PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Minyatür nedir?



MeY
06.03.2010, 10:20
MİNYATÜR NEDİR?


Ortaçağ Avrupa’sında el yazması kitapların bölüm başlarındaki ilk harfler “minnium” denilen maden kırmızısı (sülügen) ile boyanıp süslenirdi. Daha sonraları kitapları süslemek için yapılan resimlere de bu ad verilmiştir. Minyatür kelimesinin Türkçe’de, Arapça’da ve Farsça’da karşılığı yoktur. Türk dünyasında eskiden beri minyatüre nakış, nakış yapana da nakkaş denilmiştir.
Minyatür, hikaye, şiir ve tarihin canlı bir tercümesidir. Bir minyatüre bakıldığında, o eseri ortaya koymuş olan sanatkarın içinden yetiştiği cemiyetin ahlak ve adetlerini, o devir insanının giyiniş tarzını, tarihi hadiselerini günümüze kadar getirdiği görülür.
Minyatür Tekniği Minyatürün kendine has özellikleri vardır. Figürleri birbirini kapatmayacak şekilde dizmek, geriye kalan figürleri kağıdın üst tarafına dizmek, şahısların iriliğine önemlerine göre tespit etmek, manzarada uzaklığı renk, boy nispetinden belirtmemek, en ince teferruatı dahi işlemek, renkleri ışık gölge tesiri aramadan sürmek bu özelliklerin başlıcalarıdır. Minyatürde kullanılan boyalar toprak boyadır. Boyaların sabit olması için XVIII. y.y’a kadar içine yumurta sarısı ilave edilmiştir. Minyatürde akarsular gümüş suyuyla yapılmıştır. Minyatür için pamuktan yapılmış ve hint kağıdı denilen kağıt ile, parşomen denilen ipekli kağıttan başka aharlı kağıtta kullanılırdı. Minyatürde boyaları sürmek için kullanılan fırçalar üç aylık beyaz kedinin ense tüyünden yapılırdı. Minyatürde yapılacak konu önce eskiz “esguisse” olarak bir kağıt üzerine çizilir. Minyatürde, altın da çokça kullanılmıştır.
XVII – XVIII. Y.Y. MİNYATÜR SANATI Nakkaş hanenin örgütlenmesinde durgunluk ve minyatür sanatında zenginliğin yok oluşu : 17. Yüzyıl 17. yüzyıl başında sultan I.Ahmet döneminde (1603-17) esir olan ve aynı zamanda vashale yapmada usta kalender paşa genç sultan için büyük boyda resimler içeren (47, 5x34,5 cm) bir falname hazırlar. (TSM. H.1703). Resimler genelde Kur’an da adı geçen peygamberlerin ve onların kişilikleri ile ilgili olan bir olayı veya mucizeyi, bir kahramanlığı betimlerken, tasvirlerin karşı safhasındaki metin, bu resmi açan kişinin falını söyler içinde günlük yaşam tasvirleri, halktan ve saraydan kişileri tek tek veya grup halinde gösteren çalışmaların yer aldığı yine büyük ölçüde bir murakka tasarımında Kalender Paşanın yaptığı ve Sultana sunduğu görülür. Hoca Sadettin’in yazdığı Taç El – Tevari isimli Osmanlı tarihi, Osmanlı Sultanını tahtta otururken veya bir savaşta ordusuyla birlikte gösteren resimler 1616 yılında hazırlanır. (PJA.D.262). Resimlerin tasarımında nakkaş Osman’ın tarihi konulu resimlerin geleneğinin sürdüğü, minyatürleri Osman’ın bir çırağının yaptığı söylenebilir. XVII. yüzyılın tam başında diğer bir nakkaş Hasan Paşa ortaya çıkmaktadır.
Sultan III.Mehmet’in eğri (eğer) Fetihnamesi (ortalama 1600) den üçü çift sayfa olarak tertip edilmiş dört minyatür gerçeğe uygun olan saray atölyeleri üslubuna bağlanırsa da kompozisyon ve renk bakımından gerileme vardır. III.Mehmet’in portre olarak resmedilen figürleri çok canlıdır. Buna karşılık Sultan II.Osman’ın 1621-22 Hatin seferini çoğu çift sayfa üzerine tam sayfalı 20 minyatürle canlandırılan mesnevi tarzında Türkçe Hotin Fetihnamesinde klasik tarihi minyatür üslubu, ordunun hareketi, kale ve şehir tasvirlerinde devam ettirmekle beraber, renk ve kompozisyon şeması bakımından değişmeler vardır.
Hotin Fetihnamesini yazan Nadir’i (asıl adı Mehmet bir Abdülgani b.Emirşah ölümü 1626) “İn” şiirlerini toplayan divanda da III:Mehmet ve II.Osman zamanına ait olayları canlandıran dokuz mihyatür vardır. Bunlarda klasik tarihi minyatür üslubu yanında kompozisyon renk ve mimari şekiller bakımından realist detaylar ve değişik perspektiflerle başarılı yenilikler vardır. Nakşi : 17. asır başlarında vücuda getirilmiş olan ve bugün Topkapı Sarayı Müzesi hazine kütüphanesinde bulunan 1263 numarada kayıtlı Şakaik-i Nümaniye tercümesindeki 49 minyatür Ahmet Nakşi’ni fırçasıyla çıkmıştır. Bunlarda 8 Padişah ve 61 alımın resimleri görülmektedir. Nakşi’nin çok figürlü kompozisyonları yoktur. Zira figürü aşan kompozisyonları nadirdir.
Çoğu figürlerin çevrelerinde bir karikatür edası ve kalın kollara nazaran çok küçük kalan ellerle bir nispetsizlik göze çarpar. Renkleri çok zengin değildir. Fakat sanatkar, sayılı renklerle tesirli bir ahenk yaratmasını bilmiştir.






"ALINTI"