Ctrl
13.02.2010, 14:26
Medeni yargılama hukuku (Medeni usul hukuku), özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkların bir sonuca bağlanmasında mahkemelerin izleyecekleri yöntemleri (usulleri) belirleyen hukuk kurallarından meydana gelir. Diğer bir deyişle, medeni yargılama hukuku bir hukuk davası'nın, örneğin bir alacak veya boşanma davasının nasıl, hangi mahkemede açılacağı, iddiaları ispat etmek üzere kanıtların (delillerin) nasıl getirileceği, hükmün nasıl, ne şekilde verileceği ve kesinleşeceği gibi konulan inceleyen ve hükme bağlayan hukuk dalıdır.
Medeni yargılama hukukumuzun başlıca kaynağını, sonradan birçok değişikliklere uğramış bulunan 1927 tarihli Hukuk Usul-ü Muhakemeleri Kanunu oluşturur.
Adli yargının temelini mahkemeler oluşturur. Mahkemeler hüküm mahkemesi ve denetim mahkemesi olmak üzere iki türlüdür. Hüküm mahkemesi veya ilk derece mahkemesi dediğimiz mahkemeler, medeni yargılama hukukunda sulh ve asliye hukuk mahkemelerinden ibarettir. Kural olarak her ilçede bir asliye hukuk mahkemesi bulunur. İş mahkemeleri ile tapulama mahkemeleri de asliye mahkemesi niteliğindedir. Bu mahkemeler tek hakimlidir. Buna karşılık bazı büyük şehirlerdeki ticaret mahkemeleri üç hakimden oluşan bir kurul halinde çalışır. Denetleme veya kontrol mahkemesi ise, Yargıtay (Temyiz Mahkemesi)dir.
Medeni yargılama hukuku, çekişmeli yargı (nizalı kaza) ve çekişmesiz yargı (nizasız kaza) biçiminde bir ayırıma uğrar.
Çekişmeli yargıda, taraflar arasında bir çekişme (ihtilaf), bir uyuşmazlık vardır ve bu çekişmenin giderilmesi, uyuşmazlığın bir sonuca bağlanması için mahkemeye başvurulur, yani dava açılır. Örneğin bir tarla üzerinde iki kimse aynı anda mülkiyet iddiasında bulunur veya karı koca arasında evlilik birliğini çekilmez hale getirecek derecede şiddetli bir geçimsizlik baş gösterirse, taraflardan biri mahkemeye başvurarak (dava açarak) hakkının tanınmasına veya boşanmaya karar verilmesini talep eder. Mahkemeye başvuran tarafa davacı, diğer tarafa ise davalı denir. Dava, yetkili ve görevli mahkemeye davacının vereceği bir dilekçe (dava dilekçesi) ile açılır.Davalar, ifa davası, tespit davası ve inşai dava olmak üzere üç çeşittir.
Çekişmesiz yargıda ise, karşıt menfaatlere sahip iki taraf ve bunlar arasında bir çekişme, bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çekişmesiz yargı, mahkemelerin idari faaliyeti andıran işlerini, bireysel menfaatleri korumak üzere alacağı idari önlemleri kapsar. Örneğin bir akıl hastasını kısıtlayarak kendisine bir vasi atama, bir küçüğün ergin kılınmasına karar verme, vakıfların mahkeme siciline tescili, evlat edinme de izin ve onay gibi işler, çekişmesiz yargıya giren işlerdir.
Medeni yargılama hukukumuzun başlıca kaynağını, sonradan birçok değişikliklere uğramış bulunan 1927 tarihli Hukuk Usul-ü Muhakemeleri Kanunu oluşturur.
Adli yargının temelini mahkemeler oluşturur. Mahkemeler hüküm mahkemesi ve denetim mahkemesi olmak üzere iki türlüdür. Hüküm mahkemesi veya ilk derece mahkemesi dediğimiz mahkemeler, medeni yargılama hukukunda sulh ve asliye hukuk mahkemelerinden ibarettir. Kural olarak her ilçede bir asliye hukuk mahkemesi bulunur. İş mahkemeleri ile tapulama mahkemeleri de asliye mahkemesi niteliğindedir. Bu mahkemeler tek hakimlidir. Buna karşılık bazı büyük şehirlerdeki ticaret mahkemeleri üç hakimden oluşan bir kurul halinde çalışır. Denetleme veya kontrol mahkemesi ise, Yargıtay (Temyiz Mahkemesi)dir.
Medeni yargılama hukuku, çekişmeli yargı (nizalı kaza) ve çekişmesiz yargı (nizasız kaza) biçiminde bir ayırıma uğrar.
Çekişmeli yargıda, taraflar arasında bir çekişme (ihtilaf), bir uyuşmazlık vardır ve bu çekişmenin giderilmesi, uyuşmazlığın bir sonuca bağlanması için mahkemeye başvurulur, yani dava açılır. Örneğin bir tarla üzerinde iki kimse aynı anda mülkiyet iddiasında bulunur veya karı koca arasında evlilik birliğini çekilmez hale getirecek derecede şiddetli bir geçimsizlik baş gösterirse, taraflardan biri mahkemeye başvurarak (dava açarak) hakkının tanınmasına veya boşanmaya karar verilmesini talep eder. Mahkemeye başvuran tarafa davacı, diğer tarafa ise davalı denir. Dava, yetkili ve görevli mahkemeye davacının vereceği bir dilekçe (dava dilekçesi) ile açılır.Davalar, ifa davası, tespit davası ve inşai dava olmak üzere üç çeşittir.
Çekişmesiz yargıda ise, karşıt menfaatlere sahip iki taraf ve bunlar arasında bir çekişme, bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çekişmesiz yargı, mahkemelerin idari faaliyeti andıran işlerini, bireysel menfaatleri korumak üzere alacağı idari önlemleri kapsar. Örneğin bir akıl hastasını kısıtlayarak kendisine bir vasi atama, bir küçüğün ergin kılınmasına karar verme, vakıfların mahkeme siciline tescili, evlat edinme de izin ve onay gibi işler, çekişmesiz yargıya giren işlerdir.