PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kırıldım aşk’a..



MeY
07.04.2009, 23:10
Kırıldım aşk’a ama onun haberi yok

Biliyorum, konuşacak bir şeyimiz kalmadı, paylaşacak hiçbir şeyimiz yok
ortada. Yine de yüreğimden, gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum,
seninle konuşuyorum. Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım, sevgimi
aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum. Cümlelerimi kısalttım,
kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen evlat dudaklarımda. Bir ihtimal
gelişine sığındığımı fark ettiysem de, engel olmadım gurursuz ama umutlu ve
sabırlı hasretine. Anlık hayaller anlık mutluluklara gebe kalıyor..bugün
gönlümü hoş tutmak istiyorum…imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor.
Bir çocuk gibi, isteklerimi bastıramıyorum. Çalmayan telefonuma elim
gidiyor, sana hala bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum. Bende olan
seni hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin
nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini, anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum.
İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum..!

Bulutlar yağmurunu toprakla öpüştürebilseydi bugün, bana o verdiğin ama
tutmadığın sözünü sahiplenerek, dans edebilirdim ıslaklığıma aldırmadan. Ki
aslında ıslanan sadece yüreğim olurdu, bedenim değil…Üşüyorum, bu üşüme
yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı. Tutunabileceğim hiçbir
güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım anılarım dışında. Isınabilmek için
onlara sarılıyorum. Anlamsız ve cevapsız sorular hınzırca sırıtıyor, ben
görmemeye çalışıyorum.

Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı. Belki de görmeyi istemek
gerekiyordu. Gözlerini aç desem kapatacaksın ama kapatma gözlerini..!
Biliyorum levrekler derinlerde ve dalgalı denizlerde yaşar. Levrekler uzak
bir düş gibi zor yakalanır. Ama sen becerirsin düşleri yakalamayı, derinlere
dalmayı, uzaklara kavuşmayı..Sahi, becerebilir misin..?

Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım falıma. Gözlerimi gelişlere
verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş, kafayı bulunca itiraf etti
sonunda. Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil. Gelseydin;
kendimi unutup sana akacaktım, susturacaktım içindeki isyanı, kavgaların
ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini, sevinçten ağlayacaktım
bu defa, mutluyken hemen sarhoş oluşum gibi, dokunacaktım, kusacaktım
birikmişliğimi, hasretimi ama gelmedin, gelmezdin, gelmeye hiç de niyetin
yoktu aslında. Kendimi kandırdığımı anladığımda, ağlıyordum…

Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi
ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş
gibi geliyor. Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi
bana. Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde,
gecede, uykumda…Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi. Bu bir marifetse
eğer, niye benim yanımda değilsin ki…?

Göz yaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana. Gittin..belki
de hiç gelmemiştin, ben geldiğini sandım. Ayak uyduramadım yorgunluğuna.
Dudaklarına, düşlerindeki öpüşü konduramadım. Kimi zaman bir çocuk oldum
gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın dokunuşlarında kendini bulan. Ama
en çok da imkansızın oldum, hırçınlığın, yirmi yaşın, gecikmişliğin…Her
gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum. İnanamadığın, yenemediğin,
üzerinden atlayamadığın korkuların oldum. Ağladığın, bağırdığın ya da
sustuğun isyanın oldum. Aşk pazarında harcadığın mevsimler oldum, sessizce
boşalan gözyaşların,birikmişliğin oldum. Son ses dinlediğin bir şarkının
nakaratı oldum, dilinin ucuna gelip de söyleyemediğin kelimeler, ister
istemez yaşadığın talihsizlikler oldum. Yüreğindeki kadın ben olmak
isterken, yüreğine sığınan ve tozlanacak olan bir anı oldum. Hak
etmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken belki de
hiçbir şeyin oldum. Söylesene, ben gerçekte senin neyin oldum…? Sesin hep
uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim. Bilseydim, bana ait
olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim..? Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı
avuçlarımda. Sadece bir mevsim yaşanan ama bir ömür gibi gelen aşk…Kalbime
henüz söylemedim gittiğini. Öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum.
Seni hala benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan
söylüyorum.

Gittin…sevdamın öksüzlüğüne alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların
sonunda olması acıtıyor içimi. Suskunluğun en büyük silahındı, suskunluğunla
vurdun beni. Ben alışkınım kendi yaralarımı kendim sarmaya. Asıl acı olan ve
kanatan unutulmak aslında. Söylesene, unutulmak kime yakışıyor..? Unutan sen
olsan da, sana bile yakışmıyor..Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu,
unutulmayan olmak sende daha güzel duruyor. Görüyorsun işte, aşka ve sana
ihanet etmiyorum ben, ki kırgınlığım aşka.Sen üstüne alındın…Bir
sonbahar’da, güneş hala daha ısıtırken bedenimi seni çıkarttı karşıma. Sen
“bitti” dediğinde yağmur yağıyordu, aşkın canı sıkıldı, seni aldı…

Logic@
08.04.2009, 00:19
Uzun olduğu kadar güzel bir yazı eline sağlık:)