PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Gönüllerin Gülü Hira Mağarasında..



Narin
05.02.2011, 13:27
Küçük bir mağaraydı Hira görenler bilir. Bir kişiye ancak yetebilen iki kişiye dar denebilecek türden bir mekan. Girişinde büyük büyük kara taşlar. Kapısından girip çıkarken bile zorlanır insan. Kapısı Mekkeye bakar. Kabe siyah giysisi içinde ışık huzmeleri gönderir akşamları oraya. Bu bizim gözümüzle mağaranın maddi boyutu elbette.
Gönüllerin Gülü Hira mağarasında.. Ama o küçücük yer belki de doğudan batıya uzanan bir cennet bahçesi gibi geniş ve huzur dolu geliyordu Efendimize(sav). Azık çıkınını ve su kırbasını bıraktı bir köşeye. Yorgundu. Yere serecek sergisi de yoktu. Uzandı mis kokulu serin toprağa. Mağara bir süre hem mescidi hem mektebi hem düşünce mekanı hem de evi olacaktı. Orada ibadet edecek oradan Kainatın Kitabını okuyup derin derin düşünecekti.

Gündüzleri bazen mağarasından dışarı çıkıyor dağları çölü uzun süre ibretle izliyordu. Sarı altınlarla süslenmiş güzel bir gelin gibi görünen güneşin Ona gülücükler gönderdiğini görürdü sanki. Düşünmeye başlardı birden. Kim bilir belki de o an atası İbrahim Peygamberin sözlerini hatırlardı:”güzelsin. Ama kaybolup gidiyorsun. Demek güzelliğin senin değil. Başka bir ‘Güzel’ var. Her güzel şeye güzelliğinden minik bir parça yansıtan Bir zat. Tüm güzelliklerin Kaynağı. Her güzel şey Onun güzelliğinin bir aynası. Gerçek sevgi ve saygıya sadece O layık. Senin gibi batıp gidenler değil!”
Yaşadığı yörenin halkı kırılan dökülen batan ve kaybolanlara saygı gösterirken O bunlardan nefret ederdi. Gönlünde “bir” ve “tek” olan Yüce Allah cc. vardı. Onu sever ve rızasını arardı.
Bazen de yerde durmadan koşuşturan bir karıncayı dönüp dolaşan bir böceği kocaman güneşi seyreder gibi dikkat ve hayretle izlerdi. O minik hayvanların bıkmadan usanmadan rızıkları peşinde koşuşturmalarını bir temizlik işçisi gibi yeryüzünü temizleyişlerini ibretle gözlerdi. Dünyamızdan binlerce defa büyük o gök cismini de ayaklar altında dolaşan o minik canlıları da bir gaye için kusursuz yaratan Yüce Allahın sonsuz gücü karşısında saygıyla secdeye kapanırdı.