PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Fobi



Ötüken
18.07.2009, 18:31
Korku ve kaygı zaman zaman birbirine karıştırılan iki kavramdır. Bunların dışında bir de fobiler vardır. Korku; dışardan gelen tehlikeye karşı duyduğumuz duygusal tepkidir. Fobi de bir çeşit korkudur. Normalde korkulmayacak belli durum ve nesnelere karşı ortaya çıkan korkuya fobi diyoruz. Aslında korkumuzun olay ya da nesneyle orantılı olmadığını biliriz. Anlamsızlığına, gereksizliğine de inanırız. Ama korkumuzla başedemez ve korktuğumuz durumla karşılaşınca, karşılaşma olasılığı olunca uzaklaşmaya çalışırız.

YARIŞMA SORULARI!
Fobilerin Latince isimleri kullanıldığı zaman biraz daha anlaşılmaz, ama sanki biraz daha önemli görülmektedir. Hatta, bu isimler bilmecelerin ve bilgi yarışmalarının değişmez sorularındandır. Agorafobi, sosyal fobi ve özgül fobiler olarak sınıflanabilirler. Bir başka açıdan baktığınızda, korkuyu oluşturan nesneleri temel aldığınızda ise nesnelere, duruma ve işlevlere karşı olan fobiler şeklinde sıralanabilirler. Nesnelere karşı olanların en tanınmışı köpek fobisidir. Duruma bağlı fobilerde ise, yükseklik korkusu aynı tanınmışlık düzeyine ulaşır.

ÜÇ ÇEŞİT FOBİ VAR
* Agorafobi: Panik atağı ya da panik benzeri semptomların ortaya çıkacağı korkusuyla, bazı yerlerde ve durumlarda bulunmaktan kaçınmadır. Evde yalnız kalma, kalabalık bir ortama çıkma, köprüde, otobüste, trende olma gibi durumlardan kaçınılır.

* Sosyal fobi: Kısaca gözönünde olma, yeni insanlarla tanışma, utanılacak duruma düşmek gibi durumları içerir. Sosyal fobi daha önce ayrıntılarıyla bu köşede ele alınmıştır.

* Özgül fobiler: Özgül bir nesne ya da durumdan korkmaktır. Bu durumun varlığı kadar olabilme olasılığını beklemek de aşırı, anlamsız, belirgin ve sürekli bir korkuya dönebilir. Bu durumlarla karşılaşma ani başlayan bir kaygıya neden olur ki, bu durum bazen panik atağı şeklini alabilir. Erişkinler bu korkunun anlamsız olduğunu bilirken, çocuklar bu şekilde düşünmeyebilirler. En sık yapılan şey kaygı yaratacak bu durumdan kaçınmaya çalışmaktır. Kaçınamadığı zamanlarda buna katlanmak zorunda kalır.

NESNE YA DA OLAY
Fobi duyulan şey bir nesne olabileceği gibi, bir olay da olabilir. En tipik olan hayvanlara karşı duyulan fobilerdir. Hayvanlara duyulan fobiler genellikle çocuklukta başlar. Duruma bağlı olanlar ise fırtına, deprem gibi doğal olaylar olabileceği gibi, uçağa binmek, iğne yapılması gibi olaylar da olabilir. Kan görme, iğne yapılmasından korkma gibi fobiler genellikle aileseldir. Uçağa, otobüse binememe, köprüden geçememe, araba kullanma, kapalı yerde kalma gibi fobiler çocukluk ve gençlik dönemlerinde daha sık görülür. Bazen çocuklara özgü fobiler olabilir. Bunlardan en sık rastlananlar yüksek seslerden ve özel giyisili kahramanlardan korkmaktır.

FOBİ NEDEN OLUR?
Fobilerin oluş nedenlerini açıklayan farklı görüşler vardır. Bazı durumlarda biri, bazen biri neden olarak saptanabilir. Kaygıya karşı bilinçaltımız savunmaya geçer. Bazen başka nedenlerle oluşan kaygılar, özellikle dile gelmesi zor olanlar, nesnelere ya da durumlara yönlendirilir. Çünkü nesnelerden ve durumlardan kaçınılabilir ve kaygıdan uzak durulabilir. Bazen fobi öğrenilmiş bir davranıştır. Fobi oluşan durum ya da nesneyle karşılaşmada olan acı, endişe verici bir olay fobinin kaynağını oluşturabilir. Küçükken bir hayvanla ilişkili yaşanmış bir olay, başka olay olmasa da fobiye dönebilir. Davranışcı terapiler bu durumda yararlı olur. Fobilerin oluşumunda kalıtımın ve bazı biyokimyasal değişimlerin de etkili olduğu bilinmektedir.

TEDAVİ EDİLİR Mİ?
Genellikle fobi tedavisine, korku kişinin yaşamını etkilemeye başladığı zaman başvurulur. Birçok insan yılandan korkar ve yılan fobisi vardır. Ama yılanla karşılaşma olasılığının düşük olduğu bir yerde insanlar bunun için tedavi ihtiyacı duymazlar. Ama devamlı köpek olan bir yerde yaşayacaksanız, işiniz gereği sık uçağa binmeniz gerekiyorsa, fırtına çıkacak korkusuyla sosyal ve iş yaşamınız engelleniyorsa tedavi aramaya başlarsınız. Tedavi için duruma göre yöntem seçilir. Sosyal fobilerin ve agorafobinin tedavisi ayrıdır. Özgül fobilerde ilaç tedavisi nadir kullanılır. Sistemik duyarsızlaştırma, üstüne gitme gibi davranışcı yöntemler kullanılabilir. Korkunun kaynağını bulmaya yönelik terapiler uygulanabilir. Yükseklik korkunuz, gökdelen camı silmeniz gerekmiyorsa sorun olmayabilir. Uçmuyorsanız; uçmak korkusuyla uğraşmayabilirsiniz. Ama sokağa çıkmak, köprüler geçmek, köpeklerle karşılaşmak günlük yaşamın bir parçasıdır. İşte yaşamınız engelleniyorsa, yardım isteme zamanı olabilir.

JuNi@R
17.09.2009, 12:06
cok sukur hıcbır fobım yok:D

MeY
24.11.2009, 12:07
Korku yaratan obje, durum ya da aktivite ile karşılaşıldığında anksiyete belirtileri ortaya çıkar. Panik atakta görülen belirtilerin hemen hepsi fobik durumla karşılaşıldığında ortaya çıkabilir.

Bu belirtilerden bazıları şunlardır:

• Çarpıntı
• Yüz kızarması
• Titreme
• Terleme
• Bulanık görme
• Nefes darlığı
• Ağız kuruluğu
• Yutkunma güçlüğü v.b.

Sosyal fobinin panik bozukluktan tek farkı belirtilerin belli durumlarda ortayaçıkmasıdır. Panik bozukluğu olan kişiler ne zaman panik atak geçireceklerini bilirler ve panik atak geçirmemek için fobik durumlardan kaçınırlar. Örneğin asansör korkusu olan kişiler asansöre bindiklerinde panik atak geçirebilirler ve bundan korunmak için üst katlara merdivenlerden çıkıp inmeyi tercih ederler bu şekilde panik atak gelmesini önlerler. Yine uçak korkusu olan kişiler uçağa binmek yerine başka vasıtaları kullanarak yolculuk etmeyi tercih ederler. Fobisi olan kişiler bu kaçınma davranışını kullanarak panik atak gelişmesini önlerler.

Panik bozukluğu olan kişilerde fobilerden farklı olarak panik ataklarının ne zaman, nerede geleceği belli değildir ve atağın gelmesi genelde önlenemez.

Ctrl
11.02.2010, 21:30
Korkularımız ve Fobiler:
Çoğumuz çeşitli şeylerden korkarız. Bu korkularımız hayatımızın çeşitli dönemlerinde değişiklikler gösterebilmektedir. Çocukluk döneminde özellikle anne-baba ya da diğer bakım veren kişiler yanımızda olmadığında , onları göremediğimizde korku duyarız, onların bizi terk ettiğini düşünerek, korkar, ağlarız. Yaşımız 1.5-2 yi aşınca artık anne babamız yanımızda olmayınca onların bizi terk ettiği düşüncesi, yerini onların sevgisini kaybedebileceğimiz düşüncesi almaya başlar. İlerleyen günlerde ailemizle yaşantılarımızdan kazandığımız, onlarla olan ilişkimizin bize kazandırdığı güven hissi ile artık kendi kendimize kararlar verir, hareketlerimizi kendi hedeflerimiz doğrultusunda planlar ve yürütürüz. Ancak ailede eğer anne baba geçimsizliği, şiddet ortamı, çocuklara gerekli sevgi ve ilginin gösterilememesi, onlara taşıyabilecekleri yeterli sorumluluklar verilmez, arkadaş ilişkileri için gereken oyun ve yaşıt desteği sağlanamaz, iyi örnek olunamazsa o durumda özgüven eksikliği ve korkuların oluşumuna yol açılabilir. Korkuların daha ileri şekli ise fobilerdir. Fobileri alelade korkulardan ayıran özellikler, korkuyla oluşan sıkıntı ve gerilimin belli bir nesne ya da duruma bağlı olması; korkunun boyutunun olayı tetikleyen korku objesi ya da duruma kıyasla orantısız ve abartılı bir düzeyde olması; kişinin kendi verdiği tepkisinin anlamsız ve aşırı olduğunun tümüyle farkında olması; o korku nesnesi ya da durum ile karşılaşmaktan ısrarla kaçınması ve eğer karşılaşırsa aşırı düzeyde çarpıntı, nefes alamama, ter leme, sıcak basması, mide bulantısı hatta bayılma gibi durumlara yolaçarak, kişinin hayatını kısıtlamasına sebep olmasıdır. Kişi o hale gelir ki, sokağa çıkamaz, ya da tek başına kalamaz, bazı yerlerden geçemez, bu durum kişinin yakın çevresindekileri de olumsuz etkileyerek, onların da durumun getirdiği sıkıntılı durumları yaşamasına sebep olur ve kişinin çevresi ile sorunlar yaşamasına, sosyal ya da mesleki işlevselliğinde bozulmalara yol açabilir.

Psikanalitik görüşe göre fobiler çocuklukta 3-5 yaş arası yaşanan ödipal dönemde yaşanan sorunların çözümlenememesi ile ilişkilidir. Bu dönemde çocuğun cinsel organlarina yonelik korkular hissetmesi ( söz dinlemezse sünnet edilme ile ilişkili olarak korkutulması ya da yaramazlık yaparsa cinsel bölgesine yönelik zarar geleceği şeklinde) fobilerin gelişimine yol açmaktadır. Gene bu dönemde egonun kişiyi korumak amacıyla ‘yer değiştirme’ (displacement) olarak adlandırdığımız bir savunma mekanizması ile kişinin hissettiği tehlikeli bir dürtüsünü, bu dürtü ile az ya da çok benzerliği olan dışarıdaki bir objeye yansıtarak, çözmeye çalıştığı,fobi oluşumuna yol açtığı düşünülmektedir. Bir diğer kurama göre ise kişinin belli bir olay karşısında verdiği korku yanıtına kişinin koşullanması ya da yakınlarından küçük yaşlarda bu tür korkuları öğrenmesi de korku davranışının başlamasında etkili olabilmektedir.

Vücudun biyolojik yapısındaki bir takım değişiklikler de bu durumlarda etkili olabilmektedir. Özellikle hipofiz-hipotalamus ve böbreküstü bezleri ile ilgili hormonlarda değişmeler saptanmıştır ve bu değişimler kişinin korku etkeni ile karşılaşması sonrası verdiği tepkilerden sorumludur. Bu tepkiler bir panik atağı oluşturacak denli büyük boyutlara varabilir. Kişiler bu durumları kendi kendilerine tedavi yoluna gitmeye çalışarak alkol ve madde bağımlılığı tabloları içine girebilmektedirler.

En sık görülen fobiler arasında hayvan fobileri ( kedi, köpek, fare, kuş gibi), yükseklik, şimşek, gök gürültüsü,karanlık ve kapalı alan, uçak,kan- enjeksiyon, dişçi korkuları gelebilmektedir. Klastrofobi dediğimiz kapalı yer korkusu özellikle kendini asansör, yollardaki tüneller, sıkışan trafikte arabada kalmak, banyo ve duş kabinleri, havasız basık odalar ve MR görüntüleme cihazlarında kendini hissettirmektedir. Agorafobi ( açık alan korkusu)toplu bulunulan yerlerden korkma olup, pazarlar, alışveriş merkezleri, kalabalık caddelerde , sinema ve tiyatrolarda, yabancı mekanlarda kendini gösterebilmektedir. Agorafobi genellikle birikim yapan stresli koşulların sonucunda oluşabilmektedir. Hayvan fobisi olanların dörtte bir kadarı korkularının başlangıcı için kendileri için travmatik bir olayı hatırlayabilmişlerdir.

Toplumun % 5-10 kadarında rastlanmaktadır.Kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha sık görülmektedir.hayvan fobileri ortalama 7 yaşında, kan görme korkusu 9 yaşta, dişçi fobisi ise 12 yaşta başlamaktadır. Klastrofobi ve agorafobi 20 yaş civarı zirve yapmaktadır. Yapılan bazı çalışmalarda bu kişilerin yaklaşık % 70’ inde ebeveynlerden birinde bu tür bir fobi olduğu gözlenmiştir.

Korkuların üstüne gidilmesi gerekir. Bu tıpkı karanlıkta bir kedinin gölgesini, aslan olarak büyük bir şekilde görmek şeklindedir. Korkuların belli bir düzen içinde üzerine gidilmeli, korkulan nesne ya da durumdan uzak durma durumundan kaçınılmalıdır

Tedavi edilmediği takdirde ömür boyu sürebilen korkuların tedavisi ilaç, bilişsel-davranışçı tedaviler ve gerekirse hipnoz ile yapılabilmektedir.

webariza
20.02.2010, 09:15
Örümcek fobimm var :D