PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Aristonun Devlet ve Sanat Teorisi



CyberLady™
10.10.2009, 12:59
Ahlak sorunu, ancak devlet sinesinde çözümlenebilir, yani bireyde ahlâki erdem, ancak devlet içinde tam olarak gelişebilir. İnsanın doğasında da hemcinsleriyle iyi geçinme ve ortak toplum hayatının devamı için bir eğilim vardır. İnsan bir siyasi hayvandır (zoon politikon). Zaman bakımından aile ve ailelerden oluşan köy, devletten (Medine) önce varlık bulmuşsa da; bir bütünün parçalarının üstünde olduğu gibi, devlet de aile ve köy topluluklarının üstündedir ve insani işleri ve durumları düzenlemek üzere onlara müdahale etmek hakkında sahip bulunmalıdır. Devletin hedefi, vatandaşların yalnızca maddi varlıklarının değil, belki ahlaki yaşamlarının da korunması, elde edilmesi ve geliştirilmesidir. Demek ki ahlak felsefesinde (Ehtik), kendi araştırmaları sonucunda, bireyin özel hayatı için en yüksek olarak iyi olarak Aristo’nun kabul ettiği en büyük mutluluk (eudaimonia), aynı zamanda devletin de hedefini oluşturur. “Devletin meydana gelmesine sebep, sıradan yaşamak ihtiyacıdır. Fakat devletin varlığının devamına sebep, devletin bekasıyla hedeflenen gaye, iyiye uygun hayattır”. Eğer mutluluk ilkesi üzerinde ısrarından vazgeçilirse, bu noktaya kadar Aristo, Eflatun’dan çok uzaklaşmamıştır. Devletin en önemli görevinin, gençliğin sıkı sıkıya düzenlenmiş bir tarzda eğitim ve öğretimi olduğunu takdir etmesi de, Eflatun’un düşüncelerine uygundur. Doğal ihtiyaçların karşılanmasından öteye giden kazanç hırsına, sermaye biriktirilmesine, hatta genel olarak ticaret ve sarraflığa karşı gösterdiği kin ve öfke de Eflatun’unkinden az değildir. Bundan başka Aristo’ya göre de vatandaş, kendine bağlı değil, devlete bağlıdır. Eflatun gibi Aristo da, devleti şehir şeklinde, yani toprak sahibi ve küçük kasaba olarak tasavvur eder, onu büyük ölçüde bir organizma olarak düşünür.