği yeri BÜYÜTÜR! Yayılmacı sınır tanımayan çağlayıp akarak girdiği alanı kaplayan ve varolandan daha fazlasının mümkün olduğunu düşündüren bir enerjidir.
Klasik astrologlar tarafından ”Great Benefic” yani ”En İyicil Etken” olarak görülmüştür. Ama değdiği her şeyi büyüten bir değnek bazen olumsuzluğu da büyütür! Dolayısıyla Jüpiter’i girdiği Burç yaptığı açılar bireysel haritalarda dokunduğu noktalardan bağımsız algılamak astrolojinin işleyiş prensiplerini çok yüzeysel ele almak olur.
YAY Burcu Jüpiter’in has evladıdır Bir Yay’ın genel davranış moduna baktığımızda Jüpiter’i yansıtan ”Ben varsam her şey mümkün!” inancını içselleştirmiş olduğunu görürüz. Yaylar hayatı kendilerine emanet edilmiş uçsuz bucaksız bir oyun bahçesi gibi gören imkansızı başarmayı seven ama bazen ”olmasa daha iyi olacak şeyler” için ısrar etmekten de kendilerini alamayan insanlardır.
Jüpiter’in YAY Burcu’nda neleri büyüteceğini nelerin taşıp coşarak hayata hakim olacağını anlamak için öncelikle YAY Burcu’nun temsil ettiği nitelikleri iyi anlamakta fayda var;
Felsefe inanç yüksek eğitim din
Farkındalık aydınlanma
Özgürlük dünya barışı adil bir toplum düzeni gibi insani idealler
İyimserlik
Cesaret girişim risk alma sınırları sorgulama ve zorlama fethetme
İnsanlığın iyiliği için çalışma bilgiyi bolluğu ve şifayı kitlelere yayma
Yargı kaderin ve yüksek adaletin tecellisi
Bu kriterlere bakarak YAY’ın temsil ettiği nitelikler içinde hayata dair bir inanç geliştirme ve inandığı doğrular ADINA hareket etme eğiliminin çok belirgin olduğunu görebiliriz.
DOĞRULUK İDDİASI insan evladı için hem güçlü bir sıçrama tahtası hem de derin bir tuzaktır!
Doğrular adına davranan kişi cesur gözüpek pervasız olmaya yatkındır. İnsanların tutunduğu alışkanlıkları ve genel kabul gören önyargıları önemsemez. Şevkini kırmaya çalışanları dinlemeden kendi bildiği yolda yürür. Yeni ufukları keşfetmeye kapalı görülen yolu açmaya darlığı varlığa esareti kurtuluşa çaresizliği umuda çevirmeye çalışır.
Öte yandan yaptığı her şeyi hak ve adalet adına yapmak birçok radikalin sığındığı savunmadır. Yüce bir ideali gerçekleştirmeye çalışırken bağnazlığa kapılma kendi doğrularını koşulsuz gerçekler olarak görme insanları kendi perspektifinden yargılama ve hakkın tecellisini kendi eliyle yerine getirmeye kalkma gibi aşırılıklara da yol açabilir.
Son yıllarda yaşanan ekonomik daralma tüm dünya ülkelerinde belirsizlik ve güvensizlik hissinin artmasına daha güzel bir geleceğe dair umutların zayıflamasına bölgesel gerilimlerin artmasına farklılıklara dair tahammül hissinin azalmasına uzlaşmaz ve saldırgan politik yaklaşımların popülerlik kazanmasına neden olmuştur.
Jüpiter’in Akrep’teki yolculuğu sosyal gerilimleri baskıcı yönetim biçimlerini spekülatif iddialarla daha da büyütülen karamsarlık ve güvensizlik hissini içe kapanma eğilimini desteklemiştir. Jüpiter’in Yay’da olacağı 2019 yılında ise oluşan gerilimin kendine çıkış yolları açmaya çalışması birbirinden çok farklı eğilimlerin aynı iddialı haklılık vurgusu ile dünya sahnesinde boy göstermeleri beklenir;
Bir yandan ”dinde reform” taleplerinin yükselmesi öte yandan dini radikalizmin etkinliğinin artması
Çevreci ekonomik yaklaşımların üretim modellerinin eğitim programlarının ekolojik tarım girişimlerinin daha fazla önem kazanması
Dünya barışını ekolojiyi ve ekonomiyi tehdit eden sorunlara dair yeni uluslararası girişimlerin başlatılması
Etnik bağımsızlık temalı gerilla eylemlerinin ve ayrılıkçı söylemlerin artması
Kritik bölgelerde güç dengelerinin değişmesine hatta bazı ülkelerin sınırlarında farklılığa ve yeni bağımsız ya da özerk yönetim birimlerinin oluşmasına yol açacak askeri ve politik girişimler
Borsalarda ani dalgalanmalara neden olacak spekülatif hareketler
Enflasyonun birçok ülkede alışılmış sınırların üzerine çıkması ve 2020 yılında daha sıkı para politikalarının uygulanmasına neden olacak gelişmeler
Büyük dolandırıcılık skandallarının dini inançların sömürülmesine dayalı yapıların ya da toplumsal ahlakı rencide edecek olayların ortaya çıkması
Uluslararası boyutta yankılara yol açacak ya da birden fazla ülkenin işbirliğini gerektirecek bazı davaların görülmesi
Uzayın keşfi konusunda önemli adımlar
Dünyanın keşfedilmemiş bölgeleri ya da kullanıma açılmamış kaynakları konusunda yeni gelişmeler
İletişim teknolojilerinin kullanımıyla ilgili çığır açacak – Google Whatsapp Twitter örnekleri gibi – bir platformun gündeme gelmesi
Medya sektörünü etkileyecek yeni bir trendin ortaya çıkması
Tsunami benzeri doğa felaketleri
Barsaklara ya da karaciğere etki eden virüsler ve toplu zehirlenme vakaları
Jüpiter’in YAY’daki yolculuğunda karşımıza çıkabilecek temalardır.
Jüpiter-Neptün karesine tekabül eden 13 Ocak 16 Haziran 21 Eylül tarihlerine ve bu tarihlerin civarındaki bir haftalık süreye dikkat etmek yerinde olur. Bu dönemlerde tüm dünyada ekonomi sağlık ve iklimle ilgili olumsuz gelişmelerin ortaya çıkması mümkündür. Kamuoyunu yanıltacak spekülatif yayınların yapılması bazı skandalların ortaya dökülmesi ya da ilk emarelerin bu süreçlerde başlaması da söz konusu olabilir.
Türkiye haritasının 6’ıncı evinde hareket edeceği için Jüpiter’in içişlerini ilgilendiren düzenlemeler sağlık eğitim ve hukuk kurumlarına yönelik yenilikleri tetiklemesi yeni istihdam alanlarının açılması ve işsizliğin düşürülmesi için girişmlerde bulunulması beklenir. Ordu ile ilgili düzenlemelerin yapılması ya da ülkenin askeri gücünün önem kazanması da mümkündür. Ocak ortasına doğru Jüpiter Türkiye’nin natal haritasındaki Uranüs ile kare yapacağı ve aynı dönemde transit Satürn – natal Pluto karşıtlığı da yaşanacağı için Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde bir gerilim yaşaması ya da üst düzey yansımaları olacak bazı önemli yargı süreçlerinin gündeme gelmesi beklenir.
Bireysel düzlemde ise;
Jüpiter’in YAY’daki yolculuğu bizi varlığımıza dair tasarımlarımızı dünyaya bakış açımızı ve hayat planlarımızı gözden geçirmeye teşvik edecektir.
Bu sene hiç birimiz OLANLA YETİNMEYECEĞİZ! İlla ki daha ötesine dair bir arayışımız daha fazlası için bir çabamız olacak. Ama bir yandan ”ileri” dediğimiz yöne doğru gitmeye çalışırken öte yandan bize başlangıçta büyük gelen hedeflerin doğru gelen inançların bayrak ettiğimiz amaçların ve bunlara dair tutumlarımızın HAYAT KANTARINA vurulduğunu göreceğiz.
Gerçek ya da gerçeğe dair farklı parçalar bu süreçte görmemiz kavramamız ve uyumlanmamız için önümüze çıkacak.
Bir sene boyunca kendimize şu soruları sorabiliriz;
- Olmak istediğim insan mıyım? Kendimi görmek istediğim yerde miyim?
- Gerçek potansiyelim nedir? Kendimi geliştirmek üretkenliğimi arttırmak yeteneklerimi değerlendirmek için ne yapabilirim?
- Benim içim sıkışıp kaldığım dar alanlardan sosyal çevrelerden daha ötesine ulaşmak mümkün müdür?
- Kendim ve sevdiklerim için daha iyi bir hayat şekli başka bir yerleşim yeri mümkün olabilir mi?
- Hayat şeklim gönlümü ve gözümü doyuruyor mu? Gerçek arzularım nelerdir?
- Kurduğum duygusal ya da maddi bağlar ve ilişkiler beni geliştiriyor ve önümü açıyor mu yoksa yolumu birileriyle birleştirdiğim için kendimi sınırlanmış mı hissediyorum?
- Neyi kazanmak için neyi feda edebilirim? Bir yere varmak bir arzumu gerçek kılmak için yaptıklarım gerekli ve anlamlı mı?
- Olayları ve insanları yargılarken nasıl bir yol izliyorum? Yargıya varırken düştüğüm abartılar ve zaafiyetler nelerdir?
- İnandıklarım doğru bildiklerim savunduklarım gerçeğe ne kadar denk düşüyor? Bildiklerimin ve anladıklarımın ötesinde hayata ve insanlığa dair neyi kavramam lazım?
- Hakkımı almaktan ne anlıyorum? Kazanan olmak için ne kadar ileri gidiyorum? Kaybeden olduğum zaman ne hissediyor ve bununla nasıl başediyorum?
- İddia ettiğim söz verdiğim üstlendiğim işlerin ve konumların hakkını veriyor muyum?
- Kendime güvenmekten ne anlıyorum? Kendime olan güvenimi oluşturan bileşenler ve kendimi sınama yöntemlerim ne kadar anlamlı?
- Hayattan insanlardan umduklarım ve bulduklarım konusunda ne hissediyorum?Hayattan ve insnalardan beklentilerimi ve buna mukabil olan davranışlarımı nasıl ayarlamalıyım?
- Umutlu olmaktan ne anlıyorum?
- Evrenin sistemine ve adaletine güveniyor muyum? Bu konudaki inancım ve davranışlarım birbirine uyuyor mu?
İnsan hep kendine bir takım önemsediği hedefler koyar bir yere varmak için hareket eder kendini hayatı ve başka insanları elde ettikleri ve kaybettikleri ile yargılar.
OYSA ASLOLAN ZAFER DEĞİL SEFERDİR!
Bazen bir yere varır ama vardığımız şeyde umduğumuz anlamı bulamayız.
Bazen bir yere varmak için kullandığımız yöntemler yüzünden kendimizi kaybeder yoldan çıkar anlamdan uzaklaşırız.
Bazen hiç bir yere varamamış gibi görünür ama kendimizi buluruz.
O yüzden bir zafere doğru sefer ederken yolun bize getirdiklerine dikkat etmemiz algılarımız ve tepkilerimizdeki değişimi fark etmemiz saplantılarımızı ve beklentilerimizi sorgulamamız an be an oluşan farkındalıklar doğrultusunda bakışımızı ve davranışımızı güncellememiz yerinde olur.
İnsan ömür yolunda bir çok yere varır ama aslında hep kendine varır
UMUT ve BEKLENTİ arasında ÖNEMLİ BİR FARK VARDIR!
BEKLENTİ istediğimiz tasarladığımız sonuçtur. Buna varmanın bizi tatmin edeceğini düşünürüz. Beklentinin gerçekleşmesi insana kendisini kısa vadede mutlu güvenli değerli ve güçlü hissettirir.
Ama hayat her zaman beklentimize uygun gelişmez. Biz elimizden geleni hatta gelmeyeni yapsak bile bazen istediğimiz sonucu elde edemeyiz. Ya da sonuç istediğimiz gibi gelir ama ardından bize getirdikleri hiç beklediğimiz gibi olmaz!
Hayatın beklentilerine denk gelişmesini TAKINTI haline getiren insan kısa mutluluklar büyük hayal kırıklıkları bir süre sonra olağan hale gelen bir kaygı bozukluğu umutsuzluk ve depresyon sarmalında kaybolur.
Eh aslında etrafımıza dikkatle bakarsak başta kendimiz olmak üzere birçok kişinin bu sarmala bir ucundan dolanmış olduğumuzu görürüz
UMUT ise – olan biten beklentimizin çok gerisinde ya da çok ötesinde olsa da – durumun içerdiği olumlu ve olumsuz ihtimallere dair farkındalığımızı kaybetmemektir. Beklenti duygu ve yargı içerir. Duygu ve yargı insanın durumun içinde KENDİNİ kaybetmesine neden olur. An itibariyle olumlu ya da olumsuz görünen bir halin içinde kendini kaybeden kişi hayatın olasılıklarını göremeyecek yeni çıkış yolları bulamayacak hale gelir. Olanı geleni varılan yeri umduğumuz gibi değil olduğu gibi görmek kendimize dair umudu korumak umutsuz vakaya dönüşmemek için ilk şarttır! Oluşan hale aşırı tepkiler vermek yerine kısa ve uzun vadeli hedeflerimizi ve bunlara dair yöntemlerimizi sorgulamak iyi bir başlangıç olabilir. Mesele vazgeçmek ya da vazgeçmemek değildir. Mesele neden böyle yaptığımızı nereye varmak istediğimizi bunun hala bir anlamı olup olmadığını bu seçimin bize ve hayata ne katacağını ve bize ya da etkilediklerimize neye malolacağını değerlendirirken DÜRÜST ve ADİL olmaktır.
Bizler hayatın dürüst adil güvenli ve anlamlı olmasını isteriz. Oysa dürüstlük adalet güvenirlik ve anlam bizim seçimlerimizle ve davranışlarımızla hayata kattığımız değerlerdir.
Ursula LeGuin Mülksizler romanının kahramanına bu gerçeği şöyle söyletir; ”Devrim yapılmaz. Devrim olunur!”
Hayatta var olmasını dileğimiz şeyleri dışarıdan bekler her şey için etrafımızı ya da gökleri suçlar kendimizi hayatın merkezi zanneder ama kendi sorumluluğumuzu almaktan dahi aciz davranırsak hayatımız da aynen bize benzer
Jüpiter YAY’da bize şöyle der; ”Bekleme YAP! Ama ne yaptığına nasıl yaptığına ve yaptıklarının hayatta bulmayı beklediklerine denk olup olmadığına dikkat et.”
Hayat statik bir kurgu değil dinamik bir döngüdür. Bizler de bu dinamizmin bir parçasıyız. Bulunduğumuz hal de vardığımız yer de geçicidir. Olan bitene dair değerlendirmelerimiz algılarımızla zamanla ve mekanla sınırlıdır. Her ne olduğunu sanıyorsak EL’AN ÖYLEDİR! Ama hayat o an itibariyle de taşıdığı olasılıklar itibariyle de sandığımızdan ibaret değildir.
O zaman SEFER OLA
Paylaş