PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : TARANTINO yeni filmi “Soysuzlar Çetesi”ni anlattı



Deadfairy.
19.08.2009, 16:39
http://www.sinema.com/images/cache/28047_150.jpg

TARANTINO, PITT'le Çalışmak İstiyor

Tarantino, o ya da bu şekilde 10 yıldır üzerinde çalıştığı "Soysuzlar Çetesi" projesinin üzerindeki çalışmaları neredeyse tamamlamak üzereydi. Karakterlerden biri olan Teğmen Aldo Raine, Pitt için biçilmiş kaftandı. Tarantino bunu biliyordu.

Tarantino “Brad ve ben birkaç kez karşılaşmıştık ve bir şekilde birbirimizin hayranı olduğumuzu dile getirdik.” diye anılarını dile getiriyor. “Ve birlikte çalışmayı da çok istiyorduk”.

Menajeri benim kişisel dostum olduğu için şanslıyım. Onu bir süre önce başka bir projeyle ilgili olarak aramıştım ve bana şöyle dedi “Biliyor musun, bunu yapamaz. Şu anda ikinizi bir araya getiremem, yoksa aranızda bir aşk başlar ve başlaması mümkün olana kadar böyle bir şey olmasına izin veremem. Birbirinizi üzersiniz.” Ben de “Tamam.” dedim.

“Benim için ilk etapta önemli olan aktör değil, karakterin kendisidir. Ve karakterin, aktöre uygun olması gerekir, ister yıldız olsun, isterse pek tanınmamış bir oyuncu. Uygun olduğunda ortaya özel bir şey çıkar.”

“Ben de bekledim ve bakalım neler olacak diye düşündüm... Sonra bu durumda bu karakter ortaya çıktı ve bunun Brad için mükemmel olacağını düşündüm.

“Ve biliyor musunuz, inanılmaz derecede şanslı olduğumu fark ettim. Hem şu anda dünyadaki tartışmasız en gözde yıldıza gidecektim, hem de menajerine ‘Bunu hemen yapmalıyım çünkü onu beklemeye vaktim yok. Müsait olması ihtimali nedir?’ diyecektim.”

TARANTINO ve PITT Yemekte Buluşuyor

Tarantino projenin ayrıntılarını konuşmak üzere Pitt’in evine akşam yemeğine davet edildi. Çok iyi anlaştılar ve akşam yemeği, gecenin geç saatlerine kadar uzadı.

“Senaryoyu önceden ona yolladım. Okudu ve benimle tanışmak istedi. Biz de onun evinde buluştuk ve beş şişe şarap içtik. Brad’in kendi rozesinden, kendisi bir şarap sahibi. Muhteşem bir şey. Çok keyifli bir geceydi.” diyor Tarantino.

KADRO Oluşuyor
Pitt, yabancı oyuncuların da yer aldığı bir kadroya katıldı. Eli Roth, Nazileri öldürmek ve onlara korku salmak için düşman hatlarının gerisine gönderilen acımasız Amerikan askerlerinden oluşan ve başlarında Teğmen Raine’in olduğu “soysuzlar”dan biri rolünde. Diane Kruger, gizlice Müttefikler için casusluk yapan Alman Film Yıldızı Bridget von Hammersmark’I canlandırıyor. Melanie Laurent, ailesinin katledilmesinin intikamını almaya çalışan genç ve güzel bir Yahudi kadını oynuyor. Christoph Waltz ise nazik, büyüleyici ve biro o kadar kötülük dolu SS subayı Albay Hans Landa rolünde.

Her zamanki gibi bu filme ilham olan filmler vardı ancak "Soysuzlar Çetesi", kesinlikle eşsiz ve Tarantino tarzı bir film. Tarantino bu filmde ancak özel bir sinemacının cesaret edebileceği şekilde tarihi yeniden yazıyor ve bunu bir kovboy filmi, masal tadında sunuyor.

“12 Kahraman Haydut filminin büyük bir etkisi var.” diyor Tarantino. “Fakat göründüğündan daha fazla etkisi olabilirdi diye düşünüyorum. Bu filmin çıkış noktasıydı ve sonrasında kendi yoluma devam ettim. Filmi yazmak için klavye başına oturduğumda bunun kendi 12 Kahraman Haydut’um olacağını düşünmüştüm fakat öyle olmadı. İlk başta niyetim buydu.”

ÇEKİMLER BERLİN'DE!
Tarantino sekiz ay boyunca Berlin’deki ünlü Babelsberg Stüdyoları’nda çekim yaptı ve bu arada şehre aşık oldu.

“Küçük bir dairem ve yürüyüşe çıktığım küçük bir parkurum vardı. Beğendiğim restoranlar ve barlar, buluştuğum arkadaşlarım vardı.” diyor Tarantino. “Almanya artık benim ve ömrümün sonuna kadar orayı ziyaret edeceğim. Orada arkadaşlarım, gidecek yerlerim var, orası artık benim de ülkem. Gerçek mekanda çekim yapmanın en güzel taraflarından biri de bu.

Özellikle bir bar yönetmen, oyuncular ve ekip için uğrak yeri oldu; Mitte bölgesindeki Tarantino’s Bar. Bu bar, Tarantino’nun yaptığı her şeyin kutsandığı bir yer gibi ve bar sahibi hiç beklemediği bir anda Tarantino’yu karşısında gördüğünde hayatının şokunu yaşamış olmalı.”

“Harikaydı.” diyor Tarantino gülümseyerek. “Bu bar hakkında bir şeyler duymuştum, insanlar anlatmıştı, bana oradan kibrit kutuları getirmişlerdi. Ve çok eğlenceliydi, oraya mutlaka gitmeliyiz demiştim.”

“Bazılarımız akşam yemeği yemişti ve gidip bara baktık, harika bir yerdi. Gerçekten harikaydı, yani Almanya ya da herhangi bir yerde benim açabileceğim türden bir bara benziyordu. Çok güzeldi.”

“İç tasarımı harikaydı, her yerde benim posterlerim var, büyük ekransa sürekli benim filmlerimi oynatıyorlar, filmlerimin müziğini çalıyorlardı ve sonar ben içeri girdim.”

“Bar sahibi benim filmlerime bayılıyormuş ve barı 3 yıl kadar once açmış, benim kapıdan içeri girip gireceğimi hiç bilmeden hem de. Ben de girdim. Ve adam iyi biriydi, bana doğru geldi ve “Kendi mekanına hoş geldin.” Dedi. Orada pek çok kez parti verdik, bolca eğlendik. Çok eğlenceliydi.

Oyuncular, Tarantino’nun sette çok talepkar ve ne istediğini çok iyi bilen bir yönetmen olduğunu söyleyecektir. Fakat set dışında ekibi ve oyuncularının aralarında bir bağ oluşması için elinden geleni yapıyor. Bu da sette arkadaşlık duygusunun oluşmasını sağlıyor ve herkes olabilecek en iyi filmi çıkarmak için canla başla çalışıyor.

Tarantino haftada bir kez Babelsberg’deki sinemada kendi film gecelerini düzenliyor ve özel koleksiyonundan filmler oynatıyordu. Tabii ki sosisli ve patlamış mısır da oluyordu.

“Harikaydı çünkü Alman yapım sorumlusu böyle şeyler yapacağımız için çok heyecanlıydı, bu yüzden mısır olacaktı. Almanya’da tuzlu patlamış mısır ve tatlı patlamış mısır vardı, ayrıca bira içtik. Sonra da sosisli standı geldi. Çoğu Perşembe gecesi bunu yapardık. Çok eğlenceliydi. Sinema işte.”

Sinemanın, "Soysuzlar Çetesi"’nin hikayesinde büyük bir rolü var. Laurent’in canlandırdığı Shosanna, ailesi katledilen ve sonunda Paris’te bir sinema işleten bir karakteri canlandırıyor. Bu sinemada Nazi’lerin propaganda filmlerinden birinin galası düzenlenecektir. Bunun sonucunda sinema iki farklı grubun, etkinliğe katılacak üst düzey Nazi’lere suikast düzenlemek için ortak noktası haline gelecektir.

“Bana ilginç gelen şey, bir tarafta çok etkili bir metafor olması, ama öbür taraftan metafor falan olmayışı, gerçek oluşuydu.” diyor Tarantino. “3. Reich’I yerle bir edecek olan şey sinemanın kendisidir. Bunun hem büyük bir imge olması, aynı zamanda şiirsellik dışında gerçek olması çok hoşuma gitti, onları yıkan şey sinema oluyor."

1992'den Bu Yana Yoluna Devam Ediyor
Tarantino, sinema dünyasına 1992’de ilk kez Sundance Film Festivali’nde gösterilen "Rezervuar Köpekleri" filmiyle muhteşem bir giriş yapmıştı. Ardından dünyanın dört bir tarafında eleştirmenlerin ve halkın beğenisini toplayan filmler yaptı.

İki yıl sonra "Ucuz Roman" ile Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü kazandı, ayrıca orta senaristi Roger Avary ile birlikte en iyi senaryo Oscar’ını da kazandı.