PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kalkedon devleti (Kadıköy Devleti)



Ötüken
14.06.2009, 15:41
Anadolu'yakasının en gelişmiş ilçesi olan Kadıköy'ün tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Kayışdağı'ndan çıkıp Kalamış koyuna dökülen kurbağalıdere'nin etrafına milatdan 1.500-3.000 yıl kadar önce insanların yaşadığına dair izler,eserler bulunmuş fakat bugüne kadar ciddi bir kazı ve inceleme yapılmamıştır. Sadece Fikirtepe'si civarında ufak bir arkeolojik araştırma yapılmış bir de yol ve bina inşaatları sırasında ele geçen eserler toplanıp değerlendirilmeye çalışılmışsa da sonuç tatminkar olmamıştır. Ele geçen bulgular genelde iki metre derinden çıkmıştır. Bunlar taştan, toprak ve camdan yapılmış eserlerdir.

1942-1952 yılları arasında Söğütlüçeşme caddesi ve gazhane yapılan kazılarda, Bronz çağına ait eserler de bulunmuştur. Fikirtepe civarında bulunan eserler çekiç olarak kullanılan taşlar,inci taneleri,firuze taşı,tuçtan yapılmış ok ucu,balık iğnesi ve diğer çeşit iğnelerdir. Moda burnu'nda ise, topraktan yapılmış kandiller,üzerinde boyalı nakışları olan vazolar,öküz heykeli,sakallı erkek başı ve Kalkedon kitabesini içeren tunç bir levha bulunmuştur.

Ne gariptir ki, Kadıköy'de bulunan eserlerin benzerleri eski Trova şehri olan Hisarlık bölgesinde de görülmüş,kadıköy ile Trova arasında kültür, sanat ve ticaret açısından bir yakınlık olduğu ileri sürülmüştür. Araştırmalar tatminkar olmasa da Fikirtepe'de bulunan çanak ve çömleklerin hepsi el yapımıdır. Sayıca fazla olmamasına rağmen kemik ve boynuzdan yapılmış kesici aletlerdir. Tarım araç ve gereçlerine yok denecek kadar az rastlanmıştır.

Çok sayıda midye,balık ve yabani hayvan kemiklerinin bulunmuş olması, halkın hayvancılık ve balıkcılıkla geçindiğini düşündürmektedir. Fikirtepe'de bulunan çanak ve çömleklerin eşine, Eskişehir ovasında yapılan kazılarda da rastlanmıştır. Bu yüzden Fikirtepe halkının Orta Anadolu kökenli olduğu düşünülmektedir.

Bugün Tunus'un bulunduğu yerde M.Ö. 825 yılında Sur şehrinden gelen Fenikeliler bir şehir kurmuş, sonraları Kartaca adını alan bu yerleşim merkezine Karchedon adı verilmiştir. Fenikeliler Kadıköy'e yerleşmeye başlayınca buraya Yenişehir anlamına gelen Chalkedon demişlerdir. Karchedon ve Chalkedon isimlerinin ikisi de Fenike isimleridir. Birbirlerine benzerlikleri de gayet açıktır ve böylece kalkedon'un bir Fenike şehri olduğu iddiaları netlik kazanır. Kadıköy'e Kalkedon ismini verenlerin Fenikeliler olmasına rağmen bu bölgeye ilk yerleşenlerin ****ralılar mı yoksa fenikeliler mi olduğu hala netlik kazanmış değildir.

1350 yılında Kadıköy Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra adı Kalıcı dünya olmuş, fakat bu tanım fazla kullanılmamıştır. Daha sonraki yıllarda İstanbul osmanlılar yarafından fethedilmiş ve Kadıköy semti, Fatih Sultan Mehmet'in ilk kadısı olan Hıdır bey'e makam ödeneği karşılığı, arpalık olarak verilmiştir. Böylece Kadıköy ismi yerleşip günümüze kadar gelmiştir.

KADIKÖY'ÜN TARİH BOYUNCA GÖRDÜĞÜ İSTİLALAR:

Kadıköy'ün etrafının tıpkı İstanbul şehri gibi surlarla çevrili olduğu bilinmekte fakat bölgeyi koruyan duvarların nerelerden geçtiğine dair bir iz bulunmamaktadır. Bu duvarların tamamı tahrip edilmiş,yıkılmış,taşları başka yerlerde kullanılmıştır. Sadece Mühürdar'dan kadıköy iskelesine doğru, denize paralel olarak, çok kalın bir duvar 1918 yılında bile duruyor, bir burcunun deniz tarafına doğru yıkılmış olmasına ve harabiyetine rağmen bunun bir kale burcu olduğu anlaşılıyordu. Bu kalın duvarın dibine tıpkı İstanbul surlarının etrafındakiler gibi teneke-tahta karışımı kulübeler yapılmış ve fakir aileler yerleşmişti. Kadıköy'ün etrafını çeviren surların son kalıntısı, büyük bir olasılıkla bu burç ve duvar kalıntısıydı.

Bizans imparatoru Vaselensius(364-378) Kadıköy'ün surlarını söktürmüş, taşlarından Bozdoğan su kemerini yaptırmış, geri kalanlarda İstanbul'un fethinden sonra yıkılmıştır. Ünlü seyyah Evliya Çelebi bu olayı doğrular. Buna rağmen şehri koruyan surların Altıyol, Yeldeğirmeni ve Yoğurtcu sırtlarından geçtiği tahmin edilmektedir. M.Ö.513 yılında Pers kıralı Daryus tarafından kuşatılan kadıköy'ün surları istila ordusuna bir müddet dayanmışsa da, surların altından açılan lağımlardan Kalkedon'a(kadıköy) giren Persler, şehri yağmalayarak tahrip etmişlerdir.

Bu sırada Kalkedon Roma'nın hakimiyetinde idi. Çok geçmeden Roma Kalkedon'u yeniden geri aldı. Daha sonra Pontus kralı Mithirdat Kadıköy'ü istila etti ancak bu dönem çok uzun sürmedi. Romalılar tekrar Kalkedon'u ele geçirdiler. Kadıköy İskitlerinde saldırısına uğramıştır. Fakat bu tarihlerde Doğu Româ'nın yerine Bizans imparatorluğu kurulmuş, Kalkedon'a bu güçlü devlet hakim olmuştu. Karadeniz'den yüzlerce yelkenli ile gelen İskitler kadıköy'ü ve marmara denizinde ki adaları elden geldiğince yağmalayarak geri dönmüşler ve bu saldırıları bir kaç kez tekrar etmişlerdir.

Herakliyus'un Bizans imparatorluğu döneminde, Persler 625 yılında Kalkedon'u istila ettiler. Bir müddet sonra Hirakliyus, doğuda yaptığı savaşı kazanmış, ordu İstanbul'a girmeden önce bir süre Fenerbahçe sarayında konaklayarak Kudüs'den gelecek olan kutsal emaneti beklemeye başlamıştı. Herakliyus'un Kudüsten gelmesini beklediği emanet, hazreti İsa'nın gerildiği çarmıhtan koparılmış bir tahta parçası idi. Çarmıhı Konstantin'in annesi Heleni bulmuş, muhtelif parçalara ayırtarak dünyada ki belli başlı kiliselere dağıtılmak üzere Kudüs'de saklamıştı. Herakliyus Fenerbahçe'de bu kutsal emaneti beklemiş, ve zafer alayı imparatorun elinde tuttuğu kutsal emanetle Golden Gate'den şehre girmişti.

1352 yılında Orhan bey'in Kalkedon'u zaptetmesine kadar bölge Bizans'ın elinde kaldı. 1402 yılında Aksak Timur Ankara meydan muharebesini kazanıp, Yıldırım Bayezid'i esir alınca, Osmanlı imparatorluğu parçalanma noktasına gelmiş, bundan istifade eden Bizans, kadıköy ve İzmit'e kadar olan bölgeyi yeniden ele geçirmişti. Ancak bu uzun sürmedi. 1419 yılında Çelebi Sultan I.Mehmet, Bizans'ın Anadolu yakasında ki topraklarını ve bu arada Kalkedon'u da zaptetti.

Kalkedon 7. ve 8.yüzyıllarda bir çok kez Arapların saldırısına uğramışsa da şehir zapdedilememiş, fakat tarım mehvolmuş ve büyük bir kısım halk da yerlerinden sürülmüştür. M.S.688 yılında Emevi Devleti komutanı Halid Binzeyd, 781 yılında Halife Harun Reşid'in komutanı Battal gazi, Kalkedon'u istila için gelmişlerdir.

Kadıköy'ün tarihi Bizans tarihi ile iç içedir. Isparta ve Atina arasında ki çıkar çatışmalarından devamlı etkilenmiş, M.Ö. 133 yılında Bergama kralı Attalius Kalkedon'u Bizans topraklarına katmıştı. Bu yüzden Kalkedon ile Bizans arasında zaman zaman çıkar çatışmaları olsa bile idari teşkilatda, genel yaşayış ve adetlerde, paralarda, her zaman bir benzerlik ve kader birliği göze çarpmıştır.

M.Ö. 450-405 yılları arasında yaşayan Atinalı kumandan Alkibyat'ın Kalkedon tarihinde büyük rolü vardır. Atinalı kumandan Alkibyat son derece zengin ve yakışıklı bir kumandandı. Ayrıca politikada ki başarısı ve harb sanatında ki ustalığı, Alkibyat'ı dönemin en önemli şahsiyetlerinden biri yapmıştı. Alkibyat'ın yaşadığı yıllarda Bizans Atina'ya bağlı idi. Kalkedon'da Bizans'ın bir parçası olmuştu. Isparta ile Atina sürekli savaşıyor, Ispartalılar Bizans'ı ele geçirmek için her türlü girişimde bulunuyorlardı. Isparta donanması Abidos[Çanakkale Nara burnu] ve Cyzicus'a[Gemlik] kadar gelmiş fakat Atinalı kumandan Alkibyat tarafından bozguna uğratılınca hem Bizans hem de Kalkedon Bu kumandan sayesinde istiladan kurtulmuştu. Daha sonra ki yıllarda Alkibyat'ın şansı döndü ve Atina'nın güvenini kaybetti. Önce emekli edildi sonrada Phrigia'ya sürülmüştür. Dördüncü haçlı seferinde(1203) İstanbul'da Latin imparatorluğu kurulmuş, Haçlı orduları Kalkedon'a girmiş, bu ordunun girdiği her yerde yaptığı yağmalardan Kalkedon'da nasibini almıştı.

TİMSAHLAR: M.Ö. 63 yılında Amasya'da doğmuş olan Strabon Kalkedon'dan bahsederken "denizden biraz içerde, içinde küçük timsahların yaşadığı bir pınar vardı " der. Bu timsahlı pınarın Kadıköy'ün ne tarafında olduğu bilinmemektedir. Fakat timsahların ne zaman ve nereden geldiği araştırılınca bazı ip uçları ortaya çıkmaktadır. Anadolu'da timsah olmadığına göre bunlar nereden gelmişlerdi?

Herodot, Mısır krallarından Sesostris'in fethettiği yerlere birer sütün diktirdiğini söyler.İyonya'da üzerinde hatıra yazılmış iki adet kaya olduğunu, bunlardan bir tanesinin Efes ile Foça arasında, diğerinin ise Sart ile İzmir arasında bulunduğunu kaydeder. Her ikisinde de dört karış boyunda bir adam resmi olduğunu, sağ elinde bir yay tutan adamın yarısının Mısır, diğer yarısının da Habeş modasına uygun olduğunu bildirir. Göğsünde, bir omuzundan diğer omuzuna uzanan kitabenin kendi kollarımla bu yerleri fethettim ibaresini taşıdığını belirtir.

Bundan başka Heredot " Colchislerin Mısırlı olduğu su götürmez " der. Colchislerin yaşadığı yer, bugünkü Gürcistandır. Burada ki insanlar " biz Sesostris ordusunun torunlarıyız " derler. Sesostris Mısır ve Habeşistan'a hakim olan yegane kraldır. Kral Trakya ve İskitya'ya da gitmiştir. İskitya bugünkü Ukraynadır. Trakya ise Mersin körfezi ile Antalya körfezi arasında ki Toros dağları çıkıntısı olup, buraya Taşeli denir. Eski adı ise Klikia Trakea dır. Mısırlıların Antalya civarında ki meşe ağaçlarından, Lübnan'da ki sedir ağaçlarından gemiler yaptıkları bilinmektedir. Önasyada'ki izlerinden birisi de Batgı Anadolu'da ki isimlerdir. Mısır tanrısı İziz'in Mısır dışında ki ismi İyo'dur. Oğlunun adı Apesis dir. İyo ismi sonradan İyonya'ya Apesis ismi ise sonradan Efes'e dönüşmüştür.

Sesostris ile II.Ramses arasında benzerlik olduğunu, belki de aynı kişinin iki farklı isimle anıldığının düşünenlerde de vardır. Bu tartışma ne olursa olsun, Mısırlıların Anadolu'ya geldiğini Herodot net bir şekilde belirtir. Anadolu'nun Romalılar tarafından istila edildiği yıllarda bazı esir ve kölelerin timsahlara kurban edildiği de bilinmektedir. Bütün bu tarihi bilgilerin ışığında Strabon'un " kalkedon'un biraz içersinde ki küçük pınarda timsahlar vardı " cümlesini anlamak pek de zor olmayacaktır. Bu timsahlar Mısırlılar tarafından Anadolu'ya gelmiş sonradan kaybolmuştur.

Kadıköy'de oturan tarihi şahıslar: 466 yılında Teheodes Kadıköy'de oturmuştur. II.Konstantin zamanında Kadıköyde yapılan sarayın güzelliğinden uzun uzun bahsedilir. Bu sarayın yeri tam olarak bilinmemekle beraber, Yeldeğirmeni sırtlarında bulunduğu tahmin edilmektedir. Zira burada yapılan apartmanların temel atılmaları sırasında çok kalın duvarlara rastlanmıştır. Eflatun'un talebelerinden, Ksemokrates M.Ö. 4 yılında Kadıköy'de doğmuştur. O zamanlar Kadıköy kalabalık değildi ancak Boğazları ve Anadolu yakasını içine alan bir merkezdi. Bizans imparatoru Jüstinyanus ve karısı Theodora Fenerbahçe'de yaptırdıkları sarayda yılın en önemli bölümlerini geçirirlerdi. Bizans'dan sonra Kanuni Sultan Süleyman ve bazı padişahlarda Fenerbahçe'de ki şadırvan köşkünde yaz aylarını geçirmişlerdir.

KALKEDON LİMANLARI:

Kalkedon'un bilinen limanları; Üsküdar ve Kuzguncuk'ta olduğu gibi, Kadıköy ile Haydarpaşa arasında üçüncü bir liman da vardı. Lodosa karşı yapılan bir dalgakıranla bu liman korunmuştur. Anadolu-Bağdat demiryolu yapılırken Haydarpaşa'da denizin dibinde rastlanan dalgakıran kalıntısı büyük olasılıkla bu limandan kalmadır.

KADIKÖY'ÜN NEHİRLERİ:

Kalkedon nehri: Kalamış koyuna dökülen ve tarihe Kalkedon nehri olarak geçen bu nehrin suları sonraları çok azalmış ve Kurbağalıdere ismini almıştır. Bir düşünceye göre nehrin taşıdığı alüvyonlar nehrin deltasını içerlere doğru doldurmuş ve sonuçta Kuşdili çayırını meydana getirmiştir. Kurbağalı dere, Kayışdağı yakınlarında ki Çoban çeşmesinden çıkar, Şerif Ali deresi olarak başlar, Taşlıdere adıyla devam eder, Kireçocakları ve Kapanali dereleri ile birleşerek Kurbağalıdere ismini alarak Kalamış koyuna dökülür. Eski dönemlerde Kurbağalıdere'nin kumlarında altın çıktığı da söylenmektedir.
Himeres nehri: Haydarpaşa garının yanından ve Haydarpaşa çayırının ortasından geçip, Kadıköy koyuna dökülen nehrin ilk adı Himeres idi. Sonraları haydarpaşa deresi denmiştir. Bugün Et ve Balık Kurumunun bulunduğu yerden denize dökülen Haydarpaşa deresinin üzerinde bir de köprü vardı. bugün dere olmaktan çıkmış ve üzeri kapatılmıştır.

kadıköy'ün istanbul'dan yaklaşık 17 yıl önce kurulmuş olmasına, dini konsillerin kadıköy'de toplanmasına, Asya'dan gelen tüccarların İstanbul'a girmeden önce son duraklarının Kadıköy olmasına rağmen, istanbul'da ki gelişmelerin hiç biri Kadıköy'de görülmemiştir. Osmanlı döneminde Üsküdar iskan ve imar edilirken, Kadıköy'de bu konuda herhangi bir gelişme olmamıştır. Kadıköy ve Üsküdar içiçedir. Buna rağmen Anadolu'dan gelen kervanların son durağı sadece Üsküdar olmuştur. Çünkü Rumeli yakasına geçmek Kadıköy'e oranla Üsküdar'dan daha kolay olmaktaydı.

KADIKÖY'DE İLK YERLEŞİMLER:

Kadıköy'ün kuruluşu Bizans'tan yani İstanbul'un kuruluşundan 17 yıl öncedir.Kuruluş tarihi olarak da M.Ö 675 yılı kabul edilmiştir.

Yunan kaynaklarına göre ilk gelenler ****ralılardır. Diğer bir kanaate göre de ilk yerleşenler Fenikelilerdir. Fenikeliler önce Haliç kıyılarına yerleşmek istemişler, fakat ora halkının düşmanca davranışlarından çekinerek Moda burnunu vatan tutmuşlardır. Tam olmamakla beraber kısmen kesinlik kazanan şudur ki: M.Ö.685 yılında Korint'den gelen ****ralılar Kadıköy'e, bir başka ****riyen kabilesi de komutanları Bizas yönetiminde Sarayburnuna yerleşmişlerdir. Bizas, yerleşim yerini belirlemek için Delf şehrinde ki kahinlerden yardım ister ve onlara sorar. kahinlerden " körlerin karşısına yerleş " önerisini alır. Bizas Sarayburnu'na gelince, yörenin güzelliğine hayran olur ve karşı tarafta yaşayan insanların bu güzel yer dururken Kadıköy'e yerleşmelerini körlükle vasıflandırarak, aradığı yerin Sarayburnu olduğuna karar verir ve Körler diyarı olarak kabul ettiği Kadıköy'ün karşısına yerleşerek Bizans şehrinin nüvesini oluşturur.

İstanbul'un Bizas tarafından yerleşim birimi olarak seçilmesinde Delf kahinlerinin " körlerin karşısına yerleş " efsanesi, bugüne kadar tüm kitaplara geçmiş ve böylece kabul edilmiştir.

Delf şehrinde ki kahinlere birşey sorulduğu zaman, kahin bir sayacak üzerine oturur, ağzına defne yaprakları alarak çiğner, bu arada düşünerek trans haline geçer ve çok kere mecazi anlam taşıyan bir cümle söyler, gerçek anlamını karşısındakinin idrakına bırakırdı. Delf şehrinde ki mabetde bulunan bu kahinlerin tümü kadındı.

GÜNÜMÜZDE KADIKÖY:

Kadıköy'de yaşamı tanımlayabilmek için, nostaljik bir yaklaşımla, sadece Kadıköy'ün tarihini öne çıkarmak, günümüze, geleceğimize, Kadıköy'ün gençlerine ve gençliğine haksızlık olur.

Adnan Giz gibi, Dr.Rüştü Dağlaroğlu gibi, Salih Zeki Kutluay gibi, Nezih Neyzi gibi büyük Kadıköylülerin Kadıköy ile ilgili araştırmalarında; Haldun Taner'in eserlerinde; Kadıköy ve Kadıköylülerle bütünleşmiş Fenerbahçe spor kulübünün büyük başarılarında; Kadıköyspor ile Modaspor'un Türk basketboluna yaptıkları katkılarda; Üstat Münir Nurettin Selçuk'un " bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış'ta " şarkısında; Söğütlüçeşme, Şaşkınbakkal, Acıbadem, Yeldeğirmeni, Hasırcıbaşı, Dereağzı, Göztepe, Caddebostan, Fenerbahçe, Bostancı, Suadiye, Kızıltoprak, Moda, Mühürdar, Bahariye, Kuşdili, Koşuyolu, Selamiçeşme, Bağdat caddesi, Muvakkithane caddesi,Kurbağalıdere gibi çok renkli, ışıklı, cadde ve sokaklarında; Selahattin Pınar'ın bestelerinde; batıya açılışımızın en görkemli anıtlarından Süreyya sinemasında; Koço'da, Todori'de, Hasanpaşa'da müzeye saklanmış tramvaylarında; geçmişi ünleyen dergâh ve tekkelerinde, cami, kilise ve havralarında, çeşmelerinde, hamamlarında, tarihin belleğine bırakılmış plajlarında, köşklerinde, konaklarında Kadıköy'ün geçmişini ve tarihini aramak yerine, bu geçmişten bu tarihden bize neler kaldığını ve bu kalanları nasıl koruyup zenginleştireceğimizi, nasıl günümüzün ve geleceğimizin kopuşmaz parçası haline getireceğimizi konuşmamız gerekmez mi?

GÜNÜMÜZ KADIKÖY'ÜNDE HİZMET MERKEZLERİ:

Kadıköy'de hizmetmerkezlerini şu başlıklar altında toplamak mümkündür.

1. Aile danışma merkezleri
2. Kültür merkezleri
3. Sağlık merkezleri
4. Hayvan barındırma merkezleri
5. Katı atık dönüştürmemerkezi
6. Gençlik merkezleri.
7. Kütüphane
8. Zemin ve beton test labaratuvarı
9. Yuva hizmetleri...

Aile danışma merkezleri: Kadıköy belediyesi-Kadıköy kadın platformu-Marmara Üniversitesi tarafından 8 Kasım 1994 tarihinde kurulmuştur. Bu çalışma gurubu yerel yönetim(Kadıköy belediye Başkanlığı), Üniversite(Marmara Üniversitesi kadın iş gücü istihdamı araştırma ve geliştirme merkezi), Sivil toplum kuruluşu(Kadıköy Kadın platformu) üçgeninden oluşmaktadır. Bu özellikleriyle Ülkemizde ilk ve tek örnektir.

Bu projenin amacı: Kadıköy'ün sosyo-ekonomik gücü yetersiz bölgelerinde yaşayan ailelere;

* Atatürk ilke ve devrimleri konusunda aydınlatıcı
* Cumhuriyet'in temel değerlerini koruyucu
* Demokratik,laik ve hukuk devleti vatandaşı olma bilincini geliştirici ve kent yaşamına uyum sağlayıcı olmaya yönelik eğitim hizmeti vermek,
* Sosyal devletin temel görevi olan sağlık, eğitim hizmetleri sağlamaktır.

Kültür merkezleri:

75. yıl Halis Kurtca Kültür merkezi: Bu merkez, 1999 yılı Mart ayından beri Merdivenköy Ressam Salih Erimez caddesinde faaliyetini sürdürmektedir. Kültür merkezi 180 kişilik tam donanımlı bir tiyatro salonuna, 90 kişilik güncel filmlerin izlendiği sinema salonuna, 60 resim kapasiteli sergi salonuna ve çeşitli eğitsel etkinliklerin düzenlendiği yirmi beş kişilik bir, on beş kişilik iki olmak üzere toplam üç işliğe sahiptir.
Kültür merkezi her isteyen kurum yada kuruluşa, amatör ve profesyonel sanatcılara, sivil toplum örgütlerine, yasal çerçeveler içersinde düzenlenecek tüm etkinlikler için ev sahipliği yapmaktadır.
Barış Manço kültür merkezi: Barış Manço kültür merkezi, 1998 yılı aralık ayından beri Kadıköy ve Kadıköylülere hizmet vermektedir. Ve burası, 2002 Haziran ayından beri Kadıköy Belediyesi Kadıköy Gençlik merkezi Tiyatro müdürülüğü tarafından koordine edilmektedir.
160 kişilik tam donanımlı tiyatro salonu, yetmiş beş resim kapasiteli sergi salonu, ve çeşitli eğitsel etkinliklerin düzenlendiği yirmi beşer kişilik iki işliği ile, kadıköylülerin kültürel ilişkilerine yön veren bir mekandır.
Caddebostan kültür merkezi: Bu merkez, Kadıköylülere uzun yıllar hizmet vermek amacı ile yapılmış olup, 11.12.2005 tarihinde hizmete girmiştir. Bu bina içersinde sekiz adet sinema salonu, konferans salonları, tiyatro sanatcılarının prova sahnesi, makyaj odaları, dekor ve dekor hazırlık salonları, çeşitli toplantıların yapılabileceği iki adet toplantı salonu, orta oyunlarının yapılacağı platform, 660 kişilik tiyatro salonu, 13 kişilik orkestra salonu, kapalı otopark, Fitnes salonu, sauna, buhar odası, masaj odaları ve solaryum, kütüphane, kurs ve ders vermek için çok amaçlı salonlar, bahçe ve irtibatlı cafe, kültürel satış standları, idari bürolar gibi mekanlar yer almaktadır

MeY
14.06.2009, 16:32
Kadıköyü istila etmek istiyorum:angel: