PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hz. Ali'ye Göre Peygamberimiz (S.A.V)



Héroes
27.02.2011, 11:37
Hz Ali'ye Göre Peygamberimiz Aleyhisselam
Hz Hüseyin der ki:
"Peygamber Aleyhisselamın ev içindeki meşgalesini babam (Ali b Ebu Talib)'dan sordum
Babam:
'Peygamber Aleyhisselam, evine girişinden itibaren vaktini:
Allah'a ibadete,
ev halkının işlerine,
ve kendi işlerine ait olmak üzere üçe ayırmıştı
Şahsına ayırdığı vakti de, kendisiyle insanlar arasında buluşturmuştu
O vakitte yanına, gelen insanlardan ancak seçkin sahabileri girerdi
Halka dinî meseleleri onlar aracılığıyla tebliğ eder, halkı ilgilendiren hiçbir şeyi yanında tutmaz, birikti rm ezdi
Ümmetine ait vakti fazilet sahiplerine dindeki üstünlük derecelerine göre bölüştürüp kendilerini ona göre huzuruna çağırmak, Peygamber Aleyhisselamın âdeti idi
Onlardan kimisi bir hâcetli, kimisi iki hâcetli, kimisi de daha çok hâcetli idi
Peygamber Aleyhisselam, onların dinî hâcetleriyle meşgul olur, sorularına gereken cevapları verir, sonra da:
'Bunları burada bulunan, burada bulunmayanlara tebliğ etsin!
Bana kendisi gelemeyip hacetini arzedemeyen kimsenin hacetini siz bana arzediniz!
Muhakkak ki, sultana hacetini arzedemeyenin hacetini arzeden kimsenin ayaklarını Kıyamet gününde Allah Sırat üzerinde sabit kılar!' buyururdu
Peygamberimiz Aleyhisselamın yanında bundan başka birşey anılmaz, dile getirilmezdi
Zaten kendisi de hiç kimseden bundan başkasını kabul etmezdi
Peygamber Aleyhisselamın huzuruna girenler, talip olarak girerler, en büyük ilim zevkini tatmış ve onlara delâlet edici oldukları halde çıkarlardı' dedi
Babamdan, Peygamber Aleyhisselamın evinden çıkışında ne yaptığını sordum
Babam:
'Resûlullah Aleyhisselam dışarıda konuşmazdı Ancak konuşması, Müslümanlara yararlı olacak, onları birbirlerine ısındıracak, aralarındaki tefrikayı, soğukluğu kaldıracak ise konuşurdu
Her kavmin yüksek hasletli kişisine ikram eder ve onu kavminin üzerine vali yapardı
Hiç kimseden güleryüzünü ve güzel huyunu esirgemezdi
Ashabını göremese arar, halka aralarında olan bitenleri sorardı
İyiliği över ve berkiştirir, kötülüğü de yerer ve zayıflatırdı
Kendisinin her işi itidal üzere idi, ihtilafsızdı
Gaflete düşerler endişesiyle, Müslümanlan uyarmaktan geri durmazdı
Her hali mûtad idi
İbadet ve taat için kendisinde tam bir istidad vardı
Ne hakkı tecavüz, ne de onu yerine getirmekte kusur ederdi
Kendisine yakın olanlar, insanların en hayırlıları idiler
Onun katında ashabın en üstünü, öğüdü en şümullü olanı ve mertebece en büyüğü de muhtaçlara yardımı ve iyiliği en güzel olanı olurdu' dedi
Babama, Peygamber Aleyhisselamın meclisindeki âdetinden sordum, o da:
'Resûlullah Aleyhisselam Allah'ı zikretmedikçe ne oturur, ne de kalkardı
Mecliste yerlerden biryeri kendisine belirlemez, böyle yapmayı men ederdi
Nerede olursa olsun, oturan bir cemaatin yanına vardığı zaman üst başa geçmez, meclisin sonuna oturur ve böyle yapmalarını Müslümanlara da emrederdi
Kendisiyle birlikte oturan herkese nasibini verir, öyle ikram ederdi ki, herkes Resûlullah katında kendisinden daha mükerrem bir kimse yok sanırdı
Kendisiyle oturan veya gelip hacetini arzeden kimsenin herşeyine, dönüp gidinceye kadar katlanırdı
Bir kimse, kendisinden bir hacette, istekte bulununca, onu reddetmez, verir, yahut tatlı ve yumuşak bir dille geri çevirirdi
Onun döşeği ve güzel ahlâkı, bütün insanları içine alacak kadar genişti
Onlara şefkatli bir baba olmuştu
Hak hususunda herkes onun katında eşitti
Peygamber Aleyhisselamın meclisi bir ilim, haya, sabır ve emanet meclisi idi
Meclisinde ne sesler yükselir, ne bir kimse suçlanır, ne de işlenmiş bir kusur ve hata açığa vurulurdu
Resûlullah Aleyhisselamın meclisinde bulunanlar birbirinin dengi olup; birbirlerine karşı üstünlükleri, ancak takva yönündendi
Hepsi de tevazulu, alçakgönüllü idiler
Büyüklere tazim ederler, küçüklere şefkat ve merhamet gösterirler, ihtiyaç sahiplerini başkalarına tercih edip ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar, garib, yabancı olanları korur ve kollarlardı' dedi
'Peygamber Aleyhisselamın meclisindekilere karşı tutum ve davranışı nasıldı?' diye sondum
Babam:
'Resûlullah Aleyhisselam, meclisindekilere karşı daima güleçti
Yumuşak huylu idi
Esirgemesi, bağışlaması boldu
Katı kalbli değildi
Hiç kimse ile çekişmezdi
Hiç bağırıp çağırmaz, kötü söz söylemezdi
Hiç kimseyi ayıplamazdı
Pinti ve cimri değildi
Hoşlanmadığı şeye göz yumardı
Umanı umutsuzluğa düşürmezdi
Birşey hakkındaki hoşnutsuzluğunu açığa vurmazdı
Kendisini üç şeyden:
İnsanlarla çekişmekten,
Çok konuşmaktan,
Yararsız, boş şeylerle uğraşmaktan alıkoymuştu
İnsanları da üç şeyde kendi hallerine bırakırdı:
Hiçbir kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınamaz, ayıplamazdı
Hiç kimsenin ayıp ve kusurunu araştırmazdı
Hiç kimseye hakkında sevaplı ve hayırlı olmayan sözü söylemezdi
Peygamber Aleyhisselam konuşurken, meclisinde bulunanlar başlarına kuş konmuş gibi sessiz ve hareketsiz dururlar; sözünü bitirip susunca, söyleyeceklerini söylerler; fakat kendisinin yanında asla tartışmaz, çekişmezlerdi
Peygamber Aleyhisselamın yanında birisi konuşurken, konuşmasını bitirinceye kadar, diğerleri susarlardı
Peygamber Aleyhisselamın yanında en sonrakinin sözü ile en öncekinin sözü farksızdı
Meclisinde bulunanlar birşeye gülerlerse o da-onlara uyarak-güler, birşeye hayret ederi erse o da-onlara uyarak-hayret ederdi
Meclisine gelen garibi erin, yabancıların sözlerindeki ve sorularındaki kabalık ve kıncılığa-ashabı da kendisi gibi davransınlar diye-katlanırdı
'Bir ihtiyaç sahibinin ihtiyacını talep ettiğini gördüğünüz zaman, ihtiyacını ele geçirmesi için ona yardım ediniz!'buyururdu
Gerçeğe uygun olmayan övmeyi kabul etmezdi
Hakka tecavüz etmedikçe hiç kimsenin sözünü kesmezdi
Haka tecavüz ettiği zaman da, ya onu men ederek sözünü keser, yahut meclisten kalkıp giderdi' dedi
'Peygamber Aleyhisselamın susması nasıldı?' diye sordum
'Peygamber Aleyhisselamın susması, dört şey üzerine; yani (1) hilim, (2) hazer, (3) takdir, (4) tefekkür üzerine idi
Takdir insanlara eşit bakış ve dinleyişte,
Tefekkür dünya ve ahiret işlerini düşünmesinde göze çarpardı
Hilim ve sabrı kendisinde toplamıştı
Hiçbir şey kendisini kızdırmazdı
Hazere gelince, bu haslette kendisinde dört haslet toplanmıştı:
En iyiyi-tâbi olmak için-alırdı
Çirkin olan şeyleri-geri durmak için-bırakırdı
Görüşünü ümmetinin yararına olan şeylere harcardı
4 Himmetini, ümmetinin dünya ve ahiret mutluluklarını sağlayacak şeyler üzerinde toplardı' dedi
'Resûlullah Aleyhisselamın herhangi birşey için 'Hayır!' dediği olmazdı Yapmak istediği birşey ken
disinden istenildiği zaman 'Olur!' buyurur; yapmak istemediği birşey kendisinden istenilince susar, onu
yapmak istemediği susmasından anlaşılırdı'"