PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Srebrenica katliamı 8



LaFontaine
23.02.2010, 21:33
Potoçari kampı. Mültecilerin tahliyesi

11 ve 12 Temmuz tarihlerinde Mladiç, Karremans ve Boşnak yetkilileri (Nesib Mandžić, Ćamila Osmanović/Purković ve Ibrahim Nuhanović) ile görüşmeler sonucu mültecilerin otobüslerle konvoy halinde Tuzla Serbest Bölgesine götürülmesini konusunda anlaşmaya vardı. Bu amaçla Sırp Cumhuriyeti hükümeti Potoçari'ye 50 otobüs gönderdi. Otobüsler kente gelirken Sırplar, 15 ile 70 yaş arası erkekleri "savaş suçlusu sanıkları sorguya çekmek" gerekçesiyle ayırdı. Potoçari’ye kadar gelen Mladiç televizyon kameraları karşısında kimseye bir şey yapılmayacağı ve herkesin güvenle Srebrenica dışına çıkarılacağı garantisi verdi. Mladiç de, "Size Allah yardım edemez ama Mladiç edebilir!" diyor ve elindeki çikolataları Boşnak çocuklara dağıtıyordu. Ancak Mladiç, "bütün İslamcı teröristler ve savaş suçluları" bulunup cezandırılacağını uyarıda bulunuyordu.

12 Temmuz günün öğleden sonrası kadın ve çocuklarla dolu 20 araçlık ilk konvoyu Hollandalı askerler eşliğinde Boşnak güçlerinin kontrolündeki Kladany'a doğru yola çıkardılar. Otobüslerle cephe hattı yakınına götürülen kadın, çocuk ve yaşlı insanlar yolda indiriliyorlar ve 10 kilometrelik yolu yürümek zorunda bırakılıyorlardı. Aynı bir şekilde sonraki iki gün içerisinde 25.000 dolayında sivil Potoçari kampından tahliye edildi. Yaklaşık 750 erkeki (esirler içinde İbran Mustafiç[23] vardı) cezaevine ve esir kamplarına yerleştirildi.[4][kaynak belirtilmeli]

Mültecilerin tahliye işlemi bittikten sonra Hollandalı askerler kampta yaklaşık bir hafta daha kaldılar. Bu arada kampa 2-3 kamyonet dolusu bira ve sigara getirilerek bir kutlama partisi verildi. Hollanda Taburu daha sonra 21 Temmuz’da Hırvatistan’a nakledildi.


Tuzla'ya 28.Tümenin yarması

11 Temmuz günü akşam üzeri 28. Tümene mensup asker ve yetişkin erkekten oluşan 12.000-15.000 kişilik bir grup Šušnjari (Şuşnyari) köyünde toplandı. Yaptıkları suçların cezasını çekmekten kurtulmak ve yürüyerek Boşnak kontrolündeki bölgeye ulaşabilmek arzusundaydılar. 11-12 Temmuz gecesi Boşnaklar dağlar ve orman içinden Tuzla’ya doğru yola çıktılar, ancak Kamenica ve Snagovo bölgelerinden geçerken Bosna-Sırp kuvvetlerinin pususuya düştüler. Boşnakların bir kısmı topçu ateşi ve havan ateşiyle öldürüldü. Boşnakların bir kısmı ise mayınlara çarpıp öldü ve Jadar nehrini gecmeye zorlaması sonucu boğuldu. Bu ağır kayıplara rağmen 28.Tümen Sırp mania müfrezesini kırıp geçirdi ve 16 Temmuz günü sabah üzeri karşıdan geldiği Bosna-Hersek Ordusu 2. Kolordusu birlikleriyle birleşti.

15 Temmuz'daki savaş sonucu 50 Sırp öldü, 150 Sırp ise yaralandı. Yeni asker ölümlerden kaçınmak için 16 Temmuz saat 13.00'te beşgünlük ateşkes ilan edildi ve Boşnaklara koridor açıldı. Bu süre içinde 5.500 (Boşnak yanlısı versiyon) ile 10.000 (Sırp yanlısı versiyon) kişi arası Tuzla'ya salimen ulaşabildi. BM görevlileri, 28.Tümenin yarması koşullarını denetlemek ve Tuzla'ya ulaşan erkek sayısını belirtmek için hiç bir şey yapmadı. Bunun üzerine ölü sayısı Bosna-Hersek hükümeti tarafından "düzeltildi", 28.Tümene mensup askerler "masum ve silahsız siviller" olarak nitelenmişti. 25 Temmuz 1995'te BM İnsan Hakları Komisyonu Özel Raportörü Tadeusz Mazowiecki, Paris'te yaptığı açıklamada, "Bosnalı Sırplar'ın Srebrenica "güvenli bölgesini" ele geçirmelerinden sonra, 7 bin kişinin kayıp olduğunu" bildirdi.
1996'te, Lahey savaş suçları mahkemesindeki davasına, Srebrenitsa katliamının sorumlularından Hırvat paralı askeri Drajen Erdemoviç olaylar hakkında bilgi verdi. Erdemoviç, üyesi olduğu 10. Suikast Müfrezesinin, 16 Temmuz 1995'te, Zvornik kuzeyi-batısındaki Pilica'da bulunan bir ciftlikte 1.200 kadar kişiyi nasıl sistematik olarak öldürdüğünü anlattı. 29 Kasım 1996'da Drajen Erdemoviç bizzat kendisi yaklaşık 70-120 silâhsiz Müslüman'ı öldürmekten dolayı savaş hukuku ve geleneklerini ihlal etmekten suçlu bulunmuş ve 5 yıl hapis cezası almıştır



Stupçanitsa 95 (Stupčanica 95) Operasyonu. Jepa'nın düşmesi


11 Temmuz günü Sırp Cumhuriyeti Ordusu'nun bir kısmı, 10.000-12.000 Müslüman’ın yaşadığı ve 79 Ukraynalı UNPROFOR askeri tarafından güvenliği sağlanan Jepa "güvenli bölgesi"ne kaydırıldı. 13 Temmuz'da Radislav Krstiç komutasındaki Bosna Sırp birlikleri Jepa'yı da bombalamaya başladılar.

14 Temmuz tarihinde ise Bosnalı Sırplar, başında Albay Avdo Paliç'in bulunduğu 285. Tugay'ın teslim etme teklifini reddettikten sonra Jepa'ya karşı saldırılarını yoğunlaştırıp BM Koruma Gücü askerlerine ait son iki gözlem karakolunu ele geçirdiler. 15 Temmuz'da Jepa Belediye Başkanı radyo aracılığı ile Saraybosna'ya gönderdiği mesajda, "Zepa çevresindeki Sırp çemberi daralıyor. NATO'nun Sırplara hava akını düzenlemesini, Acil Müdahale Gücü'nün yardıma gelmesini bekliyoruz" dedi. Bunun üzerine Jepa'daki BM üssünü kuşatan Sırplar, NATO uçaklarının kenti kurtarmak için yardıma çağrılması halinde üssü bombalamakla tehdit ettiler.

19 Temmuz'da Ratko Mladiç, Radislav Krstiç ve Jepa liderleri arasındaki görüşmeler sonuç vermedi. Ve 22 Temmuz'da Sırplar cephenin güney kesiminde tank birliği kullandı. 25 Temmuz'da Jepa da düştü.[26]

27 Temmuz'da, Jepa`daki bir UNPROFOR kampında, resmi görüşmeler sırasında, Albay Avdo Paliç ortadan kaybolmuştu. Bosna-Hersek hükümeti, Bosnalı Sırp kuvvetlerinin Paliç'i götürdüklerini ve Paliç'in kalıntıları sekiz diğer kurbanla birlikte 2001 yılında Bosna'nın doğusundaki Rogatica kasabasında ortaya çıkarılan bir toplu mezardan çıkarıldıklarını bildirdi. Adli tıp uzmanları 5 Ağustos 2009'de Avdo Paliç'in kalıntılarını teşhis ettiklerini söylediler